müzik dinlemek

hiçbir zaman tutkulu bir müzik dinleyicisi olmadım. eskiden bir mp3 çalarım vardı, epey bi yükleme de yapmıştım. kulak içi mikrofon kullanmaktan nefret eden biri olarak kocaman sony kulaklıklarım da vardı. zor geldi. yenilerde kablosuz kulaklılar gördüm, iyi markalar pahalı. şimdilik kalsın. işte bu nedenle spotify gibi uygulamalar, bana hep gereksiz gelir. zaten hayat öyle yoğun ki, insanı bu yoğunluğun içinden alıp götürecek müzikleri dinlemek ya iyi bir liste oluşturmakla ya da tesadüflerle mümkün oluyor.
sözün özü, boş zamanlarında kim sadece müzik dinleyerek dinlenir bilemem ama, müzik dinlemek benim için hep arkadan gelen hoşlandığım 'ses' olarak kaldı.

arka fonda çalan sesleri aynı bakmak ile görmek arasındaki farka benzetebiliriz. duyarız ama dinler miyiz? dinlemek aslında müzik özelinde de değil, genel olarak başka bir şey yapılmadan gerçekleştirilmesi gereken bir eylemdir. müzik dinlemek de onlardan biridir ama artık hızlı yaşamlar içinde müziğin de bir kıymeti kalmadı. titreşimler boşa akıyor, ses dalgaları boş yere orantılanıyor.

müzik dinlemeyi bir tüketim unsuru olarak görmeden bir ritüel gibi yapmak gerekir. ulvi bir amacı olması gerekir. sırf dini müzikler bakımından söylemiyorum. melodilere inanan kişiler müziğe daha farklı bakabilir diye umuyorum. yoksa tüketim toplumu şeklinde müziği de tükete tükete elimizde bir şey kalmayacak.

notalardan seslerden icra edilmiş bir işi dinlemektir.
müzik dinlemek kesinlikle sadece müzik dinlemek değildir ben öyle görmüyorum.
selda bağcan bir röportajında müzik silah gibidir demişti. müzik doğru kullanılırsa son derece güçlü bir hareket olabilir.
insanı mutlu edebilir insanı üzebilir insana garip hissettirebilir.
müzik muazzam bir şeydir.
müzik dinleyip kendini jiletleyen insanlar oldu bu memlekette ne kadar güçlü olduğunu siz düşünün.

hayatımın her bölümünde yaptığım ve yapacak olduğum eylemdir. hocalar derste bir şey anlatırke kafamda biggie 'relax and take notes' diyordu , ilk defa görücü usulü bulunan kızla konuşmaya gittiğimde kafamda dramelodi 'ne derse desinler evet abi öyle dicem ' çalıyordu , vizeler için çalışmaya gittiğim kütüphanenin önünde mola vermiş sigaramı içerken indigo 'çok değişik artık hayatım kabul edemiyordum da bayadır ' diyordu , her şey bitti dendiğinde ise 2pac 'life goes on ' diyecek.

herhangi bir alet kullanmaya gerek kalmadan yapılabilen iştir. özellikle uzun süre müzik dinlendiğinde gece gündüz fark etmeden beynin arka planında çalıp durur.

müzikten anlamayanlar ve müziğin insan üzerindeki etkilerini bilmeyenler tarafından "boş iş" olarak nitelendirilen eylem.

müzik dinlemenin insan üzerindeki en önemli etkilerinden biri, terapi yerine geçebilecek bir eylem oluşudur.

ne boş iştir, ne de başka bir şey. müzik dinlemek, müzikten (şarkıdan veyahut her nasıl hitap ediyorsanız) ne kadar hoşlandığınıza göre değişen bir tanıma sahiptir.

kimileri vardır şarkı dinlerken kendilerinden geçerler, hüzünlüyken şarkılara sarılırlar. kimisi de vardır ki; hiç haz etmez, etmediği gibi kötülemekten de çekinmez. kendim için konuşayım; hayli geniş bir şarkı repertuarım vardır ve şarkı dinlemeye bayılırım diyebilirim. her türden dinler, neredeyse kitaplardan fazla severim şarkı dinlerken gelen o muazzam hissi.

zaten şöyle bir şarkı olsa insan nasıl dinlemez;

arabada eşi benzeri olmayan, evde yalnızken en iyi arkadaş olan, iyi gelen keyif veren eylem.

her modda dinlenebilen terapi niteliğinde eylem.

üretenin farklı aralıklar, akorlar, aranjman ve melodiler kullanarak dinleyeni etkilemesi amacı taşıyan çok enteresan bulduğum bir eylem.

düşünmemi durdurmak için en çok başvurduğum aktivite.

hayatımın bütününü kaplayan eylem. her anım her saniyem müzikle geçiyor. ritme ayak uydurmak, bazen yabancı şarkılar ezberlemek hoşuma gidiyor.

çok fazla yapınca baş ağrıtan eylem. ara sıra nadasa bırakmak gerek.

dünyanın en iyi aktivitelerinden birisidir benim için. hele birde sagopa kajmer çalıyorsa tadından yenmez.

asla bıkmadığım tek aktivite olabilir. üstelik her duyguda yanımdadır.

mesleğim ve hayat mottom olması dışında artık su içmek, tuvalete gitmek gibi alışkanlık haline gelmiş eylem. öyle ki evden çıkarken kulaklığımı unutmak yerine kimliğimi unutmayı tercih ederim.

yapmaktan bıkmadığım, bu yüzden 2 radyo 3 kulaklık 2 hoparlör ve bir pikap sahibiyim.

delisiyimdir. evimde 3 radyo, 4 kulaklık*, 2 hoparlör ve 1 pikap olması yapmayı ne kadar sevdiğimin ispatıdır.

tanım: kendisini dinlemek isteyen insan davranışıdır.

kendimi bastırdığım için uzun süre mahrum kaldığım ancak tekrar başlamam hayatımda başıma gelen en güzel şeylerden birisi olan canım sanat dalı. dinleyiciliğiyle gurur duyuyorum ve beni büyütmesine izin veriyorum.

ankara tarzında oyun havaları tavsiye edilir.

güvercin uçuverdiii, kanadın açıııverdiii...