xapan yazar profili

xapan kapak fotoğrafı
xapan profil fotoğrafı
rozet
karma: 2439 tanım: 34 başlık: 6 takipçi: 67
“yaşamın anlamsız olduğuna karar vermekle, yaşanılmaya değmez olduğuna karar vermek arasında fark vardır. yaşam belki anlamsızdır ama yaşamaya değerdir.”

son tanımları


normal sözlük yazarlarının karalama defteri

sözlüğe kaydolalı tam bir yıl olmuş. ekşi sözlükte bir şeyler okurken kafa sözlük'ün başlığına denk gelmiştim . o aralar ekşide bazı rahatsız edici başlıklara sürekli maruz kalmaktan sıkılmıştım. ayrica sözlükte 8-9 yıldır okuyordum ve hesap silinmesin diye yazdığım tek yazı haricinde yazı  yazmamıştım. hem yeni bir heyecan hemde yeni sözlükte belki bir şeyler yazasım gelir diye düşünmüştüm.

biraz sözlüğü inceledikten sonra hemen kaydoldum. uykusuzkahve'den hoş geldin mesajı gelmişti. ben bot olduğunu düşünüp cevap dahi yazmamıştım. üzerimde yeni bir yere gelmenin yabaniliği de vardı biraz.  kendisinden özür dilemediğim için halen biraz kötü hissediyorum. 
sözlüğe ilk geldiğimde instagram tipi beğenme özelliğini nasıl kapatacağımı bilmiyordum ve bu özellikten dolayı sinir krizi geçirecektim. neyse ki kapatmayı öğrenebildim.

bu tanım sözlükte ki 34. yazım olacak. sildiğim de 4-5 tanım olmuştur. bir miktarda yazdığım ama kendime saklamayı tercih ettiğim yazılar oldu. insanlar ile iletişim kurmayı sevmesemde sözlük sayesinde tanıma fırsatı bulduğum ve tanımaktan memnun kaldığım 3-4 kişi bile oldu. zaman zaman kimseye bahsetmediğim, kendime bile itiraf edemediğim şeyler hakkında konuşma fırsatım bile oldu. bu sözlükte en çok yaptığım ve yaparken keyif aldığım şey okumak olmuştur. bazen ön yargı ile yaklaşsam bile yine de okudum. bazı yazarlara hayran bazılarına sinir oldum. bazılarına teşekkür etmek istedim ama kimseyi rahatsız da etmek istemedim.

son zamanlarda hayattan beklentilerim ile birlikte zihnimi en çok meşgul eden düşünceler sözlükte bulunma sebebim. bir yıldaki tanım sayım diğer yazarlara göre çok az olsada sözlükte özellikle son zamanlarda çok fazla vakit geçiriyorum. bunda son dönemde depresyonda olmamın da etkisi vardır elbet.

bunları yazma sebebim sözlüğü bugün bırakıyor olmam. böyle bir karar vermemin sebebi sözlükteki sürekli var olan kankacılık tartışması veya sözlüğün gittiği noktanın beni rahatsız etmesi değil. tamamen şahsi nedenler. kendimi sözlüğe bağımlı hissetmenin beni rahatsız etmesi. aslında hiç bir şey yazmadan sessiz sedasız gidecektim ama iradesizlik yapmaktan korktuğum için sözlüğe tekrardan dönme ihtimalimi tamamen bitirmek istedim.

her şey için teşekkürler. hoşçakalın.
devamını gör...

anın fotoğrafı

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel ankara
devamını gör...

futbolcu kartları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel çocukken bu kartlar ile oynamayı çok severdim. kendime has stilim ile herkesi üterdim. bir çanta dolusu kart biriktirmiştim. ta ki 2005 yılının o karanlık gününe kadar. arkadaş elinde tek bir kartı olduğunu söyledi ve oynamayı teklif etti. ne kaybedebilirdim ki? bir kaç saat içinde kaybettikçe kaybettim ve her şey tek bir kart yüzünden oluyordu. aylarca emek emek herkesten üttüğüm kartların yarısını tek bir kart yüzünden kaybetmek çok zoruma gitmişti.
muhtemelen şuanda her türlü kart oyununu sevmemde de etkisi vardır bu kartların.

fenerbahçeli olmamın sebebi de bu kartlar. dört yıl üst üste gs şampiyonluğu ve uefa kupasının katkısı ile neredeyse tüm yaşıtlarım galatasaraylıydı. geriye kalanlar ise mahalle büyüklerinin etkisi ile beşiktaşlı oldu. çevremde  veya ailemde hiç bir fenerbahçeli yoktu ama ben bu kartlarda o renkleri gördüğüm ilk an bu renklere vurulmuştum.
devamını gör...

140. kez intihara teşebbüs eden insan

haberden çok hakkında yapılan yorumlara şaşırdığım başlık.
mesleğin yan etkisi olsa gerek her zaman en kötü ihtimalleri düşünerek hareket ediyorum. burada da bu şekilde bir varsayımda bulunacağım. bu şahıs tekrardan intihar girişiminde bulunsa (ölmesine gerek bile yok) ve intihar etme sebebi olarak sosyal medyada hakkında yazılan yorumları gerekçe gösterse. bu komik paylaşımları yapanlar hakkında uygulanacak kanun maddesi hakkında biraz bilgi vereyim.
(bkz: intihara yönlendirme suçu)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
seçimlik hareketlerden herhangi birinin (azmettirme, teşvik etme, intihar kararını kuvvetlendirme ve yardım etme) yapılmasıyla suç tamamlanmış oluyor. suçun tamamlanması için kişinin yaşamını yitirmesi veya başkaca bir neticenin gerçekleşmesi de şart değil.

kaynaklar: tck, *, **
devamını gör...

kalbim

fikret kızılok'un 1995 yılında yayınlanan yadigar adlı albümünde yer alan şarkısı. geçirdiği ilk kalp rahatsızlığının ardından yazmış bu dizeleri. *
bu şarkıya karşı duygularım karışık; bazen çok hoşuma gidiyor bazen ise şarkıda ki bir şey eğreti geliyor.

kalbim
neden hep olmazlarda?
neden hep çıkmaz sokaklarda?

dayanmak artık kolay değil
bırakacak gibisin yarı yolda
kalbim

sevdin olmadı
bir dünya istedin kardeşçe
olamadı

dayanmak artık kolay değil
bırakacak gibisin yarı yolda
kalbim.
devamını gör...

old men never die

45 yıldır ölümün gelmediği iran'ın ücra bir köyünde köye tekrardan ölümü getirmek için intihar etmeye çalışan 100 yaşındaki bir adamın hikayesi. sıkıntılı bir konuda mizah yapan film, başarılı bir şekilde bu işin altından kalkabilmiş.  güzel bir kara mizah örneği olmuş.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

gençliğinde cellat olan, doğru veya yanlış hiç düşünmeden çok fazla insan öldüren aslan, 45 yıl önce köyünden ayrılarak şuan yaşadığı köye yerleşir ve bu 45 yılda köyde hiç bir ölüm gerçekleşmez. hic evlenmemiş, en genci 95 yaşında olan ve beraber yaşayan ekimiz ölmek için her yolu dener. fakat ölmelerinin önünde ki en büyük engellerden birisi ise köyün askerleridir. askerlerin neredeyse tüm vakti ihtiyarların intihar etmesini engellemekle geçiyor.
1,5 yıldır köyde askerliğini yapan ve yaşlıların intihar etmesini engelleyen ali'ye babasının çok hasta olduğu ve ölmek üzere olduğu bilgisi gelir. yaşlı ekibimizin de teşviki (köyde ölür de köye ölüm gelir umudu) ile ali babasını köye getirir. aslında ali köyde kimsenin ölmemesinin hurafe olduğunu düşünmektedir ama doktorların bile iyileşme umudunu kestiği babası için elinden başka bir şey gelmemektedir. çaresizlik insana inanmadığı şeyleri de yaptırıyor. ayrıca köye ölüm hiç beklenmedik bir yerden gelir.

95'lik delikanlımız cabbar amca "sare'nin kapısına gittim vermediler, yaşamak artık benim neyime" cümlesini kurmasından çok kısa bir süre sonra başkası ile evlenmeye karar vererek yüzümü gülümsetti.

infaz ettiği eşkıyanın öcünü almak için köye gelen eşkiyalar ile çıkan kavgada aslan'ın babasının bir eşkıyayı öldürdüğünü, aslan'ın idam cezası alan babasını infaz ettiğini ve haberi alan annesinin ise kalp krizi geçirdiğini öğreniyoruz. açıkçası filmde aslan'ın geçmişi ile köyde kimsenin ölmemesi arasında bir bağlantı kurulacağı beklentisindeydim. aslan'ın geçmişi ile yüzleşmesi sonrasında ölmesini bekliyordum ama film aslan'ın geçmişi ile yüzleşmesine fazla girmedi. film  daha çok komedi unsuru ile ilerlemek istemiş ama daha fazla vicdan muhasebesi konularına gitmeliydi bence. film bitince bir şeyler eksik kalmış gibi hissettim.

aslan'ın ölümünün kendisini asarak gerçekleşeceğini tahmin ediyordum ama film  muğlak bir son ile aslan'ın bu intihar girişiminin başarılı olup olmadığını göstermeyerek sonunu bize bırakıyor.
devamını gör...

geceye bir şarkı bırak

devendra banhart - inaniel
devamını gör...

los lunes al sol

başrolünde javier bardem'in oynadığı 2002 yapımı film ispanya’nın bir liman kentinde işten çıkarılan bir grup tershane işçisinin işsizlik öyküsünü anlatıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmde dram sahneleri gerçekçi bir şekilde anlatılıyor. zaten dramatik bir olayın seyirciyi etkilemek için daha fazla dramatize edilmesine katlanamıyorum. keşke türk filmleri de olayı daha fazla dramatik hale getirmeye çalışmadan olduğu gibi anlatmayı tercih etse.

santa bakıcılık yaptığı evin çocuğuna karınca ve ağustos böceği hikayesini okuduğunda, karıncanın ağustos böceğini çalışmamakla ve tembellikle suçlamasına tepki gösterir. filmin ilerleyen kısımlarında santa’nın tepkisine yol açan durumun daha düşük ücretle çalışmayı ve ücretsiz fazla mesaide çalışmayı bile kabul edebileceklerini söylemelerine rağmen işten çıkarılmalarına olduğunu anlıyoruz. grubumuz tembel olduğu için degil ilerleyen yaşları nedeniyle iş bulamamakta.

filmde beni en çok etkileyen sahneler; beleş tepeden izlenen maç sahnesi, bıkmadan iş aramaya devam eden lino'nun çocuğunun elbisesini giyinip saçlarını boyatıp iş görüşmesine gitmesi, jose'nin karısı için kredi çekmeye gittiklerinde kendini işe yaramaz hissettiği sahne ve santa'nın sarhoş amador'u evine bıraktığında bardakları yıkamaya gittiği ama suların akmadığı ve havlunun olması gereken yerde olmadığı sahneler. az kalsın unutuyordum 8000 pesatanın santa için değerinin tartışıldığı sahne de gayet hoştu.

bugün günlerden ne?
devamını gör...

erinç sağkan

metin feyzioğlu dönemini sona erdiren türkiye barolar birliğinin yeni başkanı.
devamını gör...

cepte görülen kadın olmak

"kazanabileceğim bu oyunu oynamak istemedim. istediğim biricik kredi, gösterdiğim biricik özveri bu benim, ama bunu yaptım ve bu yüzden benim o kasvetli, benim o kederli kıskançlığımı, bazı bazı seni haklı olarak sinirlendirmiş olan bayağılıklarımı bağışlamış olduğunu ummak isterdim, philippe. ben de bağlayabilirdim seni, gücünden özgürlüğünden, mutluluğundan yoksun bırakabilirdim; o korktuğun, o aradığın acılı kaygıyı ben de uyandırabilirdim içinde. istemedim. seni hiçbir kurnazlığa başvurmadan sevmek, göğüs göğüse çarpışmak istedim. silahları sen bana kendi elinle verirken, hiçbir savunmaya başvurmadan bıraktım kendimi sana. iyi ettiğimi sanıyorum. bana öyle geliyor ki sevgililer arasındaki bu amansız savaştan daha büyük bir şeydir aşk. sevdiğimizi açıkça söylememiz, gene de sevilmemiz olanaklı olmalı...  ben sana karşı akıllı bir politika gütmek istemiyordum ki, sevgilim. yapmacığa kaçamazdım, önlemci olamazdım. seni seviyordum."

andré maurois - iklimler
devamını gör...

müzik dinlemek

müzik dinlemeye dair hatırladığım ilk anım çok küçükken televizyondan dinlediğim bir şarkının dinlerken beni hüzünlendirip ağlatması. ne dinlediğimi hatırlamıyorum ama neler  hissettirdiğini hâlâ  anımsıyorum. o günden bu yana müzik dinlemek hayatımın bir parçası oldu. yürürken, koşarken, metroda, yolculuklarda ve uyumadan önce sürekli müzik dinliyorum. dışarı çıkacağım zaman yanıma kesinlikle kulaklık alırım. bana acı çektirdiği için bir çok kez bıraktım ama bu süreler çok uzun süreli olamadı.

sadece bana bir şeyler hissettiren şarkıları tekrar tekrar dinleyebiliyorum. bunlarda genelde hüzünlü şarkılar oluyor. eğlenceli şarkıları genelde birden fazla kez dinleyemiyorum. müziği hüzünlüyken yada hüzünlü olmak için dinliyorum daha çok.

bir şarkıyı tekrar tekrar  o şarkıyı tüketene kadar, artık o şarkı bana bir şey hissettirmeyene kadar dinliyorum. dinlediğim şarkıyla birlikte birazda kendimi tüketiyorum galiba.

yazımı gecenin bu saatinde dinlemeyi en çok sevdiğim parça ile bitirmek istiyorum.
fikret kızılok - gecenin üçünde
devamını gör...

kitaplığından ödünç kitap vermeyen insan

bazı istisnaları saymazsak eğer motivasyonlarını anlamadığım insanlar. okunacak bir sürü kitap varken bir insan tekrar okumayacağını bildiği bir kitabı neden başkasına vermekten imtina eder ki?

kitaplığımda mesleki kitapları saymazsak eğer benim için manevi değeri olanlar, tekrardan okumak isteyebileceklerim ve henüz okuma fırsatı bulmadığım bir kaç kitap var sadece.
yatılı okuduğum lise yıllarında satın aldığım kitapları daha çok kitap satın alabilmek için sahaftan tekrardan değiştirirdim. daha sonraki yıllarda satın aldığım çoğu kitabı da ya bir yere bağışladım yada birilerine verdim.
tekrar okumayacağımı bildiğim bir kitabı başkalarının da faydalanması için vermek yerine süs gibi kitaplığımda bulundurmayı anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu. ya bende yeteri kadar kitap sevgisi yok yada çok yaşayacağımı düşünmediğim için kişisel kitaplık oluşturma ihtiyacı
hissetmememden kaynaklanıyor galiba.

sonuç olarak kitap benim gözümde içeriğini okumamı sağlayan bir araç sadece. arkadaşlarımın yada tanımadığım bir insanın okuması için seve seve kitaplarımı veririm.
devamını gör...

bu yazarı yakın zamanda çok fazla favorilediğiniz için favoriniz kaydedilmedi

sürekli karşıma çıkan kısıtlama.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel sözlükteki okuma alışkanlığım bir şekilde denk geldiğim yazarın ilk yazısından başlayarak sırayla son yazısına kadar okunması şeklinde. bu şekilde hiç konuşmamış olduğum yazarlar hakkında bazen çok şey öğreniyorum. yazılarını okuduğum yazarı sanki yıllardır tanıyormuş hissiyatı oluşturuyor bende ve bu şekilde okumak hoşuma gidiyor. hatta bu şekilde okumayı sevdiğim için merak ettiğim fakat çok fazla tanımı olan yazarların tanımlarını okumayı sürekli ertelemek zorunda kalıyorum.
bazen bir kaç yazı okuyabilecek vaktim oluyor bazen ise saatlerce okuma yapıyorum. saatlerce okuma yaptığım zaman ise sürekli bu yasak ile karşılaşıyorum. şahsen karmaya veya beğenilere pek fazla önem vermiyorum ama belki saatlerce emek verilmiş ve #1224803 no'lu tanımda da belirtildiği gibi çeşitli sebepler ile favoriye kaydetmek istediğim tanımları okuyup geçmeye gönlüm el vermiyor. her ne kadar daha sonra kaldığım yerden devam etsemde bu kısıtlama ile karşılaştığımda sözlükte vakit geçirmeyi okuma hevesim kırıldığı için kısıtlama kalkana kadar bırakıyorum.

bu sitede bulunan çoğu kişinin amacının bir şeyler yazmak olduğu kadar bir şeyler okumakta olduğunu düşünüyorum. yönetimin yazar yapmaya ehil gördüğü insanları bu şekilde kısıtlanması bence doğru değil. yönetim eğer kötüye kullanım görüyorsa bu kişileri bireysel olarak cezalandırmalı. kısacası doğru bulmadığım kısıtlama.
devamını gör...

anın fotoğrafı

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel son kez yürüdüğüm yollardaki yoldaşım.
devamını gör...

geceye bir şarkı bırak

piiz - vazgeç gönül
devamını gör...

stranger

bimilui soop adıyla da bilinen kore dizisi. dizi savcı ve polisin işlenen bir cinayeti araştırmasını anlatırken aynı zamanda kore kurumlarındaki yolsuzlukları anlatıyor. savcı hwang shi-mok'un aşırı duygusuzluğu yer yer insanı sinir etsede beğendiğim bir dizi oldu. polis ve savcılık arasındaki soruşturma yetkisi tartışmaları da ayrıca güzeldi. bir dizide bu konu hakkında bir tartışma beklemiyordum. ayrıca dizinin müzikleri de güzel.soundtrack
not: 1. sezonun 16. bölümünde çalan "kamelyalı kadın" şarkısının linkini bilen varsa çok mutlu olurum.
devamını gör...

hayatını anlatan atasözü

(bkz: it ürür kervan yürür)
"gerçekleşmesi doğal olan işler söz konusu olduğunda bunun önüne geçmek mümkün değildir. o yüzden kötü niyetli olan insanların davranışları ve sözlerini aldırış etmeden, kişi inandığı yolda devam etmelidir. çevreden her ne kadar kötü niyetli insanların saldırıları olsa bile, bir insan yapacağı şeyi kafaya koyduğunda bu engellenemez."
devamını gör...

yanlış anlaşılmaktan korkmak

ara sıra beni rahatsız eden korkum. bu korku kendimi iyi ifade edemediğimi düşündüğümden mi yoksa anlattıklarımın karşımdaki kişinin anladığı kadar olmasından mı kaynaklanıyor? ilk seçenek daha ağır basıyor .
yeni tanıdığım birinin karşısında çok tedirgin oluyorum. yanlış anlaşılmaktan, eksik anlaşılmaktan korkuyorum. bu korkumun sebebi ne peki?  insanları kırmaktan korktuğum için mi? karşımdaki insanı çok tanımasam bile çok değer verdiğim için mi yoksa karşımdaki insan belki kafamın  dengi biri ve ileride çok iyi anlaşacağız ama sırf kendimi kötü ifade ettiğim için bu insanı kaybedeceğim için mi korkuyorum? açıkçası korkumun sebebi ne bilmiyorum.
yanlış anlaşılmaktan korktuğum için yeni insanlarla tanışmaya çekiniyorum. uzun yıllar arkadaş olduğum kişiler hakkında hiç böyle bir korkum yok. çünkü kendimi kötü ifade etsem bile yanlış anlışılmayacağımı biliyorum.
devamını gör...

yaşamın kıyısında

casey affleck ve michelle williams'ın başrollerinde olduğu 2016 yapımı dram filmi. casey affleck bu filmdeki oyunculuğuyla en iyi erkek oyuncu oscar'ı ödülünü kazandı. öncelikle film herkesin beğeneceği bir film değil. lee'nin randi ile sokak ortasındaki konuşmasını kaç kez izledim bilmiyorum. bir filmden bu kadar etkileneceğimi tahmin etmezdim. filmi izlememin üzerinden 4 yıl geçti ama bana hissettirdiği duygular hâlâ canlı. kesinlikle bir daha izleyeceğim film.
devamını gör...

ankara

kulaklığı takıp tek başıma cebeciden kızılaya yürümeyi, kurtuluş parkında bir bankta oturup etrafı izlemeyi, hamamönünde çay içmeyi ve her şeyden çok orada yaşamış olduğum dostlukları özlediğim şehir.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim