bursa'da türk bayrağına basan suriyeli

şerefsizdir. fakat çıkıp tüm suriye halkı toplanmış da türk bayrağına hep birlikte basmışlar gibi burda genelleme yapmak da, aynı şekilde. nitekim dini, milliyeti ortaya atmaksa bunların ikisinden de daha büyük.

neden böyle birşey yaptığına anlam veremediğim dayak yediğine sevindiğim olay şu günlerde.

gözaltına alınıp hakkında işlem yapılan surili. akli dengesi bozuk diyen arapseviciler arap kardeşleriyle sahur yapabilir.

yediğin kaba pislemek deyimine örnek gösterilebilecek bir davranıştır.

tek bir silah sıkmadan ülkeyi işgal ettiler. ayrıca belirtmek isterimki bunlar bizi yardımcı olarak degil suriyede işgalci olarak görüyorlar. bide anlamadım kadınları kulucka makinesi gibi durmadan cocuk üretiyor, suriyeli diyince aklıma hamile kadın yanında iki cocuk birde bebek arabasında bebek geliyor.

100 yıl önce çöllerinde dedelerimizin karınlarını deşen şeref yoksunlarının torununun yaptığı normal hareketler.
tanım: ülkesinde yaşasa dahi bulunup kafası edilecek bir kansızı besleyen ülkede sıradan durum.

izmir isgal sonrası tabi geri almınmış m.k.atatürk karşıyaka'daki kalacağı eve geldiğinde evin mermer
taraçasına çıktıktan sonra kapının önüne ipek bir yunan bayrağı serilmiştir. üzerine basılacak bir yol halısı gibi yayılmıştır. kadın ve erkek orada bulunan izmirliler:

"buyurunuz geçiniz.. bizim öcümüzü yerine getiriniz.
yabancı kral bu evden içeri, bizim bayrağımıza basarak girmişti. siz lütfedin, bu karşılıkla o lekeyi silin! burası sizin şehrinizdir. bu ev sizin evinizdir. bu hak sizindir" diye yalvarıyorlardı.

mustafa kemal yerde serili bayrağın önünde durur, ağlayarak yalvaran kadın ve erkeklere tatlılıkla bakarak;

"o geçmişte kötü etmiş. bir milletin istiklalini temsil eden bayrak çiğnenmez. ben onun hatasını tekrar edemem"der.
bayrağı kaldırtır ve bembeyaz mermerlere basarak içeri girer. bayrak bir milletin onurudur.
suriyelinin eğer biraz onuru olsaydı kalır kendi bayrağı için savaşırdı arap artığı daha ne bekliyordunuz .

(bkz: iyiliğe kötülük almak)(bkz: hainlik)

yaptığının bedelini ödememesi, içime dert olmuş yaratıktır. biride çıkıp, o bayrağa basan ayaklarını kırıp götüne sokmadı ya la ...

suriyeli demek süryani demek zaten. adam hristiyan kökenli zaten, ne anlar bayraktan türklükten ya da müslümanlıktan. bunların hepsi haçlı torunu.

ben haberi burada görmüştüm ve olaya en iyi yorum da bizzat altında şu şekilde verilmiş.
evet ne yazık ki "ülkeye psikolojik sorunu olan 8-10 milyon suriyeli aldık."

bedava doğdu, bedava yaşıyor. türklerin sahip olamadığı ve olamayacağı imkanlara onların kendi ülkesinde sahip ve işte yaptığı. ki kendi ülkesine ihanet eden soysuzun teki ne bilsin bayrağın kıymetini zaten!

sen topulma hiçbir katkısı olmayan, çalışan insanların verdiği vergilerle kendi ülkemizde bizden rahat yaşayan bi azınlığı desteklersen. üstüne üstlük siyasi çıkarların içinbvatandaşlık bile verdiysen. senin değerlerine saygı duymasını bekleyemezsin.

her arap gibi milli görevini yapmaktadır. ümmet o türko ses etme ensaf islam fln.

besle kargayı oysun gözünü cümlesinin vücut bulmuş hali fikrimce. üzücü.

bizim gibi doğu toplumları ifade özgürlüğünü belki de kıyamete kadar özümseyemeyecekler ama hakaret etmek, bayrağa basmak; hatta yakmak vs ben bir türlü suç olarak göremiyorum bunları...

abd, bu konuları aşan dünyadaki tek ülke galiba... trump en son abd bayrağını yakmanın bir cezası olması gerektiğini söylüyordu ama neyse ki başaramadan devrildi reis... bilindiği gibi abd bayrağını yakmakta, don yapıp giymekte hiçbir sorun olmadığı gibi aynı zamanda uzayda dalgalanan(?) en önemli bayrak da abd bayrağı... ben burada bir neden-sonuç ilişkisi görüyorum.

hakaretin suç sayıldığı toplumlarda bu durum iktidar tarafından istismar ediliyor sürekli. çünkü hakaretin sprektrumu çok geniş. en basit ve doğru bir eleştiri bile hakaret kabul edilerek çarpıtılabilir örneğin. hırsıza hırsız, yalancıya yalancı dediğiniz için pat diye ceza mahkemesinde bulursunuz kendinizi. bu sebeple günümüzde olduğu gibi bir süre sonra iktidar eleştirilemez bir konuma gelir ve kaçınılmaz olarak çöküş başlar. sadece devlet-toplum ilişkisi bağlamında değil, özel hukukta da güçlünün zayıfı ezmesini sağlar bu saçma yasalar. mesela ben üniversitede yalancı, hırsız, zalim bir akademisyene yalancı, hırsız ve zalim dediğim için görevi başındaki memura hakaretten 2 yıllık bir mahkeme süreci yaşadım.

adam bayrağa basmışsa varsın bassın, ne olmuş yani? sen de getir suriye bayrağına bas... ille de verilecekse, en doğru karşılık bence bu... ülke isimleridir, bayraklarıdır vs bunlar insan ürünü simgeler en nihayetinde; değişir, dönüşürler. olduklarından çok daha kutsal bir konuma sokmuyor muyuz onları? hatta putlaştırıyoruz sanki?

ben müslüman olarak, kişilerin dini değerlere de özgürce hakaret edebilmelerini savunuyorum. evet, bu benim canımı yakar, kabul ediyorum. ama bu özgürlüğün olması gerektiğini düşünüyorum. hak verirsiniz ki, bu konuda bile böyle düşünen biri için bayrağa basılması çok da önem arz etmez...

bir örnek daha vereyim. çok önemli bir derbi maçının en heyecanlı dakikalarında tribünün en fanatik yerinde oturan bir adamın birden karşı takımın bayrağını çıkarıp tezahüratla salladığını hayal edelim. ne olur sizce? herhalde hepimizin hayalinde o adamın orada linç edilip öldürüldüğü canlanmıştır. evet, tam da öyle olur zaten. normal zamanlarda gündelik yaşamın normal ilerlemesini sağlayan normal insanlar, oradaki atmosferin etkisiyle o adamı öldürürler ve bunu yaparken de olması gereken en doğru şeyin bu olduğunu düşünürler.

en nihayetinde dünyanın kendisi de bir oyun, devletler de takımlar gibi aslında... küfürdü, bayrağa basmaktı falan bunlar zaten akıllı adamın yapacağı şeyler değil. bu yüzden bu konularda rahat olmamız gerek artık. son olarak şöyle bir video bırakıp gidiyorum.

adamı ne güzel darp etmişler. mutlu oldum lan. humanist olan ben bu adamı bitkisel hayata sokmak istedim.

yüz verdiler ayıya başladı halıya s*çmaya şeklinde az revize ettiğim atasözünün örneği bir olay. hayır bize bir sığınma kampı falan ayarlayın ülke bunlara kalsın dilediği gibi at koşsunlar, daha ne kaldı yani?

bunlar daha hiçbir şey. ilerleyen yıllarda çok daha sıkıntılı dönemlerimiz olacak. git gide sayıları artacak. doğum oranları çok fazla. zaman içinde de çeteleşecekler, çeteleşmelerin sonucunda da birçok sorun baş gösterecek. hoş bir tabir değil ama dağdan gelip bağdakini kovacaklar. doğru düzgün eğitim almayan ergenlik yaşına gelmiş olanlar da mafyalar, terör örgütleri için bulunmaz nimet. sayıları hızla arttığı için tersine göç politikası oluşturulmazsa bazı şehirlerin demografik yapısı değişecek.
malesef kontrolsüz bir şekilde hiçbir plan yapmadan açtık kapıları. ipini koparan geldi. eğitimlisini, aklı başında olanını avrupa aldı bize de sorunluları kaldı. dünyanın mülteci kampı gibi olduk. o sınırlardan içeri kimbilir hangi terör örgütüne mensup kişiler elini, kolunu sallaya sallaya girdi.
devletin böyle durumlar için bir planı olması lazım ama bizde her zamanki gibi anlık kararlar, kişisel çıkarlar, endişesini dile getirene vicdansız muamelesi yapıp bastırmalar... sonra "hata yaptık" der çıkarlar işin içinden. olan yine bize olur.

ülkemde suriyeli istemiyorum .

uçan tekmeyle müdahale edilmelidir.