#ödüllü filmler
üniversite yıllarında babasıyla ters düşen sadık ve oğlunun acı dolu hikayesinin beyaz perdeye aktarıldığı başarılı bir çağan ırmak filmidir. bu hikaye üzerinden 12 eylül darbesinin toplumda yarattığı yıkım işlenmiştir. film evanthia reboutsika'nın başarılı besteleriyle de unutulmazlar arasına girmiştir.
imdb: 8.2
imdb: 8.2
*istanbul film festivali (2006) - en iyi erkek oyuncu [fikret kuşkan]
*nürnberg film festivali türkiye-almanya; (2006) - seyirci ödülü
*dünya film müziği ödülleri (2006) - yılın keşfi
*sadri alışık tiyatro ve sinema ödülleri (2006) - en iyi yardımcı kadın oyuncu [özge özberk]
*kemal sunal kültür sanat ödülü (2006) - en iyi yönetmen [çağan ırmak]
film toplam 14 ödüle sahiptir.
*nürnberg film festivali türkiye-almanya; (2006) - seyirci ödülü
*dünya film müziği ödülleri (2006) - yılın keşfi
*sadri alışık tiyatro ve sinema ödülleri (2006) - en iyi yardımcı kadın oyuncu [özge özberk]
*kemal sunal kültür sanat ödülü (2006) - en iyi yönetmen [çağan ırmak]
film toplam 14 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "nicotiana rustica" tarafından 05.02.2021 02:20 tarihinde açılmıştır.
1.
bir çok insanın acıklı türk filmi seviyorum diye ağlanacak film arama sebebi. sorarsan film acıklı ama kim kimin neye ağladığını biliyor mu... bilmiyor.
diyeceğim herkesin bir derdi var durur içerisinde. ben en son sinemada babam ve oğlum filminde hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. allahtan film herkesin ağladığı bir filmdi de bizde o kontenjandan yırttık.
diyeceğim herkesin bir derdi var durur içerisinde. ben en son sinemada babam ve oğlum filminde hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. allahtan film herkesin ağladığı bir filmdi de bizde o kontenjandan yırttık.
devamını gör...
2.
kanalları dolaşırken denk geldiğim, kaçıncı defa izlemiş olduğumu artık sayamadığım filmde ben bu satırları yazarken deniz ve dedesi ilk kez yakınlaşıyor, attan korkan deniz, dedesinin elini tutuyor ve gözyaşları yavaştan göz pınarlarına doğru hücum etmeye başlıyor. herkesin bir kaybı, bir acısı, bir anlatamadığı sırrı illa var ki bu filmde gözyaşı dökmeden duramıyor.
devamını gör...
3.
"bana gittin diyorsun ama baba, ben gitmedim, gidemedim, kalamadım. evim nerde bilemedim. çünkü aklımın bir kenarında, bir köşesinde hep sen vardın. insanın dönebileceği bir evinin olmaması ne demek biliyor musun baba? seninle bu olmamışlık, bu küslük... elimi neye attıysam kurudu..."
içimizdeki baba yaralarını kanatan film.
içimizdeki baba yaralarını kanatan film.
devamını gör...
4.
başlığı okurken "açaydım kollarımı, gitme diyeydim" sahnesinin aklıma gelmesiyle gözyaşım pıt. duygulara bu denli güzel dokunmuş hoş bir senaryosu olan film az bulunur. ben ki izlediğim filmleri unutan biri olarak, hatırladığım nadir filmlerden biridir. baştan sona kadar üzer, ağlatır, yıpratır. hele ki hayatındaki "baba" figürü eksik / hasarlı insanlar için çekilmez bir duygu seline sebep olur.
devamını gör...
5.
ben küçükken yazlıkta her yıl oynatılırdı bu film. meydana tüm köy gelirdi, hatta etraftaki köyden bile gelenler olurdu. çok büyük önemli bir etkinlikti meydanda plastik sandalye üstünde film izlemek. ananem de o zamanlar gitmeyi çok isterdi. hatta önden yer kapmak için birkaç saat önce evden çıkardık. ananem yerine güzelce otururdu, yanındaki sandalyelere de şal atardı koltuk tutardı arkadaşlarına. ben de film başlamadan arkadaşlarımla buluşup gezerdim.
çok sonra ben lisedeyken, yine ananemde kaldığım bir gece, televizyonda babam ve oğlum olduğunu gördüm. kanalı geçmedim oysa izliceğim dizi vardı ama geçmedim. niye herkes seviyor bu filmi diye izlemeye başladım. film sonunda ağlamaktan baygınlık geçiricektim. böyle beni duygulandıran bir iki film vardır. bu ne duygusallık
çok sonra ben lisedeyken, yine ananemde kaldığım bir gece, televizyonda babam ve oğlum olduğunu gördüm. kanalı geçmedim oysa izliceğim dizi vardı ama geçmedim. niye herkes seviyor bu filmi diye izlemeye başladım. film sonunda ağlamaktan baygınlık geçiricektim. böyle beni duygulandıran bir iki film vardır. bu ne duygusallık
devamını gör...
6.
amansız hastalık işleyen türk filmlerinden tiksindiğim kadar çok az şeyden tiksiniyorum. bir bu bir de incir reçeli. ağlamaya sebep arayan az gelişmiş ortadoğu halkını iyi sömürüyorlar.
oda arkadaşım sürekli dizi izler. aman tanrım! o ege ağzıyla konuşmalar, sürekli ağlayan karakterler...*
türk sineması sadece ve sadece aptal komedi filmi çekmeli bence. korku falan; b..unuzu yiyeyim çekmeyin.
babam ve oğlum'a dönersek: aşırı itici izmir ağzı ve ölümle zirve yapmış pislik bir filmdir.
oda arkadaşım sürekli dizi izler. aman tanrım! o ege ağzıyla konuşmalar, sürekli ağlayan karakterler...*
türk sineması sadece ve sadece aptal komedi filmi çekmeli bence. korku falan; b..unuzu yiyeyim çekmeyin.
babam ve oğlum'a dönersek: aşırı itici izmir ağzı ve ölümle zirve yapmış pislik bir filmdir.
devamını gör...
7.
halihazırda zaten duygusal bir film olduğu, ağlattığı söylenmiş.
kimse dememiş (en azından benim gördüklerim arasında), her sahnede bardağa damla damla suyu biriktiriyor film, bende ki patlama ise deniz'in filmin sonunda elinde dedesinin yadigarı kamera ile etrafını videoya çekmesi olmuştu. şimdi izlesem ağlar mıyım bilmiyorum, artık nerede neyin geleceğini biliyorum sonuçta insan beklenmeyen darbe sonrası yıkılırmış.
dedemin insanlarıyla birlikte ayrı yerleri vardır kalbimde.
kimse dememiş (en azından benim gördüklerim arasında), her sahnede bardağa damla damla suyu biriktiriyor film, bende ki patlama ise deniz'in filmin sonunda elinde dedesinin yadigarı kamera ile etrafını videoya çekmesi olmuştu. şimdi izlesem ağlar mıyım bilmiyorum, artık nerede neyin geleceğini biliyorum sonuçta insan beklenmeyen darbe sonrası yıkılırmış.
dedemin insanlarıyla birlikte ayrı yerleri vardır kalbimde.
devamını gör...
8.
her izlediğimde farklı etkiler bırakan fakat hep aynı tepkiyi verdiğim, ağladığım, filmdir. çağan ırmak ve çetin tekindor, hümeyra ile başlayan isim listesinin yanı sıra fikret kuşkan’ın muazzam diksiyonu ve oyunculuğu her zaman hafızamda yer edinecektir. babasını çocuk yaşta kaybetmiş birisinin genç yaşta kaybedilmiş bir babayı oynaması da sanırım ayrıca anlam kattı bu filme. tekrar fikret kuşkan’a selamlar olsun.
devamını gör...
9.
buradan
bence filmin en içe dokunan kısmı bu.
bir çocuğu için endişelenen bir evladın, babasının gözlerinin önünde yere yığıldığını görmek,
yaşanılan pişmanlıklar,
dönüşü olamayacak kayıplar.
'geri dönüşü olur diye yaptığımız, gururumuzdan burnumuz yere düştüğünde bile eğilip almadığımız o anlar var ya
gün gelir kapına, büyük bir kaya olarak dayanır. bağrına oturur ve ölünceye dek kalkmaz ordan'i en güzel anlatan film.
izlenilesidir.
bence filmin en içe dokunan kısmı bu.
bir çocuğu için endişelenen bir evladın, babasının gözlerinin önünde yere yığıldığını görmek,
yaşanılan pişmanlıklar,
dönüşü olamayacak kayıplar.
'geri dönüşü olur diye yaptığımız, gururumuzdan burnumuz yere düştüğünde bile eğilip almadığımız o anlar var ya
gün gelir kapına, büyük bir kaya olarak dayanır. bağrına oturur ve ölünceye dek kalkmaz ordan'i en güzel anlatan film.
izlenilesidir.
devamını gör...
10.
ilk izlediğimde ünivesite de ilk yılımdı. film bittikten sonra gözüm yaşlı babamı aramıştım.yıllar geçti her izlediğimde farklı duygulara bürünüp gözüm yaşlı babamı ararım. muhteşem oyuncu kadrosu için diyecek sözüm yok hepsi de usta oyuncular sanki rol yapmıyorlar o karaktere bürünmüşler.
devamını gör...
11.
duygusuz olduğunu iddia eden insanların bile gözünü dolduracak nitelikte dram içeren bir çağan ırmak filmi. benim gibi çabuk ağlayan biriyseniz başından sonuna kadar ağlatır bu film. zaten ülkede de yaşı çok genç olanlar hariç izlemeyen yoktur bence.
devamını gör...
12.
2005 yapımı çağan ırmak yönetmen ve senaristliğinde çekilen dram, aile filmi.
efsane oyuncu kadrosu bulunan film her konuda çok iddialı.
çetin tekindor, fikret kuşkan, hümeyra, tuba büyüküstün, şerif sezer, binnur kaya, yetkin dikinciler ve ege tanman'ı kadrosunda buluşturmuş.
filmin çoğunluğu ege'de bir çiftlikte geçiyor. sadık (fikret kuşkan) eğitimi için ailesinden ve memleketinden ayrılıp gazetecilik okumaya gider. babası hüseyin (benim için efsane ötesi oyuncu çetin tekindor) sadık'ın ziraat mühendisliği okuyup çiftliğin başına geçmesini ister fakat işin rengi çok farklıdır. sadık sağ sol akımına kendini kaptırmış ve bu hüseyin'in kulağına gitmiştir. bunun sonucu onu evlatlıktan reddetmiş 'ne ölüme ne ölüsüne' algısıyla hayatına devam etmeye başlamıştır.
peki ya bu 'ne ölüme ne ölüsüne' lafı sanıldığı kadar sebat edilesi bir söz müdür? öyle insanlar girdi çıktı ki hayatımıza hatta bazıları ailemizden birileri bazen bizde kullandık bu sözü. peki ya o insanlardan birinin öleceğini öğrenseydik ne yapardık?
abim ve ablamlar (bir kısmı) yıllarca babamla hep didiştiler. bazen babamdan nefret ettiklerini bile düşündüm. 33 yıllık hayatım ki ben ailenin en küçüğüyüm hep onların küslükleriyle geçti. haliyle benimle de zaman zaman (çoğu zaman) küstüler. nedenini hala anlayamıyorum biliyor musunuz? yani bir insan sırf diğerinden farklı düşünüyor farklı olmak istiyor diye diğerleri neden bunu bir savaşa çeviriyor? neden kendi gibi düşünmeyene, hissetmeyene saygı duymuyor? hadi bunu geçtim neden bu durumu ömrünün hemen hemen yarısını ona küs olarak geçirmeye bir sebep olarak görebiliyor? bunu aklım hiç almadı almayacakta.
efendim işte konu üzeri abimle babam uzun yıllar küs kaldı. nedeni bazen ben bazen babamın abime yaptığı (çocukken ya da yetişkinlik çağlarında) baskılar vslerdi abim bunları hiç unutmadı babamdan hep nefretle bahsetti. bir gün bir telefon aldı uzun yıllardır konuşmadığı annesiydi arayan. (bir neden yok babasıyla konuşmadığı için annesiyle de konuşmamayı tercih etti. ) 'oğlum baban çok hasta durumu hiç iyi değil anlamadık ne olduğunu seni çağırıyor' dedi annem. abim hiç bir şey söylemeyip telefonu kapadı ve diğer iki babamla konuşmayan ablamlar dan birini aradı. 'babam gerçekten hasta olmasa arayıp bizi çağırmaz değil mi? gidelim mi antep' e? ' dedi ve yola koyuldular.
bir ay geçmedi babamı kanserden kaybettik. ilginçtir ki adam 2 senedir böbrek tedavisi görüyordu. meğer kansermiş ve doktor dahil kimsenin haberi yokmuş. böbrekleri de temizmiş buarada istanbul' a getirdiğimizde anladık. (burası türkiye diyerek geçiştirmeli miyim? evet en azından bu başlık için öyle yapmalıyım.)bu süreçte ben abimi çocuklar gibi ağlarkende gördüm. çığlıklar atarak duvara kafasını vururken de. o dahil bir çok aile ferdi derin bir vicdan azabıyla uğurladı babamı. yani ne ölüme ne ölüsüne olamadı.
bazı sözlerin anlamını söylerken değil yaşarken daha derin anlarız. işte hüseyin bey de bunu en derinlerine kadar yaşayacak bu filmde.
bu arada filmi ben çıktığı dönem sinemada izlemiştim. dershane grubuyla her hafta bir filme gidiyorduk. babam ve oğlum da onlardan biriydi işte. çok matrak bir grup olduğundan bırakın ağlamayı tam manasıyla duygulanamamıştım bile. bir iki kere boğazıma bir şeyler düğümlenmiş ama yanı başımdaki deli bozması arkadaşlarımın hareketleriyle basmıştım kahkahayı.
zor bir film ben izlersem şuan hele izlersem bir iki gün kendime gelemem bu yüzden bir daha hiç izlemedim. benim gibi insanlar için böyle filmler cehennem. neyse efendim filmden çok anı defteri gibi oldu ama idare edi verin.
iyi seyirler...
efsane oyuncu kadrosu bulunan film her konuda çok iddialı.
çetin tekindor, fikret kuşkan, hümeyra, tuba büyüküstün, şerif sezer, binnur kaya, yetkin dikinciler ve ege tanman'ı kadrosunda buluşturmuş.
filmin çoğunluğu ege'de bir çiftlikte geçiyor. sadık (fikret kuşkan) eğitimi için ailesinden ve memleketinden ayrılıp gazetecilik okumaya gider. babası hüseyin (benim için efsane ötesi oyuncu çetin tekindor) sadık'ın ziraat mühendisliği okuyup çiftliğin başına geçmesini ister fakat işin rengi çok farklıdır. sadık sağ sol akımına kendini kaptırmış ve bu hüseyin'in kulağına gitmiştir. bunun sonucu onu evlatlıktan reddetmiş 'ne ölüme ne ölüsüne' algısıyla hayatına devam etmeye başlamıştır.
peki ya bu 'ne ölüme ne ölüsüne' lafı sanıldığı kadar sebat edilesi bir söz müdür? öyle insanlar girdi çıktı ki hayatımıza hatta bazıları ailemizden birileri bazen bizde kullandık bu sözü. peki ya o insanlardan birinin öleceğini öğrenseydik ne yapardık?
abim ve ablamlar (bir kısmı) yıllarca babamla hep didiştiler. bazen babamdan nefret ettiklerini bile düşündüm. 33 yıllık hayatım ki ben ailenin en küçüğüyüm hep onların küslükleriyle geçti. haliyle benimle de zaman zaman (çoğu zaman) küstüler. nedenini hala anlayamıyorum biliyor musunuz? yani bir insan sırf diğerinden farklı düşünüyor farklı olmak istiyor diye diğerleri neden bunu bir savaşa çeviriyor? neden kendi gibi düşünmeyene, hissetmeyene saygı duymuyor? hadi bunu geçtim neden bu durumu ömrünün hemen hemen yarısını ona küs olarak geçirmeye bir sebep olarak görebiliyor? bunu aklım hiç almadı almayacakta.
efendim işte konu üzeri abimle babam uzun yıllar küs kaldı. nedeni bazen ben bazen babamın abime yaptığı (çocukken ya da yetişkinlik çağlarında) baskılar vslerdi abim bunları hiç unutmadı babamdan hep nefretle bahsetti. bir gün bir telefon aldı uzun yıllardır konuşmadığı annesiydi arayan. (bir neden yok babasıyla konuşmadığı için annesiyle de konuşmamayı tercih etti. ) 'oğlum baban çok hasta durumu hiç iyi değil anlamadık ne olduğunu seni çağırıyor' dedi annem. abim hiç bir şey söylemeyip telefonu kapadı ve diğer iki babamla konuşmayan ablamlar dan birini aradı. 'babam gerçekten hasta olmasa arayıp bizi çağırmaz değil mi? gidelim mi antep' e? ' dedi ve yola koyuldular.
bir ay geçmedi babamı kanserden kaybettik. ilginçtir ki adam 2 senedir böbrek tedavisi görüyordu. meğer kansermiş ve doktor dahil kimsenin haberi yokmuş. böbrekleri de temizmiş buarada istanbul' a getirdiğimizde anladık. (burası türkiye diyerek geçiştirmeli miyim? evet en azından bu başlık için öyle yapmalıyım.)bu süreçte ben abimi çocuklar gibi ağlarkende gördüm. çığlıklar atarak duvara kafasını vururken de. o dahil bir çok aile ferdi derin bir vicdan azabıyla uğurladı babamı. yani ne ölüme ne ölüsüne olamadı.
bazı sözlerin anlamını söylerken değil yaşarken daha derin anlarız. işte hüseyin bey de bunu en derinlerine kadar yaşayacak bu filmde.
bu arada filmi ben çıktığı dönem sinemada izlemiştim. dershane grubuyla her hafta bir filme gidiyorduk. babam ve oğlum da onlardan biriydi işte. çok matrak bir grup olduğundan bırakın ağlamayı tam manasıyla duygulanamamıştım bile. bir iki kere boğazıma bir şeyler düğümlenmiş ama yanı başımdaki deli bozması arkadaşlarımın hareketleriyle basmıştım kahkahayı.
zor bir film ben izlersem şuan hele izlersem bir iki gün kendime gelemem bu yüzden bir daha hiç izlemedim. benim gibi insanlar için böyle filmler cehennem. neyse efendim filmden çok anı defteri gibi oldu ama idare edi verin.
iyi seyirler...
devamını gör...
13.
başıma bir şey gelmeyecekse yıllardır çok abartıldığını düşündüğüm film. 6/10 vermiştim. duygusal bi insanım, çok kolay ağlarım ama beni bahsedildiği kadar etkilememişti.
devamını gör...
14.
türk sinemasının unutulmaz filmlerinden..2005 çağan ırmak yapımı.çetin tekindor,fikret kuşkan,hümeyra gibi isimlerin yer aldığı bir başyapıt.her izlediğimde beni etkilemeyi başarıyor.
devamını gör...
15.
"insan büyüdükçe hayalleri küçülür mü baba?"
insan yaş aldıkça hayal kurmaktan aciz mi kalırdı. hayal sadece küçüklere özgü bir şey miydi ? yanımızda var olmasa bile hayallerimizde yaşatamaz mıyız sevdiklerimizi ? insan hayallerinde mutlu olamaz mı ?... insan düşünebildiği kadar yol kat edermiş. yüreği yetebildiği kadar severmiş. çok sevse dahi ölüm yokmuşcasına sürdürürmüş hayatını. bir saniye sonrasından haberdar değilken ne bu küslükler ? bir sabah uyanacak insan dargın olduğu insanı artık göremeyeceğini duyunca gönlündeki koca yangını kim ile dolduracak? kim sulayacak yüreğinin çorak topraklarını...
deniz'in yüreğinin yangınını hayallerindeki süpermen babası söndürdü. bir pelerini olmasa bile onu hep göklerden izliyor olacaktı babası.
2005 yapım bir filmi bu kadar çok seveceğimi hiç düşünmezdim. içeriği, kurgusu o kadar güzel ki söyleyecek söz bulamıyorum. insanın ömrü hayatında üç kere izlemesi gereken bir film bir oğulken, bir babayken, bir de dedeyken... her yaştan insana hitap eden film içerisinde birçok mesaj barındırıyor. izleyecek olanlara iyi seyirler diliyorum.
devamını gör...
16.
başrollerde çetin tekindor
hümeyra
fikret kuşkan
ege tanman gibi isimlerin olduğu türk dram filmi, çağan ırmak yazıp yönetmiştir.
1980 darbesi günü yol ortasında karısı doğum yapan ve doğumda ölen sâdık'ın babası ile arasındaki uçurumu anlatıyor.
babasına çektiği resti baba olduğunda anlıyor. darbe yüzünden işkence görüp ciğerinin birini yitiriyor. öteki de hastalanıyor.
oğlu ile köye dönüyorlar ve babası torununa zamanla yumuşuyor, anarşik oldun gettin dediği sâdık'ı ise affeder gibi oluyor.
baba/ oğul kavramının tekerrür edişini, 1980 darbesini, yeniden izliyoruz.
çağan ırmak göndermede de bulunuyor, solculuğa, darbeye, işkencelere...
bu filmi izleyen herkesin etkilendiği yer başkadır, ya da aynıdır.
film makinesi sahnesi.
açeydım gollarımı sahnesi.
bu sahneler filmin en unutulmaz sahneleri keza.
evlatlar babalarını hep hatırlamak istedikleri gibi hatırlarlar.
hümeyra
fikret kuşkan
ege tanman gibi isimlerin olduğu türk dram filmi, çağan ırmak yazıp yönetmiştir.
1980 darbesi günü yol ortasında karısı doğum yapan ve doğumda ölen sâdık'ın babası ile arasındaki uçurumu anlatıyor.
babasına çektiği resti baba olduğunda anlıyor. darbe yüzünden işkence görüp ciğerinin birini yitiriyor. öteki de hastalanıyor.
oğlu ile köye dönüyorlar ve babası torununa zamanla yumuşuyor, anarşik oldun gettin dediği sâdık'ı ise affeder gibi oluyor.
baba/ oğul kavramının tekerrür edişini, 1980 darbesini, yeniden izliyoruz.
çağan ırmak göndermede de bulunuyor, solculuğa, darbeye, işkencelere...
bu filmi izleyen herkesin etkilendiği yer başkadır, ya da aynıdır.
film makinesi sahnesi.
açeydım gollarımı sahnesi.
bu sahneler filmin en unutulmaz sahneleri keza.
evlatlar babalarını hep hatırlamak istedikleri gibi hatırlarlar.
devamını gör...
17.
aklınıza gelebilecek her şeye ağlama potansiyeli bulunan bir insan olarak herkesin ağladığı bu filme ne kadar ağlamış olabileceğimi düşünmenizi istiyorum sevgili sözlük.
yanıt vereyim, filmden çıktığımda önümü görmüyordum. gözlerim ve burnum şişmiş, hıçkırık tutmuştu. eve, filmden çıktıktan 2 saat sonra gözlerim aralanacak kadar şişi inince arkadaşımla el ele tutuşarak dönebildik.
yanıt vereyim, filmden çıktığımda önümü görmüyordum. gözlerim ve burnum şişmiş, hıçkırık tutmuştu. eve, filmden çıktıktan 2 saat sonra gözlerim aralanacak kadar şişi inince arkadaşımla el ele tutuşarak dönebildik.
devamını gör...
18.
insanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü baba?
çağan ırmak'ın yazıp yönettiği türk dram filmidir.
başrolde çetin tekindor/ fikret kuşkan/ hümeyra/ ege tanman gibi oyuncular yer alır.
babasının istediği hayata rest çekip anarşist olan sâdık uzun yıllar babasından ayrı durur, karısının doğumu ile film başlar, karısını ise yitirir ve oğlu doğar.
cezaevinde yediği dayaklardan mütevellit ciğerinin biri sönmüştür.
oğlu ile köye dönmeye karar verir, çünkü öleceğini bilir ve oğlunu dedesine emanet etmek için gider.
babası başta yüz vermez ve oğluna tepkilidir, ziraat okuyacağına başka bir iş yapmıştır.
ama zamanla yumuşar, torununa kitaplar alır. (bkz: red kit)
sadık'ın hasta olduğunu ve öleceğini öğrenirler.
çetin tekindor'un devrildiği sahne de filmin en vurucu sahnesi olabilir.
bir baba ile oğlu arasındaki duyguyu, pişmanlıkları, sevgiyi konu edinir.
geride bir torun kalır.
filmin en etkileyici sahnesi film makinesi sahnesi olabilir.
çağan ırmak'ın yazıp yönettiği türk dram filmidir.
başrolde çetin tekindor/ fikret kuşkan/ hümeyra/ ege tanman gibi oyuncular yer alır.
babasının istediği hayata rest çekip anarşist olan sâdık uzun yıllar babasından ayrı durur, karısının doğumu ile film başlar, karısını ise yitirir ve oğlu doğar.
cezaevinde yediği dayaklardan mütevellit ciğerinin biri sönmüştür.
oğlu ile köye dönmeye karar verir, çünkü öleceğini bilir ve oğlunu dedesine emanet etmek için gider.
babası başta yüz vermez ve oğluna tepkilidir, ziraat okuyacağına başka bir iş yapmıştır.
ama zamanla yumuşar, torununa kitaplar alır. (bkz: red kit)
sadık'ın hasta olduğunu ve öleceğini öğrenirler.
çetin tekindor'un devrildiği sahne de filmin en vurucu sahnesi olabilir.
bir baba ile oğlu arasındaki duyguyu, pişmanlıkları, sevgiyi konu edinir.
geride bir torun kalır.
filmin en etkileyici sahnesi film makinesi sahnesi olabilir.
devamını gör...
19.
"insanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü baba?"
kadrosu şampiyonlar ligi gibi olan 2005 yapımlı çağan ırmak filmi; kendisi yazıp yönetmiştir.
başrolde hümeyra
çetin tekindor
fikret kuşkan
şerif gören
tuğba büyüküstün
yetkin dikinciler
ege tanman gibi oyuncular yer alır.
genellikle ağlatan filmlerden biri olarak bilinir ve seksenli yıllarda geçtiği söylenebilir, çünkü film darbeye de selam çakar.
babasının kurallarına karşı çıkıp gençliğinde evi terk eden sâdık karısıyla bir yaşam sürer ve solcu olduğu için hapiste dayak yemiştir, bu dayak yüzünden akciğeri de hasar alan sâdık'ın karısı ise darbe günü sokak ortasında sabaha karşı veya gece doğum yapar, kimse yardım etmez ve karısını yitirir.
oğlu deniz dünyaya gelir; oğluna hem analık hem babalık eden sâdık öleceğini anlayınca oğlunu babasına emanet etmek ister.
film; üç kuşak arasındaki baba oğul ilişkisini yakından inceler.
hüseyin efendi ise oğlu sadık'a kızgındır, aslında bütün kızgınlıklar da kırgınlıktan doğar, aslında kırgındır.
oğluna ve torununa başta soğuk ve mesafeli davransa da zamanla yumuşar, ona kitaplar alır.
sadık bayıldığı zaman onun hasta olduğunu öğrenirler ve olaylar devam eder.
film hakkında kendi fikrimi belirtmem gerekirse; oyunculukların zirve olduğu bir filmdir; hümeyra, çetin tekindor ve fikret kuşkan filmi götüren oyunculardandır.
en etkileyici sahnelerinin ise; açeydım gollarımı sahnesi, sâdık'ın hasta olduğunu öğrendikleri sahnede masada ağlayışları ve film makinesi sahnesi olduğu söylenebilir.
filmin başındaki darbe ve kadının yolda doğum yaptığı sahnelerin de tüyler ürpertici olduğu söylenebilir.
devamını gör...
20.
bir çağan ırmak filmidir.
filmin senaryosunu da yönetmen çağan ırmak yazmıştır. filmde oyunculuğuna ve ses tonuna hayran olduğum fikret kuşkan, birçok rolü hakkıyla oynayan çetin tekindor ve hümeyra, her zaman muhteşem olan şerif gören, canlı izleme şansı da yakaladığım yetkin dikinciler, varlığı yokluğu bir tuba büyüküstün, çocuk oyuncu ege tanman, binnur kaya, özge özberk ve halit ergenç oynamıştır.
film an itibariyle imdb top 250 listesinde 236. sıradadır ve bu listedeki tek türk filmidir.
filmde babası ile yaşadığı sorunlar ve çatışmalara sonucunda evi terk edip üniversitede gazetecilik okumaya giden ve yıllar içinde işkence görüp, evlenip, çocuk sahibi olup eşini kaybeden sadık baba evine dönmek zorunda kalır.
hayal gücü çok kuvvetli bir çocuk olan oğlu ile babasının çiftlik evine gelen sadık ile babası arasındaki gerginlik devam etmektedir ama bu sorunlar üzücü şeylere neden olacaktır.
içinde çok güzel cümleler olan, iyi oyunculuklarla bezenmiş, güzel müziklerin eşlik ettiği çok iyi bir filmdir. ara sıra aklıma geldikçe açar yeniden izlerim.
filmin senaryosunu da yönetmen çağan ırmak yazmıştır. filmde oyunculuğuna ve ses tonuna hayran olduğum fikret kuşkan, birçok rolü hakkıyla oynayan çetin tekindor ve hümeyra, her zaman muhteşem olan şerif gören, canlı izleme şansı da yakaladığım yetkin dikinciler, varlığı yokluğu bir tuba büyüküstün, çocuk oyuncu ege tanman, binnur kaya, özge özberk ve halit ergenç oynamıştır.
film an itibariyle imdb top 250 listesinde 236. sıradadır ve bu listedeki tek türk filmidir.
filmde babası ile yaşadığı sorunlar ve çatışmalara sonucunda evi terk edip üniversitede gazetecilik okumaya giden ve yıllar içinde işkence görüp, evlenip, çocuk sahibi olup eşini kaybeden sadık baba evine dönmek zorunda kalır.
hayal gücü çok kuvvetli bir çocuk olan oğlu ile babasının çiftlik evine gelen sadık ile babası arasındaki gerginlik devam etmektedir ama bu sorunlar üzücü şeylere neden olacaktır.
içinde çok güzel cümleler olan, iyi oyunculuklarla bezenmiş, güzel müziklerin eşlik ettiği çok iyi bir filmdir. ara sıra aklıma geldikçe açar yeniden izlerim.
devamını gör...