1.
anadolu'da kurt hayvanının diğer adı. bazı yörelerde canavar diye bahsedilir. çocukken her duyduğumda masallardaki yaratıktan bu kadar normal bir şekilde bahsedilmesine şaşırırdım. sonradan kavradık kurt hayvanının diğer adı olduğunu.
devamını gör...
2.
pelin batu ve metin kaygalak'ın bir söyleşini dinlemiştim vaktiyle, konu ilgimi çekmişti ve zombilerin kapitalizm eleştirisi olarak bütün gün masa başında çalışan yarı ölü sayılabilecek insanlara gönderme yapmak için yaratılmış olduğu hakkında pek fikrim yoktu. drakula, kurt adam, frankenstein derken özellikle mary shelley'in yarattığı dr. frankenstien'da canavarın zavallı haliyle insan eliyle diriltilip sonrasında kötülüğe hizmet etmesi teması da yabancı değil. bilime sunulan size her şey mübahtır altın tepsisinden kötü kokular daima gelmiştir. bir de şu var canavar meselesi hakkında; meşhur adıyla bir ötekileştirme hikayesi olsa gerek.
devamını gör...
3.
küçüklüğümde tuvaletten çıkınca koridordan koşarak geçme sebebimdir.
devamını gör...
4.
korku filmlerindeki ortak temadır.
vahşi, etçil, acımasız ve sinsi insan dışı varlık anlamında kullanılır.
vahşi, etçil, acımasız ve sinsi insan dışı varlık anlamında kullanılır.
devamını gör...
5.
kurt börü canavar bunlar eşanlamlı
devamını gör...
6.
kirlendiysen, aynayi sil
t: bir no.1 sarkisi
t: bir no.1 sarkisi
devamını gör...
7.
kurgusal korkunç varlık
devamını gör...
8.
mezarin icine dogdum ben bosverin sadece gulumseyin
harika 1 no.1 parcasi olmaya devam etmekte...
devamını gör...
9.
ülkede iki ayaklı olanların büyük bir bölümü..
devamını gör...
10.
börü,kurt,canavar hepsi aynıdır zamanla değişim yaşamıştır ve iki değişimin de sebebi aynıdır; halk tabuları, ayrıntısal olarak şurada; #3109038
devamını gör...
11.
vampir, kurtadam ve benzeri varlıkların dahil edildiği kategoridir. ancak film, dizi ve kitaplardaki "canavar" figürlerini ahlaki bir perspektiften ele aldığımızda - belki şaşırarak - göreceğimiz şey canavarların beklendiğinden daha kibar olduğu gerçeği. canavarlar kendilerine konulan kurallara itaat eden varlıklar.
örnek olarak vampirler davet edilmeden evlere girmiyorlar mesela. buna uymayan vampir bazı hikayelerde kana dönüşürken, buffy the vampire slayer bunu bir nevi görünmeyen güç kalkanı gibi tasavvur ediyor. kabul, bazı kurallar dünya kurgusu için konulan şeyler - mesela günışığından kaçmaları.
ama aldığı formdan bağımsız olarak, canavarların kuralları izlemesi biraz da yazarların insanlık hakkında yaptığı bir eleştiri gibi. günün sonunda toplumun işlemesi için hepimiz sosyal bir anlaşmaya oturuyoruz. çalma, cinayet işleme vb gibi aslında beraber yaşamak için gerekli kuralları ortak bir düzeyde kabul ediyoruz. ancak bu kontrata uymak "zorunlu" mu değil, uymayan ise legal bir cezadan ziyade toplumdan dışlanarak cezalandırılıyor. bunu bozduğunuz zaman canavar olarak görülüyorsunuz. nitekim bu sosyal anlaşma toplum içinde yaşayanlar ve dışında olanlar arasındaki bir duvar olarak görülebilir. aklıma gerçek hayattan örnekler de geliyor - müge anlı ile oldukça popüler olan birkaç olay vardı mesela ama geçiyorum şimdilik. nitekim bu gerçek örneklerden de görebileceğiniz üzere canavarlık otomatik olarak fiziksel olarak yansımıyor.
biz, kendimizi bu duvarın medeniyet tarafında düşünen insanlar için bu duvarın ötesinden "öteki"ne bakarak kendi insanlığımızı tekrardan altını çizebiliyoruz. canavarlar cephesinde ise "ben onlardan değilim" diyen canavarlar ekseninde kendi insanlığımızı kendimize yansırken buluyoruz. bu yeni bir şey değil. nitekim ingilizce etimolojisinde "monster" kelimesinin kendisi "monstrare" kelimesinden geliyor ki bu "gösterme, ortaya koyma" anlamına geliyor. canavarlar insanların anladığı çizgileri ortaya koyuyor - demonstre ediyor.
nitekim edebiyattaki canavarları ele aldığımızda ortak bir "öteki" paydasına sahip olduğunu görüyoruz. mahallenize yerleşen tanımadığınız güruhlar pekala zombi olarak addedilebilir; tepkilerini kontrol edemeyen, şiddete meyilli adamları kurtadam olarak görebiliriz; sık partner değiştiren insanlar succubus ya da incubus olarak nitelendirilmiş olamazlar mı? özetle kabul edilen normların dışına çıkan insanları "anlam" verebilmek adına kategorileyip stereotipleştiriyoruz. bu bilinçli bir şey de değil üstelik - zira beyin bilinmezliği seven bir şey değil. stereotipleştirme ise karşılaştığınız insan hakkında fazla düşünmenizi engelliyor.
lakin işte kurgusal canavarlardan ve kurallara uymalarından tekrardan bahsedelim bitirirken. biz istemsizce öteki olarak addettiğimiz varlıkların bile belli kurallara uymalarını bekliyoruz, hatta istiyoruz. hatta kendimize hak olarak gördüğümüz çeşitli kurallara uymama özgürlüğünü de onların elinden alarak bunu bekliyoruz. vampir kutsal yerlere giremez, kurtadam gümüş tutamaz, periler demirden yanar ve niceleri.
okuduğunuz için teşekkürler.
örnek olarak vampirler davet edilmeden evlere girmiyorlar mesela. buna uymayan vampir bazı hikayelerde kana dönüşürken, buffy the vampire slayer bunu bir nevi görünmeyen güç kalkanı gibi tasavvur ediyor. kabul, bazı kurallar dünya kurgusu için konulan şeyler - mesela günışığından kaçmaları.
ama aldığı formdan bağımsız olarak, canavarların kuralları izlemesi biraz da yazarların insanlık hakkında yaptığı bir eleştiri gibi. günün sonunda toplumun işlemesi için hepimiz sosyal bir anlaşmaya oturuyoruz. çalma, cinayet işleme vb gibi aslında beraber yaşamak için gerekli kuralları ortak bir düzeyde kabul ediyoruz. ancak bu kontrata uymak "zorunlu" mu değil, uymayan ise legal bir cezadan ziyade toplumdan dışlanarak cezalandırılıyor. bunu bozduğunuz zaman canavar olarak görülüyorsunuz. nitekim bu sosyal anlaşma toplum içinde yaşayanlar ve dışında olanlar arasındaki bir duvar olarak görülebilir. aklıma gerçek hayattan örnekler de geliyor - müge anlı ile oldukça popüler olan birkaç olay vardı mesela ama geçiyorum şimdilik. nitekim bu gerçek örneklerden de görebileceğiniz üzere canavarlık otomatik olarak fiziksel olarak yansımıyor.
biz, kendimizi bu duvarın medeniyet tarafında düşünen insanlar için bu duvarın ötesinden "öteki"ne bakarak kendi insanlığımızı tekrardan altını çizebiliyoruz. canavarlar cephesinde ise "ben onlardan değilim" diyen canavarlar ekseninde kendi insanlığımızı kendimize yansırken buluyoruz. bu yeni bir şey değil. nitekim ingilizce etimolojisinde "monster" kelimesinin kendisi "monstrare" kelimesinden geliyor ki bu "gösterme, ortaya koyma" anlamına geliyor. canavarlar insanların anladığı çizgileri ortaya koyuyor - demonstre ediyor.
nitekim edebiyattaki canavarları ele aldığımızda ortak bir "öteki" paydasına sahip olduğunu görüyoruz. mahallenize yerleşen tanımadığınız güruhlar pekala zombi olarak addedilebilir; tepkilerini kontrol edemeyen, şiddete meyilli adamları kurtadam olarak görebiliriz; sık partner değiştiren insanlar succubus ya da incubus olarak nitelendirilmiş olamazlar mı? özetle kabul edilen normların dışına çıkan insanları "anlam" verebilmek adına kategorileyip stereotipleştiriyoruz. bu bilinçli bir şey de değil üstelik - zira beyin bilinmezliği seven bir şey değil. stereotipleştirme ise karşılaştığınız insan hakkında fazla düşünmenizi engelliyor.
lakin işte kurgusal canavarlardan ve kurallara uymalarından tekrardan bahsedelim bitirirken. biz istemsizce öteki olarak addettiğimiz varlıkların bile belli kurallara uymalarını bekliyoruz, hatta istiyoruz. hatta kendimize hak olarak gördüğümüz çeşitli kurallara uymama özgürlüğünü de onların elinden alarak bunu bekliyoruz. vampir kutsal yerlere giremez, kurtadam gümüş tutamaz, periler demirden yanar ve niceleri.
okuduğunuz için teşekkürler.
devamını gör...