21.
yakın gelecekte 16 ocak gecesi oyununa gideceğim. duyduğuma göre cinayet çözecekmişiz. yıllardır izlediğim müge anlılar bir işe yarayacak sonunda.
devamını gör...
22.
ayn rand, aslen rusya'da doğmuş olup, 1917 rus devrimi sırasında yaşadığı toplumsal ve siyasi çalkantılar sonrasında sovyet rejiminin baskısından kaçarak amerika birleşik devletleri'ne göç etmiştir. amerika'da, felsefi ve edebi eserleriyle tanınmıştır.rand'ın felsefi görüşleri, "nesnelcilik" veya "nesnellik" olarak bilinen objektivizm felsefesidir ve bu felsefenin kurucusudur. bu sistem, insanın gerçekliği mantıksal ve rasyonel bir şekilde algılayabileceğini ve bireyin kendi çıkarlarını takip etmesi gerektiğini savunur. rand, bireyin özgürlüğünü ve kendi amaçlarına yönelik çabalarını vurgulamıştır.
rand'ın romanları, felsefi görüşlerini kurgusal hikayelerle birleştirir. en ünlü eserleri arasında atlas silkindi (atlas shrugged) ve hayatın kaynağı (fountainhead) bulunmaktadır. bu eserlerde, idealist bireylerin toplum tarafından nasıl anlaşılmadığı ve hor görüldüğü temaları sıklıkla işlenir. eserleri ve kurgusal karakterleri üzerinden felsefesini anlatır.
"dünya bizi kurtarma ve bize iyilik yapma
aşkıyla dolu insanlar tarafından hep kana
bulandı. tarihteki bütün savaşları içi
iyilikle dolup taşan, kendini bir dava
uğruna feda ettiğini düşünen kurtarıcılar
çıkardı.hitler almanları, stalin işçileri, mao
köylüleri kurtarmak için dünyayı kana
buladı. milyonlarca insan kurtarıcıların
şefkat dolu ellerinde can verdi. hep biz
dediler, hiç ben deyip kendilerini
düşünmediler." genel düşüncesini ifade eden bir alıntı, ego ve bireycilik ön plandadır felsefesinde.
rand'ın romanları, felsefi görüşlerini kurgusal hikayelerle birleştirir. en ünlü eserleri arasında atlas silkindi (atlas shrugged) ve hayatın kaynağı (fountainhead) bulunmaktadır. bu eserlerde, idealist bireylerin toplum tarafından nasıl anlaşılmadığı ve hor görüldüğü temaları sıklıkla işlenir. eserleri ve kurgusal karakterleri üzerinden felsefesini anlatır.
"dünya bizi kurtarma ve bize iyilik yapma
aşkıyla dolu insanlar tarafından hep kana
bulandı. tarihteki bütün savaşları içi
iyilikle dolup taşan, kendini bir dava
uğruna feda ettiğini düşünen kurtarıcılar
çıkardı.hitler almanları, stalin işçileri, mao
köylüleri kurtarmak için dünyayı kana
buladı. milyonlarca insan kurtarıcıların
şefkat dolu ellerinde can verdi. hep biz
dediler, hiç ben deyip kendilerini
düşünmediler." genel düşüncesini ifade eden bir alıntı, ego ve bireycilik ön plandadır felsefesinde.
devamını gör...
23.
1905/ 1982 yılları arasında yaşayan amerikalı yazar ve objektivizm akımı kurucusu olup; atlas silkindi, hayatın kaynağı adlı eserleri başyapıt kabul edilir.
"binlerce yıl önce birisi ateş yakmasını keşfetti.
herhalde insan kardeşlerine ateş yakmayı öğretti diye, o ateşte yakmışlardır onu."
hayatın kaynağı
"binlerce yıl önce birisi ateş yakmasını keşfetti.
herhalde insan kardeşlerine ateş yakmayı öğretti diye, o ateşte yakmışlardır onu."
hayatın kaynağı
devamını gör...
24.
türkiye'de her geçen sene sempatizanları daha da artan yazar ve pop filozof. insan düşünceleri yaşadıklarının hasılası ise ayn rand'ın fikirlerini de içine düştüğü sovyet sosyalizmine bir tepki olarak ele almak lazım. bir nevi aleksandır soljenitsin'in düşman kardeşi gibi. biri koyu rus milliyetçisi , ortodoks diğeri ise kendisini sonradan göç edip, neredeyse dar bir kesimce dişi peygamber olarak kabul edildiği amerika'yla zihniyet anlamında doğuştan özdeşleştirecek kadar liberal ve kapitalist. hoş bu iki saydığım sıfat, ayn rand'ı ihata eder mi o da şüpheli. hem soljenitsin hem de rand'ın alameti farikaları marksizm karşıtlıkları.
gerek bireysel özgürlük, gerekse hedonizmi geriden ve çapraşık bir şekilde takip eden yarı orta doğulu bu toplumun belli bir kesiminde ayn rand her geçen gün daha da popülerleşecektir. fedakarlık, kendini adama arzusu, bireysel ve toplumsal ilişkilerde digergamlık gibi vasıflar ayn rand'ın objektivizminde birer yanılsama ve hatta küfürdür. yaygınlaşan sosyal adaletsizlikte, mevcut pastanın toplumun vasıfsız kesimleri kayırılırcasına yardımlarla ayakta tutulması suretiyle pay edilmesi, lümpenlerin oy yoluyla tahakkümü, dinin ve milliyetçiliğin bir baskı aracı suretiyle yığınları manipüle etmede kullanılması, kendisini seçilmiş ve çok özel sanan z kuşağı ve sonrasının ayn rand'ın savunduğu fikirlere savrulmasını sağlayacaktır. çoğu genç ismen bilmese de zihnen ayn rand'ın çizgisinde. kapitalizm onları da ezmekle beraber, bu mevcut düzenden sosyalizm değil nihilist bir bencillik ortaya çıkıyor. poşetinden çıkar kullan ve sıkılınca at tarzı kadın erkek ilişkileri de cabası.
gerek bireysel özgürlük, gerekse hedonizmi geriden ve çapraşık bir şekilde takip eden yarı orta doğulu bu toplumun belli bir kesiminde ayn rand her geçen gün daha da popülerleşecektir. fedakarlık, kendini adama arzusu, bireysel ve toplumsal ilişkilerde digergamlık gibi vasıflar ayn rand'ın objektivizminde birer yanılsama ve hatta küfürdür. yaygınlaşan sosyal adaletsizlikte, mevcut pastanın toplumun vasıfsız kesimleri kayırılırcasına yardımlarla ayakta tutulması suretiyle pay edilmesi, lümpenlerin oy yoluyla tahakkümü, dinin ve milliyetçiliğin bir baskı aracı suretiyle yığınları manipüle etmede kullanılması, kendisini seçilmiş ve çok özel sanan z kuşağı ve sonrasının ayn rand'ın savunduğu fikirlere savrulmasını sağlayacaktır. çoğu genç ismen bilmese de zihnen ayn rand'ın çizgisinde. kapitalizm onları da ezmekle beraber, bu mevcut düzenden sosyalizm değil nihilist bir bencillik ortaya çıkıyor. poşetinden çıkar kullan ve sıkılınca at tarzı kadın erkek ilişkileri de cabası.
devamını gör...
25.
sürekli olarak övüldüğünü görmekten gına gelmişti eskiden. bir bakayım dedim, bir kitabını okudum. tam bir gerizekalı bu kadın. bomboş bir şey. herhangi bir konu hakkında hiçbir algısı yok. sonra övenlere baktım, onlar da gerizekalı, bomboş insanlar. övmelerinin sebebini anladım.
kadından filozof olursa bu kadar olur. çünkü bu kadının tek bildiği iki ucu boklu değneği ortasından tutmak değil, illa ki bir ucundan tutmak. az bir şey zekası olsaydı ortasından tutması gerektiğini bilirdi. sovyetlerden nefret ediyorum, o zaman yaşasın amerika. hahahaahha. günümüz insanının da özeti aslında: tayyipten nefret ediyorum, o zaman yaşasın cehape. ve bu zorunluluğu özgürlüğü gibi yutturmaya çalışan ve yutan bir ahmak kitlesine sahip köle ruhlu, özgürlükle, bireysellikle alakası olmayan, otorite olma ve kadınlara özgü hükmetme takıntılı bir feminen olmaktan bile aciz bir kadın.
kadından filozof olursa bu kadar olur. çünkü bu kadının tek bildiği iki ucu boklu değneği ortasından tutmak değil, illa ki bir ucundan tutmak. az bir şey zekası olsaydı ortasından tutması gerektiğini bilirdi. sovyetlerden nefret ediyorum, o zaman yaşasın amerika. hahahaahha. günümüz insanının da özeti aslında: tayyipten nefret ediyorum, o zaman yaşasın cehape. ve bu zorunluluğu özgürlüğü gibi yutturmaya çalışan ve yutan bir ahmak kitlesine sahip köle ruhlu, özgürlükle, bireysellikle alakası olmayan, otorite olma ve kadınlara özgü hükmetme takıntılı bir feminen olmaktan bile aciz bir kadın.
devamını gör...
26.
"binlerce yıl önce birisi ateş yakmasını keşfetti.
herhalde insan kardeşlerine ateş yakmayı öğretti diye
o ateşte yakmışlardır onu."
her şeyi unutuyorum ama bu sözünü unutamıyorum.
t/ objektivizm felsefesinin kurucusu amerikalı filozof ve yazar.
hayatın kaynağı ve atlas silkindi en önemli kitapları arasında yer alır.
herhalde insan kardeşlerine ateş yakmayı öğretti diye
o ateşte yakmışlardır onu."
her şeyi unutuyorum ama bu sözünü unutamıyorum.
t/ objektivizm felsefesinin kurucusu amerikalı filozof ve yazar.
hayatın kaynağı ve atlas silkindi en önemli kitapları arasında yer alır.
devamını gör...
27.
john galt konuşması yeter sanırım.
devamını gör...
28.
epeydir duyuyordum adını. okusam mı acaba diye düşünürken kimdir, nedir diye bir araştırayım dedim. maşallah yok yok.
kendisi komünizmin düşmanıymış. bu benim için sorun değil, olabilir. 21 yaşında sovyet rusya'dan amerika'ya gelen yahudi bir vatandaş. ama amerika'da jüri oluyor ve "bu film komünizm propagandası yapıyor" diye insanları fişliyor. komünizm propagandası dediği de filmde komünist bir ülkede gülümseyen insanlar varmış. bu mümkün değilmiş :))
kendisi diyor ki komünizm öyle birşey ki kimse gülmez. kimse başka bir şehire bile gidemez vs. soruyorlar kendisine "peki sen nasıl buraya geldin?" diye. cevap: tuhaf bir şekilde bana izin verdiler :))
"kimse için kendimi feda etmem, başkasından da bunu beklememeliyiz" anlamına gelecek sözleri var. bu onun düşünce sisteminin temeliymiş. "benci" olmak. bütün felsefesi bunun üstüne kuruluymuş. görüşlerine sıkı sıkıya bağlıymış, bunun için fişleme yapacak kadar hatta.
amerika'ya gidince derdi büyük bir senarist olmak. hollywood yollarına düşüyor:)) ilk başlarda zorlanıyor. geçici vizesi de dolmak üzere. o sıra frank o'conner ise geleceği parlak gösterilen, çok yakışıklı genç bir aktör. ilk önemli rolünü de kapmış. sette tanışıyorlar. rand tanışmak için o'conner'a farkında değilmiş gibi çelme takıyor. o'conner özür diliyor falan. öyle tanışıyorlar ve sonrasında evleniyorlar. böylece vize işi tamam ve hollywood'da geleceği parlak gösterilen bir aktörle de evli.
başkasının bizim için kendini feda etmesini istememeliyiz :))
o'conner büyük patlama yapamasa da roller alıyor ve geçimi sağlıyor. bir süre böyle yaşıyorlar. sonra rand bir oyun için teklif alıyor. bunun için o'conner'ı newyork'a taşınmaya ikna ediyor. taşınıyorlar. tabi o'conner'ın kariyeri tamamen duruyor. hollywood'dan uzaktalar. küçük tiyatrolarda çalışıyor, farklı işler yaparak geçimi sağlamaya çalışıyor.
sonra rand bir romanının film haklarını satıyor. senaryo yazması isteniyor. bunun için tekrar california'ya yani hollywood'a dönüyorlar. o'conner oyunculuktan tamamen uzaklaşmış tabi. çiftlik alıyorlar. yıllar içinde burda baya başarılı oluyor. hatta farklı melez bitki türleri yetiştiriyor, satıyor falan.
rand'ın fikirleri bazı gençlerde alıcı bulmuş bu arada. rand'da bunlara sıkı sıkıya bağlı. ayrı kalmak istemiyor. tekrar o'connor'a baskı yapıyor newyork'a, bu gençlerin yanına taşınmak için. yalan söylüyor hatta, geri döneceğiz, kısa süreli diyor. dönmüyorlar tabi.
neydi, başkalarından feda beklemeyeceğiz :))
bu gençlerin başında nathaniel brandon geliyor. neyse bir kaç yıl içinde nathaniel de biriyle evleniyor. 23 yaşında o sırada. bir yıl sonra rand ve nathaniel birbirlerini sevdiklerini açıklıyorlar eşlerine. ve kendilerine sex olmadan romantik vakit geçirmeleri için izin vermelerini istiyorlar. o sırada tabi rand sex üstüne teoriler yazıyor falan. bu teoriler doğrultusunda sex yapmalarına izin vermeleri için baskı yapıyorlar. haftada bir gün iki defa olmak üzere izin alıyorlar.
rand ismi iyice duyulmuş. etrafına adeta müritler toplamış. baş mürit nathaniel brandon tabi. bir enstitüleri var. nathaniel kurmuş. rand konuşmalar yapıyor. kendi felsefesini anlatıyor. hatta öyle bir durum ki kimse rand'ı sorgulayamıyor. o herşeyin en doğrusunu biliyor. öyle bir çevre kuruyorlar. neyse nathaniel başka genç bir kadınla ilişkiye başlıyor. rand bunu öğrenince sinir küpüne dönüyor. seni bitireceğim, herşeyin benim sayemde falan diyor. bir mektup yazıp yayınlıyor ve duyuruyor müritlerine. artık nathaniel'le hiçbir bağım yok diye. ama sebebini asla yazmıyor. fikir uyuşmazlığı gibi gösteriyor :))
rand kansere yakalanıyor sonra. görüşleri gereği hard kapital :)) sağlık falan devletten olmaz, kimse başkası için benden kendimi feda etmemi bekleyemez diyor. ama tanınmamak için kocasının soy ismini kullanarak baya da bir servete sahip olmasına rağmen sağlık giderlerini devletten karşılıyor:))
mesela amerika'da yerlilerin katledilmesini normal buluyormuş. çünkü kendisi mülkiyeti esas alıyor ya. bu yerlilerde zaten mülkiyet fikri bile yokmuş. onların topraklarını ele geçirmek falan sorun olmazmış.
filistin de öyle bir yermiş. topraksız bir hükümetmiş. yani zaten adamda mülkiyet yok. gidip işgal edebilirsin.
kapitalizm, medeniyet zorla götürülebilirmiş. vietnam savaşı bu yüzden doğruymuş falan filan.
neyse olan olmuş. hayat böyle.
doğru söz doğru kişiden duyulmalı. yanlış kişiden doğru şey duymaya çalışınca her yamuk adam çıkıp kendinin doğru olduğunu iddia etmeye başlıyor.
kendisi komünizmin düşmanıymış. bu benim için sorun değil, olabilir. 21 yaşında sovyet rusya'dan amerika'ya gelen yahudi bir vatandaş. ama amerika'da jüri oluyor ve "bu film komünizm propagandası yapıyor" diye insanları fişliyor. komünizm propagandası dediği de filmde komünist bir ülkede gülümseyen insanlar varmış. bu mümkün değilmiş :))
kendisi diyor ki komünizm öyle birşey ki kimse gülmez. kimse başka bir şehire bile gidemez vs. soruyorlar kendisine "peki sen nasıl buraya geldin?" diye. cevap: tuhaf bir şekilde bana izin verdiler :))
"kimse için kendimi feda etmem, başkasından da bunu beklememeliyiz" anlamına gelecek sözleri var. bu onun düşünce sisteminin temeliymiş. "benci" olmak. bütün felsefesi bunun üstüne kuruluymuş. görüşlerine sıkı sıkıya bağlıymış, bunun için fişleme yapacak kadar hatta.
amerika'ya gidince derdi büyük bir senarist olmak. hollywood yollarına düşüyor:)) ilk başlarda zorlanıyor. geçici vizesi de dolmak üzere. o sıra frank o'conner ise geleceği parlak gösterilen, çok yakışıklı genç bir aktör. ilk önemli rolünü de kapmış. sette tanışıyorlar. rand tanışmak için o'conner'a farkında değilmiş gibi çelme takıyor. o'conner özür diliyor falan. öyle tanışıyorlar ve sonrasında evleniyorlar. böylece vize işi tamam ve hollywood'da geleceği parlak gösterilen bir aktörle de evli.
başkasının bizim için kendini feda etmesini istememeliyiz :))
o'conner büyük patlama yapamasa da roller alıyor ve geçimi sağlıyor. bir süre böyle yaşıyorlar. sonra rand bir oyun için teklif alıyor. bunun için o'conner'ı newyork'a taşınmaya ikna ediyor. taşınıyorlar. tabi o'conner'ın kariyeri tamamen duruyor. hollywood'dan uzaktalar. küçük tiyatrolarda çalışıyor, farklı işler yaparak geçimi sağlamaya çalışıyor.
sonra rand bir romanının film haklarını satıyor. senaryo yazması isteniyor. bunun için tekrar california'ya yani hollywood'a dönüyorlar. o'conner oyunculuktan tamamen uzaklaşmış tabi. çiftlik alıyorlar. yıllar içinde burda baya başarılı oluyor. hatta farklı melez bitki türleri yetiştiriyor, satıyor falan.
rand'ın fikirleri bazı gençlerde alıcı bulmuş bu arada. rand'da bunlara sıkı sıkıya bağlı. ayrı kalmak istemiyor. tekrar o'connor'a baskı yapıyor newyork'a, bu gençlerin yanına taşınmak için. yalan söylüyor hatta, geri döneceğiz, kısa süreli diyor. dönmüyorlar tabi.
neydi, başkalarından feda beklemeyeceğiz :))
bu gençlerin başında nathaniel brandon geliyor. neyse bir kaç yıl içinde nathaniel de biriyle evleniyor. 23 yaşında o sırada. bir yıl sonra rand ve nathaniel birbirlerini sevdiklerini açıklıyorlar eşlerine. ve kendilerine sex olmadan romantik vakit geçirmeleri için izin vermelerini istiyorlar. o sırada tabi rand sex üstüne teoriler yazıyor falan. bu teoriler doğrultusunda sex yapmalarına izin vermeleri için baskı yapıyorlar. haftada bir gün iki defa olmak üzere izin alıyorlar.
rand ismi iyice duyulmuş. etrafına adeta müritler toplamış. baş mürit nathaniel brandon tabi. bir enstitüleri var. nathaniel kurmuş. rand konuşmalar yapıyor. kendi felsefesini anlatıyor. hatta öyle bir durum ki kimse rand'ı sorgulayamıyor. o herşeyin en doğrusunu biliyor. öyle bir çevre kuruyorlar. neyse nathaniel başka genç bir kadınla ilişkiye başlıyor. rand bunu öğrenince sinir küpüne dönüyor. seni bitireceğim, herşeyin benim sayemde falan diyor. bir mektup yazıp yayınlıyor ve duyuruyor müritlerine. artık nathaniel'le hiçbir bağım yok diye. ama sebebini asla yazmıyor. fikir uyuşmazlığı gibi gösteriyor :))
rand kansere yakalanıyor sonra. görüşleri gereği hard kapital :)) sağlık falan devletten olmaz, kimse başkası için benden kendimi feda etmemi bekleyemez diyor. ama tanınmamak için kocasının soy ismini kullanarak baya da bir servete sahip olmasına rağmen sağlık giderlerini devletten karşılıyor:))
mesela amerika'da yerlilerin katledilmesini normal buluyormuş. çünkü kendisi mülkiyeti esas alıyor ya. bu yerlilerde zaten mülkiyet fikri bile yokmuş. onların topraklarını ele geçirmek falan sorun olmazmış.
filistin de öyle bir yermiş. topraksız bir hükümetmiş. yani zaten adamda mülkiyet yok. gidip işgal edebilirsin.
kapitalizm, medeniyet zorla götürülebilirmiş. vietnam savaşı bu yüzden doğruymuş falan filan.
neyse olan olmuş. hayat böyle.
doğru söz doğru kişiden duyulmalı. yanlış kişiden doğru şey duymaya çalışınca her yamuk adam çıkıp kendinin doğru olduğunu iddia etmeye başlıyor.
devamını gör...
29.
amerikada çok parlatilan 'filozof'lardandı.icinin boş olduğu yeni yeni farkediliyor.azılı (!) liberaldi kendileri.
devamını gör...
30.
bencilligin erdemi adlı eserinin herkes tarafından okunmasını isterdim. katılmadığıniz görüşlerinin olması elbette anlasilabilir ama size bir şey katmayacagini, ufkunuzu genisletmeyecegini söylemek çok yanlış olur.
devamını gör...
31.
genelde dinlerin özelde isa aleyhisselam'ın öğretisi olan diğergamlığa savaş açmış olan bir yahudi acuze.
devamını gör...