bilime inanmayan insan

hayatında karşılaştığı tüm olayları doğaüstü ile açıklamaya çalışan insandır. bu insanlar üç yüz yıl önce yaşamış olsalardı normal karşılanırlardı. ancak, günümüzde bilim ve teknolojinin neler yapabildiğini görüp yine de bilime inanmamak bir ruh hastalığıdır.

işin garibi şudur ki, aynı insanlar, antibiyotik, antivirütik, antidepresan, ağrı kesici, doğum kontrol hapı, aşı, kanser ilacı gibi modern bilimin bize sağladığı olanakları da kullanmaktan geri durmamaktadırlar.

ayrıca bilim ve teknolojinin imkanları ile üretilen uçak, araba, telefon, bilgisayar gibi aletleri de kullanmaktadır. hatta bu tipler götlerinin farklı açıdaki fotolarını da elin adamına gördermekten de geri kalmazlar. pipi fotosu atanları da yazalım da linçlemesinler. evet konu yine kuki ve pipiye geldi.

sormazlar mı adama bu ne iki yüzlülüktür. git amerika'daki amişler ve afrikadaki ilkeller gibi yaşa da en azından samimiyetine inanalım.

yanlış sıfat. bilim bir inanç değildir. bilim dogmaların tam karşısında duran sürekli bir arayıştır. bilime güvenmek, bilime koşulsuz inanmak değil bilimin teşvikine katkı sağlamaktır. eğer bilim koşulsuz şartsız bir inanış olsaydı devamında bir de kesinlik, mutlaklık iddiası olurdu ki bu bilime ters düşen bir durumdur. eğer insanlık bilimi bir arayış değil bir inanç olarak görmüş olsaydı hiçbir aşı nüfusların yarıdan fazlasını kapsayamazdı. bilime güvenirsin, önüne koyduğu çözüm amaçlı bir ürünü 50 yıl sonra torununda çıkacak bir aksiliğin, bir olumsuzluğun riskini alarak kullanırsın. bilim çözüm sunar fakat sunduğu çözüm yüzde yüz değildir. bilimin ürettiği bir temizleyici ürünün bile %99.9 başarı oranı öngörme sebebi dogma olmadığının kanıtıdır. "hayatım bilime feda olsun" diyen insan kendini bilimin mutlak sonuçlarına değil arayışına feda eder. bilime inanmayan değil, bilime güvenmeyen insna vardır ve bu insanlık artığı, bilime güvenmediği için değil, bilime güvenenler kendilerini bilime emanet ettikleri için dünya üzerinde birçok hastalıktan kurtulmuştur. bu durumu da "ben güvenmedim ve gördüğünüz gibi sağlıklıyım" diyerek savunur. çünkü aptal insan aptal olduğunun hiçbir zaman farkına varmadığı gibi, bir de kendi doğrularına inanır ve bağnaz bir mahlukat olarak hayatını sürdürür. bilinçli ve kaliteli bireyler onu bir hamam böceği gibi kendi tabiatına terk ettiği ve umursamadığında ise haklı olduğunu zanneder.

komik insandır. yani ciddi değilse çok komiktir. düşünsene adam diyor ki: "ben yer çekimine inanmıyorum."
:)) izle izle gül.

son birkaç ayda, yakın çevremde dikkatimi çeken durumdur. bilime inanmamak gibi bir iddiaları yok ama; metafizik konularını hayatlarının merkezine koyma durumu açıkça görünmekte. açıp bir astroloji sayfasına bakmak ne bileyim bir burç yorumu okumaktan zarar gelmez ama buna körü körüne inanıp, hayatını buna göre şekillendirmek, benim saygı duymak zorunda olduğum bir şey değil. basit bir örnek vereyim. bir pandemi atlattık. girişiyle çıkışıyla neredeyse 2 sene sürdü ve yoğunluğu azalmış olsa da devam ediyor. pandeminin ilk başında herkes televizyonların başına oturdu; doktorlardan gelecek haberleri bekledi. üfürükçülürden, metafizik uzmanlarından medet ummadık. o yüzden spor, sanat ve bilimden gayrısında hayat yok diyorum efenim.