1.bölüm "başlangıçlar"

2015
kış
selenyum

bilmediğim bir yer, binlerce farklı yüz , bini de birbirine yabancı tam bin yabancı. dağıtılmak için toplanan bin parçaydık.

-kardeş, içerde yer yok mu?

-bilmiyorum, yeni geldim bende.

-yok hemşerim, yatıştan önceki son içtimadan sonra herkes içeri koşuyor kim nereyi kaparsa orda o yatıyor. içtima bitince ayık olun yoksa dışarda kalırsınız.

-aha ben 3 gündür sundurmanın altında yatıyorum.

-sen kaç gündür burdasın?

-7 gündür burdayım işi çözdük artık sizde alışırsınız.

gece kalacak bir yer bulmam gerek, içerisi ne kadar dolu olabilir ki? karton bulabilirsem en azından koridorda oturabilirim, dışarıda hala kar yağıyor, bide zaten hastayım. offf çık artık aklımdan alice! seni unutmak için burdayım, çık aklımdan!

bir şeye kör düğüm atarsan çözmesi çok ama çok zor olabilir, kördüğüm atmışım alice, sana olan sevgimi ölçebileceğin bir şey göstermem gerekirse işte bu kördüğümden daha komik ve acınası bir durum gösteremem. bağlanmaktan benim anladığım buymuş demek.

2014
bahar
çiçekli bahçe

hep o anda kalmayı isteyeceğiniz türden anlar vardır, mis gibi hava, sevgili ve bahçe ve çiçekler ve böcekler ve tabiki limonlu çay.

-daha önce bu anı yaşamıştık.

-ne, nasıl?

-bundan 9 yıl önce tam şuan birbirimize aşıktık çok güzel günler görüyorsun işte. sonra...

-sonra ne, yine bir hikaye mi yazıyorsun?

-gerçek, anı, kurgu bunların hepsinin dışında bir şey bu.

-anlıyorum diyelim, sonra peki devam et lütfen.

-bir zaman sonra arkadaşların, ailen ve gerçekler seni uyandırıyor, sonra da sen beni uyandırıyorsun işte bu güzel rüyadan hemde.

-öyle bir şey olmayacak!

-beni öldürseler yinede inanmazdım öyle bir şey olacağına, ama oldu. olacak.

-şu an çok kafamı karıştırıyorsun, endişelenmeli miyim bizim için?

-hah, tabiki hayır şuan bu güzel günlerin tadını çıkarmak en iyisi ama benimki kadar canın yansın isterdim eskiden.

-ne diyorsun, hiç bir şey anlamıyorum gelecekten bu ana gelmiş gibi konuşuyorsun sanki?

-kendi kafamın içinde dönüp duruyorum, bundan rahatsız olacaksan zaten bizden hiç bi halt olmayışıda boşa değilmiş demektir.

-senden soğuyup ayrılmak isteyeceğimi mi ima ediyorsun sabahtan beri?

-ima etmiyorum hikayenin sonundan başladığım için öyle anlaşılmış olabilir.

-böyle bir şey olmasın şuan asla böyle bir şey istemiyorum ama ayrılmamız gerekeceksede bunu kırmadan dökmeden güzelce başarabileceğimize inanıyorum. sen sonumuzu böyle görüyorsan bu beni çok üzer şuan.

-aslına bakarsan senin şuan yaşayacağın boktan ruh halin ve üzüntün benimkinin yanında devede kulak kalır. bu kadarcık olsun seninde canının yandığını görmek isterim.

-seni daha önce terk etmişim gibi konuşma lütfen delirteceksin beni.

-sen şuan bir hayalden ibaretsin, hiç bi bok olmaz sana merak etme.

2015
1.gün
selenyum

kalbi kırık, silah altında, zatürre, sıska bir adam. kışın ortası, her yer çöp, her yer yabancı, her yer endişe, her yer tutulmuş.

kantin sıcak ve herkesin girip çıkabildiği ortak bir alandı, tıklım tıklım olsada en azından sıcak ,o da ne, gruptan bir arkadaş, bin yüzden tanıdık bir yüz.

gruptaki en psikopat ve deli olan tip; diyarbakırlı şexo. o da buraya yanlış gelmiş benim gibi. diğerleri başka bir çukura düşmüşler. artık iki kişiydik, birlikte çay ve sigara içip birlikte hayatta kalmaya çalışacaktık, azda olsa tanıdık biri olması müttefik seçmek konusunda ilk kuraldır. insan bilmediğinden korkar.

son içtimadan sonra bir anda herkes kapılara hücum etti biz ne olduğunu anlayamadan içerisi dolmuş biz dışarıda kalmıştık bile. yinede içeri girip boş bir yer aradık koridorlarda bile yer yoktu. battaniye dağıtıldı dışarıda kalanlara yemekhane binasına yöneldik yemek masalarının üstü, altı, sandalyeler, boş olan her yer doluydu uyuyabileceğimiz tek bir yer vardı kimsenin aklına gelmeyen. dışarıda ayazda yatmaktansa insanların gelip geçtiği bu merdivenlerin üzerinde uyumak daha iyiydi. daha doğrusu tek seçenekti. valizim ve battaniyemle kıvrıldım basamaklara. bi sigara yaktım, sonra böyle anları anıya dönüştürmek için yanıma aldığım küçük defteri ve kalemi çıkardım. hastalığımın 2 aydır hala geçmediğinden acıyla bahsettim, onunla ilgili aklımdan geçenleri yazdım, bok gibi hissetmemek için öyle değilmiş gibi yapamadığım için kendimi fırçaladım.

2015
2.gün
selenyum

sabah büyük öksürük krizlerine tutularak uyandım, her yerim kaskatı, elimi yüzümü yıkadım ve ilaçlarımı almak için kahvaltı yapmam gerekiyordu. kantinden bisküvi ve meyve suyu alıp atıştırdım, 200 liram vardı gelirken, şimdiyse 150 lira kalmıştı, burada kaç gün kalacağımız belirsiz, zulamdaki sigaralar bir hafta dayanır sonra satın almam gerekecek.

şexo çok hızlıydı, ona yetişmekte zorlanıyordum, bazen beni bırakıp bir süre sonra geri geliyordu harman kalmış aranıyordu, bir şeyler bulması ve birlikte tüttürebileceğimiz ihtimali beni heycanlandırmıştı. delikanlı bi antidepresana acayip ihtiyacım vardı yada şöyle diyelim bende çok fena harmandım. şexo'nun peşinde çok sorgulamadan dolanıyordum, birilerini gözüne kestiriyor sonra tanışıp, konuşup yokluyordu. onlarda şexo'nun aradığı şeyi arayan tiplerdi ve böylece onlarda şexo bulabilir diye peşine takılmaya başladılar öğleden sonra 5 kişilik bir çete olmuştuk herkes façalı, herkes harman, herkes tehlikeli, bense kendimi onlar arasında garip hisseden tek kişiydim. kendime kim olduğumu hatırlatmam gereken çok fazla durum yaşanıyordu. ben bir hayatı anlama sanatçısıyım, onlarsa hayatta kalmak için savaşanlar.

2014
eylül
moda

-burda doğdum büyüdüm, bunca yıl buraya gelmek hiç aklıma dahi gelmedi. benim yaşadığım şehri benden iyi biliyorsun.

-burdan yunusları görebildiğini söylemişti bir arkadaşım. aklımda kalmış hem baya da güzelmiş buralar.

-çok sakin ve huzurlu.

-ben çok özlüyorum seni.

-yan yanayız işte.

-sana sarılmışken bile özlüyorum.

-ben seni öperken bile özlüyorum.

-ahaha daha ileri gitmeyelim istersen.

-ne zaman evleneceğiz acaba?

-istemeye gelelim mi haftaya?

-aaah nerdee, bizimkiler okul bitmeden katiyyen onay vermezler yokluyorum sürekli.

-alice

-efendim?

-ilk tanıştığımız zamanlarda sana çok zor bir yolculuk olacak demiştim hatırlarsın, çok güzel başladı daha başındayız iyi gidiyoruz ama zorluklar engeller var ileride onları aşmak konusunda başından beri körü körüne sana inandım ve güvendim bu böyle devam edecek ben sözüme sadık kalacağım.

-çok güzel konuşuyorsun, merak etme bende bunun için ne gerekiyorsa yapacağım.

devam edecek.
devamını gör...
2.bölüm "kayboluşlar"

2015
cudi
mart

her şeyim elimden alınmış gibiyim. her şeyim o muydu gerçekten? onunla tanışana kadar her şey yerli yerindeydi. sonra ben bundan sonrası her şey o sanmaya başladım. biyolojik bir ilüzyondu hepsi. hormonlar zihnimi ele geçirmiş estetik kaygılarımla birlikte bana tuzak kurmuşlardı ne var ki bu benimde çok hoşuma gitmişti. sonunda yaralanacağını bile bile o macerayı yaşamak istiyor insan.

şansın varsa en kısa sürede terkedilirsin.

sevgilinin en büyük lütfudur ayrılması. bir aslanın seni yakalayıp tam parçalamak üzereyken vazgeçip seni bırakması gibidir. biz bunu hep sonradan anlarız yada hiç anlamayız. anlarsak kolay hızlıca silkelenip yolumuza bakarız ama anlayana kadar da yanıp dururuz. ona veremediğimiz cezayı kendimize keseriz. büyük bir yanılgıya dönüşür bütün inançlar. her düşüncenizde, göğsünüze dikenler batıyormuş gibi canınız yanar.

aşk kendini büyük bir zevkle kandırmaktır.

2015
3.gün
selenyum

sonunda, prometheus'un ateşi insanlara getirdiği gibi şexo da bize dumanı getirmişti. bu yerde, bu şartlarda bulup getirmesi büyük bir azimdi.

derme çatma sadece üstü kapalı bir odunlukta oturduk belki 5 belki 6 kişiydik. meşale elden ele dolaşmaya başladı akşam olmuş yağmur başlamış ve 3. günün akşamı artık nerden geldiğimizi tamamen unutmuştuk. onlar bir olaydan bir icraatten bahsederken ben içimdeki atmosfere girmek için bi bahane uzaklaştım kantinin önünde bir sigara yakıp kafamı cilalarken tamam dedim. bu yeni bir başlangıç yapmak için süper bir zamanlama dedim. acını çek saçmala intikam al ne yapıyorsan yap ama hepsini süper bi şekilde tasarlayarak ve planlayarak yap öyle ki istediğin kadar abartabilirsin. sadece daha iyisini yerine koyarak boşluğu kapatabilirsin. bu kesinlikle doğruydu.

tekrar ekibin yanına döndüm ben hepsinden 7 yaş büyük olduğum için herkes abi diye hitap ediyor ve çeteye yeni katılanlar beni patron zannediyordu başta. aslında şexo'yu kantinde bularak ekibi ilk ben kurmuş olabilirim. artık en az 7, en çok 12 kişi dolaşıyorduk. kaçak sigara işi dönüyordu çoktan bu işi tekelimize almıştık bile bir anda çetenin malları koruyan ve dağıtımından sorumlu elemanı olmuştum. şexo 3 günde şebekeyi kurmuştu. yemek sırasında yüzlerce insanın önüne geçiyor, her işi kolayca hallediyorduk. 3 günde 2 büyük kavga çıkarmıştı şexo, kimse bulaşmak istemiyor kimse yoluna çıkmak istemiyordu.

eğer bu tehlikeli grubun içinde olmasam 50 defa onu aramak isteyip 50 defa kendimi arama lan bitti anla artık diye ikna etmem gerekecekti ki bu utanç vericiydi.

onun yerine kavgaları bitmeyen şexo'nun sırf kalabalık görünsün diye peşinde dolanan etkisiz elemanı olmayı seçtim. bende biraz diyarbakırlı olmasam asla ayak uyduramazdım bu serseriliklere.

2015
4.gün
selenyum

selen kışlası benim kaybolduğum yerdi. hayat beni teselli etmek için başka şeylerle oyalıyordu farkındaydım en sevdiğiniz insanı artık vefasız olmakla suçluyorsanız kendinize kızmaya çalışırsınız eğer hiç bir suçunuz yoksa o zamanda aynı kusurlara sahip olmak için bile isteye hata etmeye meylediyorsunuz. yoldan çıkan kaybolur yada yeni bir yol bulmuştur.

çok zor zamanlar yaşamıştım daha önce, sevgisi defalarca bıçaklanmış, kafayı yemiş, hatta ölümden dönmüştüm hepsi geçiyordu bi şekilde. kendi hikayemin trajedilerini abartmayı sevmem bin türlü şey yaşanıyor şu hayatta benimki nispeten sıkıcı bile sayılabilirdi.

kaosun içinde organize olmuş bir kurt sürüsü gibi geziyorduk, gece bir kavga daha patlak verdi birbirine giren onlarca insanın mücadelesi bana ilham veriyordu. büyük kavgadan saatler sonra şexo ile karşılaştık sürüyle gezip sürünün imkanlarından yararlanıyordum lakin sürünün kavgasına karışmıyordum. ben dedim şunu bilmeni isterimki ben kavga etmeyi bilmiyorum yalnızca kontrolümü kaybedersem katanamı çıkartırım ve ölümcül şeyler yapabilirim. sen adamın neresine vuracağını iyi bilirsin kavgada amaç darp etmek ama kalıcı hasar vermemektir. nasıl korunacağını nasıl kaçınacağını bilirsin ben bilmem bu yüzden bir hiç uğruna başkasının yada benim ciddi bir darbe alması çok yüksek ihtimal ben zayıf ve tecrübesiz olduğum için ilk önce onu etkisiz bırakmayı düşünürüm can havliyle pençemi gözlerine geçiririm yumruğumu boğazına nişan alırım kafasını duvara vurup dirseğimle kulağına geçirebilirim çıplak elle adam öldürme konusunda pek çok fikrim vardır. kavgadayken beni sürüden saymayın. dedim. şexo başım gözüm üstüne sen dert etme biz hallederiz her şeyi dedi.

bir sanatçının elleri bir başkasının canını yumruklarıyla değil eserleriyle fikirleriyle yakabilir ancak.

son kavgadan sonra çetenin namı herkese yayılmıştı. gece koğuşlardan birinde bizim için yer ayırtıldı. burdan ne zaman gideceğimiz belli değildi, bu hengamede kaybolmak bana iyi gelmişti. kaosta yeşeren acımasız düzenin bir parçası olmaktan arta kalan zamanlarda defterime karaladığım yazıntıları terapi niyetine okuyor okuntularım bitince düştüğüm boşlukta kırık kalbimin acıntısını bastıran ciğerlerimdeki iltihapla, öksürük dolu bir mücadeleye girip aslanlar gibi yeniliyor ve hırlaya hırlaya uyumak zorunda kalıyordum.

3. bölüm "kurtuluş"

2015
5.günden 12. güne
selenyum

selenyum, artık herkesin okunabilir bir kitaba dönüştüğü devasa bir kütüphaneydi. suretler, silüetler, görünüşler kitabın kapağı, hareketler, mimikler, konuşmalar rastgele açılan sayfalarda beliren öykülerin giriş cümleleriydi. herkes geçmişini unutmuş, kimliğini kaybetmiş, belirsizliğin naif rüzgarında bir yaprak gibi süzülüyordu.

sadece arama yapabildiğim bir telefonum vardı, ne halde olduğumu bilse belki acıyıp beni teselli eder. öyle rezildimki onun sevgisine ilgisine muhtaç kalmıştım. ölmüş bitmiş kesilmiş kırılmış dağılmış ama ben bu gerçeği kabullenecek kadar güçlü cesur yada olgun değildim. sevilen sevenin cezasıymış. çünkü kendini adamak, kaptırmak, ateşe yürümek bunlar intihar girişimidir. elbette bir cezası olacak bu dengesizliğin. ikarus gibi güneşe doğru durmaksızın uçarsan tüylerini balmumuyla yapıştırdığın kanatların eriyecek ve yere çakılacaksın.

her gün yeni bir çam yarması çeteye dahil oluyor ve benden 10 yaş büyük duran koca adamların bana abi demesi garibime gidiyordu kimimki lan ben. gücün etrafında kümelenmiş profesyonel tiplerdi bunlar pek iletişim kuramıyor ama anlattıkları hikayeleri kendini övmelerini, icraatlerini, çok güzel dinliyordum. kendini kurnaz sanan birini gözüne kestirdiler mi bin bir dümen çevirip elindeki telefona, sigarasına tespihine değerli ne varsa malına çöküp elinden öyle bir alıyorlardı ki adam gıkını çıkartamıyordu. bu kötülük yada zorbalık değildi etme bulmaydı.

kaçıncı gün olduğunu hatırlamıyorum 3 kişi avluda volta atıyoruz, yere düşmüş ağzından köpükler çıkan birini gördüm, ne yapabilirim diye düşündüm yerden kaldırsam olduğu yerden daha iyi bir yere koyamayacaktım, binlerce insan var ve kimse umursamıyor, su versem su yok, yardım çağırsam ne sıhhıye var nede başka ilgilenecek bir yetkili. biraz yerde kıvrandıktan sonra ağzını silip doğruldu ve üstünü başını silkeleyip kalktı ve bir köşeye çömeldi. voltya devam ettik. geldiğimizden beri ortalıkta dolanan 3 tane yavru köpek vardı onlar yüzünden kavgada çıkarmıştı bizimkiler. o köpeklerden birinin soğuktan donup öldüğünü gördük öylece yatıyordu kimse cesedini bir yere kaldırmayı düşünmüyordu. her yer o kadar çöple dolydu ki küçük çöp tepecikleri oluşmuştu. günde 3 öğün 15 tane zırhlı araç geliyor 150 yeni turist bırakıyor bir o kadar şanslı kişiyide götürüyordu.

her gün yeni bir hikayenin içinde kayboluyordum,

sen elmayı seviyorsun diye elmada seni sevmek zorunda değil diyor nazım. telefonu çıkarıp arıyorum çalıyor çalıyor ama cevap yok. açsa belki küfür edeceğim belki öyle bir şey söyleyeceğimki bu defa kesin bitecek yada belki bir mucize kendine gelir hiç bir şey olmamış gibi devam ederiz. kendimi kandırmaktan olmadık hayaller kurup içimdeki ateşi harlamaktan başka hiç bir şey yapamıyordum. ben elmayı seviyorum ama elma beni sevmesede mideye indirebiliyorum elmayı. elmanın sevgisine ihtiyacım yok. nazımın tutarsız metaforlarıyla savaşmaktan vakit buldukça çetenin peşindeydim.

artık 2000 kişi bizi tanıyordu. her yerde kraldık. kantin binasının arkasındaki güvercinliğe bizden başkası gelemezdi. orda tüttürür, güvercinleri uçurtur, olayları konuşur kavgaların dümenlerin işlerin kritiğini yapardık. bir kaç gün sonra kendimizi iyice kaptırmıştık kimsenin burdan gitmek gibi bir kaygısı yoktu. bende yaralarımı unutmuş zihnimi boşaltmıştım, karar vermiştim artık bir kavga olursa ne olursa olsun bende karışacaktım büyük ihtimalle kimseye sağlam bir şekilde vuramayacaktım ama güzel bir dayak yemeyi istiyordum artık. dişlerim kırılırda, kaşım patlar burnum kırılırsa kendime kestiğim cezayı infaz ettirmiş olacaktım.

günler geçiyor fakat artık kimse kavgaya yanaşmıyordu. sürü dişini göstermiş krallığını kurmuştu artık bundan sonraki savaşlar yalnızca savunma amaçlı olacaktı. geç kalmıştım. selenyumda çok ilginç çok yoğun çok alakasız günler geçirmiştim. nedense hiç yabancılık çekmedim sadece onlardan olmadığım barizdi ama ilk defa gördüğüm şeyler değildi bunlar tek fark içinde olmaktı daha önce hep dışındaydım.

12. gün gelen araçların yolcu listesi okundu ben ve şexo aynı gruptan olduğumuz için ikimizin adı birlikte okundu. o gün çok ağır bir şey tüttürmüştük. 1940 larda bir toplama kampında ağır koşullarda çalıştırılan bir çingene gibi hissettiğimi hatırlıyorum. bir an adımız okunmuş olabilir ama gitmesek mi acaba bizi arasalarda bulamazlar bu kalabalıkta kimse tanımıyor gitmeyelim kalalım burda diye içimden fısıldayan hayaletim az daha beni ikna ediyordu neyseki çok hastaydım ve hala iyileşmemiştim selenyum burda bitebilir ama ileride geçilecek daha çok level vardı.

bir kaç saat sonra uçakta bulutların üzerindeydim. hala aklımdaydı ve hala öksürüyordum.

bitti.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bir sanatçının artistik anıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim