mezacen geleceğe dönük bir miras , bir eser bırakmak .
gerçek anlamda da öyle .
devamını gör...
bu hissin nasıl olduğunu hep merak ederdim ve çocukken belli başlı isteklerimin arasındaydı. babama "bahçede o kadar ağaç var, neden hiçbiri benim değil? bir tane benim için ekemez miyiz?" demiştim. o da "buradakilerin hepsi bizim zaten. istediğini seçebilirsin." demişti ama ben "nasıl ya, öyle istediğimiz de olabiliyor mu? ama bunlar çok büyük, ben benim gibi küçük istiyorum benle büyüsün." demiştim. sonra unutuldu gitti. depremden 5-6 ay sonra kuzenlerime okulda meyve ağacı fidanları dağıtılmış. getirip balkonumun önündeki minik bahçemin kenarına bırakmışlardı. çok imrendim ve sonradan fark ettim ki onlar adına ben daha çok sevinmişim. (: bu onları da çok mutlu etmiş sanmıştım da onlar umursamamıştı. bir de limon ağacı yani. "ekmeyeceksen benim olabilir mi?" demiştim. ve vermişti. sonunda ağacım olmuştu. çok duygulanmıştım. ilk hasatı o kuzenimle paylaşacağım mesela. ilkler benim için önemli ve anlamlı. mutlu etti o kadar o yüzden. yoksa ağacımın ilk meyvelerini öyle herkesle paylaşacak değilim. o sadece benim. (sevdiğim şeyler de çok cimriyim.)
hızlı meyve vermesine de şaşırdım mesela ama çok hoşuma gittiiiii.
devamını gör...
sevaptir. dikiniz.
devamını gör...
fidani zamaninda dikmemenin sonu husrandir.

tipki insani zamaninda egitememenin sonunun da husran olmasi gibi.
devamını gör...
her şeye rağmen devam edilmesi gereken eylem. bu bir tür savaş gibi, iyiyle kötünün, yaşamla ölümün savaşı. umutsuzluğa kapılıp bırakırsak ne olacak? asıl işte o zaman savaşı ve tüm doğal varlıklarımızı kaybedeceğiz. olmasından korktuğumuz şey savaşmayı bıraktığımız için gerçekleşecek, kaybettiğimiz için değil.

ormanlar yanar, ama küllerin arasından yeni fidanlar yeşerebilir. hatta bazen bir ormanı kontrollü şekilde yakmak, ileride kontrol edilmesi güç bir yangın oluşmasını engelleyebilir. yangınlar doğanın bir parçası, yaşlı ağaçlar ölecek ki genç fidanlar, otlar, çiçekler ve toprak güneş alabilsin. bu yüzden her ne sebeple olursa olsun, kaybettiğimiz ormanlarımızı tekrar yeşertmeliyiz. yada doğal olarak hiç orman bulunmamış konya gibi yerlere ise bölgeye özgü çalılar, otlar, yabani çiçekler ekmeliyiz. tek tip ağaçlar hatta tek tip çamlar dikmek yerine gerçek bir ormanı taklit edecek şekilde dikim yapmalıyız. farklı türde bitkiler, yosunlar, bazı yerlerde çürümeye bırakılmış ağaç gövdeleri, ağaçların etrafında ve dökülmüş yaprakların altında yetişen mantarlar, ağaçlara yuva yapıp çevredeki zararlı böcekleri yiyen kuşlar, saklanan sincaplar, kirpiler, ufak bir su akıntısı yada kurbağalara, böceklere üreme imkanı veren su birikintisi...

yani böyle bir amaçla hareket ettiğimizde, sadece ağaç dikmiş olmuyoruz. diğer canlılara bir yaşam alanı sunmuş oluyoruz, onların evine bir "tuğla" da biz koymuş oluyoruz. buradan buradan2

hem yaşadığımız şehrin hem ülkemizin hem de gezegenimizin hayat döngüsünü iklim değişikliğine ve kurak koşullara uygun olarak devam ettirebilmesi için hayatın adapte olması ve bizim de doğadaki en akıllı canlı olarak yardım etmemiz şart. (bkz: tema) yada yaşadığınız şehirdeki yerel gönüllü dernekleriyle birlikte hareket edebilirsiniz. chatgpt'den bilgi alarak iklime, dikilecek alana, topraktan çektiği su ihtiyacına göre yerli ve erozyona karşı faydalı olabilecek türleri öğrenebilirsiniz. yerli yada değişen iklim koşullarına uyum sağlayabilecek ağaçlar dikmemiz çok önemli. çünkü ağaç dikmek bölgedeki su kaynaklarını yok edebilir yada su kaynaklarını geri canlandırabilir. bunları göz önünde bulundurarak bu yıl sonbahar aylarında ağaç dikmek hepimizi meşgul etmeli.

bir kişinin tükettiği oksijeni karşılamak için 7-8 tane olgun ağaç gerekli. bkz popüler bilim ağacın ürettiği oksijen elbette ışık ve su miktarına, çevresindeki diğer ağaçlara, toprak yapısına göre farklılık gösterecektir. ama ortalama bir değer bu. ve bir ağaç ortalama 20 yıl sonra yetişkinliğe ulaşıyor. o yüzden kendinize yetecek kadar oksijen üretecek ağaçları dikmek için en uygun zaman 20 yıl önceydi. sonraki en uygun zaman ise şimdi.

ben şahsen 8 tane yetişkin ağacımın olduğunu bildiğim için iyi hissediyorum. ama ağaçlar yaşlandıkça yeni fidanlar da dikilmeli ki 20 yıl daha yetişsinler diye beklemeyelim. ayrıca ağaçların kimisi hastalanır, kimisi yanar, kimisi fırtınada devrilir. o yüzden her yıl yerel örgütlerle birlikte sahaya gidip fidanları toprakla buluşturmak gerek. elimiz toprağa değmeli, fidanları 2-3 yıl boyunca kökleri büyüyene kadar sulamalıyız. aşağı yukarı bir ağaç 80-100 yaşına geldiğinde devrilme riskinden dolayı kesilmeli ve çevresindeki genç ağaçlara yol açmalı deniyor. bunun gibi etmenleri düşünüp orman müdürlükleri ve diğer yetkililer işlerini doğru yapıyorlar mı yoksa ormanlarımızla ilgilenmesi gereken kadrolar birilerinin tanıdıklarıyla mı doldurulmuş, sorgulamamız gerek.

şu adamın videolarını izleyin. aylar önce izleyip hayran kalmıştım. elbette onun gibi yüzlerce dönüm ormanlık arazi alamayız yada herkes ormanın içinde bir çiftlikte yaşayacak değil. yine de ülke çapında her şehirde bu adamın yapmaya çalıştığı şeyleri türkiye'ye uyarlayarak doğal hayatı canlandırmamız hayati bir değer taşıyor. bunu çevre örgütleriyle herkesin elini taşın altına koyduğu insanlara ortak bir amaç ve topluluk sağlayan projelerle başarabiliriz bence. sivil toplum böyle bir şey değil mi zaten? canlı çeşitliliğiyle övündüğümüz topraklarımızı korumamız lazım. yoksa türkiye çöl ülkelerinden farkı kalmayan, göçmen kuşların uğramadığı, toprağında solucanların gezmediği, kum fırtınaları görmeye başladığımız bir yere dönebilir. şimdi bile konya çevresi ile güneydoğu oldukça hassas bir durumda. bu bölgelerde en azından köy ve şehirlerde çift sıra ağaçlı sokaklar bile ısı adası denilen yerleşik hayattan kaynaklı sıcaklığın etkilerinin arttığı bölgeleri kontrol altına alabilir ve insanlarımıza ağaçların gölgesi altında konforlu bir hayat sunabiliriz. çin ve afrika inatla çölleşmeyle* savaşıyor, biz de yapabiliriz.
devamını gör...
doğa birbirini üreten bir süreçler bütünüdür. ağaç dikimide insan-doğa ilişkisinin karşılıklı bir gereğidir. insan bu sürece doğru bir anlayışla katılmadığında, oluşan çatışmanın kaybedeni olacağı kesindir. çünü sonuçta daima doğa kazanır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ağaç dikmek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim