1.
benim korktuğum bu.
büyük ihtimalle hem ulu orta yerde ağlamaktan nefret etmemden ve de o kadar ağlayan insanın olması ve hiçbir şey yapamama üzüntüsü.
tanıdık çok olunca cenazeler de çok olurdu ve ben asla gitmek istemezdim. o saydıklarım dışında beni iten bir şey var ama bilmiyorum ne.
ilk katıldığım lise sonda sınıf arkadaşımın babasının cenazesiydi.
son ise dedemin 40' ı.
bu arada en fazla 2-3 çıkar. onlar zorla götürüldüklerim olabilir.
cenazelerde bana göre sadece aile olmalı. diğer gelenler gereksiz kalabalık yapmak için geliyor. baş sağlığı dilemeye gelmekten çok aptalca meraklarını gidermeye "nasıl öldü?" veya dedikoduya geliyor. ve bu acısı olan insanlar için çok saygısızca. gerçekten o insanların yanında olamayacaksan ne b.kuna oradasın?
dedemin cenazesinden korktum. öldüğünü kabullenmek istemedim. cenazelerde ölüler için yapılır. bana ailemin darmadağın olmasını görmekte ağır geldi. koca koca adamların (dayımların) dağıldığını görseydim bu durum benim için daha zor olurdu.
40'ına 1-2 hafta kala gelirken öğrendim ki cenaze zamanlarında bazı yengemler daha ilk günde misafirler gelirken kahkaha atmış ve şakalaşma yapmışlar. oradaki misafirler bile onlara şaşkınca bakmış. şok oldum ve aşırı sinirlendim çünkü o misafirler dışında onlara annemde denk gelmiş? annem çok kez bayılmış, fenalık geçirmiş bir de daha bu o.'larla uğraşmak zorunda kalmış.
benim gitmemem en çok bunlara yaramış mesela. çünkü ben uyarıyı "sessiz olun." la değil direkt o saçlarını elime dolamamla verirdim ya da direkt ağzının ortasına ya da çene altına bir tane çakmakla. o an bunu görmeme gerek yok o misafirler aralarında konuşurken denk gelseydim yine onu mahvederdim. dedemin onlara ettiği kötülük yok, adamın cenazesine 10-15 bin kişi gelmiş (%25-30'u yabancı/yurt dışı) gelenin çoğu, dedemin ailesinden saklayarak yaptığı iyilikleri/yardımları söylemiş. öyle iğrenç ve adiler ki bu durumdan bile utanç duymamışlar. "yaa öyle mi yapmış?" der gibi bakmışlar.
ne lanet gelinler, insan olamamış kurbağalar.
ben 40'ta o ikisini göz hapsine aldım yaptıkları bir yamukluk göreyim de burunlarından getireyim diye. ama şanslarına çok denk gelemedik. her denk gelişimde kötü bakıyordum gözlerini kaçırıyorlardı. "ne yaptığınızı biliyorum hesaplaşacağız." der gibiydi bakışlarım. keşke sorsalardı "bize niye öyle bakıyorsun?"
"nasıl bakıyorum, cenazenin ilk gününde adamin evinde onun arkasından kahkaha atıp kızına denk gelen k.vaşelere bakar gibi mi yoksa bunların ağzına edecek gibi mi hı, hangisi?.." demeyi çok istiyordum. içimde kaldığı için ne kadar mutsuz olduğumu anlatamam.
sevmek zorunda değilsin ama saygı duy. ha duyamadın o süreç boyunca s. git başka yere. onun bunu yapıp dedem için dağıtılan yemekten, içecekten ve tatlıdan cenazesine gelmeye tenezzül etmemiş kuzenime ayarlama yapıyor? o da az g.t değil ve cidden boğazından geçebilecek mi? ki cenaze sahibi bizken sen ne hadle kime ayarlama yapmışsın? gelseydi alırdı gelememiş bir de ben özel evine mi gideceğim? bu insanlarla(!) zorunluluktan bir araya gelmekten nefret ediyorum.
bu iğrenç kim mi babamın kardeşi, dayımın karısı. ne vardı dayıma almışlar bilmiyorum. resmen akrabalığı katlatmışlar uzağa atmaları gerekirken. depremden beri bizdeler. kaç ay geçti buranında içinden geçti hep kavga, hep sorun. bir utanması asla yok.
bir iki defa laf çaktım diye beni anneme şikayet etmiş. üslubum pek sert değildi ve hakaret veya küfürde yoktu. alt tarafı iğneleme ve laf sokmaydı.
sonra anlamı çağırmış annem demiş "işi var istersen asra'yı yollayayım."
kendisi de "yok yollama, biz onunla anlaşamıyoruz." demiş. bunu çok sonradan öğrendim ve kahkaha attım. "iyi bundan sonra sizi kullanmasına izin vermeyin. sürekli önüne beni itin." dedim.
şerefsizlere uyum sağlayamıyorum. asla da sağlama çabasına girmem bu yüzden zıtlık çıkıyor. kaç kere onun oyunlarını bozdum. bana mısın demiyor.
hünerleri; arkadan iş çevirir, sizi kötüler, olayı kendini haklı çıkararak anlatır, terazisi bozuktur kendisi a ise hatalı olsa da doğru olan a dır, yüze harika güler, gereksiz samimiyeti çok iyi başarır. itme ya da dürtme ile iş yaptırdığı kızlarını yüceltir bizi çamurlar. teşekkür etmeyi bilmez illa bir laf eder. paragöz. maneviyatçı asla değil. şu an ayrılma eşiğindelerdi. inşallah ya inşallah diyorum. dayımı da mahvetti. adam yeni ameliyat geçirdi yine bana mısın demiyor üzüyor onu. bir de en çok sevdiğim dayım yani. nasıl bir ortada kalmışlık bilmiyorum.
bu b.kla aramız bozulsa dayımla da bozulmuş gibi olacak. dayım için değer mi tam bilemiyorum. çünkü bir bakıma dayımda hatalı. böyle birini ailede tuttukça herkesin tadı kaçıyor görüyor yani. yemin ediyorum onun yüzünden kavga etmeyen kalmadı birbiriyle. nenem- büyük/küçük dayım, amcam-teyzem, ortanca dayım-kucuk dayım, nenem-halam, babam-amcam, amcam-dayım vs. kendi kızları da bizi rahatsız ediyor yani bu tarz sorunlar çıkarıyorlar yine.
yasak elma'yi ailede 2 gelin oynuyor. anne tarafında halam, baba tarafında başka yengem. bu ikisi iyi anlaşıyor mesela. yılan anlıyor renginin dilini. üstüne kendi saflarına çektikleri de var. kendine benzettikleri yengemler. onlar da kocalarını bozuyor. kardeşlerin arasını onlar bozdu.
bugün yarın öleceğiz ve ben/biz bunların kahrını çekiyoruz. annemle babama da sinirliyim. çünkü hep alttan alma taraftarı. olayı kendi anlatıyor şimdilerde halamın suyundan gidiyor? biraz kindar olsana! suyuna gittiği de ona okyanus verse kurutacak birisi.
daha 1-2 gün önce anneme "bu hayatı yaşayamamamin en büyük sebebi sizlersiniz. depremden dolayı mahvolurken sizin bu enayilik sayılan iyimserliğinizle de mahvoldu. ölünce hâlâ bu kadın bizim çekirdek ailenin hayatındaysa ve hâlâ enayilikle yaşam sürüyorsanız cenazeme gelmeyin. çünkü sizin yüzünüzden gayet bu eve baya gömüldüm zaten. sen bana burada bir fatiha oku yeter artar. ölünce dağıtılan şeyler o ve onun gibilerinin boğazından geçmesin diye insanları değil hayvanları doyurun. anladın mı? koynumdaki yılanlara kırıntı bile vermek istemiyorum. bunların hayrı da bereketi de olmaz. gösteriş amacıyla gömüldüğüm yerin yakınlarında ayakları basmasın. o gelirse sizden bilirim. gerekirse dayı ayak basmasın anladın? hiç kimseye daha çok kabulüm. şu an ki hayatımda hepinizden bezmişim ve istemiyorum. orada salarsanız sevinirim. "ailesi ve iktidar yüzünden yaşayamadan öldü" yazdırırsanız çok yerinde olur."
o da ekonomiyi bozan sonuçta. çalışsam da bu lanet evden kurtulacak para kazanamadım. istesem çıkabilirdim ama ben kendi paramla iş görmek istedim. bir kadının tek kurtuluşu ayaklarının üzerinde durması. ama o saygı değer iktidar normal çalışanlara zar zor temel ihtiyaçları karşılamayı reva görüyor.
intihar edersem en son, bunu gerçekten başarabilirsem tek suçlusu; ilk seçenler sonra iktidar.
çünkü aileme bağımlı kılan o. insanın ayaklarını kırıp oturtan o ve onu seçenler. kaç kız ailesinden kurtulmak için okumayı dört gözle bekliyor?
aile içinde şiddet gören, tacize/tecavüze uğrayan, erken yaşta evlendirilmek istenen, din yüzünden baskılanan vs. siz bu kızların umutlarını ve kurtuluşlarini öldürdunuz. farkında mısınız sanmam. çözüm olarak intihar seçiliyor. ölüm çare görülüyor bu ne demek?..
kararttığınız hayatlar gibi cehennemde kararnanız dileğiyle.
az kaldı...
büyük ihtimalle hem ulu orta yerde ağlamaktan nefret etmemden ve de o kadar ağlayan insanın olması ve hiçbir şey yapamama üzüntüsü.
tanıdık çok olunca cenazeler de çok olurdu ve ben asla gitmek istemezdim. o saydıklarım dışında beni iten bir şey var ama bilmiyorum ne.
ilk katıldığım lise sonda sınıf arkadaşımın babasının cenazesiydi.
son ise dedemin 40' ı.
bu arada en fazla 2-3 çıkar. onlar zorla götürüldüklerim olabilir.
cenazelerde bana göre sadece aile olmalı. diğer gelenler gereksiz kalabalık yapmak için geliyor. baş sağlığı dilemeye gelmekten çok aptalca meraklarını gidermeye "nasıl öldü?" veya dedikoduya geliyor. ve bu acısı olan insanlar için çok saygısızca. gerçekten o insanların yanında olamayacaksan ne b.kuna oradasın?
dedemin cenazesinden korktum. öldüğünü kabullenmek istemedim. cenazelerde ölüler için yapılır. bana ailemin darmadağın olmasını görmekte ağır geldi. koca koca adamların (dayımların) dağıldığını görseydim bu durum benim için daha zor olurdu.
40'ına 1-2 hafta kala gelirken öğrendim ki cenaze zamanlarında bazı yengemler daha ilk günde misafirler gelirken kahkaha atmış ve şakalaşma yapmışlar. oradaki misafirler bile onlara şaşkınca bakmış. şok oldum ve aşırı sinirlendim çünkü o misafirler dışında onlara annemde denk gelmiş? annem çok kez bayılmış, fenalık geçirmiş bir de daha bu o.'larla uğraşmak zorunda kalmış.
benim gitmemem en çok bunlara yaramış mesela. çünkü ben uyarıyı "sessiz olun." la değil direkt o saçlarını elime dolamamla verirdim ya da direkt ağzının ortasına ya da çene altına bir tane çakmakla. o an bunu görmeme gerek yok o misafirler aralarında konuşurken denk gelseydim yine onu mahvederdim. dedemin onlara ettiği kötülük yok, adamın cenazesine 10-15 bin kişi gelmiş (%25-30'u yabancı/yurt dışı) gelenin çoğu, dedemin ailesinden saklayarak yaptığı iyilikleri/yardımları söylemiş. öyle iğrenç ve adiler ki bu durumdan bile utanç duymamışlar. "yaa öyle mi yapmış?" der gibi bakmışlar.
ne lanet gelinler, insan olamamış kurbağalar.
ben 40'ta o ikisini göz hapsine aldım yaptıkları bir yamukluk göreyim de burunlarından getireyim diye. ama şanslarına çok denk gelemedik. her denk gelişimde kötü bakıyordum gözlerini kaçırıyorlardı. "ne yaptığınızı biliyorum hesaplaşacağız." der gibiydi bakışlarım. keşke sorsalardı "bize niye öyle bakıyorsun?"
"nasıl bakıyorum, cenazenin ilk gününde adamin evinde onun arkasından kahkaha atıp kızına denk gelen k.vaşelere bakar gibi mi yoksa bunların ağzına edecek gibi mi hı, hangisi?.." demeyi çok istiyordum. içimde kaldığı için ne kadar mutsuz olduğumu anlatamam.
sevmek zorunda değilsin ama saygı duy. ha duyamadın o süreç boyunca s. git başka yere. onun bunu yapıp dedem için dağıtılan yemekten, içecekten ve tatlıdan cenazesine gelmeye tenezzül etmemiş kuzenime ayarlama yapıyor? o da az g.t değil ve cidden boğazından geçebilecek mi? ki cenaze sahibi bizken sen ne hadle kime ayarlama yapmışsın? gelseydi alırdı gelememiş bir de ben özel evine mi gideceğim? bu insanlarla(!) zorunluluktan bir araya gelmekten nefret ediyorum.
bu iğrenç kim mi babamın kardeşi, dayımın karısı. ne vardı dayıma almışlar bilmiyorum. resmen akrabalığı katlatmışlar uzağa atmaları gerekirken. depremden beri bizdeler. kaç ay geçti buranında içinden geçti hep kavga, hep sorun. bir utanması asla yok.
bir iki defa laf çaktım diye beni anneme şikayet etmiş. üslubum pek sert değildi ve hakaret veya küfürde yoktu. alt tarafı iğneleme ve laf sokmaydı.
sonra anlamı çağırmış annem demiş "işi var istersen asra'yı yollayayım."
kendisi de "yok yollama, biz onunla anlaşamıyoruz." demiş. bunu çok sonradan öğrendim ve kahkaha attım. "iyi bundan sonra sizi kullanmasına izin vermeyin. sürekli önüne beni itin." dedim.
şerefsizlere uyum sağlayamıyorum. asla da sağlama çabasına girmem bu yüzden zıtlık çıkıyor. kaç kere onun oyunlarını bozdum. bana mısın demiyor.
hünerleri; arkadan iş çevirir, sizi kötüler, olayı kendini haklı çıkararak anlatır, terazisi bozuktur kendisi a ise hatalı olsa da doğru olan a dır, yüze harika güler, gereksiz samimiyeti çok iyi başarır. itme ya da dürtme ile iş yaptırdığı kızlarını yüceltir bizi çamurlar. teşekkür etmeyi bilmez illa bir laf eder. paragöz. maneviyatçı asla değil. şu an ayrılma eşiğindelerdi. inşallah ya inşallah diyorum. dayımı da mahvetti. adam yeni ameliyat geçirdi yine bana mısın demiyor üzüyor onu. bir de en çok sevdiğim dayım yani. nasıl bir ortada kalmışlık bilmiyorum.
bu b.kla aramız bozulsa dayımla da bozulmuş gibi olacak. dayım için değer mi tam bilemiyorum. çünkü bir bakıma dayımda hatalı. böyle birini ailede tuttukça herkesin tadı kaçıyor görüyor yani. yemin ediyorum onun yüzünden kavga etmeyen kalmadı birbiriyle. nenem- büyük/küçük dayım, amcam-teyzem, ortanca dayım-kucuk dayım, nenem-halam, babam-amcam, amcam-dayım vs. kendi kızları da bizi rahatsız ediyor yani bu tarz sorunlar çıkarıyorlar yine.
yasak elma'yi ailede 2 gelin oynuyor. anne tarafında halam, baba tarafında başka yengem. bu ikisi iyi anlaşıyor mesela. yılan anlıyor renginin dilini. üstüne kendi saflarına çektikleri de var. kendine benzettikleri yengemler. onlar da kocalarını bozuyor. kardeşlerin arasını onlar bozdu.
bugün yarın öleceğiz ve ben/biz bunların kahrını çekiyoruz. annemle babama da sinirliyim. çünkü hep alttan alma taraftarı. olayı kendi anlatıyor şimdilerde halamın suyundan gidiyor? biraz kindar olsana! suyuna gittiği de ona okyanus verse kurutacak birisi.
daha 1-2 gün önce anneme "bu hayatı yaşayamamamin en büyük sebebi sizlersiniz. depremden dolayı mahvolurken sizin bu enayilik sayılan iyimserliğinizle de mahvoldu. ölünce hâlâ bu kadın bizim çekirdek ailenin hayatındaysa ve hâlâ enayilikle yaşam sürüyorsanız cenazeme gelmeyin. çünkü sizin yüzünüzden gayet bu eve baya gömüldüm zaten. sen bana burada bir fatiha oku yeter artar. ölünce dağıtılan şeyler o ve onun gibilerinin boğazından geçmesin diye insanları değil hayvanları doyurun. anladın mı? koynumdaki yılanlara kırıntı bile vermek istemiyorum. bunların hayrı da bereketi de olmaz. gösteriş amacıyla gömüldüğüm yerin yakınlarında ayakları basmasın. o gelirse sizden bilirim. gerekirse dayı ayak basmasın anladın? hiç kimseye daha çok kabulüm. şu an ki hayatımda hepinizden bezmişim ve istemiyorum. orada salarsanız sevinirim. "ailesi ve iktidar yüzünden yaşayamadan öldü" yazdırırsanız çok yerinde olur."
o da ekonomiyi bozan sonuçta. çalışsam da bu lanet evden kurtulacak para kazanamadım. istesem çıkabilirdim ama ben kendi paramla iş görmek istedim. bir kadının tek kurtuluşu ayaklarının üzerinde durması. ama o saygı değer iktidar normal çalışanlara zar zor temel ihtiyaçları karşılamayı reva görüyor.
intihar edersem en son, bunu gerçekten başarabilirsem tek suçlusu; ilk seçenler sonra iktidar.
çünkü aileme bağımlı kılan o. insanın ayaklarını kırıp oturtan o ve onu seçenler. kaç kız ailesinden kurtulmak için okumayı dört gözle bekliyor?
aile içinde şiddet gören, tacize/tecavüze uğrayan, erken yaşta evlendirilmek istenen, din yüzünden baskılanan vs. siz bu kızların umutlarını ve kurtuluşlarini öldürdunuz. farkında mısınız sanmam. çözüm olarak intihar seçiliyor. ölüm çare görülüyor bu ne demek?..
kararttığınız hayatlar gibi cehennemde kararnanız dileğiyle.
az kaldı...
devamını gör...
2.
(bkz: cenazeden korkmam, cenaze olmaktan korktuğum kadar)
şaka yauv. ikisinden de korkuyorum. ancak hangisinden daha çok korktuğuma karar veremiyorum.
eskiden bi fantezim vardı. cenazeme kimler gelir acaba, kimler ne kadar gözyaşı döker falan diye çok merak ediyodum. kendi kafamda hayaller kuruyodum. x kesin gelir, y kesin mahfolur falan. cenaze olmak çekici bişidi o zamanlar ama şimdi o çekiciliğini yitirdi.
cenaze oluş şeklime bağlı olarak ufaktan tırsmalar başladı. yanarak ölürsem siteyim öyle cenazeyi, sitanbol depreminde mi cenaze olacam acaba? ulan öyle olsam kimbilir kaç yıl sonra enkazdan iş makineleri ile kazıyacaklar cenazemi.
sorun sanırım ne cenazeden korkmakta, ne de cenaze olmakta. sorun sevdiklerimizde. onlar varken ne cenaze olmak ne de onların cenazesini görmek kabul edilebilir bişi değil. bu da insanın doğası. yapacak bişi yok. böyle doğayı siteyim demekten başka bir şey gelmiyör elden.
şaka yauv. ikisinden de korkuyorum. ancak hangisinden daha çok korktuğuma karar veremiyorum.
eskiden bi fantezim vardı. cenazeme kimler gelir acaba, kimler ne kadar gözyaşı döker falan diye çok merak ediyodum. kendi kafamda hayaller kuruyodum. x kesin gelir, y kesin mahfolur falan. cenaze olmak çekici bişidi o zamanlar ama şimdi o çekiciliğini yitirdi.
cenaze oluş şeklime bağlı olarak ufaktan tırsmalar başladı. yanarak ölürsem siteyim öyle cenazeyi, sitanbol depreminde mi cenaze olacam acaba? ulan öyle olsam kimbilir kaç yıl sonra enkazdan iş makineleri ile kazıyacaklar cenazemi.
sorun sanırım ne cenazeden korkmakta, ne de cenaze olmakta. sorun sevdiklerimizde. onlar varken ne cenaze olmak ne de onların cenazesini görmek kabul edilebilir bişi değil. bu da insanın doğası. yapacak bişi yok. böyle doğayı siteyim demekten başka bir şey gelmiyör elden.
devamını gör...