1.
istanbul'un şişli ilçesinde, 5 haziran 2020 günü, 15 yaşında cinayete kurban giden lise öğrencisi bir genç kız. yaşasaydı şimdilerde 35 yaşlarında olacaktı ama vahşi bir katil kopardı onu bu hayattan. polisin çabası, annesi'nin feryatları uzun süre gündemi meşgul etti. devlet bu işe el atıp zaman aşımı süresini durdurdu ve katili ömür boyu serbest kalmayacak artık.
bugün bir gelişme daha yaşandı ve apartmanlarında dna karşılaştırılması yapılmayan biri çıktı ortaya. polis o kişiden alacağı dna'yı da karşılaştıracak bugünlerde. ilgili video'yu şöyle bırakalım.
bugün bir gelişme daha yaşandı ve apartmanlarında dna karşılaştırılması yapılmayan biri çıktı ortaya. polis o kişiden alacağı dna'yı da karşılaştıracak bugünlerde. ilgili video'yu şöyle bırakalım.
devamını gör...
2.
bu konuda çok video izledim ve ne varsa okumaya çalıştım. çok detaylı incelemeler var. bir sürü bilgi kirliliği var, kimseyi yönlendirmeyeyim, meraklısı açsın kendi kararını versin.
benim düşüncem:
1- katil tanıdık değil. yine de polis tüm tanıdıklara, apartman sakinlerine yönelip didik didik ederek doğrsunu yapmış. ilk akla gelen ihtimali elemiş.
2- az ses çıkarması, katili karşısında görünce çığlık atmayıp "aaa" gibi bir tepki vermesi katili tanıdığını göstermez. fazla şaşıran insanlar her zaman filmlerdeki standart tepkileri vermiyor. hele o yaşlardaki çocukların tepkileri beklenenle uyumsuz olabiliyor.
3- katil tecavüzü denemiş, ya çalan telefonun paniğinden ya kendi şaşkınlığından yapamamış. bu, katilin ilk cinayeti olduğunu gösteriyor olabilir. zaten yazdığım ne varsa "olabilir" düzeyinde. çok doldum, yazmam lazım. uzman olmadığım bir konuda yazıyorum.
4- daha önce civarda başka kadınları takip etmiş, yanaşmaya çalışmış, telefonla taciz etmiş hele ki bir başka eve girip az kalsın yakalanmış olması, ilk cinayeti olduğu fikrini güçlendiriyor. aranıyormuş, bu yavrucağa denk gelmiş.
5- sırf öldürmek için öldüren insanlar, cinayetin sonunda cinayet dışında bir tatmin olmadığı, cinayet araç değil araç olduğundan tekrar öldürmeye meyillidir. bu adam muhtemelern başka cinayetler de işledi. yine iyi kullandığı bıçağı kullandı. zaten benzer cinayetler var deniyor.
6- bıçağı iyi kullandığına göre kasap denmiş ama o yıllarda herhangi bir köylü, bahçeli evde yaşamış bir erkek kurban keserdi.
7- daha önce telefon tacizleri olması market, eczane gibi evi ve telefonu bilen olasılıkları güçlendiriyor ama bu insanların parmak izi ve dnası tutmamış.
8- müge anlı konuyu ele alıp zaman aşımını engelledikten, tekrar gündem olduktan sonra o apartmana gelen, özellikle çağla'nın öldürüldüğü evi soran kötü giyimli, pantolonunun arka cebine bir gazete sokmuş erkek var. eğer teknolojiden uzak yaşayan 50'lerinde bir erkekse cinayeti ancan televizyonda tekrar görmüş ve geri gitme itkisi yaşamış olabilir. 20 sene sonra en sıcak ipucu bu.
sanırım tek iyi yanı cinayet davalarında zmaan aşımının kaldırılması yönünde yasa teklifine yol açması oldu.
benim düşüncem:
1- katil tanıdık değil. yine de polis tüm tanıdıklara, apartman sakinlerine yönelip didik didik ederek doğrsunu yapmış. ilk akla gelen ihtimali elemiş.
2- az ses çıkarması, katili karşısında görünce çığlık atmayıp "aaa" gibi bir tepki vermesi katili tanıdığını göstermez. fazla şaşıran insanlar her zaman filmlerdeki standart tepkileri vermiyor. hele o yaşlardaki çocukların tepkileri beklenenle uyumsuz olabiliyor.
3- katil tecavüzü denemiş, ya çalan telefonun paniğinden ya kendi şaşkınlığından yapamamış. bu, katilin ilk cinayeti olduğunu gösteriyor olabilir. zaten yazdığım ne varsa "olabilir" düzeyinde. çok doldum, yazmam lazım. uzman olmadığım bir konuda yazıyorum.
4- daha önce civarda başka kadınları takip etmiş, yanaşmaya çalışmış, telefonla taciz etmiş hele ki bir başka eve girip az kalsın yakalanmış olması, ilk cinayeti olduğu fikrini güçlendiriyor. aranıyormuş, bu yavrucağa denk gelmiş.
5- sırf öldürmek için öldüren insanlar, cinayetin sonunda cinayet dışında bir tatmin olmadığı, cinayet araç değil araç olduğundan tekrar öldürmeye meyillidir. bu adam muhtemelern başka cinayetler de işledi. yine iyi kullandığı bıçağı kullandı. zaten benzer cinayetler var deniyor.
6- bıçağı iyi kullandığına göre kasap denmiş ama o yıllarda herhangi bir köylü, bahçeli evde yaşamış bir erkek kurban keserdi.
7- daha önce telefon tacizleri olması market, eczane gibi evi ve telefonu bilen olasılıkları güçlendiriyor ama bu insanların parmak izi ve dnası tutmamış.
8- müge anlı konuyu ele alıp zaman aşımını engelledikten, tekrar gündem olduktan sonra o apartmana gelen, özellikle çağla'nın öldürüldüğü evi soran kötü giyimli, pantolonunun arka cebine bir gazete sokmuş erkek var. eğer teknolojiden uzak yaşayan 50'lerinde bir erkekse cinayeti ancan televizyonda tekrar görmüş ve geri gitme itkisi yaşamış olabilir. 20 sene sonra en sıcak ipucu bu.
sanırım tek iyi yanı cinayet davalarında zmaan aşımının kaldırılması yönünde yasa teklifine yol açması oldu.
devamını gör...
3.
hazin kurban.
katili :
- kadın.
- çok güçlü veya ünlü biri. ( önemli tanıdıkları var )
- psikopat.
- erkeklerden nefret ediyor ve insanları sevmiyor. ( o insanlar da kadınlardır muhtemelen)
- seri katil.
- türkiye'de yaşamıyor. belki de türk vatandaşı değil.
- başkalarının öldüremeyeceği kurbanlarını seçiyor, ölmesi gerekeni değil kurbanı öldürüyor, adalet yorumu özgün, zeki biri..
*
katili :
- kadın.
- çok güçlü veya ünlü biri. ( önemli tanıdıkları var )
- psikopat.
- erkeklerden nefret ediyor ve insanları sevmiyor. ( o insanlar da kadınlardır muhtemelen)
- seri katil.
- türkiye'de yaşamıyor. belki de türk vatandaşı değil.
- başkalarının öldüremeyeceği kurbanlarını seçiyor, ölmesi gerekeni değil kurbanı öldürüyor, adalet yorumu özgün, zeki biri..
*
devamını gör...
4.
05.06.2000 tarihinde öldürülen ve 24 yıldır cinayeti aydınlatılmamış genç kızdır. yürütülen soruşturmada deliller korunamamış, son derece baştan savma şekilde ilerletilen dosya 9 kez el değiştirse de nedense sonuçlanmamıştır. birileri yıllardır susuyor, bir diğerleri de yıllardır susanları koruyor, çocuk yaşta katledilen kızcağızın kanı neredeyse çeyrek asırdır yerde kalıyor. sessiz kalınmamalı, bu cinayet artık aydınlatılmalı!
devamını gör...
5.
henüz burada yeterince gündem olmamasına oldukça şaşırdığım dava.
konu hakkında bir süredir çok fazla okuyup, yazıp, çiziyorum. konuyu gündem etme girişimime burada da başlayayım.
eğer gündeme girerse ve talep olursa daha fazla yazar, bildiklerimi daha ayrıntılı anlatırım.
bu başlığa gelmiş herkesin kısaca bildiği gibi çağla tuğaltay, 5 haziran 2000 günü kendi evinde vahşice katledilmiş bir kız çocuğu. cinayet izlediğinde çağla 14 yaşında. cinayete tecavüz süsü verilmiş ama tecavüz bulgusu mevcut değil.
cinayetle ilgili birtakım ihtimallere ve gözden kaçan kimi hususlara dikkat çekerek başlayayım.
öncelikle bu cinayette kapıda en ufak bir zorlama mevcut değil. bu kesin bir bilgi çünkü o yıllarda maymuncuk vb. anahtar dışında bir yolla kapı açıldığında bu çok rahat polis tarafından fark edilebiliyordu. yani katilin hırsız ya da dışarıdan bir sapık olması ihtimallerinin tümü bence kapıda zorlama olmaması yüzünden değerini yitiriyor. zaten evde de çalınan bir eşya mevcut değil.
bence bu olayda katil yabancı biri değil.
zira bence olayda şüphe çeken birçok ayrıntı mevcut.
mesela bakın ceset bulunuyor alt komşu anneyi arayıp "acil gelin!" diyor.
ve anne katıldığı bir televizyon programında kendi dediğine göre arkadan çığlık sesleri duyuyor.
fakat anne ve babanın 5 dk mesafedeki babanın iş yerinde eve ulaşmalar ile haberi almaları arasında ciddi bir zaman farkı var.
anne komşuyu 17.20'de çağla'ya bakması için arıyor. ardından 17.25'te ailenin durumdan haberi oluyor. polis 18.30'da binaya intikal ediyor. ailenin geldiği saat ise komşuların iddiasına göre 18.55. hadi diyelim komşular yalan söylüyor. tutanaklara baktığımızda polisin intikal saati 18.30. ve babanın ifadesinden aile geldiğinde polisin evde olduğu bilgisine ulaşılıyor. yani aile en iyi ihtimalle bile 1 saat sonra binaya geliyorlar. tekrar hatırlatıyorum olduklarını söyledikleri yerle ev arası 5 dk'lık bir mesafe.
bir hayal edin çocuğunuza ulaşamamış, komşuya baktırmışsınız. sonra da arkadan çığlık seslerinin geldiği bir acil gelin telefonu almışsınız. normalde insan koşarak oraya gider. değil 1 saat, 1 buçuk saat sonra, ailenin dakikalar içinde orada olmasıdır akla yatkın olan.
hadi bunu da bir kenara bıraktık diyelim, bir de babanın cinayet mahalline girmiş, cesedin yerini değiştirmiş ve bütün eve kan bulaştırmış olması var. bu da yine çok ciddi bir tartışma konusu.
emniyetin ciddi ihmali olduğu çok açık ama birinin cinayet mahalini bozmasının oldukça şüphe uyandıran bir davranış olduğunu düşünüyorum.
zaten ailenin o kayıp 1, 1 buçuk saatlik zaman diliminde ne yaptığı da açıklığa kavuşturulmuş değil.
bir de çağla'nın günlüğü bahsi var. elde edilen bulgularda çocuğun günlüğünden kimi sayfaların koparılmış olduğunu öğreniyoruz.
ben bu ayrıntıdan çocuğun bir tanıklığının ortadan kaldırılmak istediğini çıkarıyorum. bu da katilin bir tanıdık olması ihtimalini benim gözümde ciddi oranda kuvvetlendiriyor.
bir de abi meselesi var tabii. abinin de medyaya yansıyan ifadelerinde çok ciddi tuhaflıklar ve çelişkiler mevcut.
mesela abi bana "annanen hastalandı" dediler ve "ordu ünye'den 8 saate otobüsle istanbul'a geldim." diyor. ve "haberi ise yolculuk sırasında otobüs radyosundan aldım." şeklinde beyanlarını sürdürüyor.
fakat bugün yeni yapılan tünel ve yollarla hiç mola vermeden özel araçla gelindiği varsayılsa bile aradaki mesafe 10 saatten daha uzun. o yıllarda o yolun minimum 13 saat sürdüğü biliniyor.
fakat bu 8 saat meselesi, kimse tarafından sorgulanmıyor. radyodan duydum lafına gelince o yıllarda gece yolculuklarında radyo açılmadığını bilmeyen var mı arkadaşlar?
ayrıca abi o tarihte final sınavları olduğu için ünye'de olduğunu söylüyor. ama o yıllardaki ktü iktisat fakültesi akademik takvimine baktığımızda finallerin 31 mayıs'ta bittiğini, bütlerin ise 12 haziran'da başlayacağını öğreniyoruz.
soruyorum! bu kadar tuhaflık tesadüf, yanlış hatırlama olabilir mi?
bunların yanında bana kafayı kırdıran bir diğer mesele ise anne gülnur saygı'nın katıldığı bir televizyon programında o günü anlatırken sanki o sabah abi de istanbul'daki evde imiş gibi "sabah kalktım çocukların kahvaltısını hazırladım" demesi.
dil sürşmesi de olabilir elbette.
kesin olarak böyledir diyemem. ama bu bende çok ciddi bir şüphe uyandırdı.
zira abinin son derece baskıcı olduğu, aralarının çağla ile gergin olduğu da biliniyor.
konu ise çağla'nın bir sevgilisinin olması. bunca kadın cinayetinin namus adı altında işlendiği bir ülkede bu ayrıntılar sadece benim mi midemi bulandırıyor?
buna ek olarak bir de elimizde bu cinayette aileden kimsenin şüpheli olarak düşünülmemiş olduğu bilgisi var. aileden kimse soruşturma sırasında şüpheliler içine alınmamış ve sorgulanmamış.
bu konu serap toköz'ün programında babanın şüpheliler arasında tutulup tutulmadığı sorusuyla gündeme geliyor. ve anne gülnur saygı, asla aileden kimsenin şüpheli olarak düşünülmediğini, sorgulanmadığını kamuoyu ile paylaşıyor. ve biz bu bilgiyi birinci ağızdan ediniyoruz.
arkadaşlar bu ülkede kadın cinayetlerinin büyük çoğunluğu aile fertleri tarafından işleniyor. adına da namus deniyor, ahlak deniyor, töre deniyor.
bu gerçeklere rağmen ailenin hiç şüpheli olarak düşünülmemiş olmasını ben anlayamıyorum.
bir diğer içimi ürperten iddia da bu akad apartmanında o tarihte abi adına tutulduğu iddia edilen daire. iddia'ya göre anne oğlu için 1 nisan 2000 tarihinde cinayetin işlendiği sokakta bir ev kiralamış.
bu abi ordu'da okuyorsa, niçin çağla'nın öldürüldüğü evin sokağında üzerine kontrat yapılmış bir daire var?
bunca cevapsız soru elbette kafa karışıklığı yaratır. elbette şüpheleri körükler.
lakin tabii ki bu şüpheler, aileyi suçlu yapmaz. fakat araştırılmaları için ciddi bir gerekçe oluşturur.
zaten yargı mensubu olmayan alelade bir vatandaş olarak benim kesin biçimde suçlu ailedir diyebilmem söz konusu olamaz..
zira ben savcı veya hâkim değilim.
benim izlenimlerin tümü, halka açık verilerden ve ailenin beyanlarından kaynaklanıyor. ki yargı mensuplarının elinde çok daha fazla veri olmalı. fakat ben bu kadarını bile mantık süzgecinden geçirince ailenin araştırılmasının gerekli olduğu kanaatine vardım.
ayrıca aile 24 yıldır katıldıkları her televizyon programında çelişkili ve tutarsız açıklamalar yapmaya devam ediyor. ben bu çelişkilerin ciddi anlamda şüphe sebebi olduğunu düşünüyorum.
ayrıca komşular da aileyi şüpheli görüyorlar. kendi iddiaları kaynaklığında katıldıkları programlarda ailenin çok geç gelmesini, annenin ne oldu diye bile sormamasını, soğuk kanlılığını, cenazeden 3 gün sonra saçını boyatıp, tırnak yaptırmasını, babanın olay yerini bozmasını ve ailenin ölmüş evlatlarının kalan kıyafet ve oyuncaklarını çöpe atmasını sorguluyorlar.
zaten komşular aileye sırt çevirmiş durumdalar.
bunun sebebinin katilin onlardan biri olabileceğine yorganlar da var. zaten aile de onları suçluyor.
hatta bu ihtimal, bir dönem polisler tarafından en ciddi şekilde göz önüne alınan konu.
polis zamanın da adeta o apartmanda yaşamış. herkesten örnek almış. hepsini sorguya çekmiş.
uyuşan tek bir dna, tek bir parmak izi yok.
ayrıca komşuların ifadelerinden elde edilmiş tek ipucu mevcut değil.
zaten bu cinayette polisin bulduğu ve komşuları işaret eden makul bir gerekçe ya da motivasyon da yok.
bir diğer ihtimal ise dışarıdan alakasız bir katilin mevcudiyeti bahsi. elbette bu da ihtimaller arasında tutulmalı.
fakat ben okuduğum bazı bilgiler yüzünden katilin yabancı biri olmasına daha az ihtimal vermiyorum.
zira yabancı, bir katilin her ayrıntısı planlanmış bu denli taksir içeren bir cinayeti, böyle kusursuz bir biçimde işleyebilmesi bana olağan gelmiyor.
çünkü yabancı birinin bu cinayeti böyle kusursuz organize edebilmesi için çok fazla bilgiye ihtiyacı var. tüm aparatmanın eve giriş çıkış saatleri, çağla'nın ders programı, annenin doktora gittiği gelmeyeceği bilgisi vs. katilin tüm bu bilgilere hakim olması için aylarca bu evi ve apartmanı gözetlemesi gerekirdi. ben bu uzun gözlem sürecinin mutlaka dikkat çekeceğini düşünüyorum. sonuçta orası bir aile apartmanı ve 2000 yılında bir mahallede bir yabancı, bütün bu gözlemleri yapacak kadar uzun süre bulunsa mutlaka fark edilirdi. hiç kimsenin ne olay günü ne de gözlem sürecinde bir yabancıyı fark etmemiş, tedirginlik duymamış olması, bence yabancı katil zanlısı ihtimalini azaltan en önemli sebep.
ayrıca biz biliyoruz ki kapı zorlanmamış, çocuğun bedeninde boğuşma kaynaklı herhangi bir darp izi mevcut değil, evde ciddi bir dağınıklık yok ve cinayet sonrası çağla'nın günlüğünden kimi sayfalar koparılmış. ayrıca çağla'nın eve gelişini, girdiğindeki şaşırma tepkisini ve evdeki ufak çaplı koşuşturma sesini duyan komşular, asla bir imdat bağırşı ya da bir çığlık sesi duyulmamış.
ben bütün bu sebeplerden katilin tanıdık ve çağla'nın güvendiği biri olduğunu düşünüyorum.
çünkü bir yabancı kapıya gelmişse çağla'nın ona kapıyı açması ve eve alması baba mantıklı gelmiyor.
çağla eve geldiğinde çoktan evde bir yabancının olması ihtimali ise bence çağla'nın bağırmaması, çığlık atmaması ya da evde yoğun bir boğuşma izinin olmaması ile çelişen bir varsayım.
çünkü katil bir yabancı olsa çağla refleks olarak çığlık atar, elindeki eşyaları fırlatır ya da imdat diye bağırırdı. ya da çağla ile katil arasında mutlaka can hafliyle bir boğuşma olurdu.
fakat evde sadece bir halı yerinden oynamış. tek boğuşma izi bu. bu hiç akla yatkın değil.
bütün bu ayrıntılar bana kızın tanıdık ve onu sindiren bir yetişkin tarafindan katledildiğini düşündürüyor. bir çocuğun böyle sessiz kalması bence ancak tanıdık ve çağla'nın daha evvel istismar edildiği ya da sistematik şiddetine maruz kaldığı bir yetişkin söz konusuysa mantıksal tutarlılık kazanıyor.
çünkü bir çocuk ancak bir yakını karşısında susar. çünkü çocuklar aralarında bağ bulunan yetişkinler karşısında savunmasızdırlar. düşünün yabancı biri bir çocuğa vursa çocuk mutlaka bağırır tepki gösterir. ama şiddet aileden geldiğinde çocuk susar, ağlar, durması için karşısında çaresiz olduğu yetişkine yalvarır. ötesi elinden gelmez. ben çağla'nın çığlık atmamasını, direnmemesini, dışarıdan yardım istemeye çalışmamasını bu çaresizliğe yoruyorum.
sizin varsa başka bir fikriniz, dinlemek isterim.
sonuç olarak katil şudur budur demem mümkün değil ama bütün bu anlattıklarım izleğinde; çağla'nın tüm ailesinin ve yakınlarının detaylı olarak incelenmesini, hepsinin 5 haziran 2000 günü bulundukları yerlerin delillendirilmesini, hepsinden parmak izi, kan ve dna önerileri alınmasını ve şüpheler yersizse bu ailenin üzerindeki şüphelerin dağıtılmasını ya da katil gerçekten yakın çevreden biriyse gerçeğin ortaya çıkmasını, bir vatandaş olarak talep ediyorum.
bu 24 yıl sonra hala yapılmadı mı diyeceksiniz, evet yapılmadı.
biz abiden hiçbir zaman örnek alınmadığını 2017'de bir televizyon programında öğrendik. o dönem programın ısrarı ile abi ve başka şüphelilerden örnek alınması için anne bir dilekçe verdi. ama o dilekçeyi ertesi gün gidip geri çekti.
ve bugün hala abiden ve belki de başka bir çok akraba ve aile yakınından örnek alınmış değil.
ben bir vatandaş olarak kamu vicdanını derinden yaralayan bu davanın bir an evvel aydınlatılmasını talep ediyorum.
burada aileyi itham etmek niyetinde değilim. fakat bir katilin tanıdık olduğuna işaret eden bunca bulgu varken aile ve yakınların incelenmesinin çok ciddi bir gereklilik olduğunu düşünüyorum.
zaten bu yöntem, masumlarsa ailenin lehine bir sonuç verecek ve onları da bu şüphelerden azledecektir.
yoksa bu denli çelişki, sürekli olarak kendileri hakkında yarınlara sebep olmayı sürdürecektir.
tekrar söylüyorum ben asla kimsenin katil olduğunu iddia etmiyorum. bu benim işim değil. ben sadece kamu vicdanını 24 yıldır kanatan bu davayı gündem etmek için kamuya açık bilgileri ve çelişkileri dile getiriyorum.
bu şüphe ve kişisel kanaatlerin hiçbiri kimseyibkimseyi katil yapmaz ya da aklamaz .
lütfen siz de bir iki cümle olsun bir şey yazın.
bu davanın 24 yıldır tek bir duruşması bile görülmedi, tek bir sanık yok. 14 yaşında bir çocuk katili aramızda dolaşıyor 24 yıldır.
bir teoriniz, fikriniz, katkınız varsa lütfen yazın.
bu ülkede insanlar tarafından gündem edildiğinde adaletin tecelli edebildiğini defalarca gördük.
belki bir faydamız olur.
adaletin bir an evvel tecelli etmesi dileğiyle...
konu hakkında bir süredir çok fazla okuyup, yazıp, çiziyorum. konuyu gündem etme girişimime burada da başlayayım.
eğer gündeme girerse ve talep olursa daha fazla yazar, bildiklerimi daha ayrıntılı anlatırım.
bu başlığa gelmiş herkesin kısaca bildiği gibi çağla tuğaltay, 5 haziran 2000 günü kendi evinde vahşice katledilmiş bir kız çocuğu. cinayet izlediğinde çağla 14 yaşında. cinayete tecavüz süsü verilmiş ama tecavüz bulgusu mevcut değil.
cinayetle ilgili birtakım ihtimallere ve gözden kaçan kimi hususlara dikkat çekerek başlayayım.
öncelikle bu cinayette kapıda en ufak bir zorlama mevcut değil. bu kesin bir bilgi çünkü o yıllarda maymuncuk vb. anahtar dışında bir yolla kapı açıldığında bu çok rahat polis tarafından fark edilebiliyordu. yani katilin hırsız ya da dışarıdan bir sapık olması ihtimallerinin tümü bence kapıda zorlama olmaması yüzünden değerini yitiriyor. zaten evde de çalınan bir eşya mevcut değil.
bence bu olayda katil yabancı biri değil.
zira bence olayda şüphe çeken birçok ayrıntı mevcut.
mesela bakın ceset bulunuyor alt komşu anneyi arayıp "acil gelin!" diyor.
ve anne katıldığı bir televizyon programında kendi dediğine göre arkadan çığlık sesleri duyuyor.
fakat anne ve babanın 5 dk mesafedeki babanın iş yerinde eve ulaşmalar ile haberi almaları arasında ciddi bir zaman farkı var.
anne komşuyu 17.20'de çağla'ya bakması için arıyor. ardından 17.25'te ailenin durumdan haberi oluyor. polis 18.30'da binaya intikal ediyor. ailenin geldiği saat ise komşuların iddiasına göre 18.55. hadi diyelim komşular yalan söylüyor. tutanaklara baktığımızda polisin intikal saati 18.30. ve babanın ifadesinden aile geldiğinde polisin evde olduğu bilgisine ulaşılıyor. yani aile en iyi ihtimalle bile 1 saat sonra binaya geliyorlar. tekrar hatırlatıyorum olduklarını söyledikleri yerle ev arası 5 dk'lık bir mesafe.
bir hayal edin çocuğunuza ulaşamamış, komşuya baktırmışsınız. sonra da arkadan çığlık seslerinin geldiği bir acil gelin telefonu almışsınız. normalde insan koşarak oraya gider. değil 1 saat, 1 buçuk saat sonra, ailenin dakikalar içinde orada olmasıdır akla yatkın olan.
hadi bunu da bir kenara bıraktık diyelim, bir de babanın cinayet mahalline girmiş, cesedin yerini değiştirmiş ve bütün eve kan bulaştırmış olması var. bu da yine çok ciddi bir tartışma konusu.
emniyetin ciddi ihmali olduğu çok açık ama birinin cinayet mahalini bozmasının oldukça şüphe uyandıran bir davranış olduğunu düşünüyorum.
zaten ailenin o kayıp 1, 1 buçuk saatlik zaman diliminde ne yaptığı da açıklığa kavuşturulmuş değil.
bir de çağla'nın günlüğü bahsi var. elde edilen bulgularda çocuğun günlüğünden kimi sayfaların koparılmış olduğunu öğreniyoruz.
ben bu ayrıntıdan çocuğun bir tanıklığının ortadan kaldırılmak istediğini çıkarıyorum. bu da katilin bir tanıdık olması ihtimalini benim gözümde ciddi oranda kuvvetlendiriyor.
bir de abi meselesi var tabii. abinin de medyaya yansıyan ifadelerinde çok ciddi tuhaflıklar ve çelişkiler mevcut.
mesela abi bana "annanen hastalandı" dediler ve "ordu ünye'den 8 saate otobüsle istanbul'a geldim." diyor. ve "haberi ise yolculuk sırasında otobüs radyosundan aldım." şeklinde beyanlarını sürdürüyor.
fakat bugün yeni yapılan tünel ve yollarla hiç mola vermeden özel araçla gelindiği varsayılsa bile aradaki mesafe 10 saatten daha uzun. o yıllarda o yolun minimum 13 saat sürdüğü biliniyor.
fakat bu 8 saat meselesi, kimse tarafından sorgulanmıyor. radyodan duydum lafına gelince o yıllarda gece yolculuklarında radyo açılmadığını bilmeyen var mı arkadaşlar?
ayrıca abi o tarihte final sınavları olduğu için ünye'de olduğunu söylüyor. ama o yıllardaki ktü iktisat fakültesi akademik takvimine baktığımızda finallerin 31 mayıs'ta bittiğini, bütlerin ise 12 haziran'da başlayacağını öğreniyoruz.
soruyorum! bu kadar tuhaflık tesadüf, yanlış hatırlama olabilir mi?
bunların yanında bana kafayı kırdıran bir diğer mesele ise anne gülnur saygı'nın katıldığı bir televizyon programında o günü anlatırken sanki o sabah abi de istanbul'daki evde imiş gibi "sabah kalktım çocukların kahvaltısını hazırladım" demesi.
dil sürşmesi de olabilir elbette.
kesin olarak böyledir diyemem. ama bu bende çok ciddi bir şüphe uyandırdı.
zira abinin son derece baskıcı olduğu, aralarının çağla ile gergin olduğu da biliniyor.
konu ise çağla'nın bir sevgilisinin olması. bunca kadın cinayetinin namus adı altında işlendiği bir ülkede bu ayrıntılar sadece benim mi midemi bulandırıyor?
buna ek olarak bir de elimizde bu cinayette aileden kimsenin şüpheli olarak düşünülmemiş olduğu bilgisi var. aileden kimse soruşturma sırasında şüpheliler içine alınmamış ve sorgulanmamış.
bu konu serap toköz'ün programında babanın şüpheliler arasında tutulup tutulmadığı sorusuyla gündeme geliyor. ve anne gülnur saygı, asla aileden kimsenin şüpheli olarak düşünülmediğini, sorgulanmadığını kamuoyu ile paylaşıyor. ve biz bu bilgiyi birinci ağızdan ediniyoruz.
arkadaşlar bu ülkede kadın cinayetlerinin büyük çoğunluğu aile fertleri tarafından işleniyor. adına da namus deniyor, ahlak deniyor, töre deniyor.
bu gerçeklere rağmen ailenin hiç şüpheli olarak düşünülmemiş olmasını ben anlayamıyorum.
bir diğer içimi ürperten iddia da bu akad apartmanında o tarihte abi adına tutulduğu iddia edilen daire. iddia'ya göre anne oğlu için 1 nisan 2000 tarihinde cinayetin işlendiği sokakta bir ev kiralamış.
bu abi ordu'da okuyorsa, niçin çağla'nın öldürüldüğü evin sokağında üzerine kontrat yapılmış bir daire var?
bunca cevapsız soru elbette kafa karışıklığı yaratır. elbette şüpheleri körükler.
lakin tabii ki bu şüpheler, aileyi suçlu yapmaz. fakat araştırılmaları için ciddi bir gerekçe oluşturur.
zaten yargı mensubu olmayan alelade bir vatandaş olarak benim kesin biçimde suçlu ailedir diyebilmem söz konusu olamaz..
zira ben savcı veya hâkim değilim.
benim izlenimlerin tümü, halka açık verilerden ve ailenin beyanlarından kaynaklanıyor. ki yargı mensuplarının elinde çok daha fazla veri olmalı. fakat ben bu kadarını bile mantık süzgecinden geçirince ailenin araştırılmasının gerekli olduğu kanaatine vardım.
ayrıca aile 24 yıldır katıldıkları her televizyon programında çelişkili ve tutarsız açıklamalar yapmaya devam ediyor. ben bu çelişkilerin ciddi anlamda şüphe sebebi olduğunu düşünüyorum.
ayrıca komşular da aileyi şüpheli görüyorlar. kendi iddiaları kaynaklığında katıldıkları programlarda ailenin çok geç gelmesini, annenin ne oldu diye bile sormamasını, soğuk kanlılığını, cenazeden 3 gün sonra saçını boyatıp, tırnak yaptırmasını, babanın olay yerini bozmasını ve ailenin ölmüş evlatlarının kalan kıyafet ve oyuncaklarını çöpe atmasını sorguluyorlar.
zaten komşular aileye sırt çevirmiş durumdalar.
bunun sebebinin katilin onlardan biri olabileceğine yorganlar da var. zaten aile de onları suçluyor.
hatta bu ihtimal, bir dönem polisler tarafından en ciddi şekilde göz önüne alınan konu.
polis zamanın da adeta o apartmanda yaşamış. herkesten örnek almış. hepsini sorguya çekmiş.
uyuşan tek bir dna, tek bir parmak izi yok.
ayrıca komşuların ifadelerinden elde edilmiş tek ipucu mevcut değil.
zaten bu cinayette polisin bulduğu ve komşuları işaret eden makul bir gerekçe ya da motivasyon da yok.
bir diğer ihtimal ise dışarıdan alakasız bir katilin mevcudiyeti bahsi. elbette bu da ihtimaller arasında tutulmalı.
fakat ben okuduğum bazı bilgiler yüzünden katilin yabancı biri olmasına daha az ihtimal vermiyorum.
zira yabancı, bir katilin her ayrıntısı planlanmış bu denli taksir içeren bir cinayeti, böyle kusursuz bir biçimde işleyebilmesi bana olağan gelmiyor.
çünkü yabancı birinin bu cinayeti böyle kusursuz organize edebilmesi için çok fazla bilgiye ihtiyacı var. tüm aparatmanın eve giriş çıkış saatleri, çağla'nın ders programı, annenin doktora gittiği gelmeyeceği bilgisi vs. katilin tüm bu bilgilere hakim olması için aylarca bu evi ve apartmanı gözetlemesi gerekirdi. ben bu uzun gözlem sürecinin mutlaka dikkat çekeceğini düşünüyorum. sonuçta orası bir aile apartmanı ve 2000 yılında bir mahallede bir yabancı, bütün bu gözlemleri yapacak kadar uzun süre bulunsa mutlaka fark edilirdi. hiç kimsenin ne olay günü ne de gözlem sürecinde bir yabancıyı fark etmemiş, tedirginlik duymamış olması, bence yabancı katil zanlısı ihtimalini azaltan en önemli sebep.
ayrıca biz biliyoruz ki kapı zorlanmamış, çocuğun bedeninde boğuşma kaynaklı herhangi bir darp izi mevcut değil, evde ciddi bir dağınıklık yok ve cinayet sonrası çağla'nın günlüğünden kimi sayfalar koparılmış. ayrıca çağla'nın eve gelişini, girdiğindeki şaşırma tepkisini ve evdeki ufak çaplı koşuşturma sesini duyan komşular, asla bir imdat bağırşı ya da bir çığlık sesi duyulmamış.
ben bütün bu sebeplerden katilin tanıdık ve çağla'nın güvendiği biri olduğunu düşünüyorum.
çünkü bir yabancı kapıya gelmişse çağla'nın ona kapıyı açması ve eve alması baba mantıklı gelmiyor.
çağla eve geldiğinde çoktan evde bir yabancının olması ihtimali ise bence çağla'nın bağırmaması, çığlık atmaması ya da evde yoğun bir boğuşma izinin olmaması ile çelişen bir varsayım.
çünkü katil bir yabancı olsa çağla refleks olarak çığlık atar, elindeki eşyaları fırlatır ya da imdat diye bağırırdı. ya da çağla ile katil arasında mutlaka can hafliyle bir boğuşma olurdu.
fakat evde sadece bir halı yerinden oynamış. tek boğuşma izi bu. bu hiç akla yatkın değil.
bütün bu ayrıntılar bana kızın tanıdık ve onu sindiren bir yetişkin tarafindan katledildiğini düşündürüyor. bir çocuğun böyle sessiz kalması bence ancak tanıdık ve çağla'nın daha evvel istismar edildiği ya da sistematik şiddetine maruz kaldığı bir yetişkin söz konusuysa mantıksal tutarlılık kazanıyor.
çünkü bir çocuk ancak bir yakını karşısında susar. çünkü çocuklar aralarında bağ bulunan yetişkinler karşısında savunmasızdırlar. düşünün yabancı biri bir çocuğa vursa çocuk mutlaka bağırır tepki gösterir. ama şiddet aileden geldiğinde çocuk susar, ağlar, durması için karşısında çaresiz olduğu yetişkine yalvarır. ötesi elinden gelmez. ben çağla'nın çığlık atmamasını, direnmemesini, dışarıdan yardım istemeye çalışmamasını bu çaresizliğe yoruyorum.
sizin varsa başka bir fikriniz, dinlemek isterim.
sonuç olarak katil şudur budur demem mümkün değil ama bütün bu anlattıklarım izleğinde; çağla'nın tüm ailesinin ve yakınlarının detaylı olarak incelenmesini, hepsinin 5 haziran 2000 günü bulundukları yerlerin delillendirilmesini, hepsinden parmak izi, kan ve dna önerileri alınmasını ve şüpheler yersizse bu ailenin üzerindeki şüphelerin dağıtılmasını ya da katil gerçekten yakın çevreden biriyse gerçeğin ortaya çıkmasını, bir vatandaş olarak talep ediyorum.
bu 24 yıl sonra hala yapılmadı mı diyeceksiniz, evet yapılmadı.
biz abiden hiçbir zaman örnek alınmadığını 2017'de bir televizyon programında öğrendik. o dönem programın ısrarı ile abi ve başka şüphelilerden örnek alınması için anne bir dilekçe verdi. ama o dilekçeyi ertesi gün gidip geri çekti.
ve bugün hala abiden ve belki de başka bir çok akraba ve aile yakınından örnek alınmış değil.
ben bir vatandaş olarak kamu vicdanını derinden yaralayan bu davanın bir an evvel aydınlatılmasını talep ediyorum.
burada aileyi itham etmek niyetinde değilim. fakat bir katilin tanıdık olduğuna işaret eden bunca bulgu varken aile ve yakınların incelenmesinin çok ciddi bir gereklilik olduğunu düşünüyorum.
zaten bu yöntem, masumlarsa ailenin lehine bir sonuç verecek ve onları da bu şüphelerden azledecektir.
yoksa bu denli çelişki, sürekli olarak kendileri hakkında yarınlara sebep olmayı sürdürecektir.
tekrar söylüyorum ben asla kimsenin katil olduğunu iddia etmiyorum. bu benim işim değil. ben sadece kamu vicdanını 24 yıldır kanatan bu davayı gündem etmek için kamuya açık bilgileri ve çelişkileri dile getiriyorum.
bu şüphe ve kişisel kanaatlerin hiçbiri kimseyibkimseyi katil yapmaz ya da aklamaz .
lütfen siz de bir iki cümle olsun bir şey yazın.
bu davanın 24 yıldır tek bir duruşması bile görülmedi, tek bir sanık yok. 14 yaşında bir çocuk katili aramızda dolaşıyor 24 yıldır.
bir teoriniz, fikriniz, katkınız varsa lütfen yazın.
bu ülkede insanlar tarafından gündem edildiğinde adaletin tecelli edebildiğini defalarca gördük.
belki bir faydamız olur.
adaletin bir an evvel tecelli etmesi dileğiyle...
devamını gör...
6.
bir ormanda bir erkek ile bir kadının ateş yakıp ayna koyarak paranormal iletişim vasıtasıyla ipucu aradıkları youtube videosuyla dikkatimi çeken cinayetin maktulü olan genç kız.
devamını gör...
7.
failin ve iş birlikçilerinin belli olmasına rağmen hala ne emniyet ne savcılık harekete geçemiyor. çünkü olayın başlangıcında emniyet ve savcı öyle ihmaller yaptılar ki deliller ortadan kalktı. artık tutuklansalar bile ortada somut bil delil kalmadığından mahkum edilemeyecekler.
devamını gör...
8.
cinayetinin olası failleri hakkında bir iki araştırma yaparak bile ulaşılabilecekken akılalmaz ihmaller yüzünden faili meçhul kalmış kızdır. nerede bilmiyorum ama yüzde yüz okuduğumdan emin olduğum ayrıntı; katilin çağla'nın sadece boğazını değil cinsel organını da kestiği ve bunun kamuoyundan uzun zaman saklandığı yönündeki bilginin ışığını takip etmek gerektiğiydi. bu derece vahşi bir saldırı rastgele suç ihtimalini ortadan kaldırır. katilin faille kişisel bir kini olduğunu ortaya koyar. boğuşma yaşanmaması, kapıda zorlama olmaması, annesinin nedense bugüne kadar kimseden evini kontrol etmesini istememesine rağmen komşuyu araması kadının o evde mevcut başka biriyle aralarında bir şey yaşanacak olmasını tahmin ettiği anlamına geliyor. babanın iş yeri çok yakın ve olay yerine saatler sonra geliyor. erkek kardeşi ise akademik takvimde belli olmasına rağmen sınavları hakkında yalan söylüyor. olay ne yazık ki ya aile içi istismar ya da iğrenç bir şekilde namus cinayetine işaret ediyor. zaman aşımına uğramış olsa da halk nezdinde en azından katilin bilinmesine, bulunması gerekiyor.
devamını gör...
9.
ne yazık ki katillerinin 24 yıldır elini kolunu sallayarak dolaştığı çocuk cinayetidir.
redditteki paylaşımı yapanların emeğine sağlık linki bırakıyorum. reddit
redditteki paylaşımı yapanların emeğine sağlık linki bırakıyorum. reddit
devamını gör...
10.
24 yıldır ara ara gündeme gelen en kan dondurucu detaylarının dahi paylaşıldığı faili meçhul cinayet.
internet medyasında bir süredir katilleri bulunsun diye kamuoyu yaratan bir grup ve bu gruba karşılık amacını çokta anlayamadığım saldırgan bir grup var. konuyla ilgili çoğunluğun ve katilin yakalanması için kamuoyu yaratan kitlenin şüpheleri aile üzerinde yoğunlaşıyor. konuşmaları, tavırları , olayı ele alış şekilleri ve geçmiş ifadeler, isimler tekrar tekrar inceleniyor. tüm tutarsızlıklar yakalanıyor sorular soruluyor, kanıt isteniyor, teoriler paylaşılıyor. bunların konuşulduğu mecralarda yasaklamalar, konuyu gündemden düşürme çabaları dahi var.
bu ülkede yapılan hiç bir yasaklama, kısıtlama eyleminin boşuna olmadığını birilerinin ve bir şeylerin çıkarına hareket ettiğini yıllardır yaşayarak öğrendik.
olaya bir yerinden dahil olup merak edince uzunca bir süre çıkamadım. o videoya git, o yazıyı oku, orada ne demiş, burada ne demiş biri şunu yakalamış diye diye uzunca bir vakit geçirdim. bu detayları tek tek buraya yazıp benimde şüphelendiğim bu diye kendi adrenalin tatminimi yaşamayacağım elbette ama aileden şüphelenmekte haklılık payı olduğunu düşünüyorum insanların. olayın işleniş şeklinden polisin ilk yapması gerekenin aileyi araştırıp şüpheli listesinden çıkarmak olması gerekirken, hiç yapılmamış olması, bu ülkenin gerçekliğini bildiğimiz, gözümüze soka soka yapılan, mağdurun hiç önemli değil'e dönüştürüldüğü, çürümüş bir tarafına dair teorilere sebep oluyor.
yazılanları okuduğumda, söylenenleri dinlediğimde sürekli neden sorusu yankılandı aklımda. sadece cinayet nedeni değil, 14 yaşında bir kız çocuğuna bu vahşeti ve korkuyu yaşatacak kadar ileri götüren nedeni, bilinçli ve bilinçsiz yayılan bilgi kirliğinin nedeni, paylaşılmaması gereken insanlık dışı detayların paylaşılma nedeni, gerçek hayatta durumu tabir etmek için kullanırken bile sesimizin içimize kaçtığı, trajediyi anlatan kelimelerin olayı tarif ederken ağzınızdan nasıl bu kadar rahat çıktığının nedeni ve en çokta tüm konuşulanların arasında çağlayı nasıl bu kadar da hiç tanımıyor oluşumuzun nedeni. tüm konuşulanların, söylenenlerin arasında ben hiç bir şekilde çağla ile ilgili kişisel bir detay yakalayamıyorum. annesinin anlatımlarında dahi 3.kişiymiş, yabancıymış, uzaktan biriymiş hissiyatına kapılıyorum. çağla'nın kim olduğuna dair bildiğim tek şey ailesinin onu yeterince sevmediğini düşünmesi ve bunu dile getirmesi.
sevdiğimiz insanları belki başkaları için bir anlam ifade etmeyecek, hatırladığımızda içimizde iyi hisler uyandıran olaylarla, tavırlarla, kişisel özelliklerle tabir ederiz. birini kaybettiğinizde içinizde en çok onlar uyanır.
olayda adı geçen hiç kimsenin konuşmasında, anlatımında bunu hissedemiyorum. çağla'yı en çok ne güldürürdü, neye sinirlenirdi, en çok hangi şarkıyı severdi, 14 yaşında saçlarını nasıl şekillendirmek hoşuna giderdi, üzüldüğünde nasıl davranırdı, kimsenin kim olduğunu umursamadığı bir dünyada neler yaşadı, ne kadar yalnızdı..?
gerçek olan tek şey ise kimin fırsatı vardı'nın yeterince araştırılmamış oluşu.
cinayetin işleniş biçiminden herhangi bir vicdan ya da merhamet ögesi barındırmadığı aşikar. okuduklarımdan (gerçekliğinden emin değilim) çağla'nın bulunma şekliyle, odasında yatağın üzerinde duran (cinayet sonrası çağla'nın odasının temizlendiğine dair şüpheler olduğu söyleniyor.) oyuncak bebeğin duruşunun birebir aynı olması. bu detayı aklımdan günlerdir çıkaramıyorum. içimde bir yere aklımın almadığı çok büyük bir karanlık bırakıyor.
umuyorum ki çağla'yı hiç tanımadığı halde canla başla hakkını arayan, onu bu trajedide yalnız bırakmamış bir kaç iyi niyetli insanın çabası sonuç verir de adalet duygusunu bir nebze olsa yaşamış oluruz.
internet medyasında bir süredir katilleri bulunsun diye kamuoyu yaratan bir grup ve bu gruba karşılık amacını çokta anlayamadığım saldırgan bir grup var. konuyla ilgili çoğunluğun ve katilin yakalanması için kamuoyu yaratan kitlenin şüpheleri aile üzerinde yoğunlaşıyor. konuşmaları, tavırları , olayı ele alış şekilleri ve geçmiş ifadeler, isimler tekrar tekrar inceleniyor. tüm tutarsızlıklar yakalanıyor sorular soruluyor, kanıt isteniyor, teoriler paylaşılıyor. bunların konuşulduğu mecralarda yasaklamalar, konuyu gündemden düşürme çabaları dahi var.
bu ülkede yapılan hiç bir yasaklama, kısıtlama eyleminin boşuna olmadığını birilerinin ve bir şeylerin çıkarına hareket ettiğini yıllardır yaşayarak öğrendik.
olaya bir yerinden dahil olup merak edince uzunca bir süre çıkamadım. o videoya git, o yazıyı oku, orada ne demiş, burada ne demiş biri şunu yakalamış diye diye uzunca bir vakit geçirdim. bu detayları tek tek buraya yazıp benimde şüphelendiğim bu diye kendi adrenalin tatminimi yaşamayacağım elbette ama aileden şüphelenmekte haklılık payı olduğunu düşünüyorum insanların. olayın işleniş şeklinden polisin ilk yapması gerekenin aileyi araştırıp şüpheli listesinden çıkarmak olması gerekirken, hiç yapılmamış olması, bu ülkenin gerçekliğini bildiğimiz, gözümüze soka soka yapılan, mağdurun hiç önemli değil'e dönüştürüldüğü, çürümüş bir tarafına dair teorilere sebep oluyor.
yazılanları okuduğumda, söylenenleri dinlediğimde sürekli neden sorusu yankılandı aklımda. sadece cinayet nedeni değil, 14 yaşında bir kız çocuğuna bu vahşeti ve korkuyu yaşatacak kadar ileri götüren nedeni, bilinçli ve bilinçsiz yayılan bilgi kirliğinin nedeni, paylaşılmaması gereken insanlık dışı detayların paylaşılma nedeni, gerçek hayatta durumu tabir etmek için kullanırken bile sesimizin içimize kaçtığı, trajediyi anlatan kelimelerin olayı tarif ederken ağzınızdan nasıl bu kadar rahat çıktığının nedeni ve en çokta tüm konuşulanların arasında çağlayı nasıl bu kadar da hiç tanımıyor oluşumuzun nedeni. tüm konuşulanların, söylenenlerin arasında ben hiç bir şekilde çağla ile ilgili kişisel bir detay yakalayamıyorum. annesinin anlatımlarında dahi 3.kişiymiş, yabancıymış, uzaktan biriymiş hissiyatına kapılıyorum. çağla'nın kim olduğuna dair bildiğim tek şey ailesinin onu yeterince sevmediğini düşünmesi ve bunu dile getirmesi.
sevdiğimiz insanları belki başkaları için bir anlam ifade etmeyecek, hatırladığımızda içimizde iyi hisler uyandıran olaylarla, tavırlarla, kişisel özelliklerle tabir ederiz. birini kaybettiğinizde içinizde en çok onlar uyanır.
olayda adı geçen hiç kimsenin konuşmasında, anlatımında bunu hissedemiyorum. çağla'yı en çok ne güldürürdü, neye sinirlenirdi, en çok hangi şarkıyı severdi, 14 yaşında saçlarını nasıl şekillendirmek hoşuna giderdi, üzüldüğünde nasıl davranırdı, kimsenin kim olduğunu umursamadığı bir dünyada neler yaşadı, ne kadar yalnızdı..?
gerçek olan tek şey ise kimin fırsatı vardı'nın yeterince araştırılmamış oluşu.
cinayetin işleniş biçiminden herhangi bir vicdan ya da merhamet ögesi barındırmadığı aşikar. okuduklarımdan (gerçekliğinden emin değilim) çağla'nın bulunma şekliyle, odasında yatağın üzerinde duran (cinayet sonrası çağla'nın odasının temizlendiğine dair şüpheler olduğu söyleniyor.) oyuncak bebeğin duruşunun birebir aynı olması. bu detayı aklımdan günlerdir çıkaramıyorum. içimde bir yere aklımın almadığı çok büyük bir karanlık bırakıyor.
umuyorum ki çağla'yı hiç tanımadığı halde canla başla hakkını arayan, onu bu trajedide yalnız bırakmamış bir kaç iyi niyetli insanın çabası sonuç verir de adalet duygusunu bir nebze olsa yaşamış oluruz.
devamını gör...
11.
ekşi sözlük'te 24 senedir faili bulunamamış cinayeti çözülsün diye çağla tuğaltay cinayeti başlığının her gün canlandırılması.
cinayet hakkında en ayrıntılı şekilde verilen bilgiler:
eksisozluk.com/entry/144247822
reddit'te de gündem yapılması gereken konu: www.reddit.com/r/Unresolved...
çağla'nın televizyona çıkan sözde ailesi sürekli çelişkili ifadeler vermesi en dikkat çekici olaylar arasında, annesi de oğlunu seviyor ama kızını sevmiyor, sözlerinden, davranışlarından belli.
oğlunu koruyor, anlık cinayet diyelim. yine de ikisine üzülür dimi? mendil ile ağlamalı numaralar çok ucuz. benim gibi cinayetin konuşulduğu programların en azından çoğunu izleyenler anlayacaktır. ekşi'de sürekli başlığın canlandırılması, üstüne gidilmesine rağmen ailenin bu olayı çözmek için uğraşanlara destek vermek yerine onların ayağına taş olmaları da dikkat çekici.
cinayet hakkında en ayrıntılı şekilde verilen bilgiler:
eksisozluk.com/entry/144247822
reddit'te de gündem yapılması gereken konu: www.reddit.com/r/Unresolved...
çağla'nın televizyona çıkan sözde ailesi sürekli çelişkili ifadeler vermesi en dikkat çekici olaylar arasında, annesi de oğlunu seviyor ama kızını sevmiyor, sözlerinden, davranışlarından belli.
oğlunu koruyor, anlık cinayet diyelim. yine de ikisine üzülür dimi? mendil ile ağlamalı numaralar çok ucuz. benim gibi cinayetin konuşulduğu programların en azından çoğunu izleyenler anlayacaktır. ekşi'de sürekli başlığın canlandırılması, üstüne gidilmesine rağmen ailenin bu olayı çözmek için uğraşanlara destek vermek yerine onların ayağına taş olmaları da dikkat çekici.
devamını gör...
12.
cinayeti hâlâ aydınlatılmamış olan kız çocuğu. ara ara takılıyor aklıma ama ne yazık ki doğru dürüst bir gelişme olmuyor.
uzun uzun çok şey yazılır bu başlığa ama kime neyi anlatıyorum hissi çok kötü. ortada kabak gibi görünen çelişkili açıklamalar var. bunu sıradan insanlar olarak biz rahatça görüyorsak bu işin uzmanları zaten görüyordur. hâl böyle olunca neden şöyle çapraz sorgular, daha düzgün araştırmalar yapılmıyor diye merak etmeden duramıyor insan.
uzun uzun çok şey yazılır bu başlığa ama kime neyi anlatıyorum hissi çok kötü. ortada kabak gibi görünen çelişkili açıklamalar var. bunu sıradan insanlar olarak biz rahatça görüyorsak bu işin uzmanları zaten görüyordur. hâl böyle olunca neden şöyle çapraz sorgular, daha düzgün araştırmalar yapılmıyor diye merak etmeden duramıyor insan.
devamını gör...
13.
daha önce vahşice öldürülmesi ile ilgili şöyle bir tanım girdiğim genç kız : #2406697 *
olay yıllardır gündemde tutuluyor ve ben de sık sık karşıma çıkan bilgileri üşenmeden okuyorum. fikirlerim değişiyor tabi olaya yakınlaştıkça.
ben yine marjinal yaklaşacağım. (kanıtlar öne sürmeden)
- suçlu aile değil. katil abi değil.
- aile mahallece sevilmeyen bir aile.
- apartman komşuları her fırsatta aileyi suçluyor ve ortaya gerekçe attıkları yok. ağızları sıkı ama aileden sürekli şüpheliler.
- aile aslında şaşkın ve ne olduğunu bilseler de nasıl olduğunu anlayamıyorlar. yani kimler yaptı çözemiyorlar. korku ve panikle komşuları suçlamaya kalkmışlar.
- aslında bir toplum klasiği var ortada, mahallede herkes olayı çakozlasa da gerçekleri pek çoğu bilmiyor ve herksin klasik yanılgısına kapılıp aile öldürdü diyor.
- aile cinayete sebep olan ama cinayetin kendisi ile ilgili olmayan çok önemli şeyler saklıyor.
olay büyük ihtimalle cinsellik ve seksüel ilişkiler kaynaklı.
- birileri anne, baba ve abiyi oyalamış. anne sezmiş ve anahtar sadece komşuda var. komşu kurbanı buluyor ve tanıdık olup eve girebilecek sadece aile fertleri kalıyor ihtimalen.
- bir plan program var, çok açık ama dallanıp budaklanan ihtimaller tesadüf olabilir. katil pek çok şekilde eve girmiş olabilir. anahtara sahip komşu bile masum olabilir. kimse yabancı biri görmemiş, bu bir kanıt değil. görmediklerinin ve resmen uyuduklarının kanıtı sadece. tarif edilen muhite her yerden ve yönden bir çok şekilde insan girip çıkabilir görülmeden. o muhitlerde ve benzer çevrelerinde çok gezdim çocukken. kimi nerede ne zaman gördüğünüzü bile karıştırırsınız.
- olayda bir 'şeytan'ilik var. sanki her şeyi karman çorman edip, bu cinayeti çözün bakalım diyen bir çete varmış gibi hissettiriyor. düşündükçe kafanız bulanıyor ve her şey gerçekliğini yitiriyormuş gibi geliyor. pek çok kurgu çok mantıklı ve kesin gibi dururken, her kurgu da kesin bir şekilde birbirini boşa düşüren keskin kanıtlar ile bağımsızlaşıyor. kusursuz cinayet işlemişler sanki.
biri, tahmin ettiğimiz her gerçeğe rağmen ve tesadüfen, gelip kızı kesip gitmiş olabilir.
*
olay yıllardır gündemde tutuluyor ve ben de sık sık karşıma çıkan bilgileri üşenmeden okuyorum. fikirlerim değişiyor tabi olaya yakınlaştıkça.
ben yine marjinal yaklaşacağım. (kanıtlar öne sürmeden)
- suçlu aile değil. katil abi değil.
- aile mahallece sevilmeyen bir aile.
- apartman komşuları her fırsatta aileyi suçluyor ve ortaya gerekçe attıkları yok. ağızları sıkı ama aileden sürekli şüpheliler.
- aile aslında şaşkın ve ne olduğunu bilseler de nasıl olduğunu anlayamıyorlar. yani kimler yaptı çözemiyorlar. korku ve panikle komşuları suçlamaya kalkmışlar.
- aslında bir toplum klasiği var ortada, mahallede herkes olayı çakozlasa da gerçekleri pek çoğu bilmiyor ve herksin klasik yanılgısına kapılıp aile öldürdü diyor.
- aile cinayete sebep olan ama cinayetin kendisi ile ilgili olmayan çok önemli şeyler saklıyor.
olay büyük ihtimalle cinsellik ve seksüel ilişkiler kaynaklı.
- birileri anne, baba ve abiyi oyalamış. anne sezmiş ve anahtar sadece komşuda var. komşu kurbanı buluyor ve tanıdık olup eve girebilecek sadece aile fertleri kalıyor ihtimalen.
- bir plan program var, çok açık ama dallanıp budaklanan ihtimaller tesadüf olabilir. katil pek çok şekilde eve girmiş olabilir. anahtara sahip komşu bile masum olabilir. kimse yabancı biri görmemiş, bu bir kanıt değil. görmediklerinin ve resmen uyuduklarının kanıtı sadece. tarif edilen muhite her yerden ve yönden bir çok şekilde insan girip çıkabilir görülmeden. o muhitlerde ve benzer çevrelerinde çok gezdim çocukken. kimi nerede ne zaman gördüğünüzü bile karıştırırsınız.
- olayda bir 'şeytan'ilik var. sanki her şeyi karman çorman edip, bu cinayeti çözün bakalım diyen bir çete varmış gibi hissettiriyor. düşündükçe kafanız bulanıyor ve her şey gerçekliğini yitiriyormuş gibi geliyor. pek çok kurgu çok mantıklı ve kesin gibi dururken, her kurgu da kesin bir şekilde birbirini boşa düşüren keskin kanıtlar ile bağımsızlaşıyor. kusursuz cinayet işlemişler sanki.
biri, tahmin ettiğimiz her gerçeğe rağmen ve tesadüfen, gelip kızı kesip gitmiş olabilir.
*
devamını gör...
14.
youtube'da gezerken önüme bir video düştü bugün. daha doğrusu canlı yayınmış. şu an izliyorum.
beş avukat kızcağızın cinayetini ortaya çıkarmak üzere çalışıyor. daha fazlası da varmış.
söylenenler çok acı. ailenin çelişkilerinden bahsediyorlar.
bu korkunç olayı zaten biliyordum ama önüme düşünce birkaç kelam edesim geldi.
umarım artık kim yaptıysa bulunur. bu şekilde eski dosyaların çözüldüğü olabiliyor iyi bir araştırmayla.
beş avukat kızcağızın cinayetini ortaya çıkarmak üzere çalışıyor. daha fazlası da varmış.
söylenenler çok acı. ailenin çelişkilerinden bahsediyorlar.
bu korkunç olayı zaten biliyordum ama önüme düşünce birkaç kelam edesim geldi.
umarım artık kim yaptıysa bulunur. bu şekilde eski dosyaların çözüldüğü olabiliyor iyi bir araştırmayla.
devamını gör...
15.
narin haberlerini gördükçe aklıma düşen kızcağız.
bu olay da çözüme kavuşsa keşke bir an önce...
bu olay da çözüme kavuşsa keşke bir an önce...
devamını gör...
16.
katilinin baba nedim tuğaltay ve abi ilker tuğaltay olduğunu düşündüğüm çocuk cinayeti.
seni çok seviyoruz çağla abla.
bir zaman çözülecek inşallah.
seni çok seviyoruz çağla abla.
bir zaman çözülecek inşallah.
devamını gör...
17.
#3116422
bu tanımdan esinlenerek, küçük bir sözlük olsak da biz de bunu yapabiliriz. her gün meme ayak popo kadınlar x olması diye zibilyon saçma başlığa yazarken buraya da iki kelam edersiniz bence.
canım çağla'yı izlediğim videodan sonra araştırmıştım. gönüllü bir avukat varmış ümit altay ismi.
kendisine ait bir youtube kanalı varmış bir gün bu dosyaya da bakmasını rica etmişler. o günden sonra gönüllü olarak avukatlığını almış ve sesini fatih altay'a kadar duyurmuş.
ben inanıyorum seneler sonra da olsa çağla tuğaltay'ın katili bulunacak.
bu tanımdan esinlenerek, küçük bir sözlük olsak da biz de bunu yapabiliriz. her gün meme ayak popo kadınlar x olması diye zibilyon saçma başlığa yazarken buraya da iki kelam edersiniz bence.
canım çağla'yı izlediğim videodan sonra araştırmıştım. gönüllü bir avukat varmış ümit altay ismi.
kendisine ait bir youtube kanalı varmış bir gün bu dosyaya da bakmasını rica etmişler. o günden sonra gönüllü olarak avukatlığını almış ve sesini fatih altay'a kadar duyurmuş.
ben inanıyorum seneler sonra da olsa çağla tuğaltay'ın katili bulunacak.
devamını gör...