orjinal adı: der zauberberg
yazar: thomas mann
yayım yılı: 1924
vereme yakalanan kuzenini ziyaret etmek için, sanatoryuma giden genç bir adamın hikayesini konu almaktadır. sanatoryum o kadar güzel bir yerde ve o kadar güzel manzarası vardır ki, iyileşen hastalar bile buradan ayrılmak istemez. karakterimiz ziyareti esnasında, evli bir kadına aşık olur ve olaylar gelişir. thomas mann'ın bu kült eseri, edebiyat severler için iyi bir seçenek oluşturuyor.
yazar: thomas mann
yayım yılı: 1924
vereme yakalanan kuzenini ziyaret etmek için, sanatoryuma giden genç bir adamın hikayesini konu almaktadır. sanatoryum o kadar güzel bir yerde ve o kadar güzel manzarası vardır ki, iyileşen hastalar bile buradan ayrılmak istemez. karakterimiz ziyareti esnasında, evli bir kadına aşık olur ve olaylar gelişir. thomas mann'ın bu kült eseri, edebiyat severler için iyi bir seçenek oluşturuyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ivan dimitriç" tarafından 07.05.2021 21:54 tarihinde açılmıştır.
1.
eserlerinde sıklıkla burjuvazinin yozlaşması hakkında gülünç bir acımasızlık ile eleştiri sunmuş olan thomas mann'in yine benzer bir çizgide hareket etmesinin ürünü olan ve bildungsroman ve/veya oluşum romanı geleneğinin uzantısı olan eser. dilimize büyülü dağ olarak çevrilmiştir. eserde ön plana çıkan zaman kavramı pek çok şekilde yorumlanabilir ama kitaptaki zaman akışı okuyucunun zaman algısı ile oynamaktan ziyade içeriğin bir uzantısı olarak karşımıza çıkıyor. kendini zamansızlığın içinde bulan castorp ve onun zaman algısını okuyucunun net bir şekilde kavrayabilmesi ve eserin içine girebilmesi için mann yazarken oldukça güzel bir nokta yakalamış durumda. mann eserin ilk bölümünde kısa bir zaman dilimini uzun bir süre detaylıca anlatırken hikaye ilerledikçe oldukça uzun zaman dilimleri bir kaç sayfa ve cümle ile ifade edilecek kadar hızlı bir biçimde akıp gidiyor ki bu aslında castorp'un zaman algısındaki değişimi ifade edebilmek için özellikle yapılmış durumda. ana karakter hans castorp'un bu yolculuğu sürecinde mann'in savunucu olduğu doğu-batı sentezi hakkında da zaman zaman ufak dokunuşlar mevcut. berghof sanatoryumu bir açıdan küçük avrupa olarak değerlendirilebilir esasında ki thomas mann bunu okuyucunun gözünün içine sokmaktan da pek çekinmemiştir. ve bu avrupa prototipinin içerisinde mann'in diğer eserlerinde de sıklıkla görüldüğü gibi yarattığı karakterlerin üzerinden yine kökten çürümüşlüğe ve sefa içinde kendini hepten bırakmış olan esas canavar 'burjuvaziye' eleştirel bir yaklaşım sergilenir. savaşın ayak sesleri duyulurken, korkunç bir kızıllıkta insanın burnunu yakan kan kokusunun, parçalanmış insan uzuvlarının ve korkunun havaya sis gibi çöktüğü katran karası akşamların içerisinde sevgi gerçekten galip gelebilir mi ve kendini hissettirebilir mi bilinmez ama türünün öncüsü olan bu eser mann'in ustaca ortaya koyduğu tasvirleri ile gerçek bir şaheser niteliğindedir. romanın içerisine gizlenmiş olan düşüncelerin savunulmaya değer olup olmadığı kesinlikle sorgulamaya açık ve kişisel bir mesele ama bu eserin edebi açıdan başarısını gölgelememeli. ki eser hakkında tüm bunların yanı sıra ' tüyleri diken diken eden bir hoşgörü' tanımı vardır ki bunca yıldan sonra bile aklımda.
"die analyse ist gut als werkzeug der aufklärung und der zivilisation, gut, insofern sie dumme überzeugungen erschüttert, natürliche vorurteile auflöst und die autorität unterwühlt, gut, mit anderen worten, indem sie befreit, verfeinert, vermenschlicht und knechte reif macht für die freiheit. sie ist schlecht, sehr schlecht, insofern sie die tat verhindert, das leben an den wurzeln schädigt, unfähig, es zu gestalten." ( analiz aydınlanmanın ve uygarlığın bir aracıysa iyidir: aptal kanıları sarstığı, doğal önyargıları çözümlediği ve otoritenin kuyusunu kazdığı sürece. yani, kurtardığı, yonttuğu ve insanlaştırdığı sürece iyidir; köleleri özgürlük için olgunlaştırır. eyleme engel olduğu, yaşamı kökünden zedelediği ve onu biçimlendiremediği sürece de kötüdür, çok kötüdür.) p. 353
"reizend von dir", sagte hans castorp. "was für ein nettes zimmer!" hier läßt sich gut und gern ein paar wochen hausen." "vorgestern ist hier eine amerikanerin gestorben", sagte joachim. ( "ne kadar düşüncelisin," dedi hans castorp. " ne güzel bir oda. burada bir iki hafta kalmak hoşuma gidecek." "burada geçen gün amerikalı bir kadın öldü," dedi durağan bir sesle joachim.) p.23
"die analyse ist gut als werkzeug der aufklärung und der zivilisation, gut, insofern sie dumme überzeugungen erschüttert, natürliche vorurteile auflöst und die autorität unterwühlt, gut, mit anderen worten, indem sie befreit, verfeinert, vermenschlicht und knechte reif macht für die freiheit. sie ist schlecht, sehr schlecht, insofern sie die tat verhindert, das leben an den wurzeln schädigt, unfähig, es zu gestalten." ( analiz aydınlanmanın ve uygarlığın bir aracıysa iyidir: aptal kanıları sarstığı, doğal önyargıları çözümlediği ve otoritenin kuyusunu kazdığı sürece. yani, kurtardığı, yonttuğu ve insanlaştırdığı sürece iyidir; köleleri özgürlük için olgunlaştırır. eyleme engel olduğu, yaşamı kökünden zedelediği ve onu biçimlendiremediği sürece de kötüdür, çok kötüdür.) p. 353
"reizend von dir", sagte hans castorp. "was für ein nettes zimmer!" hier läßt sich gut und gern ein paar wochen hausen." "vorgestern ist hier eine amerikanerin gestorben", sagte joachim. ( "ne kadar düşüncelisin," dedi hans castorp. " ne güzel bir oda. burada bir iki hafta kalmak hoşuma gidecek." "burada geçen gün amerikalı bir kadın öldü," dedi durağan bir sesle joachim.) p.23
devamını gör...
2.
alman yazar thomas mann'in 1924 yılında yazdığı, 1998 yılında iris kantemir tarafından türkçeye çevrilen kitabıdır.
okuması bir miktar zor olan, felsefi göndermelerle dolu bir roman. bu roman bana nedense tatar çölü ve gecenin sonuna yolculuk kitaplarını hatırlattı. hastalığı, ölümü, yalnızlığı düşünmeye hazırsanız okuyunuz derim.
"bir erkek âşık olduğunda, ne estetik ne de ahlak kalır."
arka kapağını okumak isterseniz veya ön izleme kısmından azıcık sayfalarını karıştırmak isterseniz buyrun
okuması bir miktar zor olan, felsefi göndermelerle dolu bir roman. bu roman bana nedense tatar çölü ve gecenin sonuna yolculuk kitaplarını hatırlattı. hastalığı, ölümü, yalnızlığı düşünmeye hazırsanız okuyunuz derim.
"bir erkek âşık olduğunda, ne estetik ne de ahlak kalır."
arka kapağını okumak isterseniz veya ön izleme kısmından azıcık sayfalarını karıştırmak isterseniz buyrun
devamını gör...
3.
2020 yılında başladığım kitabı dün bitirmiş bulunmaktayım. kitap çok güzel olmasına rağmen tamamen başladığım dönemle alakalı. eve gelen market poşetlerinin bile köpüklü sularda yıkandığı bir dönemde akciğer hastalıklarının olduğu bu kitap içimi karartmıştı. bu koronavirüs öldürecek bizi diye dertlenirken hastalık dolu bir kitabı okumak daha çok psikolojimi bozduğu için ilk cildi okuyup ikinciyi okumamaya karar vermiştim. aslında abartılacak bir şey olmadığını iki yıl sonra ikinci cildi okurken farkettim. gelelim kitabın bütününe.
hans castrop kuzenini ziyarete yükseklerde bulunan bir senatoryuma gider. doğa harikası bir yerde bulunan bu dinlenme merkezi insanları adeta büyüler. giden tekrar gelmek ister. normal hayattan tamamen farklı işleyen bir zamanı vardır sanki. insanlar zaman geçtikçe önce günleri sonra ayları ve yılları takip etmekte zorlanırlar. hans muhteşem doğanın tadını çıkarmayı düşünürken onun da bazı sıkıntıları ortaya çıkar ve birkaç hafta dinlenmesi önerilir. kitap hans'ın kuzeniyle olan ilişkisini, ordaki dostlarıyla yaptığı felsefi tartışmaları, aşık olduğu bir evli kadınla olan ilişkisini ve bazı dikkat çekici karakterleri okuyucuya anlatır. okuması kolay bir kitap gibi gözükse de sabır ister. felsefi tartışmalar ve fikirlerin savaştığı kısımlar hariç okuyucuyu zorlayan bir kısmı bulunmaz. olaylar su gibi akar, doğa anlatımlarının olduğu kısımlar harika anlatılır. bir bölümde okuyucu donmak üzere olduğunu bile hissedip ürperebilir. felsefe içeren kısımlarda da iyi bir dikkat ve açık bir zihin ile her şey kolayca anlaşılabilir. kitapta en büyük eksiklik bana göre latince ve başka dillerdeki deyişlerin açıklanmamasıdır. okuyucu sürekli arama motorundan bakmak ister ama bir süre sonra baş edemeyip kendini akışa bırakır. çevirmen bunları dipnot olarak çevirse daha güzel olurdu.
okuması kolay olmasa da bu harika kitap size büyük zevk verecek. mutlaka okuyun.
hans castrop kuzenini ziyarete yükseklerde bulunan bir senatoryuma gider. doğa harikası bir yerde bulunan bu dinlenme merkezi insanları adeta büyüler. giden tekrar gelmek ister. normal hayattan tamamen farklı işleyen bir zamanı vardır sanki. insanlar zaman geçtikçe önce günleri sonra ayları ve yılları takip etmekte zorlanırlar. hans muhteşem doğanın tadını çıkarmayı düşünürken onun da bazı sıkıntıları ortaya çıkar ve birkaç hafta dinlenmesi önerilir. kitap hans'ın kuzeniyle olan ilişkisini, ordaki dostlarıyla yaptığı felsefi tartışmaları, aşık olduğu bir evli kadınla olan ilişkisini ve bazı dikkat çekici karakterleri okuyucuya anlatır. okuması kolay bir kitap gibi gözükse de sabır ister. felsefi tartışmalar ve fikirlerin savaştığı kısımlar hariç okuyucuyu zorlayan bir kısmı bulunmaz. olaylar su gibi akar, doğa anlatımlarının olduğu kısımlar harika anlatılır. bir bölümde okuyucu donmak üzere olduğunu bile hissedip ürperebilir. felsefe içeren kısımlarda da iyi bir dikkat ve açık bir zihin ile her şey kolayca anlaşılabilir. kitapta en büyük eksiklik bana göre latince ve başka dillerdeki deyişlerin açıklanmamasıdır. okuyucu sürekli arama motorundan bakmak ister ama bir süre sonra baş edemeyip kendini akışa bırakır. çevirmen bunları dipnot olarak çevirse daha güzel olurdu.
okuması kolay olmasa da bu harika kitap size büyük zevk verecek. mutlaka okuyun.
devamını gör...