cnbc-e

the walking dead isimli dizinin ilk bölümünün akşamını hatırlıyorum. tank filan vardı. yıl galiba 2010'du. işte o akşamdan sonra hayatımda hiçbir şey güzel gitmedi.

tülaay nolur geri dön tülaay. seni çok özledim tülaay

two and a half man efsane dizi

zamanında doctor who dizisinin ilk sezonu, kayıp şehir atlantis dizisi gibi muhteşem bilim kurguları ailecek pür dikkat izlediğimiz kanaldır.

doksanların sonu, iki binlerin başında şişman, sivilceli çirkin bir ergendim. elime ne geçse okurdum. roman, dergi, gazetelerin köşe yazılarından ölüm ilanlarına kadar okurdum.
misafirliğe gittiğimiz evlerdeki romanları da okurdum.
dergiler takip ederdik o zamanlar. kültür sanat, mizah, siyaset her konuda dergiler.
yazık ki bizim taşraya neredeyse basıldıktan bir ay sonra gelirdi dergiler.
şimdi twitter var. sevdiğim bir yazarın yazısı çıktıktan sonraki saniyesinde okuyabildiğim için bile çok seviyorum bu çağı.
şehre gelen bütün tiyatrolara giderdim. müşvik kenter'den, mümtaz sevinc'e kadar sahnede defalarca izlemiş bir insan olmak övündüğüm bir kaç şeyden biridir.
sonrasında açlıktan ağzım koksa da okul sıralarında , harçlıklarım bütün o ustalara helali hoş olsun.
radyolar vardı bir de. bir ara o zamanların radyo derinliği hakkında 56 sayıfa falan bir şeyler yazarım.

aziz nesin'in, "derinlik çekimi" diye güzel bir şiiri vardır.

yükseklerden bakamıyorum
korkuyorum
derinlik çekiyor kendine
düşecekmişim gibi içimin derinliğine
başım dönüyor yükseklerden
çekiyorum beni kendi derinliklerime

en derini dünyanın kendi uçurumum
başım dönüyor içimin derinliğinden
bigün kaldırıp kendimi fırlatacağım
kendimi kendi içime atacağım

kartal kanatlarının da bir sınırı var gökte
uçakların da füzelerin de
bütün o sınırları aşacağım
kendimi içimdeki sınırsız boşluğa bırakacağım

durmadan çekiyor beni bu dipsiz doruksuz uçurum
gözlerim kararıyor içime bakınca
atıp kendimi kendime
derinlik korkusundan büsbütün kurtulacağım"

çevremdeki insanlara bakınca ben de aynı çıldırışı hissediyordum.
lakin cnbc-e evreni bambaşka bir yerdi. orada kendim gibi insanları görmek iyi geliyordu bana.
lakin hep yalnızdım be arkadaş.
iyiki cnbc-e vardı.
haa bir de radikal gazetesi.

kaliteli kanaldır ozamanlar netflix amazon nerede hepsinden iyiydi.

bir dönem gençliğinin yeni kültürlere açılan kapısı olan kanal.önce sigaralar çiçekle sansürlendi.küfürler saçma sapan çevrildi ve güldük geçtik.dayanamadılar farklı olana ve kapattılar güzelim kanalı.neyse ki internet yeterince gelişmişti ki kaldığımız yerden devam edebildik.

30 yaş üstünün çocukken izlediği kaliteli film ve dizilerin yaratıcısı olmasa bile yayıncısı. çok iyi filmler yayınlandılar. diziler,filmler internete düşene kadar baya yokluğu hissedildi.

sabahları borsa takibi yaptıran, akşamları yabancı dizi kuşağıyla ekrana kilitleyen hoş bir kanaldı kendisi.

kanal kapandığından beri ekonomide doğru yolu bulamadık.

buffy the vampire slayer adındaki dizi sayesinde güzel türkçemizin argo kavramlarına 'bafilemek' ifadesinin eklenmesini sağlamış eski tv kanalımız

benim için sponge bob demektir.

avatar, nickelodeon kuşağı, catdog, simpsonlar, süngerbob kareşort, rugrats, rocko's modern life, angry beavers, muppet show, the sopranos, csi new york , csi lasvegas, cold case, without a trace ve nicesi ile geçen çocukluğum demektir. *

dön bebeğim demek istediğim, adeta başka bir boyuta açılan kapı, doctor who ve daha nice muhteşem diziyle tanışmama sebep olan aşık olunası kanal.
kalbimiz seninle, cnbc-e*.

cnbc-e, doğuş yayın grubu ve nbc universal ortaklığı altında 16 ekim 2000'de türkiye'de yayın yapmak üzere kurulan ve eylül 2015'te discovery communications'a satışı ile kapanan ekonomi ve eğlence kanalıdır.
sabah ve öğleden sonraları ya ekonomi üzerine; 18:30 dan sabaha kadar da zengin çeşitliliği sahip dizilerle dolu olan muazzam bir kanaldı.
yayına girdiği 2000 senesinde türk televizyon tarihi için çığır açmıştır desem yanlış olmaz sanırım. üstelik kablolu yayında da yer alan bu kanal o dönem türk hanelerinin pek çoğunda yerini almıştır. bir neslin hafızasına altın seneler olarak kazınmıştır.

karma nın nasıl işlediğini “my names earl” ile, hastane günlüklerine “emergency room”, “dr house” ve “nip tuck”’la,
cenaze levazımcılığının gerekliliğini “six feet under” la ,
scully ve mulder’ın kalp, zeka çatışmalarını “x files” ile;
gülmeyi “ malcom in the middle”,” scrubs” ile;
poliseye dizilerin tadını , “csı ny, “cold case” “rizoli&iles” ile
elbette benim en sevdiklerimden fantastik ketegorisinde “doctor who”, “pushing daisies”, “merlin”, “4400” “vampire diaries”,”ghost wisperer” ile öğrendim. 4 duvar odam olan hayatıma sonsuz renk getiren bir kanaldı.

beni televizyona küstüren bir kararla kapanmasının üzüntüsünü hala atlatamadım. uzun yıllardır tv izlemeyi bıraktım.

türk insanına yabancı dizi izleme alışkanlığını aşılayan efsane kanal. döneminin netflix i. şimdi bu kanalın yaptığını ücretli platformlar yapıyor. fx var, altyazıları sıkıntılı olsa da reklamsız veriyor dizileri. ancak hiçbir kanal, platform bu kanalın verdiği zevki, keyifi vermiyor.

yabancı dizileri izleyebildiğimiz dıs dünyayla ilgili fikir edinebildiğimiz harika bir kanaldı keşke yayını bitmeseydi simdi cok nadir de olsa açtığımız televizyonda zap yaparken denk gelip saatlerce başından kalkmadan izlemek istiyorum.

kapandığı gün dolar 2.88 euro 3.13 idi

çocukluğumun netflix'i beee.

uzun süre si en en bisi e olarak bildiğim kanal. sayelerinde bir çok kaliteli çizgi film ile tanıştık.