orijinal adı: the complete rolling stone interview
yazar: susan sontag, jonathan cott
yayım yılı: 1978
yazar, senarist, yönetmen ve eleştirmen olan susan sontag'ın rolling stone dergisinin baş editörü jonathan cott ile yaptığı söyleşinin yer aldığı kitap.
yazar: susan sontag, jonathan cott
yayım yılı: 1978
yazar, senarist, yönetmen ve eleştirmen olan susan sontag'ın rolling stone dergisinin baş editörü jonathan cott ile yaptığı söyleşinin yer aldığı kitap.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 22.02.2024 15:54 tarihinde açılmıştır.
1.
bu saate kadar aktif olmama nedenlerimden biri olan; 1933/2004 yılları arasında yaşamış amerikalı yazar susan sontag imzalı sadece 125 sayfalık eser olup jonathan cott'un kendisiyle yapmış olduğu söyleşiden ibârettir.
yazarın daha evvel hiçbir kitabını okumamış olmakla birlikte yazın hayatına iyi bir giriş yaptığımı kesinlikle kabul ettiğim bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
bu kadar keskin bir dili ve müthiş bir analiz yeteneği olan bir yazarı yeni okuyor olmaktan biraz mahcubum.
kitap başta hastalıklardan ve kanserden bahsediyor çünkü yazar da hasta olduğu için kendisine bu soru yöneltiliyor.
kanserin ve hastalıkların bireyin özgürlüğüne ket vuran ama ölüm denen özgürlüğe götüren maşa olduğunu anlıyoruz.
hastalıkları, daha doğrusu hastalığın yalnızca fiziksel bir defoya indirgenemeyeceğini, hastalığı dramatize etmeden, olabildiğine nesnel bir şekilde ele alıyor.
edebiyatta metaforun gerekli olup olmadığını, metaforun özü öldürüp ana fikri başkalaştıran bir araç olup olmadığını, popüler kültürün edebiyata etkisini, yazarın perspektifinden izliyoruz.
kültürün göreceli oluşunu, bireyin ölümsüz olmak adına sanata sığınışını da anlatıyor.
modern nihilizmden ve bireyin nihilist olmasının gerekli olup olmadığını düşündürüyor.
edebiyatın cinsiyetsizleştirilme ihtimâlini, yazarın metinlerine kendini ne kadar katıp katmayacağını, kadın bedeninin doğa, erkek bedeninin güç kabul edilişini toplumsal normlar çerçevesinde ve çerçevenin dışına çıkmaktan korkmamak gerektiğini salık vererek anlatıyor.
bilincin kapısını aralamak isteyenler için mutlaka okunması gerektiğine inandığım ve oldukça analitik, sert ve baş döndürücü bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
kitapta alıntı içine aldığım birkaç yerden örnek verip tanımımı burada bitiriyorum.
bugün yaptıklarımızın ve düşündüklerimizin tarihsel sürecin ürünü olduğunu biliyorum.
etkili bir sanat eseri, ardında sessizlik bırakır.
fotoğrafın doğasında, fragman fikri vardır. tabii ki kendi içinde tamamlanmış bir şeydir, ama aradan geçen zamanla beraber, bize geçmişten geriye kalanı gösteren bir fragmana dönüşür.
herhangi bir şeyden nasıl vazgeçileceğini bilmiyorum.
ama zaman fotoğrafları değiştirir
yazarın daha evvel hiçbir kitabını okumamış olmakla birlikte yazın hayatına iyi bir giriş yaptığımı kesinlikle kabul ettiğim bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
bu kadar keskin bir dili ve müthiş bir analiz yeteneği olan bir yazarı yeni okuyor olmaktan biraz mahcubum.
kitap başta hastalıklardan ve kanserden bahsediyor çünkü yazar da hasta olduğu için kendisine bu soru yöneltiliyor.
kanserin ve hastalıkların bireyin özgürlüğüne ket vuran ama ölüm denen özgürlüğe götüren maşa olduğunu anlıyoruz.
hastalıkları, daha doğrusu hastalığın yalnızca fiziksel bir defoya indirgenemeyeceğini, hastalığı dramatize etmeden, olabildiğine nesnel bir şekilde ele alıyor.
edebiyatta metaforun gerekli olup olmadığını, metaforun özü öldürüp ana fikri başkalaştıran bir araç olup olmadığını, popüler kültürün edebiyata etkisini, yazarın perspektifinden izliyoruz.
kültürün göreceli oluşunu, bireyin ölümsüz olmak adına sanata sığınışını da anlatıyor.
modern nihilizmden ve bireyin nihilist olmasının gerekli olup olmadığını düşündürüyor.
edebiyatın cinsiyetsizleştirilme ihtimâlini, yazarın metinlerine kendini ne kadar katıp katmayacağını, kadın bedeninin doğa, erkek bedeninin güç kabul edilişini toplumsal normlar çerçevesinde ve çerçevenin dışına çıkmaktan korkmamak gerektiğini salık vererek anlatıyor.
bilincin kapısını aralamak isteyenler için mutlaka okunması gerektiğine inandığım ve oldukça analitik, sert ve baş döndürücü bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
kitapta alıntı içine aldığım birkaç yerden örnek verip tanımımı burada bitiriyorum.
bugün yaptıklarımızın ve düşündüklerimizin tarihsel sürecin ürünü olduğunu biliyorum.
etkili bir sanat eseri, ardında sessizlik bırakır.
fotoğrafın doğasında, fragman fikri vardır. tabii ki kendi içinde tamamlanmış bir şeydir, ama aradan geçen zamanla beraber, bize geçmişten geriye kalanı gösteren bir fragmana dönüşür.
herhangi bir şeyden nasıl vazgeçileceğini bilmiyorum.
ama zaman fotoğrafları değiştirir
devamını gör...