tenet (film)

sonunda izleyebildiğim film. bayadır* bekliyordum pandemi yüzünden sinemaya da gidememiştim. artık nete düştüğünü görünce atladım hemen.

nolan bebeyim napıyosun? yine kafamızı çorba yaptın. ana hikaye owowowowo olmasa da filmin çekimi müzikleri oyuncular falan baya beğendim. zaten konunun garipliği yüzünden çekimler de bi enteresan duruyo çok beğendim.

bu arada oyuncular gerçekten tersten dövüşmeyi öğrenmiş saygı duydum. robert çok tatlıydı. özetle güzel filmdi izleyiniz.

--! spoiler !--

acaba neil katin çocuğu mu öyle düşündüm nedense

--! spoiler !--

nolan abimizin bütçeyi buldum koy koy bunu da koy diyerek her türlü imkandan yararlandığı filmdir. başroldeki abimiz sıkı iş çıkarmıştır kendisi denzel washingtonun oğluydu sanırım. güzel film nolan çıtasında.

sinema tarihinde sayısız kere gördüğümüz zamanda yolculuk, kişinin geçmiş ya da gelecekteki kendisiyle karşılaşması gibi konuları bu sefer farklı bir yorumla işleyen cristopher nolan filmi.

--! spoiler !--
bütün eski filmlerde geçmişe gidildiğinde ya da gidilmekte olunduğunda dahi zaman doğrusal yani a-b düzleminde akardı. nolan demiş ki ulan ben b'den a'ya gidiyorsam zamanı mantıken ters algılamam gerekmez mi? işte filmin ana olayı da buradan geliyor. her şey o kadar tersine işliyor ki oksijeni bile soluyamıyorsunuz. nolan bunu bile düşünerek mantık hatası arayacak olanları baştan nakavt etmiş.

geçmişe ışınlanma diye bir şey yok. zaman doğrusal ve sabit bir hızla akmaya devam ediyor. mesela 3 gün geriye gitmek isteseler yine 3 gün geçiriyorlar ama tersine. mesela gemi sahnesi. fakat kahramanlarımız zamanda geri giderken mantık gereği her hareketi ters algılıyor. filmdeki zaman kırılmalarını anlatan şu grafiği incelerseniz taşlar biraz daha yerine oturabilir.
--! spoiler !--

bu zekice fikrinden dolayı nolan'ı kutluyorum. (çok ihtiyacı varmış gibi ehe) nolan'ın her filminde olduğu gibi bu film üzerinde çok konuşulabilir ama uzatmamak gerekirse güzel film. bir memento değil elbette. insanlar çokça kötülemiş ama genelde filmi anlamadıklarından. spoylırda verdiğim grafik ve bilgiler eşliğinde bir kere daha izlenirse keyif alınır diye düşünüyorum.

her nolan filmi gibi içinde fiziksel olarak imkansız olan şeyler mümkün gibi anlatılmıştır. bu sebeple vasattır. bilim kurgu ya da fantastik eserleri çok severim fakat kendi içinde tutarlılığını koruması koşuluyla. nolan bunu üst perdeden başaramadığı için çoğunluk durumu fark etmiyor.

nolan'ın yeni bir şeyler denediği film.
8/10
8,2 max.
--! spoiler !--



--! spoiler !--
öncelikle batman olacak arkadaşı tebrik ederim. fönü bozulmadan filmi tamamlamayı başardı.

zaten bu filmde ne oynatsan anlatılmak isteneni bir şekilde izah edebilirsin. mevzu bir kimyasal. plütonyum yahut onun türü bişeyler,bu kimyasal patladığı zaman en yakınındaki cismin boyutunu değiştiriyor. 3 boyutun içinde tersine ivmelenen cisimler üzerinde ufak ufak ilerlerken hep birlikte, rusların devreye girmesiyle bu boyut değişiminin farklı cisimler ve zaman üzerinde denenmesiyle ortaya çıkan, ters yönlü paralel evrenler olarak işlemeye başladığını görüyoruz.

tenet, bu işlemin adı.

karakterlerin ismini bile hatırlamıyorum, zaten nolan filmlerinde isimleri çok da hatırlamazsın. karakter isimleri özensiz seçilmiş gibidir. batman hariç tabi . velhasıl, bir yerde paralel bir zamanın akması mümkün olduğunda, bulunduğun yerin tersine, paralel olan evrenin içine tersinden dalarak, bu evrenler arasına geçiş yapabilme özelliği, farklı zamanlarda farklı kararları etkiliyordu falan filan...

görsel efektleri manyak olmuş. uçakla binaya dalıyor, muhteşem bi yelkenli sahnesi var, araba sahneleri daha etkileyici olabilirdi. filmin hiçbir sahnesinde mide bulantısı yaşamazsınız. adamın dehası da burdan geliyor zaten. sanki aynı sahneleri üst-üste yapıştırmış da ileri geri sardırmış gibi duruyor olsa da harika bir görsel şölen olmasını etkilemiyor. denenecek her şeyi denemeye devam eden yönetmeni müthiş bir insan gerçekten, kendisine imreniyorum.

az önce izleyip bitirdiğim nolan filmidir.

epik bir film diyemem. muhteşem de diyemem. ama gerçekten sağlam film. nolan mantık hatalarını gidermek için elinden geleni yapmış ama halen birkaç mantık hatası mevcut. ters akan bir entropide hiçbir canlının sağ kalması mümkün değil. her ne kadar zamanı tekil ve öznel olarak filmde ayırmışlarsa da, zamandaki akış özneldir bence. ya da okuduklarıma göre. yani ters akan bir zamanda düz ilerlemek, filmde denildiği gibi "rüzgara işemek" ile aynı şey. ters esen rüzgar, yaralanmasanız bile sizi param parça eder.

ama sağlam film tekrar diyorum. nolan güzel bir iş çıkartmış. daha güzel sahneler bekliyordum ayrıca. durum hikayelerine çok fazla dalmış nolan bu sefer. yani konuyu ve gidişatı anlatması zaten 1,5 saat sürdü.

edit: ayrıca filmdeki ana hikayenin en büyük kusuru da şudur. eğer geçmişte olacak bir şeyi biliyorsanız ve müdahale edebiliyorsanız, başka şeylere de edebilirsiniz. yani bu film hiç olmamalıydı. bu konu hiç yaşanmamalıydı. demek istediğimi anlarsınız filmi izleyince.

filmin bir sahnesinde geçen diyalogda ki gibi ''anlamaya çalışma hisset''.
filmi izlerken anlamaya çalışırsanız filmin hızlı akan hikayesine ve görsel şöleni izleyemezsiniz.
orada hangi zamandan geldi şuan geçmişte mi yoksa gelecekte mi filmin zaman akışı nasıl diye bir sorarsınız 2 saat boyunca filme değil bunları çözmeye çalışarak geçirirsiniz.

nolanın en sevdiğim yanı görsel efektleri çok abartmadan filmlerinde kullanması yarattığı dünyayı daha gerçekçi yansıtıyor beyazperdeye. özellikle son dönemde hem ülkemizde hem dünyada sinemanın basitleşmesi (recep ivedik veya her yıl çıkan süper kahraman filmlerinin) yani yeni ve yaratıcı işlere pek cesaret edilmemesi yüzünden tenet bence bu dönemde sinema severlere ilaç gibi gelmiştir.

nolancığım yine iyi iş çıkartmış.bir (bkz: inception) olmasa da gayet iyi bir film olmuştur. zamanı yine eğip bükmüştür. yine soru işaretleri bırakmıştır .iyi filmdir izleyiniz.
ayrıca bu tarzın ilk örneklerinden birini de şuraya bırakıyorum(bkz: los cronocrimenes)

bir buçuk saati gecen filmlerde genellikle uyurum ama bu filmde gözümü bile kırpamadım. e tabi nolan bize filmin aralarında göz kırpmış. repliklerde ki ipuçlarını yakalamaya çalışmak falan gerginlik verse bile yine de oldukça keyifli bir film.

tenet kelimesi biliyorsunuz ki bir palindrom. yani tersten ve düzden okunduğunda aynı olan kelime. peki nereden geliyor bu palindrom?

bu palindrom sator karesi denen antik bir buluntudan geliyor ki kendisi insanlık tarihinin bilinen ilk palindromu.



bu palindromun üzerinde "sator arepo tenet opera rotas" kelimeleri yazıyor. birebir çeviride "çiftçi sabanı (çarkı) güçlükle tutar" gibi bir anlam içerse de bu gizemli yazıt hakkında birçok tartışma mevcut. bu tartışmalardan bir tanesi kareyi şöyle yorumluyor. çiftçiden kasıt tohumu ekip yeşermesini sağlayan tanrı. operayı yani eserlerini koruyup muhafaza ediyor.

şimdi filmi böyle değerlendirdiğimizde taşlar daha kolay yerine oturuyor. tanrı ya da çiftçi, kurduğu düzeni güçlükle de olsa koruyor. üstelik bunun merkezinde de tenet var.

tüm bunların sonunda bir detay daha belirtmek istiyorum. nolan, sator karesinin üzerindeki her kelimeyi filmde kullanmış. sator kötü adam, güvenlik şirketinin adı rotas, film operada başlıyor. filmdeki ressamın adı arepo. film de tenet.

son olarak beğendiyseniz beğen butonuna basmayı, bu tip tarz ilgi çeken ama sonrasında hiçbir işinize yaramayacak detaylardan daha çok haberdar olmak için de takip et butonuna basmayı unutmayın.

hoççağalıngidiyomben.

2020 yapımı beyin yakan bir başka nolan filmi daha. nolan'ın zamana olan takıntısı bu filminin de ana konusunu oluşturuyor. daha önce interstellar'da olduğu gibi bu filmde de bilim adamlarından yardım almış. başrollerde john david washington ve robert pattinson var. nolan ile klasikleşmiş hans zimmer'in yerine bu filmin müziklerinde ludwig göransson'ın imzası var. yine anlaşılması güç bir film ama bu sefer bana inception'daki tadı vermedi. orada da komplike bir konu ve fiziğin veya bilimin diyelim uç noktaları mevcutken filmin içine girebilmeniz daha mümkündü. sahnelerde zamanın ileri geri akışları bir süreden sonra takip edilemez oluyor.

ilk yarım saatinde beynim yandığından izlemeyi daha sonraya ertelediğim filmdir. bi film izleyim de zaman geçsin diyerek izleyecek film arıyorsanız bu film o film değil. uygun bir zaman ayırıp dikkatle izlemeniz gerekiyor. ben hazırlıksız yakalandım ve ilk yarım saatte senaryonun tersi düzü birbirine karıştı.

nolan’ın bildiğimiz sabitlerin içinden geçtiği filmi.
13 milyon yılı geriye sardığımızda düşük entropiden büyüğe doğru gidiyor olmamızı ve nihayetinde zaman okunun ileri aktığını bilmemiz, zaman okunun geriye akmadığını ispat edebildiğimiz anlamına gelmiyor.

zaman okunun ileri aktığı, ileri aktığı için fizik yasalarını anlayabildiğimiz bu evrene doğduğumuz için filmin saçmaladığı düşünülebilir.
düşündüm de; çünkü filmin evreninde şahit olduğumuz yasalar kısmi işliyor, bu şartlarda ileri ve geri akan zaman oku aynı boyuttaysa açığı kapatmak için kendine ait zaman birimi olmalıydı, yok.

neyse ki yukarıda bir entry’de bahsedildiği gibi filmler anlamak için değil izlenmek içindir, izledik güzeldi.

nolan sen bir dahisin, severek izliyorum ama bu film olmamış be. yani evet güzel konusu çok sıra dışı ama insanda bir inception etkisi yaratmıyor.

konunun işlenişi çok karışık, anlamak zor ve aksiyon sahneleri çok az.

isterse senaryosunu dünya yok olana kadar yazsın yine de olmayacak filmdir.
bu tür filmler yönetmenlerin ego mastürbasyonu filmleridir. nolan'ı zaten anlatmaya gerek yok.
bu tür filmleri, iyi film algısı "hiçbir şey anlamadım abeee ama çok güzeldi abee" ve "uff sonu ne şaşırttı beaa" olan kitleler beğenebilir.
anlamadıkları şeyi övmeleri de bayağı bir komik.

tenet'i uzun zamandır bekliyordum fakat beklediğim gibi çıkmadı filmi ilk izleyişte anlamak zor çünkü filmde bir sürü mantık hataları var ve görsel efektleri kötü filme 6/10 veriyorum.

nolanin tum filmlerini izlemis ve 'zorlanmamis' biri olarak bunu cidden beklemiyordum. asil olay neydi, zaman cizgisi nasildi hicbir fikrim yok. izleyeceklere tek tavsiyem izlerken genel olayi anlamak icin cok kasmayin cunku nolanin bile noldugunu bildiginden supheliyim. sahnelerin tadini cikarin yeter bence.

gelecekte yaşayan insanlar dünyayı çok fazla kirlettikleri ve kendilerine yaşanılmaz bir dünya bıraktığı için atalarına yani geçmişteki insanlara bir bomba gönderiyor. başroldeki elemanlar da bu bombanın patlamasının önüne geçmeye çalışıyor.

filmdeki mantık hatası ise şu: sen atalarını yok edersen nasıl var olabilirsin ki? filmde de geçiyor bu soru ama cevaplanmıyor.

nolan'ın seyirciye kafa çalıştırmayı fazlaca abarttığı film. dozaj ayarlanamayınca hiçbir şey anlaşılamayan 2.5 saatlik bir şey çıkmış. neyse ki temposu sebebiyle izleniyor ama genel olarak beklentimin altındaydı maalesef

zaman paradoksu olaylarını ele alan christopher nolan filmi .
3 saat ama kendini izletiyor. bence iyi film kendini bir şekilde izleten filmdir.
nolan in yönetmenliğini irdeleyerek kadar sinema bilgim yok o yüzden birşey diyemem.
izlemesi keyifli insanın içinde fizikle ilgili soru işaretleri oluşturuyor. izlene bilir ne çok abartila bilir nede çok yere biliriz