amerika birleşik devletleri

başkanlık sistemi ile yönetilen ve eyaletlere ayrılmış bir ülke.

dünyanın en güçlü ülkesi olarak lanse edilen ve bu algıyı her saniye medya aracılığı ile pekiştirdiği politikası, çağımızın en çok konuşulan politikalarından sadece birisi.

katil olan. dünyadaki bir çok karışıklığın doğrudan planlayıcısı, organizatörü.

9.826.630 km²lik alanda, 2017 yılı tahmini verilerine göre 340.250.216 nüfusa (yıllık nüfus artışı oranı %0.80) sahip ülkenin resmi dilindeki (ingilizce) adı "united states of america"

dünyada ilk defa atom bombası kullanan, yüzbinlerce insanın ölümüne, ondan sonra doğan nesillerin engelli olmasına sebep olan muhteşem ülke.
sscb ile yaşadığı soğuk savaş sırasında birçok ülkede desteklediği kukla yöneticilere darbe yaptıran, on binlerce insanın ölümüne, milyonların eziyet çekmesine neden olan mis gibi ülke..
vietnam 'a yoktan bir bahane ile girip, boyunun ölçüsünü alan, ancak yine de 1 milyonun üzerinde insanın ölümüne sebep olan fırsatlar ülkesi..
iran 'daki rejimi beğenmediği için, komşu ırak 'ta kukla saddam rejimini yaratan, böylelikle binlerce insanın ölümüne sebep olan iran-ırak savaşının çıkmasına ön ayak olan, bu savaş sırasında her iki ülkeye silah satarak win-win felsefesini hayata geçiren zeki insanların ülkesi.
yarattığı saddam ile baş edemeyince, ülkeye özgürlük getirme bahanesiyle ırak 'a saldıran, mazlum ırak halkına, kan ve gözyaşı bırakan, her hafta ortalama 150 insanın ölümüne sebep olan şu an ki kaotik cehennemi yaratan kudretli ülke.
dünya üzerindeki hemen hemen bütün çatışmalarda mutlaka payı bulunan barış güvercini ülke.
dünyanın en büyük silah satıcısı olan, en büyük nükleer başlık rezervine sahip ülke.
dünyanın en büyük emperyalist gücü.
dünyanın üçte birini sömürge haline getirmiş eşitlikler ülkesi.
tüm bunlar olurken, halkına şekerli yiyecekler, saçma gündemler vererek uyutan, onları mutlu olduklarına inandıran kibarlıklar ülkesi.
her abd başkanın elinde hiç silinmeyecek kan vardır, ona oy veren abd vatandaşlarının da..

kaostan beslenen bir ülke olduğu kanaatindeyim.

şu aralar seçim gündem olan ülke

bugünlerde güç kaybetmeye başlamış ülke . sebebi ise güç kazanmasına sebep olan göç ile çeşitlilik sağlama politikasının artık doyum noktasını aşmasıyla alınan göçlerin ülkeye faydadan ziyade zarar vermeye başlamasıdır. ama buna rağmen bugünlerde hala yaşanılabilir bir ülkedir.

4 temmuz 1776 tarihinde birleşik krallık'a başkaldıran doğu yakasındaki on üç koloni'nin amerikan bağımsızlık bildirisi'ni imzalamalarıyla kurulan devlet. daha sonra vahşi batı adını verdikleri batıya genişleme politikası güttüler ve kızılderililerin soykırımdan geçirilmesi süreci başlamış oldu.

elli tane eyaleti vardır. alaska'yı ruslardan satın alarak topraklarına katmışlardır. her eyalet aslında birer devlet statüsündedir. avrupa birliği'nin bir üst versiyonu olarak düşünülebilir. ayrıca pek bilinmez ama porto riko da abd'ye bağlıdır ama eyalet statüsünde değildir, abd seçimlerinde oy kullanamazlar.

20 yıl içerisinde siyasi, ekonomik ve askeri gücünü çine kaptıracak ülke. abd'yi abd yapan şey ülkedeki demokrasi ve tıkır tıkır işleyen yargı sistemi. ayrıca dünyanın en büyük şirketlerine ev sahipliği yapmasından dolayı ekonomisi muazzam derecede güçlü. fakat, ilerleyen süreçlerde çinli şirketler, ucuz iş gücünden faydalanarak, abd menşeili ürünlere göre oldukça ucuza sattığı ürünlerle hızlı bir büyüme içerisine girerek abd'li şirketleri sollayacaktır. çin muazzam bir insan gücüne sahip. yapabilecekleri şeylerin bir sınırı yok. dünyanın ekseni yavaş yavaş doğu asya'ya doğru kayıyar.

soğuk savaş yıllarında nevada çölleri üzerinde atom bombası denemeleri yapıp, hem atmosferde, hem de çölde yerin altında onlarca atom bombası patlatmak suretiyle her yeri zehirlemiştir. daha sonra bu bombaların yarattığı nükleer serpintiden neredeyse gece parlayacak hale gelen sütleri imha etmek yerine fakir mahallelerde okul çocuklarına dağıtmış, kendi vatandaşının üzerine yıllarca stronsium 90 ve sezyum 137 yağdırmıştır. abd'deki felaket boyutlardaki kanser salgınını bilen biliyor.

günümüzde ise kendisine vergi veren vatandaşı yerine kapitalist baronlara hizmet ettiğinden, dünyanın her yerinde kota konan, bazı yerlerinde yasaklanan yüksek fruktozlu mısır şurubu belasını bol kepçeden herkese yedirip nüfusun %60'ından fazlasının obez olmasına göz yummuş, japonya'nın fukushima radyasyonları bulaşmış diye çöpe attığı balıkları ithal edip kendi vatandaşına yedirmiş, 2008 mortgage krizinde milyonlarca kişi evinden ve bütün birikiminden olurken bu krizin baş mimarı olarak ceplerini dolduran dolandırıcı bankerleri 'bailout' programıyla adeta ödüllendirmiş, vatandaşın vergilerinden trilyon dolarları ceplerine koyup, o paralarla milyon dolarlık çılgın lüks partiler vererek kendilerinin yüzünden evinden barkından olan vatandaşla alenen alay etmelerine sesini çıkarmamıştır.

kendi vatandaşına bunları reva gören bir devletin elalemin vatandaşına nasıl muamele etmesini bekliyoruz ki?

amerika devleşik birletleri

her seçim döneminde sanki birbirine taban tabana zıt ideolojik anlayıştaymış gibi -cumhuriyetçi ve demokrat- iki farklı başkan adayı ortaya çıkartıp, vatandaşlarına bir seçim yanılsaması yaratarak -aralarında bu tiyatroyu yemeyen de çoktur lakin yapacak fazla birşey de yoktur- bunlardan birini seçtiren ve mevcut, önceden ince ince planlanmış savaş ve sömürü politikalarını uygulayan devasa ülkedir. tüm ülkelerin tyrannosaurus u denebilir.

kendi vatandaşlarına pek tabiidir ki en demokratik hakları tanıyacak ki küresel sömürü politikalarının baş aktörlüğünü yaparken muhalif sesler yükselmesin. bu arada vatandaşlarının önemli bir bölümü de sömürdüğü ülkelerden "illallah" deyip kaçmış kimselerin buraya beyin göçü yapmaları sonucu meydana gelmiştir. evet, yaşadığın ülkede öküz bol, öküzlükler de tabiidir ki bol, lakin abd gibi bir küresel gücün de amacı bu tip ülkelerdeki öküzlüklere bolca prim vermektir. en sevdiği, en rahat çalıştığı hükümetler, ülkelerindeki olumsuzlukları, ilkellikleri daha da artıran, kazanılmış demokratik hakları daha da gerileten hükümetlerdir. hal böyle iken tüm dünyaya demokrasi yayan havari konumunda kendilerini tanımlarlar.

aynı zamanda doğum turizmi olan ülke. dünya üzerinden bir çok kadın çocuğunu bu ülkede doğurmak için doğumdan önce buraya gelir. amerika birleşik devletleri de bunu bir turizme dökerek bu kadınlardan maksimum oranda ekonomiye katkı sağlamasını bilir. işte kapitalizmin ağa babası böyle olunuyor arkadaşlar kolay değil.

50 tane eyaleti barındıran, bu eyaletlerin her birini temsilen bayrağında 50 tane yıldız bulunan ülke.

gelişmiş ülkeler arasında siyaseti türkiye'ye en çok benzeyen ülkedir. evrim teorisi'nı darwin şeytan'in etkisiyle ortaya attı diyen mi istersin, zamanında yahudi adayı nazi olmakla suçlayan mi istersin, bizdekiler kadar olmasa da manyağı boldur.

aynı zamanda (bkz: donald trump)

bence dünyanın en yaşanılabilir ülkelerinden bir tanesi. bir kaç şehir dışında nüfus ülke geneline dengeli dağılmış durumda. işte yine bir kaç şehir dışında nüfusu bir milyonu geçen bildiğim kadarıyla hiç şehir yok. bu ilk başta önemsiz gibi görünmesine rağmen türkiye'nin büyükşehirlerinde yaşananlar nasıl üst üste alt alta yaşadıklarını bir hayal etseler ne kadar önemli bir durum olduğunu anlayabilirler. sadece nüfus değil tabiki. gelişmişlik de ülke genelinde dengeli bir şekilde gelişim göstermiş. yemyeşil ve sağlıklı kentler de cabası.

hepsinden önemlisi devletin dünyayı yönetiyor. insanlık tarihinde bu kadar muazzam bir güce erişmiş belki bir roma vardır. bir ikincisini sayamayız. buna bağlı olarak amerikan vatandaşısın ve sen dünyanın neresinde olursan ol devletin seni koruyup kolluyor. dünyanın bir çok yerinde amerikan pasaportunun saygınlığı var. en büyük anti amerikancıların bile en büyük hayali bir gün amerika'ya kapak atmak gibi bir gerçeklilik de göz ardı edilmemeli.

bu saydıklarım içerisinde politika benim için ikincil planda. politikadan daha önemli şeyler var sosyo ekonomik gelişmişlik gibi, medeniyet gibi. amerika bu konularda aşmış kendini. politikaya gelecek olursak amerika'nın işgal girişimlerini tabiki her normal insan gibi desteklemiyorum ama uluslararası politikanın doğası bu herkes tuttuğuna gibi bir durum var. yapacak bir şey yok. türkiye adam gibi bir devlet olaydı da uzun vadeli bölgesel ve küresel planları olsaydı, amerika gibi olaydı.

amerika'yı güzelce yalayıp yuttuğuma göre green card başvurum için bir güzellik yapılır herhalde.

halkı seçim sonuçlarını pek merakla bekler. ha biri ha öbürü, sanki bir şey değişecek!

kendi kıtası kendine yetmeyeceği için orta doğu dan hiçbir zaman çekilmeye yeltenmeyecek ülkedir.

birkaç yıl içinde yerleşmeyi planladığım ülke. kimin başkan olduğundan bağımsız; devlet, hukukun üstünlüğüyle işler. amerika rüyası eskisi gibi olmasa da birçok konuda avrupa'nın önündedir. -pek tabi bazı konularda gerisinde-

t: green card tutturulsa çokomelli olan ülkedir.

dünyanın tanrısı.