yaprak kımıldamıyor arkadaş terden gusül abdesti alıyoruz.
bir el at şu işe yanıyorum yeminle.
devamını gör...
allah'ın varsa yağmur yağdırırsın ?
devamını gör...
sevgili mikail. merhaba. ne doğru, ne iftira, hangisi itham hangisi çarpıtılmış bilgi izahını yapmayacağım. böylesi en güzeli. izah kurtarır. gerek yok. benlik bir mesele kalmadı. öfkem geçti. "bana bunlar nasıl söylenir" çocukluğuna girip kudurur gibi oldum ama sonra herkesin her şeyi düşünme, yazma, ifade etme hürriyeti olduğunu hatırladım. sen de hatırla... uzatmıyorum. o metin çok sorunlu bir metindi. tekrardan oku. biçok suç barındırıyodu. sevgili mikail hakkımda yazdığın biçok şeye inanamadım. gerçekten inanılmazdı. ama burası emekli beldesi gibi. yaprak kıpırdamadı. oysa bence güzel kaos malzemesiydi. hiçbir şeyden anlamıyorlar. abartmıyorum taraflardan biri olmasaydım en az bir hafta; "ay neler olmuğş .s" diye diye dolaşırdım. bak bi hafta. bi hafta boyunca vır vır bunu konuşurdum. biz gündem olmayı beceremiyoruz. sebebi sensin. fazla edebisin. halka hitap ederken onların dilinden konuşmalısın. onlar slogan severler. kolay söylenebilir, üzerine düşünüldüğünde saçma olduğu anlaşılan ama söylemesi hoş cümleler. "ya devlet başa ya kuzgun leşe" gibi. samimiyim. ne diyor bu cümle? genel olarak bir hiç. halk bu cümleyi anlayamaz ama sessel olarak söylemesi hoş olduğundan; "ha" der, "burada bişiy var." saldırırken ya da izahta bulunurken estetik kaygı gütme. net ve acıtıcı ol ki merak etsinler. acıtıcı olursan doğal olarak empati kurduklarından kendileri üzerine alırlar. onlara söylenmiş gibi algılanır. merak uyandırır. kendilerini bu durumdan kurtarmak içinse detayları merak ederler. muhatabında o yüzden belirsizliği kullan. "kime diyor?" sorusu konuyu genişletir. detaylar halkı soğutur. manşet dışında hiçbir şey okumazlar. seni beni soğutmaz detaylar, aksine tahrik eder ama halkı etmez. sıradan bi aldatma vakası bile dikkat çekerken örneğin metindeki itham, iftira ve dev çarpıtmalar dikkat çekemedi. oysa en azından meraktan bi karışmalıydı ortalık. olmadı. fazla kibarız. "hanımefendi, beyefendi" diye kavga edilmez. mecliste bile birbirini ısırıyor, ayakkabıyla adamın suratına vuruyor vekiller. oysa gerçekten güzel bi konuydu. bağımsız olarak düşünürsen, yani tarafların bizler olmadığını düşün bi, canımız yanmamış, kızmamışız, hikaye yenilikçi bile sayılabilir. üç benzemezden oluşan bir üçgen. çok farklı köklerden gelmiş üç kişi. herbiri çok farklı meselelerde sivrilmiş, bazı meselelerde dev batmış, hatalar yapmış, bazı hassasiyetlerini canı gibi koruyan üç kişi. bence gerçekten iyi bir hikaye olabilirdi. biyografimde muhakkak yazacağım. heykelimi diktirmeye bi adım daha yaklaştım güzelim. bir efsane yaratıyorum. bir imparatorluk. ben açıkçası daha önce, evet onlarca skandal gördüm de böylesini görmedim. iddia ediyorum en garibiydi. yine bağımsız düşün, oturup anlattığında insanların soracağı doğal sorulara bile verecek düzgün bi cevap yok. "nasıl iletişim kuruyordunuz?" ne denir bu soruya? bu bile ilginç. ne diyeceksin? "yani birbirimizin yazım stillerini biliyorduk, cümle kalıplarını, akışlarını, ideolojilerini, neye ne tepki vereceklerini, neye gülüp neye kızacaklarını." evet ortada bi şey yok. ama bu yokluk bile dikkat çekici. tek avuntum; "bize de bu yakışır" cümlesi. gerçekten sapkınca ama çok keyiflendim. öfkemi korumak istedim. "hah şimdi ağzının yerini biliyorum" dedim ama sonra bi gülme gelmedi değil.

neyse. sizinle en son dört yıl önce muhabbetimiz olmuş. dört yıl. ne bi mesaj atmışım, ne aramış ne sormuşum. bi kere bile yapmamışım. ki yapsam yapardım. ortamın müsait olduğu anlar oldu. üstelik defalarca. ben de çekingen biri değilimdir. biliyosun bunları. ama hiçbir iletişimim yok. yazdığım şeyleri üzerinize alınmayın lütfen sevgili mikail. bazı şeyler politiktir. bu giri mikail'e yazıyor örneğin. beyan, esas. onunla aramda böyle bir ilişki var ve olamaz mı ayrıca? dört büyük melekten biri kendisi. ayrı bi sevgim olamaz mı? dünyanın düzlüğüne ve aşının öldürücülüğüne inanan insanların arasında biz bence gayet sağlıklıyız. ama sizinle ilgisi olmadığı halde alınıyorsanız alındığınız şeyleri yazmayacağım. ben kimseyle savaşmıyorum. bu cümle çok önemliydi. kimseyle savaşmıyorum. fakat bana saldırılırsa aynı şekilde karşılık vermek zorunda kalırım. ne yapılıyorsa onu yaparım. gandi miyim ben? görünen o ki değilim.

yaz bitti. bu biraz canımı sıkıyor. çok çok çok üşüyorum. bilhassa sabaha karşı. dehşet bir soğuk. titreyerek uyanıyorum. seni seviyorum. ama kimse beni görmezden gelemez. ne yapar eder kendimi dayatırım. tanos diyor ya hani; "ben kaçınılmazım." ne müthiş bi cümle. duyduğum andan beri aklımda. incittiysem bilerek incittim. beni incittin mi? evet. kırdın mı? evet. aynını yaptım. hak etmediğin bir şey tecrübe etmiş değilsin. cezan da bu kadardı. adaleti sağladım. eşitlendim. eskiden olsa misliyle yapardım. işte maalesef büyümek böyle bi şey. o hırs kayboluyor.

benlik bir mevzu kalmadı. öfkem geçti. eğer tümüyle hatasız olsaydım çok büyürdü mesele. ama tıpkı senin gibi melek değilim. biz melek olamayız. doğal olarak olamayız. öyle teçhiz edilmedik. melek olmadığımız gibi halktan da değiliz. ne yaparsan yap olmayacak. ama dediğim gibi izahsızlık, ne doğru ne yanlış açıklamamak en büyük kurtarıcı. bunu anlamanı istiyorum. ve tekrar; bazı şeyler politiktir. o konuda da seni ben anlıyorum sevgili mikail.

lütfen cevap verme. gün itibariyle izahsızlık pratiğini kullanacağım. hiçbir şeye cevap vermeyeceğim.

bikaç aya sözlüklere geri dönme planım var. bazı işlerim hafifledi. her şey o kadar yolunda gidiyor ki. o kadar şaşırıyorum ki. vallahi; "allah var ulan" diye bağıracağım. kurgulanmış gibi. inanılmaz. bunu planlamamıştım bile. "muhtemelen şöyle olacak" dediğim her şeyden daha iyisi oldu. bi şey yapıyorum örneğin, herhangi bi beklentim olmadan, o bile inanılmaz bir geri dönüş sağlıyor. haritasal bir durum olabilir. bu kadar doğru gitmesine şaşırıyorum.

şuvan zaman fazlam var. yazmayı da çok özledim. bazen kendi yazdığım bi şeyi görüyorum ve öfkeden deliriyorum. o kadar özensiz ki. normalde tarzım bu değildir. bu dev yığından ciddiye aldığım bikaç kişiden biriyle düşman olmak istemiyorum. ben pürüzsüzlüğe falan inanmam. iki bacak arasından doğduk ve her şey mükemmel olamaz. olmayacak. olması için çalışmak en azından iyiyi yakalamak için mümkün ama pürüzsüzlük imkansız. gizli saklı birbirimizi okuyoruz. yıllardır. yıllardır. hatta bi daha yıllardır. sıkıldım bundan. görmemiş gibi yapıyoruz. yordu. otuzlara doğru hızla ve sarkarak giderken çocukluğu böylesine bir ısrarla sürdürmek istemiyorum. büyük adam olmayı deneyimlemek istiyorum. acayip yakışır ama komik de. benden olmazmış gibi görünüyor ama bazen kendime acayip yükseliyorum. bana da sana da hiçbir şey olmaz. en kötüsünü düşün? o bile yeterince kötü değil. kurtarmam gereken bir dünya var. seni seviyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ben bu yazıyı mikail'e yazdım" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim