birey olmak

hayatı boyunca doğrusu, yanlışı, ayıbı, hayali, gerçeği başkaları tarafından belirlenmiş kişiler için gerçekleştirmesi hayli meşakkatli durum.

herkesin çok istediği lakin çoğumuzun toplum baskısı vb. gibi nedenlerden dolayı tamamen beceremediğimiz durumdur.

diğer insanlardan bağımsız olarak karar verebilmek, verdiği kararların sorumluluğunu üstlenebilme ve bunların sonucunda toplum içerisinde konumunu belirleyerek toplumdaki insanlardan bağımsız bir şekilde ayakta kalabilme olgunluğuna erişebilme olarak tanımlayabiliriz.

insan olmak demektir.

türkiyede bir türlü olamadığınız şey. ne kadar büyürseniz büyüyün ailenizin gözünde birey değilsinizdir.

başka bir kimsenin vesayeti altında olmama durumu. aydınlanmanın ilk adımlarındandır.

bilinçli karar verebilme yetisine sahip olma durumu...

kendini gerçekleştirebilmek. aklını kendi işlerine kullanma. özgürleşebilme. kimse tarafından yönetilme durumu içerisinde olmama. toplumda herkes herkesin her şeyine karıştığı için, belli toplum dayatmaları var olduğu sürece birçok insanın gerçekleştiremeyeceği durum.

otoritenin kutsanmadığı özgür zihinlerde var olan bir durum.

bütün olabilmenin başında gelir. insan hayatla bütün olabilmek için önce birey olabilmelidir. kendi değer ve karar mekanizmasını, kişiliğini etrafında onun için söylenenlerden uzak tutarak gerçekte ne olduğu yönünde oluşturabilen ve geliştirebilen kişi birey olmanın rahatlığına ulaşabilir. dışarıya değil kendine dönmek hayata dönmek demektir. kişi kendini bulabilirse hayatını da anlamını da bulabilir.

türlü türlü kalıplara sokulmaya çalışırken olması en zorlanılandır.

mutlak bir otoritesizlik hali değildir. nitekim otorite kanlı canlı biri olmak zorunda değil. düşünce ve tutumlarımıza hükmeden türlü türlü otorite var. vicdanımız mesela. vicdan, düşüncemize ve tutumlarımıza hükmeden net bir otoritedir. kimse yokken vicdanımız yine bizi yönetir. başkalarından mutlak bir bağımsızlık da değildir. en basitinden iletişim için ortak bir lisanı benimsemek durumundayız. bağlantısız olmak da değildir. evine elektrik bağlatmak için başkalarına ihtiyacın var.

birey ile başka bir birey kesişen iki küme gibi düşünüldüğünde, aradaki kesişim kümesinin iki taraftan aldığı kesişim payının eşit olmasıdır. iki birey de hem kesişime kendi kümesinin alanından bir pay verir hem de kendi kümesinin alanını bütünüyle işgal ettirmez. salt iki birey arasında bunun sağlanması da günümüzde yeterli değildir. bu adil denge benzer şekilde bireyin kendi kümesi ile toplum kümesi; birey kümesi ile devlet kümesinin kesişiminde de korunabildiğinde birey olmaktan bahsedilebilir.

çalışıp kazanıyorsun ama devlet deli gibi vergi alıyor: orada birey olamazsın. çalışıp kazanıyorsun ama kazancının çoğunu ailene harcıyorsun: orada birey olamazsın. kendi kümen işgal altında çünkü. çalışıp kazanan bir aile ferdi sana bakıyor: orada birey olamazsın. başkasının kümesini işgal etmişsin çünkü. çalışıp kazanmıyorsun da sosyal yardımla yaşıyorsun: orada birey olamazsın. devletin alanından tırtıklamışsın çünkü. çalışıp kazanmıyorsun da nafaka ile yaşıyorsun; orada birey olamazsın başka bireyin alanından tırtıklıyorsun çünkü.

deist olduğum andan beri hissettiğim durumdur.

küçükken bana dini ögeleri çok anlattıklarında çok korkardım. bu yüzden bazı şeyleri pek sorgulamazdım. ve derken zamanla dini olguları saçma bulmaya başladım. o zamanlar bir kuldum. ama bundan kurtuldum. artık bazı şeyleri daha fazla önemsemeye başladım. islam inancına mensup arkadaşlara her zaman saygı duymuşumdur. ama ben birey olduktan sonra daha iyi hissetmeye başladım.

kişinin maddi ve manevi bağımsız olduğu, genelde doğru kararlar alıp doğru eylemlerde bulunduğu evredir. türkiye'de ise birey yoktur yığın vardır.

türk aile sisteminde neredeyse imkânsızdır.

kalıplarının dışına çıkmak, dogmaları ve dayatmaları reddetmek, gerçekten de bir insan olmaktır.

(bkz: hata yapabilme özgürlüğü olmadan büyümek)

türkiye gibi geri kalmış toplumlarda devlet tarafından sistemli olarak engellenen ve toplum tarafından çanak tutulan olgudur.

birey olmak ne yazık ki toplumu önemseyen kişilerin yapabileceği bir durum değildir, yaptığınız eylemlerde sürekli olarak toplumun dediklerine dikkat ederek yaşıyorsanız o halde birey olmadığınızı söyleyebilirim, sizler yalnızca toplumun uzvu oluyorsunuz, toplum olmadan karar veremiyor, seçim yapamıyorsunuz, hatta bazen izlediğiniz diziye, filme, dinlediğiniz müziğe kadar toplumla birlikte karar veriyorsunuz.

en son ne zaman toplum baskısı olmadan bir müzik dinlediğinizi hatırlayın, yahut bir film izlemek, dizi izlemek, kitap okumak, işte o an toplumdan ayrılıp birey olmuştunuz. unutmayın ki toplumun gelişimi toplumun uzvu olarak değil de birbirinden bağımsız birey olarak gerçekleşebilir. farklılıklarımız ile gelişebilir ve güncellenebilir hale geliriz. yoksa elbette bir yerde toplumun içinde yaşıyoruz, ancak önemli olan o topluma yapışık kalmadan, kendi düşüncelerimizi eylem haline getirebilmek, kendi seçimlerimizi uygulayabilerek yaşamak.

o zaman birey olur, toplumu geliştiren sayılı insanlar arasında yerinizi alırsınız.