#ödüllü filmler
toplumun tarım toplumuna dönmek zorunda kaldığı yakın bir gelecekte, nasa pilotu olan joseph cooper'ın hayatı bir sabah evde garip desenlere sahip toz bulması ve bu tozun onu gizli bir nasa üssüne yönlendirmesi sonucu daha da değişecektir. cooper, insanlığı kurtarmak için çocuklarını geride bırakıp bir solucan deliğine doğru yol alır.
yönetmen: christopher nolan
oyuncular: matthew mcconaughey, anne hathaway,jessica chastain, michael caine, bill irwin, ellen burstyn
oyuncular: matthew mcconaughey, anne hathaway,jessica chastain, michael caine, bill irwin, ellen burstyn
2015 en iyi görsel efekt akademi ödülü
2015 en iyi görsel efekt bafta
2015 en iyi görsel efekt bafta
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "sanagulbahcesivadetmedim" tarafından 09.11.2020 23:26 tarihinde açılmıştır.
1.
christopher nolan'ın yönettiği 2014 yapımı şaheser. müziklerini hans zimmer bestelemiştir. senaryosu oluşturulurken kip thorne'dan yardım alınmıştır. karadelik sahnesi için oluşturdukları simülasyon, birkaç bilimsel makalenin yazılmasına ön ayak olmuştur.
devamını gör...
2.
bilim-kurgu olup bilimle alakası olmayan bir nolan filmi.
filmi son sahnesine kadar sevdim. gerçekten çok sevdim. ancak son sahne çok kötüydü. yani o kadar boyut atlıyorsun ve kızının odasına geliyorsun. bu mudur yani? kocaman bir boyut, işlev, seyahatler bunun için miydi? bu mu dünyayı kurtarma yöntemi?
hayalgücünün sınırları olduğunu belli eden bir filmdir benim için. yani boyutları bu şekilde mi hayat ettiniz? ciddi misiniz siz? her yerde ingilizce konuşulan tırt bilimkurgu filmlerinden bir farkı yok demek ki.
filmi son sahnesine kadar sevdim. gerçekten çok sevdim. ancak son sahne çok kötüydü. yani o kadar boyut atlıyorsun ve kızının odasına geliyorsun. bu mudur yani? kocaman bir boyut, işlev, seyahatler bunun için miydi? bu mu dünyayı kurtarma yöntemi?
hayalgücünün sınırları olduğunu belli eden bir filmdir benim için. yani boyutları bu şekilde mi hayat ettiniz? ciddi misiniz siz? her yerde ingilizce konuşulan tırt bilimkurgu filmlerinden bir farkı yok demek ki.
devamını gör...
3.
erkek çoğuğunun babasına bakışı ile kız çocuğunun bakışı arasındaki farkı da görebileceğiniz film. kız çocuklarının babaya çok düşkün olduğunu çok duymuştum. bu ilişki bilim - kurgu filmi olmasına rağmen aile filmlerinden çok daha iyi işlenmiş.
bilim üzerinden eleştrilmesine anlam veremiyorum. sonuçta belgesel değil bu. bilim-kurgu filmlerinin neredeyse hepsi için aynı eleştiri yapılabilir. kanımca filmin çok popüler olması sebebi ile tatmin sağlamak adına yapılan bir şey.
bilim üzerinden eleştrilmesine anlam veremiyorum. sonuçta belgesel değil bu. bilim-kurgu filmlerinin neredeyse hepsi için aynı eleştiri yapılabilir. kanımca filmin çok popüler olması sebebi ile tatmin sağlamak adına yapılan bir şey.
devamını gör...
4.
filmin başarılı olmasında en önemli faktör herşeyi doğru dozajda vermesi.
film gişe filmi olduğu için herkese hitap ediyor. yani en salak adam bile birşeyler anlıyor. bu bile onu yeterince başarılı yapar bence.
film gişe filmi olduğu için herkese hitap ediyor. yani en salak adam bile birşeyler anlıyor. bu bile onu yeterince başarılı yapar bence.
devamını gör...
5.
gelmiş geçmiş en iyi bilim kurgu filmi. fakat alttan alta bir babanın kızına olan aşkını (evet sapık baba) anlattığı da söylentiler arasındadır. merak edenler araştırabilir.
devamını gör...
6.
ıyyy freud'a lacan'a falan bağlanarak ensest ilişki gibi hakkında absürd komedi ötesi bir yorum yapılmış film.
yine bir freud vakası ya, hay bu freud rüyanızda size kaysın inşallah.
yine bir freud vakası ya, hay bu freud rüyanızda size kaysın inşallah.
devamını gör...
7.
bilim-kurgu temalı olan bu uzay filmini fizik kurallarına aykırı diye eleştirenler the martian'a, the arrival'a harika diyorlar muhtemelen. bu bir belgesel değil, kurgu. ben fizikçi değilim, insanların ışık hızında hareket edemeyeceğini biliyorum ve sesin boşlukta yayılmadığını. ikinci öncülü çoğu uzay filmlerinde olmayan şekilde güzel göstermişler. boşlukta hareket sağlamak için momentum kullanırken, bulundukları mekikten bir parçayı atma veya kenetlenme sahnelerinde en ufak ses çıkmamakta. izafiyeti de hepimizin aklındaki "parçacık izafiyeti olsa nasıl olurdu?" sorusuna cevap niteliğinde bir senaryo ile yedirmişler. daha ne olsun ne yapsın adamlar. malum sözlük gibi her şeyi yerme ortamına çevirdiniz burayı da. açıklamanız da bir o kadar basit. izlemeyenlere de yanlış algı oluyor. ben şahsen bir şeyi izlemeden evvel sözlük açıp okur, tanımadığım kişilerin görüşlerine tanımlarına bakarım. filmi izlemeyen biri bu filmin ilk tanımını görüp bu harika filmi izleme zevkinden mahrum kalacak.
devamını gör...
8.
değişik film. lakin kimileri yok şu bilimsel gerçekliği yansıtmıyor yok şurda mantık hatası tarzında yaklaşma gereği duyuyor. "bilimkurgu film" adı üstünde. bunu neden tartışırsın. her ne kadar filmin sonundaki 5inci boyut olaylarına pek hakim olamadıysam da nolan'ın en iyi filmi olabilir diye düşünüyorum.
devamını gör...
9.
'bugün gittiğin yaştayım baba ' repliğiyle aklımda yer eden film. oyunculuklar, ekipmanlar, ışık, mekan. her şey 4/4 lük kesinlikle. konusu ilginizi çekmezse bile bunlar için izleyin
devamını gör...
10.
amerikaya "yeni dünya" denmiş olduğu için amerikalılarda yeni dünya arayışı her zaman vardır, zihinlere işlemiş bir mit masal gibi bir şeydir bu. etkileyici bir film gerçekten. şiir de çok güzel.
devamını gör...
11.
duygusal bağlanmış bir son biraz hayal kırıklığına uğratmış olsa da izlenmesi gereken güzel bir bilim kurgu. ben filmden çok hans zimmer'ın bestelediği müziklerine bayıldım. şuraya bırakayım da dinleyen falan olur. buradanburadan patrik pietschmann piyano versiyonunu da eklemeden olmaz buradan
devamını gör...
12.
insanlara uzay aşkını aşılayan aşağıya bakmak yerine yukarıya bakmamızı ve dünyamızı kurtarmamızı alt metin olarak öğütleyen. kara deliğin güneş sisteminin ortasında olmasına rağmen güneş sisteminin yerinde durması ve kara deliğe çekilmemesi haricinde zamansal düzlemi ve fiziksel yasaların yaşamlarımıza neler katabileceğini gösteren ilk izlediğinizde mark zimmer'ın müzikleri eşliğinde yok artık diyerek ve filmin güzelliğine hayran olarak kalkacağınız, çekilmiş en iyi uzay temalı filmlerden biridir.
devamını gör...
13.
salak olduğum için -evet salak- başka birinin söylemesi ile işin içinde kip thorne gibi bir ismin olduğunu öğrendiğim ve tekrar izlediğim film. işin kötü tarafı carl sagan'ın ayıla bayıla okuduğum contact kitabında katkısı olduğunu öğrendiğimden beri seviyorum ben kip thorne'u ve gram dikkat etmeden dümdüz izlemişim filmi. arada kitaplıkta duran gravitation ile bakışıp kendime sövüyorum. kendi salaklığımı es geçersek film izlediğim en iyi bilim-kurgu değildi hatta izlerken dramın dozunu fazla mı kaçırdınız sanki diye söylenmişliğim de yok değil ama şu var; ben fizikçi değilim, alanım kesinlikle bu değil yine de şu zamana kadar okuduklarımı düşünürsek muhtemelen bilim-kurgu'da bilim kısmına en çok yaklaşmış film. ayrıca bir repliği vardır ki 30 kere geri sarıp dinledim muhtemelen.
love is the one thing that transcends time and space.
ayrıca eklemezsem olmaz:
cooper: we've always defined ourselves by the ability to overcome the impossible. and we count these moments. these moments when we dare to aim higher, to break barriers, to reach for the stars, to make the unknown known. we count these moments as our proudest achievements. but we lost all that. or perhaps we've just forgotten that we are still pioneers. and we've barely begun. and that our greatest accomplishments cannot be behind us, because our destiny lies above us.
love is the one thing that transcends time and space.
ayrıca eklemezsem olmaz:
cooper: we've always defined ourselves by the ability to overcome the impossible. and we count these moments. these moments when we dare to aim higher, to break barriers, to reach for the stars, to make the unknown known. we count these moments as our proudest achievements. but we lost all that. or perhaps we've just forgotten that we are still pioneers. and we've barely begun. and that our greatest accomplishments cannot be behind us, because our destiny lies above us.
devamını gör...
14.
her bilim kurgu film gibi, biraz bilim, biraz da kurgu içeren bir christopher nolan filmi.
gerçekçi mi? bakalım:
1- filmin en önemli olayı olan kara delik sahnesinden başlayayım. filmdeki gibi bir kara delik ve ona filmdeki şekilde bir giriş mümkün mü?
öncelikle, şekil bakımından filmdeki kara delik epey gerçekçi bir görünüme sahip diyebiliriz. tabi ki bunu modellemelerden ve 2019'daki olay ufku fotoğrafının o modellemeleri doğrulamasından dolayı bilebiliyoruz.
filmdeki astronotların bildiğimiz kadarıyla, bir kara deliğin içerisine tek parça girmeleri pek mümkün görünmüyor. kara deliğin olay ufkundan içeriye düşen bir insanın "spagettileşme" sürecine maruz kalacağı tahmin ediliyor. yani gittikçe uzamak, sünmek ve sonunda atomlarına ayrılmak da diyebiliriz buna. ancak son derece büyük bir kara delikte, bunun olmayacağını söyleyen fizikçiler de var. brian greene gibi...
ikinci nokta, kara deliğin olay ufkunda sıkıntısız şekilde yörüngede kalabilmeleri. eğer bir birikim diski olay ufkundan içeriye düşmeye başlamışsa, bu diskin enerjisi ve dolayısıyla da son derece yüksek sıcaklığı nedeniyle kızarırsınız. fakat dikkat ettiyseniz filmde böyle bir birikim diski yok. daha doğrusu, olay ufkundan içeriye düşen bir disk yok. görünürdeki tek disk, yutulan her neyse, ondan geriye kalmış olan ve yörüngede "sabit" olan ve görece soğuk bir disk.
2- solucan deliği mevzusu
solucan deliği, yani uzayda kestirme bir yol gerçekte mümkün mü? aslında bunun 2 cevabı var: genel göreliliğe göre mümkün değil, kuantum mekaniğine göre mümkün olabilir.
bir solucan deliği, bir kara delik ile onun tersinin bir bileşimi diyebiliriz. ilgili başlıktan detayları okuyabilirsiniz. böyle bir yapının bir tarafından girip diğer tarafından çıkabilmeniz için ortadaki geçidin, geçiş süresi boyunca açık kalabilmesi gerekir. bunun için de negatif enerjiye ihtiyaç duyarsınız. bunu öyle açık tutabilecek şekilde bir negatif enerjiye, genel görelilik "bu mümkün değil." der.
fakat elinizde "yeterli" miktarda egzotik madde varsa, o zaman bu mümkün olabilir. o zaman buradaki esas soru "egzotik madde diye bir şey var mı?" şekline dönüşür ki bunun cevabını belki de sanal parçacıklarda bulabiliriz. tabi önemli olan, ufak miktarlarda ortaya "çıkıveren" bu parçacıkların, bir anda tek bir noktada aynı anda, bir solucan deliğini yeteri kadar açık tutabilecek uzun zaman aralıklarında var olup olamayacağı ihtimalinin ne kadar yüksek (daha doğrusu düşük) olduğu bence.
3- kara delik yörüngesinde zaman yavaşlar mı?
cevap: evet. kütle çekimi uzayı büktüğü gibi zamanı da büker ve kütle ne kadar büyük olursa, yakınındaki uzay dokusu ve zaman boyutu da o kadar fazla bükülür. bu da, kara deliğe yaklaştıkça, zamanın da sizin için yavaşlayacağı ve bir noktada durabileceği anlamını taşır. bu durumda dünyadaki biri şakır şakır yaşlanırken, siz orada yaşlanmadan kalabilir ve hemen geri dönmeyi başarabilirseniz, dünyadaki yaşıtlarınızın, artık yaşıtınız değil, amcanız, halanız yaşında olduğunu görebilirsiniz.
4- satürn'e 2 yılda gidilir mi?
hızınıza göre değişir. filmdeki gibi birtakım teknolojilere sahipseniz, neden olmasın?
5- kara deliğin yörüngesindeki gibi gezegenlerin varlığı mümkün mü?
burası, yukarıdaki şıkların aksine, bilimden daha çok kurgunun rol aldığı bir yer olmuş bana göre. bir kara deliğe bu kadar yakın bir gezegende bu denli yüksek dev dalgaların var olabilmesi için, gezegenin kara delik etrafında kütle çekim kilidi nedeniyle senkronize dönme yapıyor olması gerekir (ki kip thorne da bunu varsaymıştı nolan ile birlikte çalışırken.) ancak bu öyle bir senkronize dönme olmalı ki, tam bir senkronizelik durumu olmamalı, gezegen sağa ola hafifçe "çalkalanmalı" ve gargantua gezegen sağa yalpalarken onu sola doğru çekmeli kendi kütle çekimiyle, sola yalpalarken de sağa... çünkü ancak bu şartlar altındaki sürtünme kuvveti, ortaya çıkardığı ısı nedeniyle gezegenin parçalanmasına neden olmadan onun hafif bir salınım yapmasıyla sonuçlanır.
ayrıca filmdeki dalgalarda, en azından hatırladığım kadarıyla, o tür bir hareket görünmüyor. yani sağa yahut sola doğru kayma durumu yok. bodoslama dümdüz geliyorlardı bizimkilerin üzerine. bu da demektir ki salınımlı bir senkronize dönme yok ortada.
ha bir de şu var: gezegen epey ışıklıydı hatırlarsanız. kara delikler ışık saçmaz, ancak etraflarındaki birikim diskinden bir miktar ışınım gelebilir. eğer o ışınım, gezegeni öyle gündüz gibi pasparlak yapacak kadar fazla olsaydı, atmosferi de büyük ihtimalle soyup atmış olurdu uzaya.
o halde bu gezegen genel olarak pek de ihtimal dahilinde değil gibi.
6- kara delik içerisinden dünya ile haberleşmek mümkün mü?
neden olmasın? içeride neyin nasıl işlediğini tam olarak bilmiyoruz. fakat hawking ışınımı ile bazı anti parçacıklar kara delikten kaçabiliyorsa ve eğer enerji ile bilgi kodlayıp gönderebiliyorsak (ki haberleşmede kullandığımız elektromanyetik dalgaların da belirli enerji karşılıkları var) kara delikten de bilgiyi "sızdırmamız" belki mümkün olabilir.
benim aklıma gelen "acaba"lı sahneler şu an için bu kadar. gerisini de izlemiş olan diğer arkadaşlara bırakıyorum.
gerçekçi mi? bakalım:
1- filmin en önemli olayı olan kara delik sahnesinden başlayayım. filmdeki gibi bir kara delik ve ona filmdeki şekilde bir giriş mümkün mü?
öncelikle, şekil bakımından filmdeki kara delik epey gerçekçi bir görünüme sahip diyebiliriz. tabi ki bunu modellemelerden ve 2019'daki olay ufku fotoğrafının o modellemeleri doğrulamasından dolayı bilebiliyoruz.
filmdeki astronotların bildiğimiz kadarıyla, bir kara deliğin içerisine tek parça girmeleri pek mümkün görünmüyor. kara deliğin olay ufkundan içeriye düşen bir insanın "spagettileşme" sürecine maruz kalacağı tahmin ediliyor. yani gittikçe uzamak, sünmek ve sonunda atomlarına ayrılmak da diyebiliriz buna. ancak son derece büyük bir kara delikte, bunun olmayacağını söyleyen fizikçiler de var. brian greene gibi...
ikinci nokta, kara deliğin olay ufkunda sıkıntısız şekilde yörüngede kalabilmeleri. eğer bir birikim diski olay ufkundan içeriye düşmeye başlamışsa, bu diskin enerjisi ve dolayısıyla da son derece yüksek sıcaklığı nedeniyle kızarırsınız. fakat dikkat ettiyseniz filmde böyle bir birikim diski yok. daha doğrusu, olay ufkundan içeriye düşen bir disk yok. görünürdeki tek disk, yutulan her neyse, ondan geriye kalmış olan ve yörüngede "sabit" olan ve görece soğuk bir disk.
2- solucan deliği mevzusu
solucan deliği, yani uzayda kestirme bir yol gerçekte mümkün mü? aslında bunun 2 cevabı var: genel göreliliğe göre mümkün değil, kuantum mekaniğine göre mümkün olabilir.
bir solucan deliği, bir kara delik ile onun tersinin bir bileşimi diyebiliriz. ilgili başlıktan detayları okuyabilirsiniz. böyle bir yapının bir tarafından girip diğer tarafından çıkabilmeniz için ortadaki geçidin, geçiş süresi boyunca açık kalabilmesi gerekir. bunun için de negatif enerjiye ihtiyaç duyarsınız. bunu öyle açık tutabilecek şekilde bir negatif enerjiye, genel görelilik "bu mümkün değil." der.
fakat elinizde "yeterli" miktarda egzotik madde varsa, o zaman bu mümkün olabilir. o zaman buradaki esas soru "egzotik madde diye bir şey var mı?" şekline dönüşür ki bunun cevabını belki de sanal parçacıklarda bulabiliriz. tabi önemli olan, ufak miktarlarda ortaya "çıkıveren" bu parçacıkların, bir anda tek bir noktada aynı anda, bir solucan deliğini yeteri kadar açık tutabilecek uzun zaman aralıklarında var olup olamayacağı ihtimalinin ne kadar yüksek (daha doğrusu düşük) olduğu bence.
3- kara delik yörüngesinde zaman yavaşlar mı?
cevap: evet. kütle çekimi uzayı büktüğü gibi zamanı da büker ve kütle ne kadar büyük olursa, yakınındaki uzay dokusu ve zaman boyutu da o kadar fazla bükülür. bu da, kara deliğe yaklaştıkça, zamanın da sizin için yavaşlayacağı ve bir noktada durabileceği anlamını taşır. bu durumda dünyadaki biri şakır şakır yaşlanırken, siz orada yaşlanmadan kalabilir ve hemen geri dönmeyi başarabilirseniz, dünyadaki yaşıtlarınızın, artık yaşıtınız değil, amcanız, halanız yaşında olduğunu görebilirsiniz.
4- satürn'e 2 yılda gidilir mi?
hızınıza göre değişir. filmdeki gibi birtakım teknolojilere sahipseniz, neden olmasın?
5- kara deliğin yörüngesindeki gibi gezegenlerin varlığı mümkün mü?
burası, yukarıdaki şıkların aksine, bilimden daha çok kurgunun rol aldığı bir yer olmuş bana göre. bir kara deliğe bu kadar yakın bir gezegende bu denli yüksek dev dalgaların var olabilmesi için, gezegenin kara delik etrafında kütle çekim kilidi nedeniyle senkronize dönme yapıyor olması gerekir (ki kip thorne da bunu varsaymıştı nolan ile birlikte çalışırken.) ancak bu öyle bir senkronize dönme olmalı ki, tam bir senkronizelik durumu olmamalı, gezegen sağa ola hafifçe "çalkalanmalı" ve gargantua gezegen sağa yalpalarken onu sola doğru çekmeli kendi kütle çekimiyle, sola yalpalarken de sağa... çünkü ancak bu şartlar altındaki sürtünme kuvveti, ortaya çıkardığı ısı nedeniyle gezegenin parçalanmasına neden olmadan onun hafif bir salınım yapmasıyla sonuçlanır.
ayrıca filmdeki dalgalarda, en azından hatırladığım kadarıyla, o tür bir hareket görünmüyor. yani sağa yahut sola doğru kayma durumu yok. bodoslama dümdüz geliyorlardı bizimkilerin üzerine. bu da demektir ki salınımlı bir senkronize dönme yok ortada.
ha bir de şu var: gezegen epey ışıklıydı hatırlarsanız. kara delikler ışık saçmaz, ancak etraflarındaki birikim diskinden bir miktar ışınım gelebilir. eğer o ışınım, gezegeni öyle gündüz gibi pasparlak yapacak kadar fazla olsaydı, atmosferi de büyük ihtimalle soyup atmış olurdu uzaya.
o halde bu gezegen genel olarak pek de ihtimal dahilinde değil gibi.
6- kara delik içerisinden dünya ile haberleşmek mümkün mü?
neden olmasın? içeride neyin nasıl işlediğini tam olarak bilmiyoruz. fakat hawking ışınımı ile bazı anti parçacıklar kara delikten kaçabiliyorsa ve eğer enerji ile bilgi kodlayıp gönderebiliyorsak (ki haberleşmede kullandığımız elektromanyetik dalgaların da belirli enerji karşılıkları var) kara delikten de bilgiyi "sızdırmamız" belki mümkün olabilir.
benim aklıma gelen "acaba"lı sahneler şu an için bu kadar. gerisini de izlemiş olan diğer arkadaşlara bırakıyorum.
devamını gör...
15.
şu ana kadar izlediğim uzay konulu filmler arasında rakipsiz olduğunu düşündüğüm bilim kurgu filmi. zaten uzaya hep aynı pencereden bakmak, çıkan filmlerin de hep tekrara düştüğünü hissettiriyor izleyiciye. ama bu film oldukça şaşırtıcı bir yerden gösteriyor kendini. zaman algısını değiştirip sonlara doğru olaylar çözülürken insanın 'nasıl ya' gibi tepkiler vermesine sebep oluyor. bu kadar bahsettikten sonra oturup bir kez daha izleme isteği geldi bana. hala izlemeyen kalmış mıdır bilmiyorum ama varsa da izlesin, bence pişman olmaz.
devamını gör...
16.
bilime uygun işlemediği zaten herkes tarafından bilinen bir gerçek sanırım ama benim yine de her izlediğimde çok duygulandığım müziklerinin ayrı görselliğinin ayrı oyunculukların ayrı şaheser olduğunu düşündüğüm film.
devamını gör...
17.
her üzgün olduğumda , uykusuz kaldığımda , kitap okuduğumda
sakinleştirici etkisine sahip soundtrack'i
ve imkansızlığın bile sınırı olduğunu gösteren en çok izledigim hayatımın büyük kısmını etkileyen film.
sakinleştirici etkisine sahip soundtrack'i
ve imkansızlığın bile sınırı olduğunu gösteren en çok izledigim hayatımın büyük kısmını etkileyen film.
devamını gör...
18.
geçenlerde cooper ile kızının ensest ilişki yaşadığını savunan bir yazıyı okuyup, mantıklı bulup sırf bu yüzden tekrar izlediğim filmdir kendisi. bu arada yazıyı okuyunca mantıklı gibi duruyor ama tekrar izledikten sonra karar verdim ki bu paranoyakça bir düşünce. saçmalamışlar.
devamını gör...
19.
çok güzel ve etkileyici bir film. dünyanın sonu gelecek senaryolu tüm filmler ve diziler ilgimi çekmiştir. kurgu olduğu için bilimsel ögelerin gerçeğe uygun olmasına da gerek yok. aşırı mantık hatası içermiyor. benim için en önemlisi de buydu. lütfen ikincisi de çıkabilir mi hemen?
devamını gör...
20.
(bkz: christopher nolan) ve (bkz: jonathan nolan) ile kaleme aldığı ve yönetmenliğini sırtladığı çok da uzun dönem sayılmayacak bir tarihte çekilip bir anda insanın gözdesi olan filmleri yorumlamak bazen avantaj bazen ise dezavantaj olabiliyor çünkü filmi yorumlarken her detaydan her andan bahsetmek istiyor insan, herkesin bu filmi izlediğini kimsenin bir anını bile kaçırmadığını düşünüyor istemsiz şekilde. film gerek müzikleri gerek sıra dışı konuları olsun sizi o havuzun içine çekiyor. oyunculuklara değinmeden geçmekte en büyük hatalardan biri olacaktır.
yıldızlararası'nda, teknik bilgisi ve becerisi yüksek olan cooper, geniş mısır tarlalarında çiftçilik yaparak geçinmektedir; amacı iki çocuğuna güvenli bir hayat sunmaktır. onlarla yaşayan büyükbaba donald çocuklara göz kulak olurken, henüz 10 yaşındaki kızı murph şaşırtıcı bir zekaya sahiptir. geçmişte bıraktığı bilim insanı kariyerini özleyen cooper'un karşısına bir gün beklenmedik bir teklif çıkar ve ailesinin, dahası insanlığın güvenliği için zorlu bir karar alması gerekir...
filmin uzun bir süresi olması başlangıçta herkesi korkutuyor ve başına oturup kimse ilk izlemesinde bitiremeyeceğini düşünüyor. film en iyi bilim kurgu filmlerinde biri hatta bana göre en iyisi eğer bu tip şeylere merakınız varsa zaten büyük ihtimalle izlemişsinizdir ama sadece merakı olanların değil herkesin bu başyapıtı bir an önce izlemesini tavsiye ederim.
dipnot: film izlerken bazı sahneler bilimsel açıdan gerçekliğe uzak olsada izlerken öyle gözünüze de batmadığı için yinede izlenebilir kılıyor bence.
yıldızlararası'nda, teknik bilgisi ve becerisi yüksek olan cooper, geniş mısır tarlalarında çiftçilik yaparak geçinmektedir; amacı iki çocuğuna güvenli bir hayat sunmaktır. onlarla yaşayan büyükbaba donald çocuklara göz kulak olurken, henüz 10 yaşındaki kızı murph şaşırtıcı bir zekaya sahiptir. geçmişte bıraktığı bilim insanı kariyerini özleyen cooper'un karşısına bir gün beklenmedik bir teklif çıkar ve ailesinin, dahası insanlığın güvenliği için zorlu bir karar alması gerekir...
filmin uzun bir süresi olması başlangıçta herkesi korkutuyor ve başına oturup kimse ilk izlemesinde bitiremeyeceğini düşünüyor. film en iyi bilim kurgu filmlerinde biri hatta bana göre en iyisi eğer bu tip şeylere merakınız varsa zaten büyük ihtimalle izlemişsinizdir ama sadece merakı olanların değil herkesin bu başyapıtı bir an önce izlemesini tavsiye ederim.
dipnot: film izlerken bazı sahneler bilimsel açıdan gerçekliğe uzak olsada izlerken öyle gözünüze de batmadığı için yinede izlenebilir kılıyor bence.
devamını gör...