nurilla.00 yazar profili

nurilla.00 kapak fotoğrafı
nurilla.00 profil fotoğrafı
rozet
karma: 1318 tanım: 29 başlık: 2 takipçi: 41
hey there i am using whatsapp

son tanımları


sevilen şiirin en vurucu dizeleri

ne demiş orhan veli,
ben ki her nisan bir yaş daha genç, her bahar biraz daha âşığım...
devamını gör...

anın fotoğrafı

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

babam ve oğlum

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
gözlerimden akan damla damla tomurcuklar durmadan akıyorlar...

insan büyüdükçe hayalleri küçülür mü, baba?

hayal kurmanın yaşı var mıydı? kuçükken hayal kurmak gerçek olma ihtimalini artırır mıydı? sevdiklerimizi hayallerimizde yaşatabilir miydik? yaşatabilseydik, ölüm canımızı yakar mıydı?
yoğun duygular, sessiz sokak, gürültülü çığlık, çaresizlik filmin girişini özetleyen kelimeler.
2005 yapımlı bir çağan ırmak filmi. güçlü oyuncu kadrosu ve gerçekçi anlatımıyla 'babam ve oğlum' kalbimde derin bir iz bıraktı. herkesin kendinden bir parça bulacağı türk dram filmi. bir aile dramı, pişmanlık seli, özlem... ölüm yanı başımızdaysa dargınlıklara ne gerek vardı ki?
sadık ziraat mühendisi olup çiftliğe geçmesini isteyen babasına karşı gazetecilik okumak için çiftlikten ayrılıp istanbul'a gider. babası buna yöneldiğini anladığında sadıkla bir daha konuşmaz. tabi sadıkı zorlu bir dönem bekliyordur. sabahın ilk ışıklarıyla sadıkın karısının doğum sancıları tutar. apar topar evden çıkan çift, sokakta ne bir araç ne de yardım çığlıklarını duyan birini bulamazlar. o sırada askeri darpe yaşandığı için dışarda kimse yoktur. müdahale yapılamadığı için eşini kaybeder. eşini kaybeden sadık aynı gün baba olmuştu. ne acı insan bu durumda ne hissederdi ki? karmaşık duygular ne demekti? birden fazla duygu aynı anda nasıl hissedilirdi?
hapishanede gördüğü işkenceden dolayı sağlığının kötüye gittiğini anlayan sadık, oğlu denizi de alıp ege'deki çiftliğe geri döner. filmin bundan sonrası ilmek ilmek sevgi ve aile üzerine işlenmiştir. bir baba için en çok ne zordur bilmem ama sadık için en zor şey çocuğunun nasıl büyüdüğünü görememekti. bazen dile kolay olan yüreğe zor gelirdi. öyle işte, yüreğime bir süpermen baba eli dokundu.
ne hissettiğimi bilmiyorum, duygularım öyle yoğun ki. umarım anlatabileceğimiz mutlu sonlu hikaylerimiz olur. tek temennim bu. keyifli seyirler dilerim*
devamını gör...

like dogs

sevdiklerinize olan güveninizi kaybetmek iğrenç değil mi? ya buna ilave olarak hayal kırıklığı da eklenirse?

'like dogs' enteresan ve ürkünç amaçları olan bir takım kimselerin, belirli kimseleri kaçırarak onlara köpek muamelesinde bulunmasını konu edinen korku, gerilim ve aynı zamanda bir dram filmidir. kaçırılan ve hayvan muamelesi gören 2 üniversite öğrencisi, bu korkunç deneye tabii tutulurlar. insanları hayvanlar gibi tedavi eden bir davranış deneyinde ters giden olaylar olacaktır. dirençlerini kimin nereye kadar dayanacağını gözlemleyen bu deneyde beklenmeyen durumlarla karşılaşacaklardır. bu bulunma isteme çabasıdır. kimler direndi? kimlerin hayatı son buldu? aşk, aile, dostluk?


hâlâ birinin beni bulmasını beklediğim hissini üzerimden atamıyorum.


sahi bulunmaya ihtiyacı olan sadece onlar mıydı? sen, şu an bu yazıyı okuyan kişi kaybolan senin, kaybolduğundan haberi olmayan çevrendekilerin içinde, bulunmaya ihtiyaç duymadın mı?


karanlığın içindeki aydınlığım olduğun için teşekkür ederim.
dostluk?

hangi fedakarlık mutluluk getirirdi ki? lisa sen, senin karanlığının içindeki sana ışık olan en yakın arkadaşının ışığını söndürdün. üstelik bunun adına fedakarlık dedin. değer miydi? değmezdi.


şu an burda olmandan mutluluk duyuyorum.
aşk?

gerçekte kim olduğunu bilen biri vardı ve kim olduğunu bilmeden varlığından mutluluk duyan biri?
aşk bencilce yaşanmamalıydı ve kişi kendi hisleri doğrultusunda başkalarını görmezden gelmemliydi.

sanırım ve yüksek ihtimalle senarist ve yönetmen, bireyin insanın karanlık yanlarını dışa vurup, insanın insan olma özelliğini nasıl kaybettiğini göstermek ister. eğer bir toplumun dayattığı kurala göre yaşanırsa insanın nasıl hayvana dönüştüğünü de en ince çizgide bizleri sunuyor. fazla spoiler vermek istemedim, bu yüzden konuyu açık açıklamadım. bu deneyin bir izleyicisi olmak isterseniz buyrun izleyin. izleyin, dediğim gibi...
devamını gör...

sabahattin ali

sabahattin ali su gibi türkçesi ile kitaplarını kaleme almıştır. kısacık ömründe hayata her daim pozitif düşüncelerle bakan ali diksiyon takıntısına sahipmiş. yanlış telaffuz edilen bir söz duyduğunda hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. hatta bu durumundan eşi aliye hanım oldukça rahatsız olur bunu da kendisine söylermiş. sabahattin ali bu olayı arkadaşlarına “ aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor. karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz. kavganın ortasında tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” diye anlatırmış.
devamını gör...

şahsiyet (dizi)

sen zannediyor musun ki bir tek alzheimer olan sensin? herkes hasta, hepsi hasta. yarın bugün bir milli maç olur, herkes her şeyi unutur. bu millet neleri unuttu, seni mi unutmayacak, sen kimsin ki, alt tarafı bir katil, alt tarafı bir cinayet haberi.
devamını gör...

dost eli

dost: büyüdük mü dersin
z:büyümekle ilgili mi? bazılarımız gerçekten de değişti
kimisi iyi yönde kimisi aşarak dağın boyunu.

dost: sen peki? z ne durumda ondan haberdar mısın?

z: biraz daha yıkık, istemiyor artık bazı şeyleri, hiçbir şeyi, hatta kendini unuttu.

dost: o zaman sana kendini hatırlatalım..
sen z' sana şine denilmesini seversinnnn zioland da eşsiz lakabınn
zekisindir ama aptalca şeyler yapmak zevk veriyorrr
deniz gibi masmavi gözlerin varrrr. şeffafsınn mat tarafına denk gelmedim. duru bir güzelliğin varrr
battaniyenin üstünden atılmasından hoşlanmazsın kitap okurken bölünmesinden dee
işkembe yemezsinnnn sen ki haşlanmış yumurtayı tek lokmada yiyennnn kız
kedi aşığı seniiii benimm kedi korkumu yendirennn kızzzzz
en son elif şafağın bir kitabına çok bağlandığını hatırlıyorummmm
her şeyin düzenlidir notların sürekli renkli kalemle yazılmış herkesin imrendiği defter seninkiii
ingilizce diyaloglarda senden yardım alınır ve sen yine herkese yetişmenin bir yolunu bulursunnnn
tulumba seversinnn dimi ha bide yemek karıştırmayı daaa
çok iyi bir dost çok iyi bir dinleyicii
üşengeç seniii gidi gidiii formasıyla uyuyan kız
ben zaten hazırım hocam diyen sesin...
saçlara karanfil sürülür vanilya parfümü sıkılır
kötü koktuğun bir gün hatırlamıyorum sjjsksk öyle bir gün yok dediğini duymaktayımmmm
çiğ köfte delisi yurtta bir gün gece yediğimiz günü anımsadımmm gelin gömelim demiştin
nara ne olur gitme şarkısı bak hatırla hasanla dans etmiştinizzzzz
bide tekstilde de çalıştık şarkı çalınca birbirimize attığımız o masumaneee bakışsss
kendini unutma tamam mı yoksa bizi de unutursun...

çok şey demek isteyip hiçbir şey demeyeceğim bu gece ve tadında zirvenin doruklarında bırakıp mis gibi bir uyku çekeceğim...

bir de minik bir müzik*
devamını gör...

geceye bir şarkı bırak

devamını gör...

kitap alıntıları

vücudumuz, sadece bacaklar, kollar gibi uzuvlardan oluşsaydı, hayata tahammül etmek kolay olurdu. ne yazık ki içimizde kalp adını verdiğimiz o küçük organı da barındırırız.
devamını gör...

aşk treni

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ey aşk sen nelere kadirsin...
40 yaşında olan baş karakter rahul, annesi ve babasını trafik kazasında kaybettiği için büyükannesi ve büyükbabası ile yaşamaktadır. ömrü y.y.mithaiwala adlı pastanede geçmiştir. rahulun büyükbabasının 100. yaş günü kutlandıktan kısa bir süre sonra büyükbabası vefat eder. rahul bu durumdan sonra goa’ya gitmeye karar verir. tabi, beklemediği bir şekilde büyükbabasının vasiyetiyle karşılaşır. öldükten sonra küllerinin bir kısmını ganj nehri’ne bir kısmının da hindistanın diğer ucunda olan rameswaram’a dökülmesini istemiştir. büyükannesi de rahulun bu vasiyeti yerine getirmesini ister. işte rahulun asıl hikayesi de arkadaşlarıyla gideceği tren yolculuğuyla başlar. rahul hiç beklemediği şekilde yeni maceralara atılır. yer yer komediyi hissettiren ama aksiyonu da elden bırakmayan bir filmdi. filmlerde hep karşılaşırız. esas oğlan vardır ve zorla evlendirmeye çalışılan asıl kız. işte izlediğim film de böyle gelişti. aşk teması sonda çok güzel vurgulanmıştı. aşk bir nevi savaştı ve bu duyguya sahip olanlar da savaşçı.. ve bu savaşta aşk galip gelmişti...
devamını gör...

ghajini

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
"...dün bütün gece konuyu düşündüm. saat bire kadar seni seviyordum. saat iki de neden olmasın dedim. sabah saat üçte acaba çok mu acele ediyorum dedim. saat dörtte şimdi yapmazsam ne zaman yaparım diye düşündüm. kararımı ise sabah saat beşe doğru verdim. hadi yapalım. seni seviyorum."

hint dizilerini izlemek bana hep çok sıkıcı gelmiştir. bu arada hiç izlemeden bu kanıya vardım, tamamen ön yargımdan ibaret. ama sözlük tüm ön yargılarımı bir kenara bırakıp izledim. filmin kısaca içeriğine değinecek olursak, film baş karakter sanjay singhania kısa süreli bir hafıza kaybı yaşmasına değiniyor. ara ara geçişler olsa da bunun filme heyecan kattığını düşünüyorum. sanjay singhania hindistan'ın en ünlü iş adamlarından biridir. nişanlısı kalpana ile çok mutlu giden bir ilişkileri vardır. yakın zamanda evlenmeyi düşünen çift bir saldırıya uğrar. sanjay singhanianın gözlerinin önünde nişanlısı öldürülür. kendisi de başına bir darbe alır. bu da hafızasını yitirmesine sebep olur. ancak bir gün geçmişe dair ipuçları ile karşılaşınca içinde intikam duygusu belirir. tabi izlerken bizleri büyüleyen anlar da o zaman başlar. aslında en çok etkilendiğim durum da 15 saniyede her şeyi unutması ve geçmişi yine inşa etmek zorunda olması idi. ve bana sorarsanız empati duygumuzun hat seviyeye gelmesini sağladı. eriştiği ipuçlarından sonra film intikam duygusuyla karakteri karşımıza çıkarıyor. hafıza kaybı yaşayan hastanın intikam yolculuğu beni çok etkiledi. sürükledi, her saniyesi merak uyandırdı. gerilimin en üst seviyede olduğu, aynı zamanda müziği ve güçlü görsel anlatımıyla bu filmi sizin de izlemenizi tavsiye ederim. ne diyelim o zaman iyi ki ön yargılarımı kırdım. hayattaki ön yargılarınızı kırmanız dileğiyle...
iyi seyirler sözlükçüler&
devamını gör...

leon the professional

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
zamanı kısa bir süreliğine durdurabilir miyiz?
önce şuraya bir alıntı*
léon, bana senin gibi olmayı öğret. senin gibi güçlü ve akıllı olmak istiyorum. yeterince güçlü olmadığımı biliyorum, ama işin temelini öğrenebilirim.

izlediklerimden 'işte bu çok iyiydi' dediklerim arasında yerini almış bulunmakta. eminim tekrar izleyeceklerim arasında da yerini aldın. ah leon sen beni çok uzaklara, gözyaşı diyarına götürdün, uzaklıktaki yakınlığı, imkansızlıklardaki ihtimali sevdim. tanıştığıma memnun oldum, seni sevdim leon ve artık süt içmeyi de*
fazla spoiler içermezse duygularımı nasıl anlatırım ki? bu bir soru değildi.
bir teşekkürle başlayalım, filmi bana öneren canım hocam'a şükranlarımı iletiyorum. ve içerik,masum bir kız çocuğu ve bir katilin hikayesini anlatıyor. 'katil' her şey farklı bir bakış açısına sahiptir. her zaman farklı pencereden bakma vardır. ve herkes hayatında en az bir kişinin hayatındaki ihtiyacıdır. film mathildanın silahlı saldırı sonucunda ailesini, küçük kardeşini kaybetmesi üzerine gelişen intikam duygusuyla şekilleniyor. filmde aslında mathilda için ne kadar küçük bir kız çocuğu olarak değinse de tavrı, zekası, sigara içmesi, leonla kurduğu diyaloglar ve davranışlarıyla bir ebeveyn edasındadır. leon ise temizlikçi yani (mafya tetikçisi)dir. 'mafya' çok kaba bir terim olsa da bu sıfatı taşıyan leon çok ince ruhlu biridir. yanından asla ayırmadığı bitkisini kendisiyle bir tutar. ve kendini saksıdaki bitkiye benzetir. bir bitki suya ihtiyaç duyardı. tüm duygularından yoksun olan leon, mathildayla tanışınca hayatındaki her şey değişir. dediğim gibi bitkinin ihtiyacı sudur. leonun ona sahip çıkması, onunla eğlenmesi beni gerçekten çok etkileyen sahnelerinden biriydi. sadece biri* çok fazla içeriğine değinmek istemiyorum çünkü izlenilmesi gerek. hatta şimdi, ne duruyorsunuz?
leonun tıpkı bir çocuk gibi süt içmesi, mathildanın okuma ve yazma bilmeyen leona bir anne edasıyla ders vermesi, mathildaya baba sevgisini veren leon içime o kadar dokundu ki. sevginin iyileştirici yanı çok iyi yansıtılmıştı. sevgiyle her şey güzelleşiyordu, sevgi bulaşıcıydı. gözlerimde yaşla yazdığım bu satırlarda hepimizin kendinden bir şey bulmasını diliyorum. çok özeldin çok güzeldin.
buruk bir alıntıyla kapatmak istiyorum.
beni kaybetmeyeceksin, mathilda. bana yaşama zevki verdin. mutlu olmak, yatakta uyumak, kök salmak istiyorum

sayın okur hayata bakışını değiştirmek için izle onun için izlemeyeceksen bana güven ve izle. sözlüğüm sevginin gücüne inananlardan olup çevremizdekilere de bunu hissettirelim.
iyi seyirler*
devamını gör...

capernaum

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
gözlerimde yaş, yüreğimde tazecik bir acı...
filmi izlerken kendime o kadar soru sordum ki. bilmiyordum ama cevaplarım sendeydi zain.
düşüncelerimiz ne çok benziyormuş, ben ne çok senmişim. her saniyesinin uzun uzun konuşulması gereken çok iyi bir dram filmi. yeryüzünün sayısız mülteci çocuğa ev ve yuva olduğu bir dönemde yaşıyoruz. yoksulluktan, savaştan kaçan yaşam mücadelesi veren çocuklarla karşılaşıyoruz. ve en kötüsü çocuk istismarı ve yoksullukla beraber olan yaşamlara alışıyoruz. çoğu zaman ırkçı
duygularımız ön planda olduğu için bu yaşamlarının dışında kalıyoruz. ne kadarını görüyoruz, yaşıyoruz? çok azını biliyoruz ve bilmekle kalıyoruz, anlamıyoruz, dışlıyoruz.
12 yaşında sokakta arkadaşları, kardeşleriyle koşup eğlenmek yerine hayat mücadelesine tabii tutulan zain'in hikayesi. ilgi ve sevgi yetersizliği gören çocuklar ve doğurarak ebeveynlik sorumluluklarının bittiğini düşünen bir anne ve baba. zain ailesiyle yaşam mücadelesi veren ve kardeşleriyle sokakta bir şeyler satıp hayatta kalmaya çalışan bir çocuktur. kardeşi seherin zorla evlendirilmesine karşı çıkar. ama zoraki bir şekilde, tüm çabasına rağmen seher mahallenin bakalıyla evlendirilir. buna karşı artık ailesiyle yaşamak istemeyen zain evden kaçar. hikaye bundan sonra başka bir yere bağlanır. kaçak olan rahil isimli kadın ve zain'in yolları kesişir. birrbirlerine destek olurlar, zain onun bir buçuk yaşındaki oğlu yosana bakar rahil de çalışır. zain'in kendi kardeşiymiş gibi ona sahip çıkışı ve mahkeme sürecinin nasıl geliştiğini filmde görürüz. mahkemede bir sesleniş vardı, kulaklarımdan hiç gitmeyecek...
'' annem ve babama dava açacam. yetişkin olanlar lütfen beni dinlesin. çocuk yetiştiremeyecek olanlar lütfen yapmasın. size olanları söyleyeyim; şiddet, dayak, aşağılama, zincirlerle, kemerle, demirle...
ailemden duyduğum en tatlı sözler;
defol pislik torbası, toz ol hayvan . . .
dünya berbat bir yer, cehennemde yaşıyorum. yemek istediğim tavuklar gibi pişiyorum.
hayat böyledir . . .
iyi insanlar olacağımızı, bizim de sevildiğimizi, sayıldığımızı, düşünmüştüm. ama allah bizi öyle yaratmadı. bizi ötekilerin paspası olarak yarattı. . .''
peki ne istiyorsun?
çocuk yapmasınlar!

ne kadar da haklı bir isyan...
filmin en çarpıcı, içe dokunan sahnesi de zain'in pasaport fotoğrafı için gülümsediği sahneydi. gözlerinde bir yetişkinin yorgunluğunu gördüm. bu sefer biz hep birlikte tüm çocuklar için dünyaya beraber seslenelim, çocuklar gülümsesin, sen hep gülümse zain.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

interstellar

zamanı ve mekanı aşabilen tek şey sevgidir. ya sözlük sencede öyle değil mi?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
epik bilim kurgu türündeki 2014 yapımı bir abd filmidir. film insanlığın sağlıkla, açlıkla boğuştuğu distopik bir gelecekte geçiyor. dünyayı kurtarmak için satürn yakınlarındaki solucan deliğinden geçen astronotları konu ediniyor. dul bir mühendisin 15 yaşında oğlu tom cooper ve 10 yaşlarında olan kızı murph ve büyükbabalarıyla bir tarla işletmektedir. murph odasında toz fırtınasından sonra odasında garip desenler olduğunu fark eder ve bunun hayalet olduğunu ve onunla iletişime geçtiğini savunur. oldukça şaşırtıcı bir zekaya sahiptir. cooper ve murph bunun yerçekiminden kaynaklı olduğunu söyler. tozların üstünde ipuçları onları nasa'nın gizli bir üssündeki profesör john brande yönlendirir. asıl film o zaman başlar. profesör brand verilere dayanarak insanlığı kurtarmak için iki plan tasarlar. ve cooper endurance'a pilotluk etmesi için işe tayin edilir. insanlık ve ailesi için alması gereken zor bir kararın eşiğindedir. ve dünyayı kurtamayı seçer. bilim adamları dr. amelia brand (profesör brand'in kızı), dr. romilly, dr. doyle ve robotlar tars ve case'ten oluşmaktadır. cooper ayrılmadan önce kızına veda etmesi epey zor oldu. kızına bir kol saati verir ve geri döndüğü zamana göre zamanları karşılaştırmasını söyler. bence yeterince konusuna değindim. evet, ben bilim kurgu izledim ama dramatik öğeler de içeriyordu. sürekleyici ve etkileyiciydi. keyifliydi.
devamını gör...

kürk mantolu madonna


“ah maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? niçin rüzgârlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? niçin yanımda değilsin?”


ah maria, ah dış dünyayla bağlantısını koparan raif efendi...
öncelikle tekrardan güzel bir alıntıyla başlamak isterim.
"bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?"
kitap ön yargıların etkisinden bahsediyor. dışarıdan ne kadar sıradan gözükürse gözüksün insanların iç dünyası basit değildir. onları yakından tanımadan insanların iç dünyalarındaki derinlikleri bilemeyiz. hep başkalarının istediği gibi yaşayan raif efendi hayattan ve tüm insanlardan kendini soyutlamıştır. onu bu memnuniyetsiz hayattan aşık olacağı o gözünü alamadığı kürk mantolu madonna tablosunun sahibi maria puder uzaklaştıracaktır. bir insanın hayatını başka bir insanın nasıl güzelleştirdiğini de göreceksiniz. ama hayatta olduğu gibi kitapta da ömür boyu süreceğini düşündüğümüz mutluluklarımız hazin sonlarla bitebiliyor. bu kitabı ilk kez yanılmıyorsam 8.sınıfta okumuştum. o zamanlar bu kitaba karşı bakış açım, duygum nasıldı hatırlamıyorum. ama eminim şu an ki kadar dokunaklı ve yoğun değildi. bazı kitapları okumak için bir olgunluğa erişilmesi gerektiğini fark ettim. herkes küçükken eminim küçük prensi okumuştur ama çoğumuz küçük prensi gerçekten anlamamışızdır. demem o ki anlayarak ve bazı kitapları zamanında okuyalım. kitap bitti ama etkisinden henüz çıkamadım. her duygulu insanın okuyacağı mükemmel bir kitaptı. okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.
devamını gör...

travma

"travma olaylar değildir. travma, yunanca "yaralanmak" demek. yani travma, taşıdığımız yara. ve felaket olaylar olmadan da yaralanabilirsiniz. insanların size kötü bir şey yapmış olmasına gerek yok. olması gereken şeylerin olmaması da bizi yaralar..."
devamını gör...

exam

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

imkansızı elediğin taktirde geriye kalanlar gerçeklerden ibarettir.

çok yetenekli hayat şartlarını hiç kimsenin bilmediği 8 kişi 4 kadın ve 4 adamdan oluşan bir grup vardır. ve bunlar çok önemli bir firmada çalışmak için bir sınava tabii tutulurlar. sadece tek bir kişi için alım yapılacak bu sınavda adaylara tek bir soru sorulacaktır ve tek bir cevap hakları vardır. kurallar anlatılır. bilerek ya da yanlışlıkla kağıda zarar veren, görevli ya da bizimle iletişime geçen, odadan dışarı çıkan vs. kişiler diskalifiye olacaktır. adayların önlerine kağıtlar konulur. verilen süre 80 dk' dır. 80 dk sonunda cevaplar alınacaktır. önlerine konulan kağıtta soruyu bekleyen adaylar bomboş bir sayfa ile karşılaşırlar. çünkü soru kağıtta yazmamaktadır. cevabı bulmaları için önce soruyu bulmaları gerekmektedir. aralarından biri soruyu beraber bulmalarını önerir. birbirlerinin adlarını bilmedikleri için dış görünüşlerine göre lakaplar belirlerler. beyaz, kahverengi, koyu kahverengi, sarı, siyah ve hiç konuşmayana sağır gibi takma adlar konulur. fazla detaylı anlatıp spoiler vermek istemiyorum. sonuç olarak ilk önce ekip halinde çalışan adaylar sonra insan doğası gereği bencilce davranışlarda bulunup birbirlerini alt edecektir. insanı ilginç bir soru fanusuna bilinmezliklere hapsediyor. bencil olmayın arkadaşlar, kaybedeceğiniz en önemli şey insanlığınız olacaktır.
devamını gör...

kitap alıntıları


"ama dudağının kenarıyla, öyle bir gülerdi ki, bir daha kimse gülmesin isterdim."
devamını gör...

mommo kız kardeşim

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ah hayat çocuklar için çok daha zorsun...
arkadaşlar, ben tüylerim diken diken, gözlerimi kaçırmadan bir şey izledim. ahmet'i ve küçük bir kızı izledim. onların masumiyetini etraflarlarındaki insanların olmayan insanlıklarını izledim. içime iki çocuk eli değdi, dokunaklı bir dram filmiydi. ayşe ve 9 yaşındaki ağabeyi ahmet'in annesinin ölümünden sonra üvey anne tarafından istenmemesini konu ediniyor. çocuklar dedelerinde kalıyor her şey o kadar çaresizliğe bürünmüş ki içim gitti deriz ya aynen öyleydi işte. sen ne kadar bilgili ve ne kadar olgun bir ahmetsin. ne kadar küçük aynı zamanda ne güzel bir yetişkinsin. hem anne sıcaklığı hem de baba şefkatiyle ayşeyi sarıp sarmalayan güzel yürekli ahmete kalbinizin kapılarını açın. ahmet, ayşenin saçlarını tarar ona defalarca oduncu masalını okur. her kötü bir olay olduğunda ayşenin abisine bakıp abi oduncu masalını peki oku demesi.
annelerinin mezarında ahmet su dökerken ayşenin abi annem ıslanmaz mı? bizi duymaz mı? demesi. içe oturup ordan kalkmayan onlarca cümle. ne kadar masum ne kadar... bide koca yürekli bir dede var. o çocuklara bakarken ki çaresizliği beni o kadar etkiledi ki. etkisinden çıkamayacağım bir film daha sözlüğüm, bir film daha. öksüz çiçeği ne kadar anlam yüklü. aileden uzak yetişen her çocuğun hayatta farklı tesellisi olur. ve maalesef bazıların ki olmaz, olmuyor. onların ki de öksüz çiçeğiydi.

annem derdi ki; öksüz olan yerde hatmi bitermiş. aslında o bizimle konuşur ama biz duymazmışız. öyle olur mu abi? olurmuş, annem dedi ya.

dedesi ayşeyi zengin ve ona iyi bakacak bir aileye vermek zorunda kalınca ağlayarak gözyaşları içinde ayşenin saçlarını kestirir. ahmet orda olmasın diye de onu yağ almaya gönderir. ayşe saçları kesilirken ne kadar da içinden içli içli ağlar. dedesi ise perişandır.
abim gelecek mi dede?
evet, sen git o da gelecek
arabaya binen ayşe abisini de arkasında bırakmıştır. ve ayşen'in ne de ahmet'in bundan haberi vardır. iki öksüz çocuk çaresiz bir hayat...
ayşe arabayla giderken ahmet gelir. her şey için o kadar geç ki.. bisikletine binip arabanın peşinden giden ahmet ve abisini bir daha göremeyeceğini anlayan ağlayarak arabanın camına vuran ayşe.. ben sizi unutmam ki..
peki sözlük çaresizlik nedir bilir misin? sağa tutunsan sol ayakta durmuyor. içli içli ağladım. evet sözlük yine ağladım. sulugözüm işte ne yapayım bende buyum. annesizlik zor bide babasızlık eklenince hayata kaç sıfır geride başlamak demek inan bilmiyorum. maalesef çoğu çocuk hayata geriden başlıyor. ilerde olanlar ise oldukları konumdan şikayetçiler. allah gerçekten kime ne vereceğini biliyor işte. hayatı anlamak zorunda değilsiniz yaşamanız yeterli. yaşayın, hayatı yaşayın.
kendime kendim armağan ettiğim filmi size de tavsiye ederim.
devamını gör...

tarih atmak

insan zamanı durdurmak istediği yere aittir. evet sözlüğüm, ilk defa biri bana masal okudu. 14.09.2023* deniz kızı ve mavi balina masalı*
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim