bolu belediyesinin mültecilere yaptırım kararları

belediye başkanının yaptırımıyla çözülecek iş değil ki bu. sorunun temelinden başlayıp, devletimizin bu konuyla alakalı acil kararlar alıp uygun bir politika izlemesi gerekli. yoksa isyan ve kaos ortamından başka bir sonuç elde edemeyiz.

popülist bir uygulamadır. devlet adamı olgunluğundan uzak ergence bir tavırdır. malesef benzeri popülist söylemleri son dönemde kılıçdaroğlu dahil muhalefetin genelinde görüyorum.

biraz gerçekleri konuşmak gerekirse ülkemize gelmesine kendi hükümetimizin izin verdiği ve ülkelerindeki savaşı kendi hükümetimizin körüklediği sığınmacıları kendi rızaları haricinde geri gönderemeyiz. bu insanların çok büyük bölümü geri dönmeyecekler. burada bu insanları topluma entegre etmeye yönelik politikalar geliştirmek zorundayız. yabancılara 10 kat su faturası gibi ahlaksız ve nazi kalıntısı bir uygulamanın chp gibi sosyal demokrat olduğu iddiasındaki bir partinin belediye başkanı tarafından dillendirilmesi utanç vericidir, recep peker ekolünün hala chp'de diri olduğunu anımsatır.

öte yandan görünen o ki erdoğan rejimi mültecileri almaya devam edecek. zira almanya başta olmak üzere ab ülkelerine karşı elinde tuttuğu mültecileri kendi keyfi politikalarına ses çıkarmamalarına yönelik bir koz olarak kullanıyor ve ab fonlarından destek alıyor.

olayın bir diğer yüzü ise mültecilerin türkiye ekonomisinin önemli bir ayağını oluşturan ucuz iş gücündeki muazzam etkileridir. türk vatandaşlarının yarısı ücretlere karın tokluğuna sigortasız çalışıyorlar ki bu da daha yüksek ücret talep eden kalifiye olmayan türk çalışanların işsiz kalmasına yol açarken küçük ve orta ölçekteki işletmeler için ayakta kalma sebebi haline gelmiş durumda. bu insanları denklemden çıkardığımız an zaten küçülmekte olan türkiye ekonomisi çöker.

özetle istesek de istemesek de mülteciler bu ülkenin bir gerçeğidir. 2012'den bu yana gelen mülteci akınında artık 2.kuşaklar ciddi bir nüfusa ulaşmaya başladı ve bu insanlar arapça'dan ziyade türkçe konuşuyor. daha fazla mültecinin gelmesi ülke açısından nüfus dengelerini bozacağından önüne geçilmesi gereken bir durum. ancak eldeki mültecilere yönelik faşist politikalar olsa olsa gerilimin tırmanmasına ve mültecilerin organize olarak mafya ağları kurmalarına yol açar. böyle az düşünülmüş, avama yaranmaya yönelik, popülist hareketlerde bulunan bolu'nun faşist belediye başkanı ve bunun gibilere kemal kılıçdaroğlu bir set çekmezse 30 sene sonra ülkenin herkes kadar vatandaşı olacak ciddi bir kitlenin de anti-chp siyasi pozisyonunda yer alacağı öngörülebilir bir durum.

bolu beyinin, bolu halkının çoğunluğunun hissiyatını yüksek sesle beyan etmesi.

ha kardeşim bolular hesabını ya sandıkta verir ya da takdir eder bir daha başa getirir.

umarım getirilen teklif belediye meclisinden geçer... bu artık mülteci, sığınmacı olarak adlandırılan bir durum değil... sınırlar yol geçen hanı olmuş, ülkeye girenin haddi yok. gelenlerde ne hikmetse 20-30 yaşlarında erkek veya bayramda rahatça ülkesine dönebilen güruh...
ben bu insan yığınını ülke olarak beslemek zorunda değilim...

insanları ayrıştırmayı bırakın artık ,bende memnun değilim sebep oldukları sorunlardan ama onlar da birer insan ve en az bizler kadar yaşam özgürlüğü hakkına sahip olmalılar

dün gece (bkz: piyanisti) bir kere daha izledim.
(bkz: schindler'in listesi) filmini de dört kere izlemiştim.
nazi almanyası ile ilgili onlarca film ve belgesel izledim.
işte masum almanlar da böyle böyle başlıyorlardı.
mesela bir yahudi kadın sokak ortasında alman çocukları tarafından taşlanıyordu.
taş atan çocuklar 10-12 yaşlarındaydılar.
izleyen binlerce kişi hiç bir şey yokmuş gibi davranıyorlardı.
aralarından bu durumdan eğlenenler bile vandı.
korkarım ki yakın zamanda bu işleri yapacak duruma gelen bir kalabalık gelecek.
şu anda bu tarz işlere alkış tutan yaratıklar da işte aynen nazi almanyasındaki barbarlara dönüşecekler.
düşünün 15 temmuz tiyatrosunda kendi askerini kafasını kesen yaratıklar bu durumda neler yaparlar?
15 temmuz tiyatrosunda "bunların karıları bize helal" diyen yaratıklar vardı.
şimdi konu afgan ve suriyeli olunca sözüm ona laik kesim de çanak tutuyor ve alkışlıyor.

faşizmin bir örneği olan harekttir.

malum organının heykelini yapmaya kalksak ülkede ki beton rezervleri yetmez öyle bir başkan işte.. tek başına tek adam rejimine kafa tutuyor.. yürüyedur başkan sapla çıkarma..

dün, akşam annem ile balkonda oturuyorum. balkon alçak biraz mahalleden bunlar 10 kişi gayet rahat tavırlar ile geçiyor sağa sola bakıyor. dönüp bize bakıyorlar şimdi bunlar bu kadar rahat vurdum duymaz birinize bir şey yapsa nereden bulacağız bunları ceza vermek için. bu yüzden helal, sana başkan.

faşizmdir. net.

yerinde bir karardır 10 misli olmasa da bizden alınan vergi kadar para alınmalıdır. yokluktan kendini valiliğin önünde yakanı da banyoda intihar eden adamı da ve daha nicelerini unutmadım.

27.07.2021 tarihi itibariyle türkiye sınırları dahilindeki en taşaklı adamdır. yolun yolumuz, davan davamızdır reis. bu mezopotamya maymunlarını elbirliği ile göndereceğiz inşallah.

sözlük hewalleri yine başlamış faşizm demeye, hepinizin allah belasını versin. suriler çölüne, siz de dağınıza geri dönün.

neden asla chp ye oy vermemeliyizin açık örneğidir. olayın ırkçılık boyutuna hiç gelmeyeceğim bile. öncelikle ankara'nın en büyük ilçesinin chp li belediye başkanının ensar vakfı foncusu olduğu herkesin malumudur. ilçe nin yarısını kürt mafyasına diğer yarısını ülkücü mafyasına paylaştırıp yönettiğine bizzat şahidim. edirne belediye şeysinin de çakıcıyla dostlukları malum. yani bir mafyadan kaçarken başka mafya örgütlenmesine sarılmak zorunda değiliz. bu chp nin de paçalarından çökme kültürü ve hukuksuzluk akmaktadır.

bu kılıştar diyor ya biz iktidara gelince 5 li çeteye tek kuruş borç ödemeyeceğiz. tamamen günümüzdeki talan tüm hızıyla sürsün diye halkı afyonlama çabasıdır. iktidarla iş tutmanın en sinsi halidir.
bu bolu beyi de halkı tek ayak üzerinde yalanlarla öpmektedir. söylediğini yapmasının hukuksal imkanı yoktur. hepimizi rezil etmekten başka getirisi de yoktur. ama işte halkımız muaviye söylemlerine bayılıyor. uyutulmaya tapıyor.

tribüne oynama amaçlıdır. belediye başkanı kamu görevlisidir. kamu hizmeti veren bir makam kendi elektrik veya suyunu satmaz. böyle de kafasına göre fiyat artışı konulamaz.

mesele arap sevmek afgan sevmek mevzusu değil. hukuk devleti olmayı falan geçtim zaten de, giderek vahşi batı gibi kuralsızlığın kural olduğu bir yöne savruluyoruz.

eğer amaç olay çıkarmak, yabancı uyrukluları sokağa dökmek için provokasyon yapmaksa gayet mantıklı bir hareket.

bu ülkenin meclisi oturup karar verecek ve herkes bu karara uyacak. yabancı uyrukluların kanaat önderi konumunda bulunan kişilerle görüşülüp bu ülkeden ayrılıp vatanlarına dönmeleri için ikna edilmeliler.

uygulanamaz olan tedbirlerdir. stratejik hatalar taktik başarılar ile düzeltilemez denir. bolu belediyesi ne yaparsa yapsın beyhudedir. sorumlu olan mevcut hükümettir ve bu durumdan şikayetçi olan kimseler faturayı hükümete kesmelidir.

etki tepki olayıdır. saçma hareketlere karşı saçma tepkiler verilmesi doğal bir durumdur. doğru yada yanlış demiyorum, doğal bir durum diyorum.
siz ülkeye gayet saçma bir şekilde milyonlarca yabancı(mülteci değil yabancı, kendi ülkesine gidip dönebilene mülteci denmez. avrupa'da iltica başvurusu yapmış birisi ülkesine ziyarete gitsin, bakalım geri alıyorlar mı.) doldurursanız karşılığında böyle saçma tepkiler görülecektir. yarın bir gün işsiz insanlar fabrika çıkışlarında toplanıp orada çalışan yabancıları döverse buna da şaşırmayın.