bakire olmayan kadınla evlenmek

şu bomboş muhabbet asla bitmeyecek mi ?

bekâret uydurulmuş bir şey. bilmeyenlerde inanıyor işte. komik şeyler sizi. *

bu başlık açılırken bir gezegen daha keşfedildi. orta doğunun bu iğrenç zihniyeti var oldukça, biz milim öteye gidemeyiz.

eskilerin deyişiyle patlak lastikle yola çıkmaktır. böyle kadın alırsanız böyle çocuk yetistirirsiniz. dert etmeyen be my fookin guest.

yorum yok.

bekaret dediğin şey zardan ibaret değildir
bekaret dediğin şey ruhtan ibarettir
sen senden öncekilerle ne yaptığına değil senden sonra kimle olacağına bak kardeş
sana kadar zar duruyo her türlü nane yenmiş ama zarı var
senden sonra sırtını rahatça dönüp yatabilecegin biri guvenebilecegin biri
tabi ikisinden biri var diye bişey yok ikisininde olduğu hem iyi hem kötü örnekler çoklukla mevcut
tercih senin tabi..

normalsozluk.com/entry/141864
bir bakın bakalım bu başlık ne için açılmış, kimi ayrıştırma amacı güdülmüş. ben burada bakire kadın üzerinden bir ayrıştırma yapıldığını görüyorum. ayrıca hiçbir yerde ben bakireyim diye dolaşan kadın da görmedim.
herkes hayatını dilediğince yaşayabilir, hiçbir tercih aşağılanamaz!

para karşılığında bile cinsellik yaşayan erkekler tarafından sorgulanan eylem. ama "kardeş bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" diye sormazlar mı adama? bence sorarlar.

şimdi bu mesele bir tercihtir doğru. sen kendini bu konulardan sakınıyorsundur, eşinin de böyle biri olmasını isteyebilirsin, bunda bir sorun yok. ama her türlü naneyi yiyip sonra "işim in hilalinden tirtimiz bir hinim ulmalı" demek de ne bileyim, gerzekçe lan.
bu arada o zara çok şey etmeyin beyler, inanmayın yani. bir iğne bir iplikle dikiliyor, vallahi bak.

başlık altında 50 entry var bir tane bu duruma yönelik olumsuz entry yok.kimse bu durumu kötülememiş. ama millet ortadoğu'dan girip uzaydan çıkmış. kime sövdükleri de belli değil. tahminim entryleri pek okumuyorlar. muhabbet esnasında karşısındakini dinlemeyip sıra kendisine gelsin diye bekleyen tipler bunlar.

(bkz: bakire olmayan adamla evlenmek)
öncelikle şunu söylesem iyi olacak:
amacım kesinlikle duyar kasmak değil.
sonuçta isteyen gitsin istediğini kasıklarından öpsün, istediğinin karnından limon emsin... herkesin hayatına kimse karışamaz*
lakin,
bir kadın, bakire olmadığı zaman, evleneceği adamı aldatacak anlamına gelmiyor.
günahkar biri olduğu anlamına da gelmiyor,
geçmişte bir hata yapmış da bekaretini kaybetmiş anlamına da gelmiyor,
sevgiyi ve güvenmeyi bilmiyor anlamına hiç gelmiyor.
ıki farklı cinsiyet, iki farklı insan, insan!, biri yalnızca kadın, biri yalnızca adam. evet çok sade, ama aslında tüm olay bu. sadece insan gözüyle bakabilmek ve yaratılış'ı iğrenç bir mesele haline getirmemek mesele..
seviyesi düşük bir cümle asla yazmak istemezdim lakin başlığın seviyesi zaten düşük, o yüzden sorun olmayacaktır.
"davulun zarı sağlam lakin tokmağın değmediği yer kalmamış." derler.
yani yapacak olan aslında yapmayı istediği şeyleri zaten çoktan yapmış ve yapacaktır. sen mi engel olacaksın? sen kimsin?
güvenmek, sevmek, kendini birine adamak, onunla bir ömür geçirmek, bunlar çok ama çok farklı şeyler.
bakire olmayan bir kadın da sevebilir, o da güvenilmek ister, o da güvenir, o da kötü veya iyi şeyler yaşamıştır hayatta.
belki de kaderine yazılan, gerçek anlamda tek mutlu olacağın kadın bakire değil lakin sen bu gözlerle baktığın sürece onu göremeyeceksin.
hoş, gerçi öyle olacaksa hiç olmasın diyeceksindir ya, neyse.
herkesin anlayışlı olamayacağı ve anlayamayacağı kadar ince ve derin bir mesele.
not: bakire değilim.

sene olmus 2022 mevzuya gel.

bamya pipili, 5 saniyede gelen ve yatakta kadını memnun etme becerisine sahip olmayan erkeklerin, gerçekleştirmeye cesaret edebileceği partner seçimi, evlilik değildir.
siz bakire, seks üzerine bilgi ve tecrübesi olmayan kadın ile evlenip, kamyonet arkasından asfalta yuvarlanan patates çuvalı pozisyonunda 5 saniyede geldiğiniz kerkinmeleri "ideal seks bu" diye yutturmaya devam edin. *

atatürk'e medeni kanun maddeleri görüşülürken soruyorlar. evli kadına ve evlenmemiş kadınları nasıl ayıralım? diye.
atatürk; bir kadının evlenip- evlenmemesi (yada bakire -olup olmaması), arasında hiç bir fark yoktur diyor.

arkadaş elon musk adını değiştirmiş, uberkuloz 9gag'a çıkmış, konya da deprem olmuş*, vize haftaları başlamış, mevsimlerin feriştahı kaymış. bunları hallettik, geldik bekaret konusuna yine.
arkadaş salın şu başlığı. sabahtan beri sürekli akışta sürekli akışta.

beynimizin o tatlı kıvrımlarını bilim üzerinde kullanalım ne olur. hem yararlı da bak. zararı yok yani.
t: artık salınmasının zamanı gelmiş olan başlık.

saygı duyulması gereken bir tercihtir. aynı zamanda bakire kadınla evlenmek istemek de terbiyesizlik değil tercihtir. zira seçeneklerden birine populizm vasıtasıyla tercih diyip diğerini ötekileştirmek de tercihlere saygısızlıktır. fark etmez diyene de saygı duyarsın, öyle isteyene de böyle isteyene de. tercihler ancak karşıt düşünceleri sayesinde tercih olma mertebesine erişir burda özgürlük kavramı ve özgürlük tanımları peydah olur. sen kalıp öyle düşüneni işine geliyor diye alkışlayıp böyle düşünene çemkirirsen ve özgürlüğü savunurken özgür iradeyle yapılmış kişisel bir tercihe laf söylersen ben de konuşurum arkadaş! tek taraflı özgürlük anlayışlarınız ve dar bakış açınızla beni büyülüyorsunuz ey insanlar!

paradoksal durum. kafasında “bakire olmak” gibi bir kavram olan kişi, “bakire olmayan” birisiyle evlenmez zaten.
insan hayata, bedenine, evliliğe, aşka, ilişkiye, sevişmeye bakış açısına, geleneklerine, inançlarına göre tutum alır evliliğinde. bakire bir kadınla evlenmek isteyen adamla, bakire olarak evlenmek isteyen kadının düşünceleri, inançları, beklentileri örtüşüyordur, ne istiyorlarsa onu yapsınlar. bekareti önemsemeyenlerinki de birbirleriyle örtüşüyordur, birbirlerini bulurlar zaten. kimseyi ilgilendirmemeli.

bakire olmayan kadınla sevişirsin. evlenmezsin.

şu ana dek hemen hemen her fikrin yazıldığı, yıllardır ısıtılıp ısıtılıp önümüze sürülen ama kimsenin kolay kolay bu konuda başkasının fikrini değiştiremeyeceği eylem.

isteyen evlensin, istemeyen evlenmesin arkadaş! ne konuşuyorsunuz üzerinde bu kadar, anlamıyorum ki...