121.
122.
özgürlüklerin kurallarla büküldüğü ülkedir.
kağıt paralarının üzerinde tanrı amerika'yı kutsasın yazar.
başkanlık ile yönetilir ancak başkan kafasına göre hareket edemez. alırlar aşağıya.
obezi fazladır.
bağımsız filmleri boktandır.
kapitalizmin baş tacıdır.
kağıt paralarının üzerinde tanrı amerika'yı kutsasın yazar.
başkanlık ile yönetilir ancak başkan kafasına göre hareket edemez. alırlar aşağıya.
obezi fazladır.
bağımsız filmleri boktandır.
kapitalizmin baş tacıdır.
devamını gör...
123.
elbet birgün....
devamını gör...
124.
dünyaya tüketim ekonomisini dikte eden ve kendi ekonomisini bu sonsuz tüketim anlayışı üzeri kurmuş olan ülkedir.
kısa süreli ekonomik büyüme ve birkaç kişinin refahı için tüm dünyanın ırzına geçmeyi hak gören bu zihniyeti eleştirmeniz, bazı ortamlardan şutlanmanıza bile sebep olabilir.
komünizmi savunmuyorum. ancak, bu hemen her şeyi hızlıca elde etme hırsı ile yanıp tutuşan kapitalist yaklaşım dünyayı ve insanlığı tüketiyor.
dünya, sadece bir ülkenin veya bir milletin zevklerinin esiri olamayacak kadar değerli bir gezegen. dünyanın ve insanlığın bu aç gözlü finansörlere teslim edilmemesi gerekiyor.
özetlemek gerekirse, dünyaya hem mental, hem fiziksel, hem de finansal hastalık yayan ülkedir.
kısa süreli ekonomik büyüme ve birkaç kişinin refahı için tüm dünyanın ırzına geçmeyi hak gören bu zihniyeti eleştirmeniz, bazı ortamlardan şutlanmanıza bile sebep olabilir.
komünizmi savunmuyorum. ancak, bu hemen her şeyi hızlıca elde etme hırsı ile yanıp tutuşan kapitalist yaklaşım dünyayı ve insanlığı tüketiyor.
dünya, sadece bir ülkenin veya bir milletin zevklerinin esiri olamayacak kadar değerli bir gezegen. dünyanın ve insanlığın bu aç gözlü finansörlere teslim edilmemesi gerekiyor.
özetlemek gerekirse, dünyaya hem mental, hem fiziksel, hem de finansal hastalık yayan ülkedir.
devamını gör...
125.
amerika kirleşik devletleridir.
devamını gör...
126.
20nci yüzyıl ve 21nci yüzyılın ilk yirmi yılında tüm dünyada iki yüz milyondan fazla insanın "demokrasi" uğruna katleden ya da katledilmesine neden olan ülke.
"tutukluyu getirdiler. gözleri ve elleri arkasından olmak üzere bağlıydı. sırt üstü tahta bir masaya yatırıp bacaklarını havaya kaldırıp kıçına bir otomobil susturucusu soktular. susturucunun içine bir sıçan koydular ve ağzını kapatıp ısıtmaya başladılar. farenin gidebileceği tek yer tutuklunun bağırsaklarıydı. tutuklu canhıraş bağırmaya başladı. diğer tutuklulara da izlettiler"
bu satırlar abd'nin marksizmden kurtardığı (!) şili'de abd'nin dostu askerlerin yaptığı işkencelerden birisi.
guantanamoya hapsettikleri insanları konuşturmak için afganistan'da yaşayan aile bireylerini teker teker öldürmeyi ve öldürülmelerini online olarak tutukluya izlettirmeyi saymıyorum.
yıkılması, parçalanması ve tüm yöneticilerinin susturucu fare yöntemiyle infaz edilmesi gereken devlettir.
"tutukluyu getirdiler. gözleri ve elleri arkasından olmak üzere bağlıydı. sırt üstü tahta bir masaya yatırıp bacaklarını havaya kaldırıp kıçına bir otomobil susturucusu soktular. susturucunun içine bir sıçan koydular ve ağzını kapatıp ısıtmaya başladılar. farenin gidebileceği tek yer tutuklunun bağırsaklarıydı. tutuklu canhıraş bağırmaya başladı. diğer tutuklulara da izlettiler"
bu satırlar abd'nin marksizmden kurtardığı (!) şili'de abd'nin dostu askerlerin yaptığı işkencelerden birisi.
guantanamoya hapsettikleri insanları konuşturmak için afganistan'da yaşayan aile bireylerini teker teker öldürmeyi ve öldürülmelerini online olarak tutukluya izlettirmeyi saymıyorum.
yıkılması, parçalanması ve tüm yöneticilerinin susturucu fare yöntemiyle infaz edilmesi gereken devlettir.
devamını gör...
127.
devlet olarak dünyanın en güçlü devletidir. otoriteyse otorite, yönetimse yönetim, kurallarsa kurallar. amerika’yı eleştirirken insanların genellikle sığındığı güvenli liman, amerika’nın şirketler tarafından yönetilmesidir. kısmen doğrudur. şirketler tarafından yönetildiği için ekonomik açıdan güçlüdür. ekonomik açıdan güçlü olduğu için halkına söz geçirebilmektedir. halkına söz geçirebildiği için mutlak gücünü dünyada kullanabilmektedir. yoksa istediği kadar füzesi olsun, caydırıcılığı birkaç isyanla tepetaklak olabilir. amerikanın bittiği gün kendi içinde isyanlar olacağı gündür. rusya’dan çinden gelecek füzeler abd’yi bitirmez, keza ekonomik olarak abd’ye yapılacak ambargolar da etki etmez, abd ithalat ihracat ülkesi değildir, iç üretim ülkesidir. ekonomisi tamamen üretime dayalı, eyaletlerden oluşan ve eyaletler arası ticaret ülkenin kendisine yeten bir ekonomik sistemden bahsediyoruz. insanlar bu sistemi inşa ederken, kendilerinden sonra gelenlerin çok çabalamadan doğru girişimlerle kolay zengin olabileceği bir açıklık bırakmışlardır ki, bizim gibi ülkelerde en büyük sıkıntı budur. harika bir fikrin vardır, ekonomik girişimlerini yaparsın, şanslıysan iyi para kazanırsın ancak senden sonra gelecekleri çok düşünmeden, piyasa dominasyonunu ve küçükleri sindirmeyi öyle baskın yaparsın ki, çok az insan ekmek yiyebilir.
bunlar sıkıcı veriler ve göstergeler, beni abd insanı çok cezbediyor, yani gözümüzde büyüttüğümüz o koskocaman devletin bireyleri arasında genel kanıda o kadar bir basitlik ve düzlük var ki. bu insanlar kendilerini geliştirmedikleri için de suçlu değiller ama, çünkü vatandaşı olduğunuz devlet –sağlık ve eğitim harcamaları haricinde- size büyük olanaklar sunuyor, şirketlerde abd vatandaşı olduğunuz zaman(azınlıklar hala yer yer dışlanmaktadır) birazcık kafanız çalışıyorsa rahat bir ömür geçirip, keyifle tüketip sonra yok olabiliyorsunuz.
şöyle düşünün, bizim yaşadığımız bölgedeki insanlar olarak kendimizi sürekli geliştirmemiz lazım ki geride kalmayalım. kendi alanım olan dış ticaretten örnek verirsem, ben bir şirkette fatura,konşimento,muhasebe,müşteri görüşmeleri, sevkiyat düzenlemeleri, lojistik, paketleme, teslim şekilleri, tahsilat, üretim gibi çoğu şeyi bilmem lazım ki ortalama halli bir maaş alıp ‘hayatta kalayım’. aynı zamanda bu işleri yaparken yurtdışındaki insanın dilini öğrenmem gerekmekte, ilkokuldan beri her sene en baştan başladığımız, ingilizce.
ancak abd’de işler böyle yürümüyor, adam sadece paketleme biliyorsa başka bir şey öğrenmesine gerek yok, muhasebeyse diğer konular hakkında fikrinin olmaması daha iyi, pazarlamacıysa sadece müşteri tutup getiriyor vs. vs. çünkü kaynak bol, hem adil ödeme alıyorlar hem de firma zaten para rahat kazanıyor, hem insan kaynağı kolay hem de üretim para kaynağı. biz burada saatlerce çalışıp zaten hakkımız olan mesai ücreti aldığımızda bile firma en azından ödüyor diyoruz, adamlar yarım saat fazla çalıştığı ödenmediği zaman çatır çatır dava açıp firmanın itibarını mahvedebiliyor.
abd ile kendi insanımı karşılaştırdığım zaman şunu her zaman savunurum, ortalama bazında bakıldığı zaman ortalama bir abd’de üniversite mezunundan ortalama bir türk üniversitesi mezunu genç arasında dağlar kadar fark vardır. türk genci kendini aşırı geliştirmek zorunda olduğu için daha kabiliyetlidir, strese daha dayanıklıdır, daha az masraflıdır ve daha çok işi tek başına yapabilir. ancak verimliliği tartışılır, bizim çocuklarımız çok şey biliyorlar ama çok yoruyor bu ülke onları.
abd halkında bizde de olduğu gibi cahil kesim çok fazla. yazının bu kısmına kadar sabredip okuduysan zaten az çok biliyorsundur. redneckler’den bahsetmeyeceğim. onlar zaten cahilin timsali ama ben koyu hristiyan cahillerden bahsedeceğim.
bazen demografik fikir oluşsun diye instagramda rastgele gönderilerin altına girerim. buradan böyle yorum yapan kişilere tıklayıp profillerini incelerim. bir kesim var, ne amerikanın eliti ne amerikanın köylüsü. ‘’leigh’’ beyazları diyebilirim genellikle bu tarz dandik isimleri var. normal vatandaş görünümünde evangelistler. konforlu bir hayat süren, bembeyaz bir ailede doğmuş, sarı saçlı, bio’sunda illa ki incil’den bir passage yazan,corinthians 11 vs gibi, kendisinden daha beyaz bir koca bulmuş, 20 yaşında anne olmuş, üniversite bile okumadan motivational ve jesus’lu christ’lı postlar atan, dünyanın en az emeğiyle en büyük konforuna sahip olan, en büyük derdi pumpkin spice latte’nin yıl boyunca olmaması olan kaymak tabaka. aileden gelen zenginlik, katma değeri az olan işlerden para kaldıran kocası sayesinde bahçeli büyük evlerde oturan gençler. kocası da jesus jesus diye dolanır, imanlılardır, ama hak yemeye gelince onlardan ötesi yoktur.
şimdi bu insanların böyle olmaları hiçbir şekilde onların suçu değil. çünkü devlet zaten onlara bir ayrıcalık sunuyor. çok çaba sarfetmeden konforlu bir hayata sahip olabiliyorlar. neden çünkü ülkeleri dışarıya bağımlı değil. neden çünkü ülkeleri cayır cayır üretim yapıyor, adamlar dünyadaki olaylardan etkilenmiyor. sadece bu senelerde petrol fiyatlarından yakınıyorlar.
bir de patriot dediğimiz, özgürlüğü sadece silah satın alma olarak gören, republican kasa var ki evlerden uzak. hayatında doğru düzgün kitap okumamış, fox news ne söylerse ona inanan, çerez alır gibi silah alan, obez,cahil,dünyaya bir gram faydası olmayan kasa var. murricaa diye sokaklarda bağırırlar, kendileri için özgürlük silah almaktır ama başkalarının özgürlük hareketlerine ellerinde silahla eylemleri basarak giderler. ha bi de bu sığırlar, amerikanın en büyük sosyal problemi olan school shooting’lerin en büyük müsebbibidir. düşünsenize ya küçücük bir çocuksunuz ,okula gidiyorsunuz, en büyük korkunuz dersten kalmak değil, asosyal psikolojisi bozuk bir çocuğun makineli tüfekle bir gün okulu basıp sizi öldürebilme ihtimali. bu nasıl bir ülke arkadaş. düşündükçe içim ürperiyor.
her ne olursa olsun, devleti dünya üzerinde çeşitli suçlara karışmış, çıkarları için masum insanları öldürmüş, kendi ülkesinde yaşayan, konfordan kendini parçalayacak leigh’lerin lattesinin kahve çekirdeği azıcık acı olmasın diye dünyada terör estirmiş bir devlettir.
‘’parmak izlerinizi tetiğin üzerinde bulduk, eğer tiran arıyorsanız dönüp de aynaya bakın.’’
bunlar sıkıcı veriler ve göstergeler, beni abd insanı çok cezbediyor, yani gözümüzde büyüttüğümüz o koskocaman devletin bireyleri arasında genel kanıda o kadar bir basitlik ve düzlük var ki. bu insanlar kendilerini geliştirmedikleri için de suçlu değiller ama, çünkü vatandaşı olduğunuz devlet –sağlık ve eğitim harcamaları haricinde- size büyük olanaklar sunuyor, şirketlerde abd vatandaşı olduğunuz zaman(azınlıklar hala yer yer dışlanmaktadır) birazcık kafanız çalışıyorsa rahat bir ömür geçirip, keyifle tüketip sonra yok olabiliyorsunuz.
şöyle düşünün, bizim yaşadığımız bölgedeki insanlar olarak kendimizi sürekli geliştirmemiz lazım ki geride kalmayalım. kendi alanım olan dış ticaretten örnek verirsem, ben bir şirkette fatura,konşimento,muhasebe,müşteri görüşmeleri, sevkiyat düzenlemeleri, lojistik, paketleme, teslim şekilleri, tahsilat, üretim gibi çoğu şeyi bilmem lazım ki ortalama halli bir maaş alıp ‘hayatta kalayım’. aynı zamanda bu işleri yaparken yurtdışındaki insanın dilini öğrenmem gerekmekte, ilkokuldan beri her sene en baştan başladığımız, ingilizce.
ancak abd’de işler böyle yürümüyor, adam sadece paketleme biliyorsa başka bir şey öğrenmesine gerek yok, muhasebeyse diğer konular hakkında fikrinin olmaması daha iyi, pazarlamacıysa sadece müşteri tutup getiriyor vs. vs. çünkü kaynak bol, hem adil ödeme alıyorlar hem de firma zaten para rahat kazanıyor, hem insan kaynağı kolay hem de üretim para kaynağı. biz burada saatlerce çalışıp zaten hakkımız olan mesai ücreti aldığımızda bile firma en azından ödüyor diyoruz, adamlar yarım saat fazla çalıştığı ödenmediği zaman çatır çatır dava açıp firmanın itibarını mahvedebiliyor.
abd ile kendi insanımı karşılaştırdığım zaman şunu her zaman savunurum, ortalama bazında bakıldığı zaman ortalama bir abd’de üniversite mezunundan ortalama bir türk üniversitesi mezunu genç arasında dağlar kadar fark vardır. türk genci kendini aşırı geliştirmek zorunda olduğu için daha kabiliyetlidir, strese daha dayanıklıdır, daha az masraflıdır ve daha çok işi tek başına yapabilir. ancak verimliliği tartışılır, bizim çocuklarımız çok şey biliyorlar ama çok yoruyor bu ülke onları.
abd halkında bizde de olduğu gibi cahil kesim çok fazla. yazının bu kısmına kadar sabredip okuduysan zaten az çok biliyorsundur. redneckler’den bahsetmeyeceğim. onlar zaten cahilin timsali ama ben koyu hristiyan cahillerden bahsedeceğim.
bazen demografik fikir oluşsun diye instagramda rastgele gönderilerin altına girerim. buradan böyle yorum yapan kişilere tıklayıp profillerini incelerim. bir kesim var, ne amerikanın eliti ne amerikanın köylüsü. ‘’leigh’’ beyazları diyebilirim genellikle bu tarz dandik isimleri var. normal vatandaş görünümünde evangelistler. konforlu bir hayat süren, bembeyaz bir ailede doğmuş, sarı saçlı, bio’sunda illa ki incil’den bir passage yazan,corinthians 11 vs gibi, kendisinden daha beyaz bir koca bulmuş, 20 yaşında anne olmuş, üniversite bile okumadan motivational ve jesus’lu christ’lı postlar atan, dünyanın en az emeğiyle en büyük konforuna sahip olan, en büyük derdi pumpkin spice latte’nin yıl boyunca olmaması olan kaymak tabaka. aileden gelen zenginlik, katma değeri az olan işlerden para kaldıran kocası sayesinde bahçeli büyük evlerde oturan gençler. kocası da jesus jesus diye dolanır, imanlılardır, ama hak yemeye gelince onlardan ötesi yoktur.
şimdi bu insanların böyle olmaları hiçbir şekilde onların suçu değil. çünkü devlet zaten onlara bir ayrıcalık sunuyor. çok çaba sarfetmeden konforlu bir hayata sahip olabiliyorlar. neden çünkü ülkeleri dışarıya bağımlı değil. neden çünkü ülkeleri cayır cayır üretim yapıyor, adamlar dünyadaki olaylardan etkilenmiyor. sadece bu senelerde petrol fiyatlarından yakınıyorlar.
bir de patriot dediğimiz, özgürlüğü sadece silah satın alma olarak gören, republican kasa var ki evlerden uzak. hayatında doğru düzgün kitap okumamış, fox news ne söylerse ona inanan, çerez alır gibi silah alan, obez,cahil,dünyaya bir gram faydası olmayan kasa var. murricaa diye sokaklarda bağırırlar, kendileri için özgürlük silah almaktır ama başkalarının özgürlük hareketlerine ellerinde silahla eylemleri basarak giderler. ha bi de bu sığırlar, amerikanın en büyük sosyal problemi olan school shooting’lerin en büyük müsebbibidir. düşünsenize ya küçücük bir çocuksunuz ,okula gidiyorsunuz, en büyük korkunuz dersten kalmak değil, asosyal psikolojisi bozuk bir çocuğun makineli tüfekle bir gün okulu basıp sizi öldürebilme ihtimali. bu nasıl bir ülke arkadaş. düşündükçe içim ürperiyor.
her ne olursa olsun, devleti dünya üzerinde çeşitli suçlara karışmış, çıkarları için masum insanları öldürmüş, kendi ülkesinde yaşayan, konfordan kendini parçalayacak leigh’lerin lattesinin kahve çekirdeği azıcık acı olmasın diye dünyada terör estirmiş bir devlettir.
‘’parmak izlerinizi tetiğin üzerinde bulduk, eğer tiran arıyorsanız dönüp de aynaya bakın.’’
devamını gör...
128.
bakin ben kendimi bildim bileli coker bu ulke. nasil turkiye'de her sene `bu kis komunizm gelecek` dendiyse, senelerdir de amerika coker. turkiye'de karsilastiginiz insanlar `amerika cokuyor degil mi` diye sorar. yok abi cokmuyor iste, cokse orada ne isim var. donerim almanya'nin bile kiskandigi, enflasyonun olmadigi, kadinlarin sokakta taciz edilmeden yurudugu, trafikte tartisma sonucu vurulmadiginiz, bedavaya egitim ve saglik aldiginiz, liyakat sahibi insanlarca ve kuvvetler ayriligi prensibiyle yonetilen bir demokrasiyle taclanmis cennet vatanima.
ama ne yazik ki cokmuyor abicim burasi. cokse, gurulu duzenimi de biragip donecem.
ama ne yazik ki cokmuyor abicim burasi. cokse, gurulu duzenimi de biragip donecem.
devamını gör...
129.
afganistan'a girip uyuşturucu ticareti yaparak demokrasi getirdik diyen sözde demokrasi milleti ırak'a defalarca girip sözde demokraso getiren ülke işide silah satan ypg, pkk gibi örgütleri destekleyen talabani'yi saddama darbeye karşı destekeleyen devlet.
özet: sözde demokrasi devleti olan işgalci devlet.
not: kızılderililere zehirli battaniye dağıtıp katliyam yapan sözde barış devleti.
özet: sözde demokrasi devleti olan işgalci devlet.
not: kızılderililere zehirli battaniye dağıtıp katliyam yapan sözde barış devleti.
devamını gör...
130.
amerika.
halkının öbür ülkelerle hiç alakası yok. umurlarında bile değil.
devlet desen tokatlayıp alıyor ne isterse.
biz de ameriga yabıyor ağbi diyoruz.
orada da kiralar bahalı amerigalılar aç aç diye kendimizi avutuyoruz. tek üstün olduğumuz nokta siyasi iktidar sahiplerinin mal varlıkları.
halkının öbür ülkelerle hiç alakası yok. umurlarında bile değil.
devlet desen tokatlayıp alıyor ne isterse.
biz de ameriga yabıyor ağbi diyoruz.
orada da kiralar bahalı amerigalılar aç aç diye kendimizi avutuyoruz. tek üstün olduğumuz nokta siyasi iktidar sahiplerinin mal varlıkları.
devamını gör...
131.
doğal ömrünü tamamlamasına hemen hemen 60 sene vardır.
devamını gör...
132.
meksika sinirindan kacak girenlerin sayisi son iki yilda korkunc rakamlara ulasti. el paso sokaklarinda yatan bir suru gocmeni kendim gordum, rezalet. biden bunagi ve demokratlar ne yaptiklarini cidden bilmiyorlar. ulkede 12 milyona yakin illegal gocmen var. burada hismi akrabasi olmayanlar sokaklarda yatiyor resmen.
devamını gör...
133.
pembe g*tlu cihangir solculari ve `islam renk korudur` diyen dumbelek siyasal islamcilari cehennemin en ama en dibine atmak lazim. neden mi? zenci deyince kiziyorlar. lan oglum zenci kelimesinin bizde asagilayici bir anlami yok. negro ya da nigger gibi bir anlami yok yani.
bu girizgahtan sonra, allah butun zencilerin belasini versin diyorum.. bitmiyor lan bunlarin magduriyeti. 300 senedir bitmiyor abi, yemin ederim. iki ornek verecegim.
bir chinese'e girdim. kizimin sevdigi bir veggie noodle var, onu alip s*ktirip gidecegim evime. kasada zenci bir ablamiz var, onumde de bir zenci musteri. abi, bu serefsiz neredeyse oradaki her boku tek tek denedi, ayakta doydu resmen. kasadaki kaltak da gulumseyerek verdikce veriyor. ben patlamak uzereyim ama sesimi cikarmiyorum. guney eyaletlerinden birinde yasadigim icin artik bir new yorker gibi bir sey yapmiyorum agzinin payini verme adina. neyse, birini secti herifcioglu. kari sanki bolkepce esnaf lokantasi gibi doldurdukca doldurdu herifin plastik kabini. dedim yuh, olamaz boyle bir sey. kapagi zor kapatti anasini satayim. alta pilavi dosedi. kenara istinat duvari bi patates puresi koydu. ortasina himalayalardan yuksek bir kofte dagi yapti. dedim artik bunun ustune adama bir de blowjob yapar ama allahtan yapmadi. 17 dolar verdi gitti herif. ya 17 dolar o kap icin hicbir sey anasini satayim. ben de ardindan kicikirik veggie noodle icin 14 verip ciktim. karimla gozgoze geldik, onun da dikkatini cekmis `bu ne yapiyor` diye. bitmiyor magduriyetleri. surekli bir birbirini kollama, surekli bir cetelesme mafyalasma. ulan bir sor neden nufusun yuzde 10'u, suclarin yuzde 50'sini isliyor yuz senedir diye bunlari savunurken, dangalak!
bugun de ayri bir sacmalik. parfum alacak hatun, siraya girmis. ondeki kasiyer yasli bir zenci kadin, musteri de baska bir zenci kadin. bir yikamalar bir yaglamalar... bir small talk'lar... bizimkine gelmis sira. `bunun indirim var galiba` demis. kaltak da asik bir suratla `yes ma'am` deyip fisi uzatmis. tek bir nazik ifade yok ki burada kasiyer milleti guleryuzlu olmak zorunda.
allahtan bu lavuklarin cok oldugu bir sehirde yasamiyoruz. ha bu arada, abd'nin en yasanmayacak, insanlarinin en mutsuz oldugu sehirlerin bir listesini gordum bir yerde. ilk 5'teki sehirlerin hepsi, zenci kole emeginin zamaninda cok yogunlastigi eyalet baskentleri ya da eski baskentler. nufusun en az yuzde 50'sinin zenci oldugu sehirler. bir numarada birmingham/alabama var, nufusun yuzde 68'i zenci.
bir bunlarin bir de akp'nin magduriyeti bitmeyecek.
bu girizgahtan sonra, allah butun zencilerin belasini versin diyorum.. bitmiyor lan bunlarin magduriyeti. 300 senedir bitmiyor abi, yemin ederim. iki ornek verecegim.
bir chinese'e girdim. kizimin sevdigi bir veggie noodle var, onu alip s*ktirip gidecegim evime. kasada zenci bir ablamiz var, onumde de bir zenci musteri. abi, bu serefsiz neredeyse oradaki her boku tek tek denedi, ayakta doydu resmen. kasadaki kaltak da gulumseyerek verdikce veriyor. ben patlamak uzereyim ama sesimi cikarmiyorum. guney eyaletlerinden birinde yasadigim icin artik bir new yorker gibi bir sey yapmiyorum agzinin payini verme adina. neyse, birini secti herifcioglu. kari sanki bolkepce esnaf lokantasi gibi doldurdukca doldurdu herifin plastik kabini. dedim yuh, olamaz boyle bir sey. kapagi zor kapatti anasini satayim. alta pilavi dosedi. kenara istinat duvari bi patates puresi koydu. ortasina himalayalardan yuksek bir kofte dagi yapti. dedim artik bunun ustune adama bir de blowjob yapar ama allahtan yapmadi. 17 dolar verdi gitti herif. ya 17 dolar o kap icin hicbir sey anasini satayim. ben de ardindan kicikirik veggie noodle icin 14 verip ciktim. karimla gozgoze geldik, onun da dikkatini cekmis `bu ne yapiyor` diye. bitmiyor magduriyetleri. surekli bir birbirini kollama, surekli bir cetelesme mafyalasma. ulan bir sor neden nufusun yuzde 10'u, suclarin yuzde 50'sini isliyor yuz senedir diye bunlari savunurken, dangalak!
bugun de ayri bir sacmalik. parfum alacak hatun, siraya girmis. ondeki kasiyer yasli bir zenci kadin, musteri de baska bir zenci kadin. bir yikamalar bir yaglamalar... bir small talk'lar... bizimkine gelmis sira. `bunun indirim var galiba` demis. kaltak da asik bir suratla `yes ma'am` deyip fisi uzatmis. tek bir nazik ifade yok ki burada kasiyer milleti guleryuzlu olmak zorunda.
allahtan bu lavuklarin cok oldugu bir sehirde yasamiyoruz. ha bu arada, abd'nin en yasanmayacak, insanlarinin en mutsuz oldugu sehirlerin bir listesini gordum bir yerde. ilk 5'teki sehirlerin hepsi, zenci kole emeginin zamaninda cok yogunlastigi eyalet baskentleri ya da eski baskentler. nufusun en az yuzde 50'sinin zenci oldugu sehirler. bir numarada birmingham/alabama var, nufusun yuzde 68'i zenci.
bir bunlarin bir de akp'nin magduriyeti bitmeyecek.
devamını gör...
134.
burada degil ama eksi'de yumurta fiyatlarinin yuksekliginden sikayet edenleri gordum. firinci degilseniz yumurta fiyatlari sizi bu kadar dusundurmemeli saniyorum. alirken uzerinde en azindan icim rahat etsin diye usda (amerikan tarim bakanligi) onaylilari aliyorum ama fiyatina baktigimi cok hatirlamiyorum. reddit'te filan dar gelirli ailelerden sikayetci olanlari gordum. herkesin butcesi farkli tabii.
total olarak enflassyonun yukseldigini soylemek isterim. market alisverisi her zamankkinden daha cok tutuyor. hele ki 15 sene evvel filan 100 dolara butun market arabassini agzina kadar doldurabilirken simdi o kadar cok alamamak tabii ki dusundurucu. yavas yavas isitilan kurbagalar olan abd vatandaslari farkinda degiller o kadar ama 15 sene sonra geri donup yerlesen ve son dort yilda 3 eyalet degistirmis olan ben, yasar usta, fiyatlarin gozle farkedilir sekilde arttigini soyleyebilirim.
ama yine de `alamanya'da enfilasyon cok yegenim` diyen dayilarin agzina o pis, ustune basmaya igrendiginiz, sari ve islak banyo terligiyle sapadasupada vurmayi da bir borc addediyorum. enflasyon burada daha fazla. giyim, oyuncak, gida, elektronik esyanin bazisi gecen seneden fazlaya mal olsa da hicbiri alinamayacak gibi degil. tc devletinden aldigi maasla burada 5 sene yasayip gecen sene donen bir tanidigim beni hala android kullanmam yuzunden ayipladi mesela. dedim ki adama `iphone 7 biraz sarj sorunu yasatiyordu. gittim android aldim.` bu devirde iphone 7 kullanilir miymis? ben de samsung s22 aldigimi soyledim ki alakasi yok, 300 dolarlik baska bir samsung aldim. hani demem o ki biz adam olmayiz. kullandigimiz telefonlar, bindigimiz arabalar, oturdugumuz evler bizi tanimliyorsa zaten adam degiliz. ben nasil rahat hissediyorsam oyle yasamaya calisiyorum. pinti bir insan da degilim. daha gecen gun bir gopro 11 caktim, 600 dolar filan tuttu ama lazimdi. butcemi de sarsmadi. bunun sadece makine fiyati 11 bin lira turkiye'de. benimkinde bir ton aksesuar var, volta var bilmemne var. hic de pinti biri degilim ama orda o kadar insan ay sonunu zor getirirken ben burada iphone 14 pesinde kosarsam kendimden utanirim yemin ederim. ona vermedigim parayi da birinin hayrina kullanirim.
biz adam olmayiz demis miydim?
total olarak enflassyonun yukseldigini soylemek isterim. market alisverisi her zamankkinden daha cok tutuyor. hele ki 15 sene evvel filan 100 dolara butun market arabassini agzina kadar doldurabilirken simdi o kadar cok alamamak tabii ki dusundurucu. yavas yavas isitilan kurbagalar olan abd vatandaslari farkinda degiller o kadar ama 15 sene sonra geri donup yerlesen ve son dort yilda 3 eyalet degistirmis olan ben, yasar usta, fiyatlarin gozle farkedilir sekilde arttigini soyleyebilirim.
ama yine de `alamanya'da enfilasyon cok yegenim` diyen dayilarin agzina o pis, ustune basmaya igrendiginiz, sari ve islak banyo terligiyle sapadasupada vurmayi da bir borc addediyorum. enflasyon burada daha fazla. giyim, oyuncak, gida, elektronik esyanin bazisi gecen seneden fazlaya mal olsa da hicbiri alinamayacak gibi degil. tc devletinden aldigi maasla burada 5 sene yasayip gecen sene donen bir tanidigim beni hala android kullanmam yuzunden ayipladi mesela. dedim ki adama `iphone 7 biraz sarj sorunu yasatiyordu. gittim android aldim.` bu devirde iphone 7 kullanilir miymis? ben de samsung s22 aldigimi soyledim ki alakasi yok, 300 dolarlik baska bir samsung aldim. hani demem o ki biz adam olmayiz. kullandigimiz telefonlar, bindigimiz arabalar, oturdugumuz evler bizi tanimliyorsa zaten adam degiliz. ben nasil rahat hissediyorsam oyle yasamaya calisiyorum. pinti bir insan da degilim. daha gecen gun bir gopro 11 caktim, 600 dolar filan tuttu ama lazimdi. butcemi de sarsmadi. bunun sadece makine fiyati 11 bin lira turkiye'de. benimkinde bir ton aksesuar var, volta var bilmemne var. hic de pinti biri degilim ama orda o kadar insan ay sonunu zor getirirken ben burada iphone 14 pesinde kosarsam kendimden utanirim yemin ederim. ona vermedigim parayi da birinin hayrina kullanirim.
biz adam olmayiz demis miydim?
devamını gör...
135.
asya ve batı avrupa karışımı ingiliz projesi bir devlet.
devamını gör...
136.
bugun cocugu parka goturdum. kendi yaslarinda birkac cocukla oynuyorlardi. bir ara benimki elinde neredeyse duzlesmis tepesi kubbe gibi olmus bir demir izgara parcasi buldu. "aaa, kus kafesi" dedi. cocuklardan biri alip yere dikti ve "hadi bir mezar yapalim" dedi. tepecik yapip ustune cakil taslari doktuler ve seng-i mezar olarak o demir parcasini diktiler.
yaklasim farkina bak.
yaklasim farkina bak.
devamını gör...
137.
250 bin ruhsatlı silah dükkanı bulunan devlet. yaklaşık 1000 kişiye bir silah dükkanı düşen ülkede sadece 22 bin devlet lisesi var. ergen nüfusun ölüm nedenleri arasında ikinci sırada cinayet yer alıyor. 1990'dan bu yana amerika'da tabancayla vurularak öldürülen insan sayısı 60.000. yirmi yıl süren vietnam savaşı'nda 58.000 civarında amerikan askeri ölmüştü.
sık sık okul katliamlarının gerçekleştiği bu diyarda orta okul ve liselerin çoğunda okula metal dedektörlerden geçilerek giriliyor.
sık sık okul katliamlarının gerçekleştiği bu diyarda orta okul ve liselerin çoğunda okula metal dedektörlerden geçilerek giriliyor.
devamını gör...
138.
burada christian college'lar var. diyelim ki computer science uzerine bir egitim icin bunlardan birine girmeye karar verdiniz
ilk yariyil hristiyan teolojisinden olusan bir ders demeti bekliyor sizi. hristiyan olmamaniz engel degil ama, o dersleri almaniz gerekiyor. yani cubbeli ahmet universite aciyor ve bilgisayar muhendisliginde ilk donemde islam fikhi, tefsir, hadis vs. dersleri zorunlu.
ilk yariyil hristiyan teolojisinden olusan bir ders demeti bekliyor sizi. hristiyan olmamaniz engel degil ama, o dersleri almaniz gerekiyor. yani cubbeli ahmet universite aciyor ve bilgisayar muhendisliginde ilk donemde islam fikhi, tefsir, hadis vs. dersleri zorunlu.
devamını gör...
139.
macera dolu olduğu söyleniyor. rafet el roman abimizin yalancısıyım.
devamını gör...
140.
giden arkadaşlarım dönmediler.
gitseydim ben de dönmezdim.
gidersem dönmem.
gitseydim ben de dönmezdim.
gidersem dönmem.
devamını gör...