yardım etmenin çok önemli bir boyutu dinlenmektir. öz bakımınıza dikkat etmeden yardım etmeye devam ederseniz bir süre sonra tükenirsiniz ve birilerinin de size yardım etmesi gerekir. bu nedenle;
» kısa süreler için bile olsa yemek, dinlenmek ve rahatlamak için zaman ayırmaya çalışın.
» geçmişte stresli durumlarla başetmenize ve kriz anlarında güçlü kalmanıza yardımcı olan eylemleri düşünün.
» tükenmemek için çalışma saatlerinizi makul tutmaya çalışın. örneğin yardım ekibi içinde iş yükünün paylaşılması, krizin akut döneminde vardiyalı çalışma ve düzenli dinlenme süreleri ayırmak gibi önlemler düşünülebilir.
» insanlar bir kriz durumundan sonra birçok sorun yaşayabilir. bütün sorunlara yardım edemediğinizde yetersizlik ve hayal kırıklığı hissedebilirsiniz. insanların bütün sorunlarını çözmek gibi bir sorumluluğunuzun olmadığını unutmayın.
insanların kendilerine yardım edebilmeleri için elinizden gelen yardımı yapın.
» alkol, kafein veya nikotin tüketiminizi en aza indirin ve reçetesiz ilaç kullanmayın.
» yardım ekibindeki arkadaşlarınızın nasıl olduğunu kontrol edin ve onların da sizi kontrol etmesini isteyin. birbirinizi destekleyecek yollar bulun.
» desteklenmek için arkadaşlarınız, sevdikleriniz ve diğer kişilerle konuşun.
türk pdr derneğinin (bkz: psikolojik ilk yardım) kılavuzundan önerilerdir. kitapçığı inceleme şansınız varsa başlıkta linki var. yardıma giden tanıdıklarınızı bu konularda uyarabilirsiniz.
"nasıl bir insan olmak istiyorum" ve "şu anda nasıl bir insanım" sorularına verilen yanıtlar arasındaki farkla ilgili. makas açıldıkça hayata karşı duruşunuz biçimsiz ve güvensiz hale geliyor. doğrusu neyse onu yapmak için çok da vakit kaybetmemek lazım. sürekli kendinizle çatışarak saygınızı yitirdiğinizde, zorlandığınız şeyi yapmak daha da güç hale geliyor.
burayı da bir türlü anlayamadım. şimdi tamam öneriyorsun da kitapçı gezmekten ne farkı var? orada da görüyorum bu isimleri. ben bu kitabı niye okuyayım yani azıcık da onu desen. beni şu etkiledi falan desen.
bu durum kişilerarası bir meseleden kaynaklandığında, hadiseyi elinizden bırakıp koşarak acil çıkış kapısına yöneliniz. halat yarışı gibi. ya karşı taraf seni kuyuya çekecek, ya sen onu çekeceksin. uzayıp gitse elin parçalanacak. bırak halatı kardeşim, sen o halatı ilk tuttuğunda yenildin, kabul et.
bunun yanında odtü'nün bu şekilde bir çalışması var.
dünya sağlık örgütü psikolojik ilk yardımı (piy), ciddi kriz yaratan olaylar sonrasında, maruz kalan insanları desteklemek için insani, destekleyici, pratik yardım” olarak tanımlıyor. travmatik durumlar kişilerin bağ kurma duygusuna zarar verir. bu nedenle psikolojik ilk yardım kişilerin yeniden yaşama tutunması ve çevresindeki kişilerle bağ kurabilmesi için önemlidir. güzel yanı psikolojik ilk yardım uzmanlık gerektirmez.
bütünlük duygusu (sense of coherence), aaron antonovsky'nin, bireyin dünyayı anlaşılabilir, yönetilebilir ve anlamlı olarak algıladığını ifade eden kavramıdır.
kişi için dünya;
-yaşadıkları öngörebilebilirse anlaşılır,
-başa çıkabilmek için gerekli kaynaklara sahipse yönetilebilir,
-karşılaştığı güçlüklerle mücadele etmeye değerse anlamlı bir yerdir.
bu nedenle bizi zorlayan bir durumla karşılaştığımızda, "ben bunu niye yaşıyorum", "şimdi ne yapacağım", "bu kadar çaba sarf etmeme değecek mi" sorularını sorarız. örneğin, travmatik yaşantılar ani başlangıçlıdır yani kestirilemezler. travmatik bir olay karşısında kişi, yaşadıklarını anlamakta güçlük çeker. donup kalmışsa, durumu yönetemediği için kontrol duygusunu yitirir. bu nedenle yardımcı olacak birilerinin varlığı, kişinin yaşamla yeniden bağ kurmasını sağlar. dolayısıyla psikolojik ilk yardım bu noktada çok değerlidir.
her neyse geri dönüyorum. anlamlılık, bütünlük duygusunun bir işi yaparkenki motivasyonumuzu belirleyen bileşenidir. tamam sorun bu, bu sorunu şu kaynakları kullanarak çözebilirim ancak buna değer mi?
kitabın sonunda (hala (i: spoiler)ı kapatıp kitabı okuma şansın var ama yine de sen bilirsin, sırf üzülme diye bu cümleyi bu kadar uzatıyorum) bartleby ile ilgili bir rivayet, katibin uzunca bir süre ölü mektupları ayıkladığı şeklindeydi. katibin sürekli artık hiçbir anlamı olmayan mektuplara maruz kalmasının umutsuzluğa ve tükenmişliğe neden olduğunu zannediyorum.
umarım kitabı tanımamı sağlayan arkadaşım da, buraya yazmaya başladığında aklını meşgul eden "bunu yapmak anlamlı mı" sorusuna yanıt bulabilmiştir. bir süredir yazmadığını görüyorum halbuki tanıttığı kitapları okumaya özen gösteriyordum.
bununla birlikte, antonovsky bu üç unsurun gelişebilmesi için çocukların; tutarlı, üyeleri arasında duygusal yakınlığın ve güven ilişkisinin bulunduğu, alınan kararlarda fikirlerinin sorulduğu ve yaşına uygun görev ve sorumlulukların verildiği bir aile ortamında büyümelerinin önemini ifade etmektedir.
düştüğünüzde, fiziksel olarak canınız yanar. duyumsadıklarınız birincil acınızdır.
düşmekle ilgili aklınıza gelenlerse ikincil acıyı ortaya çıkarır. beceriksizin teki olduğunuza yönelik atıflarınız, başkalarının sizinle ilgili görüşlerine yönelik utanç veren tasarılarınız veya düşmeden önce hissettiğiniz kaygı yani acıya sizin yüklediğiniz anlamların doğurduğu duygular...
"yüreğine, acı korkusunun, acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle." -simyacı
steven hayes öncülüğünde gelişen psikoterapi kuramıdır. acının yaşamın doğal sonucu olduğu düşüncesine dayanır. psikolojik esnekliğin artırılmasını hedefler çünkü psikolojik esnekliği sayesinde insan bu kaçınılmaz olan acıyla birlikte yaşama uyum sağlayabilir. acıya rağmen değil, acıyla birliktedir. zira kuramın acıyı azaltmayı veya acıdan kaçınmayı öğretmek gibi bir derdi yoktur.
yeni nesil davranışçı terapi olarak adlandırılabilir. yeni nesil olmasını şu şekilde açıklayabilirim. davranışçı terapistler (skinner, pavlov falan bu insanlar) insanların duygu ve davranışları ile ilgilenmezler. davranışçılardan sonra gelen bilişsel davranışçı terapistler de bazı düşüncelerin işlevsel olmadığını ve bu düşüncelerin değişimiyle duyguların ve davranışların değişebileceğini ifade eder. tabii burada diyalektik bir bakış da söz konusu. üçüncü dalga veya yeni nesil olarak adlandırılan kabul ve kararlılık terapisi (yani acceptance and commitment therapy- act) düşünceyi işlevsiz olarak nitelendirmez veya işlevsel kılmak gibi bir derdi yoktur. düşüncelerin, duyumların, davranışların farkındalığına ve kabulüne dayalı bir terapidir. ancak burada kabul olarak bahsedilen boyun eğmek değildir. ne hissettiğinin, ne düşündüğünün bilincinde olarak yargısız davranmaktır.
bu niye lazım?
kabul ve kararlık terapisinin varoluşçu bir temeli de var. act, anlamlı yaşamı, kişinin değerleri doğrultusunda bir yaşam sürdürmesi olarak tanımlar. hedef mutluluk değil, anlamlı yaşamdır ve bu yaşama kişinin değerleri yön verir. kişi kendisi için anlamlı olanı da ancak yaşantılarının farkında olarak belirler. yani bu mindfulness (bilinçli farkındalık veya kendindelik şeklinde çevirileri var hatta kimileri farkandalık olarak anda olmayı vurgulayacak şekilde de ifade ediyor) egzersizlerinin nedeni bu: kişinin deneyimlerine yönelik farkındalığını arttırmak.
neticede şu ortaya çıkıyor:
act : accept- kabul et, commit- değerlerine yönelik bir eylem seç, take action: harekete geç
yukarıda bahsettiğim psikolojik esneklik modelinin altı unsuru var:
psikolojik esnekliğin bozulması tabii psikolojik katılık olarak tanımlanıyor.
burada küçük bir not acı normal ama ıstırap kavramı var (kişinin acısına yüklediği anlamla ilişkili olarak ortaya çıkan acı).
kurama göre, ıstırabımızın nedeni psikolojik katılığımız.
burada sözlerime son verirken "act'i kolay öğrenmek" adlı kitabı ilgilenenler için tavsiye ediyorum. ancak kitabın türkçe baskısı şu anda yok. ingilizcesini gönderebilirim. "zihninden çık hayatına gir" adlı kitap da bir kendine yardım kitabı olarak hoş bir kitap.
buralarda civan haco'yu çok duyuyorum birazdan ilk kez dinleyeceğim.
rewşan diyeyim gule ve gulizera min güzel şarkılar
mehmet atlı'yı buraya gelmeden önce "karanfil eker misin" şarkısı ile tanımıştım. zazaca söylüyor olabilir. bu konuda benim hala aklım biraz karışık*. "şino nino" genelde tatlı videolara fon olarak kullanılıyor ama sözlerinin o tatlı videolarla ilgisi yok*. bu şarkıyı seviyorum:"wenda". sıklıkla dinlediklerim de bu arkadaşlar: nergiz, gelawej
grup ekin- tu evin kürtçeye bu şarkıyla başladım *
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.