6-7 eylül olayları

türkiye'nin aydın rum kesimini tabiri caizse son postayla yollamamıza mahal veren yağma olayıdır. müslüman türk halkın gayrimüslimlerin dükkanlarına saldırması, soykırımdan ziyade korku ve baskı hissettirmeleri ile türkiye'nin doğu batı harmanı eşsiz kültürü büyük bir darbe almıştır. ilber ortaylı konuya "türkiye'nin yakın tarihi" isimli eserinde değiniyor. türkiye'nin gün geçtikçe modern ve ilerici cumhuriyetinden verdiği tavizleri, radikal islamcıların seslerini duyurmaya başlamaları ve bugüne nasıl geldiğimizi kısaca özetliyor ilber bey. okumakta fayda var, nereden nereye geldiğimizi bilmemiz gerek..

her 20-30 yılda bir tekrarlanan, geleneksel türk faşizmine, din faşizmine bir örnek, bir yüz karası. en son madımak katliamında kalmıştık, bakalım bir sonraki ne zaman olacak.

1955 yılında politikacıların propagandaları ve medyanın yalan haberleriyle 6-7 eylül olayları bilinçli bir şekilde hazırlanmıştır.devletin güvenlik görevlileri olaya müdahale etmek yerine yağmacıları organize etmiş ve onların yanında yerini almıştır. 10'dan fazla rum saldırılarda hayatını kaybederken, yüzlercesi yaralanmıştır. 6-7 eylül olaylarının ardından pek çok rum ülkeyi terketmiştir.

zamanın hükümeti tarafından tezgahlandığı düşünülen, tirajı çok düşük bir gazetenin ne hikmetse atatürk'ün selanik'te bulunan evine yapılan saldırı günü tirajının kat kat üzerinde baskı yapılması ardından başlayan olaylardır.

olay oldu bitti mi? aslında uzun yıllar insanlar bu yüzden kutuplaştı mesela bir ermeni arkadaşım 2000'li yıllara kadar "evde çektiğimiz fotoğraflarımızı, fotoğrafçılarda bastıramazdık veya hristiyan simgelerinin olduğu tarafta poz vermezdik" demişti.
kendisi her ne kadar konuyu 6-7 eylül olaylarına bağlamasa da ben kendimce böyle bir bağlantı kurmuştum doğrudur yanlıştır bilmiyorum.

atatürk'ün doğduğu evin kundaklandığına dair başında çıkan haberler neticesinde galeyana! gelen halkın istanbul'da azınlıklara karşı giriştikleri saldırı, yağma, linç olayları.

bu ülkenin vatandaşlarını, yüzyıllardır burada yaşayan insanları hedef almış olaylardır. cumhuriyet tarihinin kara lekesidir. bu olaylarla birlikte türkiye, kültürel zenginliğinin önemli bir kısmını daha yitirmiş, bugün içine düştüğümüz siyasal islamcı bataklığının temelleri atılmıştır.

sermayenin el değiştirmesi* için dönemin iktidarı tarafından planlandığı söylenir. doğruluk payı nedir bilmiyorum ama provokasyon bu ülkede her zaman işe yaradı. yaramaya da devam ediyor. önünü arkasını bilmeden, dinlemeden galeyana getirilen topluluklar yarın bizi de herhangi bir sebeple linç edebilir. son dönemde yaşadığımız kutuplaşma bunun işaretlerini veriyor zaten. geçmişimiz geleceğimize ışık tutuyor.

60 yılda değişen bir şey olmaması ülke adına üzücü.

gayrimüslimlerin (özellikle rumların) malına çökmek için yapılan saldırı silsilelerinden yalnızca biri olan olay değil pogromdur. savaş sırasında çıkarılan varlık vergisi adlı uygulama ile mallara çökme işinin belli kısmını tamamlayanlar bununla yetinmemiş olacaklar ki insanların evlerinin yakıldığı, dükkanların yağmalandığı ve insanların katledildiği bu saldırıyı tertip etmişlerdi. kendinden olmayana yaşama hakkı bile tanımayan ırkçıların o günden bu yana cezasız kalmaları bir yana ödüllendirilmeleri bu ortak utancımızın katlanmasına sebep oldu.

istanbul'un demografik yapısının yanında para akışının da etkilendiği organize olaylardır, yağmalardır, ganimet sayılan şeyler ise hak değil necistir.

istanbuldan kopardıklarımıza bir özür, bir memleket borçluyuz.

türk silahlı kuvvetlerinin özel harp dairesinin tezgahıdır. bunu bizzat, tüm kariyerini özel harp dairesinde tamamlamış orgeneral sabri yirmibeşoğlu söylemiştir.
www.ntv.com.tr/turkiye/kara...
aynı özel harp dairesi halkı galeyana getirmek için kıbrıs'ta cami de yakmış, gene sabri yirmibeşoğlu'nun itiraflarına bakacak olursak.
daha yakın tarihteki maraş katliamı da özel harp dairesinin tezgahıdır. 1 mayıs 1977 katliamı da 12 mart 1995 gazi mahallesi katliamı da, hayata dönüş operasyonu denen katliam da.
peki tüm bu katliamlar, devletin içinde bir kliğin kendi halkına karşı kurduğu bu tezgahlar, yaptığı tüm zulüm size ne anlatıyor sayın sözlük yazarları?

mübadele antlaşmalarından, batı trakya türklerinin de muaf olması karşılığında muaf tutulan istanbul rumlarının da yaşadığıdır.

yunan hükümeti 1955 yılında ne yapmıştır peki? 1955 tarihli ve 3370 sayılı yurttaşlık yasası ile yurtdışına çıkan ama grek asıllı olmayan kişilerin yunan vatandaşlığından çıkarılmasını getiren yasayı yürürlüğe koymuştur. bu yasa lozan'a aykırı bir biçimde batı trakya türklerinin nüfusunu vatandaşlıktan çıkartarak azaltmanın bir yoluydu. lozan ile aynı istanbul rumları gibi korunan batı trakya türkleri 1955 yılında bunu yaşıyordu türkiye'ye gelip, vatandaş oldukları yunanistan'a dönmek istediklerinde. buradan

düşünsene uluslararası antlaşmayla hakları tanınmış yunan vatandaşısın. yazın istanbul'a geliyorsun ve dönüşte ülkeye giremiyorsun. evini, malını mülkünü falan da unut! onları bir takım komisyonlar yönetecek artık. sana ait evin içinde aile fertlerin varsa onlara da şuut!

aynı sene 6-7 eylül olayları öncesinde, insanların yunanistan'daki soydaşları için duydukları endişeler basın yoluyla had safhada tırmandırılmıştır. iki taraflı bir şekilde lozan falan kalmamıştır ortada. bildiğin iki koca devlet, adeta çanak çömlek patladı lan yemişim antlaşmayı demiştir.

etnik metnik diyerek vatandaşlıktan çıkartan yunanistan'ın yediği halta duyulan öfke, istanbul'da hiç bir suçu olmayan rum vatandaşa patlamıştır.

6 eylül 1955 tarihinde önce radyo, sonra da gazeteler aracılığıyla selanik'te atatürk'ün evinin bombalandığı haberlerinin yayılması ile, en başta da rum azınlıklara yönelik saldırı ve yağmalamalar başlar.

ilk saldırının başladığı yer olan şişli'de büyüyen öfkeli topluluk, ardından kumkapı , sonrasında da samatya , daha sonra da yedikule ve beyoğlu taraflarına geçerek gayrimüslimlerin yoğun olarak yaşadıkları semtlere yöneldiler. rum azınlığa karşı başlayan öfke okları, daha sonra ermeni ve yahudi azınlıklara da yönelir. işyerleri saldırıya uğrayıp malları yağmalanmaya başlar. bu yağmalama ve saldırıdan türkler'in işyerleri de payını alır.

saldırılar 7 eylül sabahına kadar devam eder. içlerinde kilise ve sinagog gibi dini mabetlerin de olduğu 5 bini geçkin taşınmazlar zarara uğratılır. 70 kadar rum kilisesi yakılır, maddi değeri yüksek mallar sokaklara dökülüp yağmalanır. türk matbuatına göre 11 kişi, dış kaynaklara göre 15 kişi hayatını kaybetmiştir. yaralı sayısı da kaynağına göre 30 kişiden 300 kişiye kadar değişir. olaylara sebep olarak ortada kışkırtma olduğu kesindir. bu kışkırtma kimine göre özel harp dairesi tarafından tertiplenmiştir , kimine göre de ingiliz parmağı gibi dış güçler işin içinde vardır. ama istedikleri sonuca ulaştıkları da su götürmez bir gerçektir.

ilk olarak türk düşmanlarını başlıktan alalım. burada bir rum var, size malzeme çıkmaz. ılk olarak şunu söylemek istiyorum ki bir rum olarak bu tip olayları asla türk milletine mal etmedim.
ancak 6-7 eylül olayları türkiye cumhuriyeti tarihindeki en rezil olaylardan biridir. cumhuriyetin ilk dönemindeki idari kademedeki rum-yunan düşmanlığının en belirgin sonuçlarından biridir. istanbulda yaşayan yaklaşık 90 bin yurttaş kasıtlı olarak devlet eliyle saldırıya uğrayıp yerinden yurdundan edilmiştir. sebebini anlayamadığım şekilde 30 un üzerinde etnik grubun yaşadığı türkiye de sayıları taş çatlasın 100 bin olan rum nüfus devlete batmıştır. ve ülkenin kurulduğu günden itibaren kasıtlı olarak bir düşmanlık politikası izlenmiştir. nüfus mübadelesi ve bu olay en büyük kanıtıdır. aslında bu durum tek taraflı değildi, keza yunan tarafında da büyük bir türk düşmanlığı vardı ve onlarda çeşitli şekillerde bu azınlıktan kurtulmaya çalıştı. anlayacağınız filler tepişti çimenler ezildi.

"türk" denince aklıma gelen zibilyar vandallıktan sadece birisi. omuğaaaaa goyummmmm......
atamızın evini bombalamışlar laaaa, yakınnnnn, yıkınnnn... nice tekrarları var lan bunun.
camide bira içmişler lannnnnnnnnnnnn goşşşşşşşşşşşşşş, aziz nesin allah yok demiş lan goşşşşşşşşşşşş yakın oteliiiiiiii

ya ülkenin yarısı asgari ücretle çalışıyor millet hala kimlik siyaseti peşinde. ya bunlar aç karın doyduktan sonra tartışılacak meseleler.

68. yıl dönümü olan acı olay, hoşgörü katliamı. ülkenin çehresini değiştiren pek çok olaydan biridir.

utanç günü'dür.

6 - 7 eylül 1954'te kendi yurttaşlarına soykırım yapan güzide ülkemiz türkiye'nin, cezayir'de, özellikle 1945 yılından başlayarak sistematik bir soykırım uygulayan fransa'nın yanında durduğunu, cezayir'le ilgili her bm kararında fransa'nın destekçisi olduğunu biliyor muydunuz.

bu ülkenin eşit ve onurlu bireyleri olmak isteyen her yurttaşına kan kusturan olaylardan biridir. daha neler mi var?
dersim, maraş, çorum, sivas... hangisini sayalım ki

neymiş lan bu 6-7 eylül diyen z kuşağı yazarlarımız olabilir...

bu ülkenin en eski yerli halkı olan rum yurttaşlara, ölüm ve yağmanın reva görüldüğü alçak bir olaydır.