bu kurum size dünyada cehennemi de yaşatabilir cenneti de... akrabalar sizi ipten de alır ipe de götürür. yani demem o ki coğrafya ve akrabalar kaderdir.
insanlık olarak tıpta, uzayda, bilimde neler neler başarıyoruz fakat hiçbir şekilde hesabı kim ödemeli tartışmasında bir yere varamıyoruz. üstelik sonuç bu kadar ortadayken... benim fikrimce ilk buluşmada davet eden ödemeli, diğer randevularda ise ortak veya "sen yemeği ödedin hadi tatlılar da benden" denilerek hem hesap tartışmasına son verilebilir hem de başka bir randevu garantilemiş.
zamanla oynamayı bor hayli seven christopher nolan filmi. filmi ilk izlediğinizde eğer nolan değilseniz anlamıyorsunuz. ben izlerken sanki üç gündür bu filmi izliyormuşum hissine kapılmıştım. resmen zamanı büktü film... film elbette kaliteli lâkin dediğim gibi ilk izleyişte anlamıyorsunuz. şahsen ben youtube'da "filmler&filimler" kanalının eleştirel parodisi ile oturmuştum bir şeyleri yerine.
çocukluğumda da severek izlerdim kazık kadar oldum hâlâ büyülenerek izliyorum. torun torba sahibi olsam onlarla da oturup izlerim. kaliteli ve muazzam bir yapım.
adamın facebookta escort takip ettiği ve cinsel içerikli yorumlar yaptigi ortağa çıkmış. normal şartlarda kimin ne yaptığı kimseyi ilgilendirmez derdim lâkin bu ahlak satan, namus şövalyeliği yapan iğrenç mahluklar asla şaşırtmıyor. nietzche'nin de dediği gibi ahlak ve namus şövalyeliği yapan her kimse en namussuzu o çıkıyor ve asla şaşmıyor.
en kötüsü de barınma, yedirme, giydirme gibi temel maddi ihtiyaçları karşıladığı için kendini sorumluluk sahibi sanan ebeveynler... önemli olan çocuğun karnını doyurmak olmadığını, ruhunu da doyurmak bir o kadar önemli olduğunu, her koşulda sevgiyi, şefkati, ilgiyi eksik etmemeyi öğrenemeyen ebeveynler... çocuğun ruhsal olarak yalnız bırakan ve anne babası olmasına rağmen çocuğun öksüz yetim hissetmesine neden olan ebeveynler... ne diyebilirim ki böyle insanlar bırakın bir çocuğu bir bitkiyi bile hak etmiyorlar. nesillerinin bir an önce tükenmesi dileğiyle!
sosyal hizmet öğrencisi olarak çocuk istismarı üzerine ödev hazırlamıştım ve ödevi hazırlarken ara ara fenalaşıp molalar vermiştim...
küçükcük bedenlerin, tertemiz zihinlerin, pırıl pırıl kalplerin kirletilmesi... ömür boyu sürecek bir travma, hasar bırakmak minicik ruhlarda ve bedenlerde... hem üzerine tonlarca şey söylenir hem de konuşacak hicbir şey yok bu konuda...
bu adaleti sağlaması gereken yetkililer bu iğrenç mahlukları serbest bıraktıklarında nasıl rahat uyuyorlar, nasıl başını yastığa koyuyorlar, kendi çocuklarının, kardeşlerinin, yeğenlerinin yüzüne nasıl bakıyorlar anlayabilmiş değilim.
eğer karşınızdaki insan taktik peşinde koşan ergen ruhlu bir aptal değilse erkek kadın fark etmeksizin ilgileniyorsa belli eder "nokta." işimiz gücümüz yok ösym sınavına çalışır gibi karşımızdakinin bizimle ilgilenip ilgilenmediğini mi hesaplayacağız bir de!
eğer sizin karşınızda da trigonometri hesabı yapar gibi ilişkide taktik hesabı yapan bir ruh hastası varsa derhâl orayı terk edin!
takıntılı ve saplantılı olmaya meğilli bozuk bir psikolojim olmadığı için bir insan veya bir durum ulaşılmaz ise belli bir süre çabaladıktan sonra olduğu kadar olmadığı kader deyip geçebiliyorum şahsen. eğer sizde tam tersi ise acilen bir psikoloğa gidin, aksi halde uzun vadede zararlı çıkarsınız.
insanlar aç, yoksul duyarı kasmayacağım hiç. fakat görünce neden diyorum kendi kendime. evet ben de arada bir (neredeyse altı ayda bir) starbucks 'tan değişik renkli şirin bir içecek aldığımda paylaşıyorum lâkin benim anlamadığım bir insan neden her öğün içtiği kahvenin oturduğu sofranın fotoğrafını paylaşır? bu kadar mı hayatınızda daha önemli kayda değer bir şey yok?
ab ülkesi olmadığı hâlde acayip refah içinde yaşayan ülkeler mevcut. marifet ab ülkesi olmak değildir. bizim ab'ye girmeden önce halletmemiz gereken daha önemli konularımız var ülkece kendi içimizde.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.