anneme bulaşık makinası ile o zamanki uzun süreli sevgilime cep telefonu. çamaşır makinası duruyor, cep telefonu ve sahibinin akıbeti konusunda hiçbir bilgim yok.
devamını gör...

daniel pennac'ın roman gibi -kitaplara ve okumaya dair- kitabında yer alan, kitap okurunun haklarını maddeleştirdiği bildirgedir:

1) okumama hakkı.

2) sayfa atlama hakkı.

3) bir kitabı bitirmeme hakkı.

4) tekrar okuma hakkı.

5) canının istediğini okuma hakkı.

6) "bovarizm" hakkı.

7) canının istediği yerde okuma hakkı.

8) çöplenme hakkı.

9) yüksek sesle okuma hakkı.

10) susma hakkı.
devamını gör...

çizmek de ne kelime, yanına yöresine notlar vb yazarak canına okumakla kalmayıp bir de takıntılı bir özelliğimin olduğu durumdur dostlar: kitaptaki cümlelerin altını, kitap kapağının aynı yahut benzeri olan renk bir kalemle çizmek. bunun için de haliyle bir sürü renk boya kalemim mevcut. * meraklısı için, en güzel çizen renkli kalemler ise faber castell albrecht dürer boya kalemleri.
devamını gör...

tek başınalık ile aynı şey olmayan durumdur. rasyonel bir tercihe dayandı bir durum değil elbette fakat insanın seçme şansı olsa her halükarda tek başınalıktır seçilecek olan. lars svendsen da yalnızlığın felsefesi isimli kitabında şöyle güzel bir tespitte bulunur:
“tek başınalık hakiki tanınmayı ve hakiki yaşamı barındırır, oysa toplum yalanın ve sahteliğin dünyasıdır.”
devamını gör...

yalnızlık değilse de sessizlik; kimsesizlik değilse de tek başınalık bir özgürlüktür. insan, kendisiyle baş başa kalabildiği her an özgürdür ve özgürlük çoğu kez acı verir.
devamını gör...

(bkz: anayurt oteli)
devamını gör...

david le breton'un beni çok etkileyen bir kitabı ten ve iz'in 12. sayfasında şöyle bir şey yazar "birey kendi bedeninde bir tahribat yaparken hayattaki başka bir varlığa çağrıda bulunur, kendinden kurtulmayı, başka biri olmayı ve kendini daha kalıcı bir biçimde yeniden tanımlamayı umut eder."
oysa tersi de geçerlidir bu cümlenin hem de aynı bakış açısından. insan, bazen yaşadığı kötü bir olayın yahut dönemin içindeyken kendinde farkettiği bir izin zamanla silinmesini ister. o anda bu izlerle varsındır çünkü. izler değişirken yahut silinmeye başlarken, o anlardaki kendinin de değiştiğini, silindiğini düşünürsün. zamanın geçtiğinin, günlerin geride kaldığının bir göstergesi gibidir bunlar.
sağ işaret parmağımın tırnağında bir beyazlık var mesela. git gide uca doğru ilerliyor. her seferinde kesmek için heyecanla bekliyorum. tırnağı her kestiğinde biraz daha ilerlemiş olduğunu görüp seviniyorum. fakat sanıyorum birkaç haftası daha var.
buna odaklanmak da akıl karı bir şey değil farkındayım. yine de hayatla yeniden bir bağ kurabilmek için, insanın bedeninde tutunduğu bir emniyet mandalı gibidir bu. ya ya tutarsın, ya tutarsın, ya.. bir eşiktir bu.
devamını gör...

muhtemelen kendisine "beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın" diye seslenilen ve onun da kendi adıyla bu cevabı verdiği; derin bir psikolojik ağırlığı olan kitap/roman.
devamını gör...

olmak istediğim değil de, okurken "aaa bu resmen ben yahu" dediğim iki karakter: prof. peter kien ve harry haller.
devamını gör...

online sınav hazırlayamıyorlar mı diyen arkadaşlar,
öğretmenler yatıyor, öğretmenler 9 ay tatil yapıyor, öğretmenler az çalışıp çooook para kazanıyor diyenlerle aynı kişilerdir ama bu demelerinden ziyade şu online sınav işine cevap vereyim.
yahu kaçınız bu işin içindesiniz de öyle rahat rahat bilmiş bilmiş konuşuyorsunuz. online sınav hazırlamak zor değil arkadaşlar. normal sınav hazırlamaktan bile daha kolay. çoğaltmana, toplamana, teker teker ayırmana vb. gerek yok. ama bunu yazarken bir düşün, bir araştır, bir oku. bir bak bakalım bu süreçte derse girmek için bilgisayar, cep telefonu vb olmayan öğrenciler % kaç oranında? bir araştır bakalım ülkede internet kullanamayan öğrencilerin yüzdesi nedir? bir bak bakalım bir evde 2 çocuk dahi olsa ikisinin aynı anda canlı derslere girebilecek teknolojik bir aleti var mı? tutturmuşsunuz bir online sınav hazırlamak çok mu zordu. önce tüm öğrencilerin bu imkanları karşılansın, önce bunu yaz; sonra eleştir, online sınav yapmanın zorluğundan kaçan (!) insanları.
devamını gör...

vaka-i vakvakiye'deki vakvak
devamını gör...

formülü basit olup uygulaması imkansız olan iki öncül içeren başlık:
1) milliyetçiliğin ve dünyadaki tüm milletlerin bayraklarının yok edilmesi.
2) dinlerin kamusal olarak değil, bireysel olarak yaşanması gerektiği.
devamını gör...

şu an entryi yazmak yerine ekranın sağ üst köşesindeki çarpıya tıklayıp ardından masa üstünde bulunan tez dosyasını açarak, tezimi yazmaya devam etmek :(( ee yapsana demeyin, yapabilsem yaparım zaten :(
devamını gör...

genel olarak sosyal medyada gördüğüm kadarıyla; kahvesiz olanını, kahveli olanından daha güzel bulduğum roman (!)
ayrıca raif efendiyi de rahat bırakın artık.
devamını gör...

ayrıca, yazarı emily brontë'nin tek romanıdır. tek romanla bu denli bilinir olmak, harikulade.
devamını gör...

bir türlü doğru kişilere oy verememek. en azından kötüler arasındaki en iyisini seçememek. evet genel olarak seçememek. benim doğru olarak gördüğüm kişi en doğrusu mudur? bilmem... ama yine de sizin seçtiğinizin doğru olmadığını biliyorum.
devamını gör...

kehanetler devam ederse, bir süre sonra kendisini öğrenilmiş çaresizliğe bırakacak olan durumdur.
devamını gör...

her kitabın okunmayacağı gibi kitap da süs diye tuğla dizer gibi görsel bir obje olarak kitaplığa dizilip kaderine terk edilmez.
şimdi kalkıp bana w. benjamin'in "insanlar yalnızca okumak için değil, birlikte yaşamak için de kitap alırlar" mivalinde söylediği sözü söylemeyin. o bahsettiği yaşamak öyle bir yaşamak değil.
bir de kitap alınması öğrenilen bir şey, kitap okumayı öğrenince kitap almayı da doğalığında öğreniyor insan.
ayrıca kitap tavsiyesi kolay bir iş değildir. karşındaki kişinin altyapısı, hevesi, ilgisi vb nedir bilinmeden kitap tavsiye edilmez.
(ahkam keser gibi oldu, üzerinize alınmayın arkadaşlar.)
devamını gör...

sigarayı bırakalı 3-4 sene olmuş ve bu kararından da gayet memnun bir insan olarak sigara güzellemesi yaptığım sanılmasın fakat prof. dr. m. kaya bilgegil'in "cehennem meyvası" kitabında; insanı bazı zamanlar, bir sigara olsa da içsem dedirten, şöylesi bir sayfa yer alır:

"merakımı tütünüyle dürdüğüm, vefa olup kağıdına girdiğim hasretinle bekleyip de sardığım sigaram.
pürsek bir iplik gibi çözülür düşüncelerim boz dumanında...
dudak dudağa emişiriz: ben illerini sen hiddetimi...
ateşinde eriyen öfkem, lacivert bir ipek kıvamıyla yüzünden akar:
dudaklarımdan can sıkıntımı alır; kül edip avuçlarıma dökersin...
bazan efkârım sarıp, yâre sunduğum da olur.
efkâr yâr göğsünden geçer: düşüm duman duman uçar...
hakkını neye inkar edeyim; annemden sonra, senin cömert buselerinle yatağıma girdim ve onlarla uyandım. öpüşlerini istediğim zaman, istediğim yerde armağan ettin.

zehir de olsan, insanların ihaneti kadar acı değilsin!"
devamını gör...

hepsini aynı anda kullanamayacağımı ve kullanmadığımı bildiğim halde yine de sırt çantamda 4-5 tane dolma kalemle gezmeme neden olan tutkudur.
ayrıca evlatlarım gibidir, başının okşanması eylemi dışında kimseye veremem.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim