bir haftada veya on beş günde öğrenirsiniz diyenleri dinlemeden işe başlayın. onlar dil ve alfabe farkını bilmiyorlar. bir haftada filan alfabeyi sökersiniz, doğrudur. ancak osmanlıca veya osmanlı türkçesi bilmek başka meseledir. okulda şu kadar günde alfabe öğrenilir. dilde yetkinlik kazanmak ömürlük iştir. öğrenme süreci hep devam eder. bu dil müthiş arapça ve farsça kökenli sözcük içerir. çok sözcük bilmeniz gerekir. devellioğlu ve kanar sözlüklerine sürekli başvurmanız gerekecektir. alfabeyi çabucak öğrenirsiniz ama en basit metinleri bile okumak zahmetli olur. kesin kurallar yoktur çünkü. üç dört ayrı şekilde okutabilecek sesler vardır. sözcükleri tanımıyorsanız harfleri seçebilseniz bile sözcüğü tespit edemeyebilirsiniz. bağlama bakarak mantık yürütürsünüz. bitişen harfler ve bitişmeyen harfler kolaydır. hangi ses ince okutur, kolaydır bunları öğrenmek. asıl mesele sözcükleri tanıyabilmektir. arapça asli harfler vardır sözgelimi. sözcük türetilir. ketebe, mektup, kitap, kütüb vesaire. adınızı filan okursunuz yani en fazla bir hafta sonra. okudukça gelişir bu. alfabe bilmek dil bilmek değildir, tuhaf bir karmaşa var bu konuda. latin alfabesini biliyorum ben; italyanca latin alfabesiyle yazılıyor, italyanca bildiğim anlamına gelmiyor bu. aynısı osmanlıca konusunda da geçerli. alfabeyi yani harfleri öğrenmeniz osmanlıca bildiğiniz anlamına gelmez. tamlamalar filan çok zordur. birkaç haftada heceleyerek basit cümleler okursunuz. ayrıca lütfen her tarih ve türk dili edebiyatı öğrencisi/mezununu osmanlıca biliyor sayma gülünçlüğünden kurtulalım. büyük çoğunluğu temel düzeyde okuyabilir yalnızca. yetkinlik kazanmak özel bir ilgi ve çaba ister. bir derdi varsa bu konuda, doğru düzgün çalışarak kendini geliştirir. bu yazdıklarım matbu metinler içindi. yani basılı metinler. bir de el yazması denen şey vardır. bambaşka bir ihtisas ister. yılların emeği ve birikimiyle kotarılabilecek bir mesele. çok ama çok zordur. el yazısı dediğimiz şey el emeği göz nuru. biricik. yazılar birbirine benzemez. kimisi kargacık burgacık olur. kimisi doktor yazısı gibidir. metni istinsah eden kişilere göre değişir yani. ayrı bir yetkinlik ister. yazma türleri de vardır farklı farklı. sözün özü, her şeyin kolayına kaçarak olmaz arkadaşlar. olacak iş vardır, olmayacak iş vardır. şu kadar haftada hiçbir şey öğrenilmez. kiril alfabesini öğrenebileceğiniz gibi en fazla bunun da alfabesini öğrenirsiniz. rusça öğrenmiş olmayacağınız gibi osmanlıca da öğrenmiş olmazsınız. öğrenmenin ve bilmenin yolu çalışmaktır. faruk kadri timurtaş'ın kitaplarını alabilirsiniz. gayet kapsamlıdır onun kitapları. bol metin vardır. adını unuttum şimdi, sanırım osmanlı türkçesi metinleri'ydi. edebiyat fakültelerinde okutulur kitapları. bize aldırmışlardı. ilk ders alfabeyi öğrenmemizi ve ikinci haftaya öyle gelmemizi söylediler. öğrendik. evet, bir haftada. alfabeyi ama. dili değil. ikinci ders gelişigüzel öğrenci seçip temel edebiyat metinlerinden parçaları okutturmaya başladılar. çat pat okumaya başladık. zamanla gelişir seviyeniz. ara verirseniz, tekrar döndüğünüzde çok zorlanırsınız. evet türkçedir bu ama arapça ve farsçayla yüklü bir türkçe. tekrar edeyim, iyi düzeyde okuyabilmek hakikaten ciddi çaba ister. ister inanın ister inanmayın; almanca veya fransızca çalışırkenki dikkat ve çabayı ister. yabancı bir dil öğreniyormuşsunuz gibi hakkını vermeye çalışmalısınız. ne kadar hakkını verirseniz verin, muhtemelen hiçbir zaman halid ziya'yı orijinalinden okuyamayacaksınız. cenap şahabettin filan da olmaz. hüseyin rahmi olur ama. ahmet rasim olur. çok da keyifli olur. bir not defteri alın ve her gün beş on sözcük öğrenin bence. dağarcığınız ne kadar gelişirse o kadar yol alırsınız. bu genel olarak iyidir; sadece osmanlıca konusunda değil. dilde yetkinleşirsiniz, daha fazla sözcükle konuşursunuz. kendinizi ifade etme seçeneklerini artırmış olursunuz. son olarak, lütfen, birkaç haftalık heveslerle hiçbir işe girişmeyin. öğrenemezsiniz, zaman kaybı olur.
devamını gör...