505

tam da benim yazacağım lyric'lere sahip olan arctic monkeys şarkısı. burada da göreceğiniz üzere bir saçmalık anlatılmaktadır, zira uçakla 7 saat süren de arabayla 45 dakika alan yolculuk bu boyuta ait değildir, hele ki bir kadın için yapılıyorsa. o kadar mühimdir hanımefendiler işte, gerçeklik algısını yıkar geçer, yeter ki ellerini dolasın boynumun etrafına.

"ı'm going back to 505
ıf it's a seven-hour flight or a forty-five-minute drive
ın my imagination, you're waiting lying on your side
with your hands between your thighs"

sizi mutlu eden ama aynı zamanda öldürecek kadar acı veren sevgili olarak tanımlanabilir. arctic monkeys şarkısı olanı ise insanı alkolik yapmak için yazılmıştır. ıf it's a seven-hour flight or a forty-five-minute drive kısmı tamamen uyuşturucuya bir atıf, yani evet o yolculuk bu boyutta geçmiyor. (bkz: swh) sözleri grubun solisti alex turner tarafından yazılmıştır ve 505 alex'in eski sevgilisi ile buluştuğu otel odasının numarasıdır efenim.

--! spoiler !--

but ı crumble completely when you cry
ıt seems like once again you've had to greet me with "goodbye"
ı'm always just about to go and spoil a surprise
take my hands off of your eyes too soon

--! spoiler !--

bazen bir şeyi anlatmaya çalışırken anlatamazsınız ve kelimelerin yetersiz kalacağını fark edersiniz ya bu tam olarak öyle bir şarkı, buraya yazıp yazıp sildim
sadece dinleyin ve hissedin

şarkının introsunda duyduğumuz klavyeyle oluşturulan ses dizisi, iyi, kötü ve çirkin'in final sahnesinde duyduğumuz ses dizinin sample'ıdır. ayrıca 505, the rolling stones'dan flight 505'e bir göndermedir.
alex turner'ın eski sevgilisi johanna bennett ile ilgili olduğu düşünülür tabii kesin diyemeyiz.

http version not supported hatasıdır. server bu versiyonla çalışmıyor demekir.

çok güçlü bir yapıştırıcı gurubudur. halk dilinde adına 505 denilmiştir.

arctic monkeys grubunun sevilen bir parçasıdır. buradan

bu şarkının
"i'm going back to 505
if it's a seven hour flight or a forty five minute drive
in my imagination, you're waiting lying on your side
with your hands between your thighs" kısmından esinlenerek bir hikaye yazmıştım.
kahramanımız karısını kaybettikten sonra uyuşturucu batağına düşmüş, uyuşturucunun onda yarattığı halüsinasyonlarla karısını ziyaret ediyordu. 7 saatlik uçuş lsd, 45 dakikalık sürüş ise ottu. tabii en sonunda sokaklara düşüyor, 7 saatliklerle yetinemeyip altın vuruşla karısının yanına gidiyordu. ölüm anını şu şekilde yazmıştım:
"şimdiyse bir sahilde yürüyor, yaşlı ve sönük. hava bulutlu ve yer yer şiddetli bir fırtınanın kopacağını haber veren gök gürültüleri duyuluyor. yaşlı sam hala yürüyor, çıplak ayaklarının kumda bıraktığı izleri kıyıya vuran dalgalar siliyor. burada da mı iz bırakamıyorsun sam, seni beceriksiz bunak! sen bir hiçsin, hiç! sam yürüdükçe hava daha da kararıyor, okyanusun -ya da denizin, bilmem- suları hiddetini arttırıyor. sam en sonunda duruyor ve durduğu anda fırtına başlıyor. sam kollarını göğe kaldırıyor ve fırtınayla coşan dalgalar onu yutuyor, geriye muhteşem bir karanlık kalıyor. yok, artık burada hiçbir şey yok!".

regular fit ayarında beğendiğim bir levi's pantolon modelidir.

bir ara bu şarkıya öyle takmıştım ki şarkıyı dinlemek için uyumuyordum. baktım olmuyor, şarkıyı ninni gibi kullanmaya başladım. baş ucumda loopa alıp, sesini kısıp öyle uyumaya başladım.

five of five!!
arctic monkeys favori parçalarımdan biri. epey zaman inat edip sevmediğimi sanmıştım. oysa bebeğim sen benimmişsin.
(bkz: 505. tanımıma kadar heyecanla bekledim)

çok popüler olduğundan sanırım ben de sevememiştim ilk başta fakat sonradan dilimden düşmez oldu. kimse için harcamamayı umuyorum

alkolün bokunu çıkardığım gecelerin açılış şarkısıydı, zum olmaya ramak kala açardım, kuzenin klasik gitarıyla eşlik etmeye çalışırdım.
golden shot yapmış etkisi yaratan bir arctic monkey şarkısı.

bu şarkıyı yıllardır overrated bulurdum yalan yok. geçen gece bir arkadaşımın evinin terasında derin bir muhabbet esnasında çakırkeyfken tesadüf eseri dinledim, o günden beri aklımdan çıkmıyor dinleyip duruyorum
tanım: arctic monkeys şarkısı

hikayesi de anlamı kadar acı, "505 aslında alex turner’in kız arkadaşıyla londra’da her zaman vakit geçirdiği otel odasının numarasıdır. alex turner bu şarkıda 505’i metaforik bir halde kullanıyor, onun için 505 hem onu hayatta tutan hem de onu öldüren bir numara çünkü.

https://www.superhaber.tv/505-ne-demek-sevgiliye-ingilizcede-neden-five-oh-five-505-denir-iste-505-hikayesi-haber-343991

bir sayıdan ötedir. yeniden başlamak için ne kadar da güzel bir yerdir. şarkıdır.

bir 545 olmayan telefon kodu.

(bkz: avea)

bir arctic monkeys şarkısı.
bu şarkıyı lisede dinliyordum. şimdiki eşimle de o zamanlar yakın arkadaştık. nedense bana hep şu hayali kurdurturdu bu şarkı,
kırmızı bir arabada, evliyiz ve sıcak bir günde bu şarkı eşliğinde yolculuk yapıyoruz.
üniversiteye gittim, geldim, sevgili olduk, evlendik, bizim olduğunu sandığımız evden kira istendi, zar zor birikim yaptık ev aldık, bi dünya taksit, taşınma, çocuk oldu çalışmayı bıraktım vs vs derken bi şekilde bir araba aldık. şansımıza araba kırmızıydı ve temmuz ayında almıştık. bostancı sahile kahvaltıya giderken ben bu şarkıyı açtım.

velhasıl kelam, böyle derin bir şarkıdır benim için.

bu aralar sana güvenmiyorum ile beraber favorim olan arctic monkeys şarkısı. şarkının 2. yarısı dinlediğim en güzel şeylerden biri.