çocukluk korkuları
başlık "ben de geldim tam oldu" tarafından 27.04.2021 20:50 tarihinde açılmıştır.
1.
çeşit çeşit çocukluk korkusu olabilir, karanlık, ölüm, anne babanın ölmesi, kaybolmak ve bunun gibi. benimki uyuyunca yatağın altından hortlak gibi bişeyin çıkıp beni götürmesiydi.
devamını gör...
2.
(bkz: yazarların çocukluk travması)
(bkz: çocukluk dönemi sanrıları) gibi başlıklar bir fikir verebilir.
(bkz: çocukluk dönemi sanrıları) gibi başlıklar bir fikir verebilir.
devamını gör...
3.
mezarlık ziyaretlerinden aşırı korkardım. öyle böyle değil. mezarlığa gittiğimiz günün gecesi yatağa iyice büzülürdüm, her tıkırtıda ödüm kopardı bugün mezarlıkta ziyaret ettiğimiz ölülerin ruhları beni ziyarete geldi diye. sessiz sessiz bana zarar vermemeleri için onlara yalvarır, onları aslında iyi bir çocuk olduğuma ikna etmeye çalışırdım.
devamını gör...
4.
oyundan kopamayıp sofraya geç kalmak ve ortaklaşa kaşık sallanan yemeğin ancak artıklarına yetişmek.
akşamı ya aç geçirmek ya da kuru ekmeğe talim etmek demekti.
akşamı ya aç geçirmek ya da kuru ekmeğe talim etmek demekti.
devamını gör...
5.
üvey evlat mıyım korkusu. sebebini hiç bilmiyorum.
devamını gör...
6.
abbas.
(mahallenin eskicisi. çuvalı var hem de...)
(mahallenin eskicisi. çuvalı var hem de...)
devamını gör...
7.
elektrik süpürgesi sesi
(bkz: palyaço) çocukken de hala da korkmaya devam ettiğim şeydir kendisi
(bkz: palyaço) çocukken de hala da korkmaya devam ettiğim şeydir kendisi
devamını gör...
8.
yaşadığımız ilde o zamanın ünlü inşaat firması topuzoğlu diye bir firma vardı. bu firmanın inşaat mikserleri mütemadiyen her yerde karşımıza çıkardı. artık bizi nasıl korkuttularsa, laf dinlemeyince şımarınca annem '' topuzoğlu geliyor bak, götürecek sizi " dediği anda korkudan kaçacak delik arardık.. sana da selam olsun topuzoğluuu; gel de al hadi bakalım*
devamını gör...
9.
taşındığımız sitenin inşaatı henüz bitmişti, bizde taşınmıştık. merdiven boşluğunda ışıklar yanmıyordu ve dışarıyı gören pencerede olmadığı için binanın içi hep kapkaranlık oluyordu. elimde fenerle merdivenleri tırmanırken arkamdan bir şey beni kovalıyormuş ve elini uzatıp yakalayacakmış gibi hissederdim, sanki bu şey karanlığın ta kendisi gibiydi, o yüzden evin kapısına geldiğimde, kapı açıldığında ve kapıdan karanlık merdiven boşluğuna ışık gelmeye başladığında kurtuldum diye düşünürdüm. aradan 20 yıl geçmiş... bu aralar olayın tam zıttını yaşıyor gibiyim.
devamını gör...
10.
trafolarda üzerinde çarpı işareti bulunan ve altında ölüm tehlikesi diye yazan kurukafa resmi. resme dokununca da elektrik çarpar diye korkardım. daha sonra da deli cesareti geldi ve resme dokundum ama hiçbir şey olmadı.
apartmandan çıkarken kapının önünde motosikletini temizleyen kafasını kaskla kapatmış adam görmüştüm ve çok korkmuştum. tabi o zamanlar bugünkü gibi kask takma zorunluluğu yoktu. geri dönüp anneme ağlayıp sızlanmıştım da annem zor yatıştırmıştı. sonra kasklı adamın çaprazdaki komşu olduğunu öğrendim. tabi bendeki bu korkuya da sağ olsun oynadığı filmde kafası kasklı şekilde cinayet işleyen kenan kalav sebep olmuştu.
apartmandan çıkarken kapının önünde motosikletini temizleyen kafasını kaskla kapatmış adam görmüştüm ve çok korkmuştum. tabi o zamanlar bugünkü gibi kask takma zorunluluğu yoktu. geri dönüp anneme ağlayıp sızlanmıştım da annem zor yatıştırmıştı. sonra kasklı adamın çaprazdaki komşu olduğunu öğrendim. tabi bendeki bu korkuya da sağ olsun oynadığı filmde kafası kasklı şekilde cinayet işleyen kenan kalav sebep olmuştu.
devamını gör...
11.
ya bakın size ne anlatacağım. 3 kardeş olarak annemin bizi camiye götürmesinden ve yanımızda dua okunmasından çok korkar ağlarmışız.
annem de buldu ya bizi uyutmanın kısa yolunu, başlarmış içli içli tekbir getirmeye.* annemde ritim bozukluğu var bence. şarkılara ya da herhangi bir şeye eşlik ederken çok arabesk okuyor. sen o şekilde söylersen bu yaşımda da içim bir tuhaf olur tabii.*
annem de buldu ya bizi uyutmanın kısa yolunu, başlarmış içli içli tekbir getirmeye.* annemde ritim bozukluğu var bence. şarkılara ya da herhangi bir şeye eşlik ederken çok arabesk okuyor. sen o şekilde söylersen bu yaşımda da içim bir tuhaf olur tabii.*
devamını gör...
12.
büyüdüğümde her an sokaklarda gördüğümüz klasik amca tipolojisine dönüşmekten aşırı endişe ederdim.
asla güdük boyuyla kumaş pantolon ve çizgili gömlek giymiş, göbeği salmış, saçı dökmüş, dişi sarartmış ve her şeye rağmen gamsız bir kahkahayla hayatına devam eden öylesine bir tip olmamalıydım. büyüyünce herkes buna dönüşmek zorunda olamazdı neticede ve ben bu oyunu bozmaya kararlıydım.
30 yaşını aşınca bu korku yeniden kendini hatırlattı ve "ya dışarıdan biri seni bir dayı olarak değerlendiriyorsa?" endişesi dört bir yanımı sardı. takıntılı bir ruh hastası gibi (gibi mi) ayna karşısında kendi kendime "yaşlı mıyım? yo değilim! ama belki de farkında değilim... yaşlıyım. yo yo hayır!" şeklinde diyaloglar yaşayarak her dakika biraz daha yaşlanıyordum. masadan eksiliyordu hücreler. artık kendimden 15 yaş küçük biri bile bana abi diye hitap etse hemen iç sesim bitmek bilmez tiradına başlıyor:
"hey yavrum hey kime kalmış ki dünya sana kalsın? sen de çöktün gittin işte yaşlandın, bittin, senin devrin artık kapandı. hey! ne duruyorsun be! atsana kendini denize! geride bekleyenin mi var? aldırma! görmüyor musun her yanda hürriyet!"
- abi saat baya geç oldu sen artık öl istersen.
asla güdük boyuyla kumaş pantolon ve çizgili gömlek giymiş, göbeği salmış, saçı dökmüş, dişi sarartmış ve her şeye rağmen gamsız bir kahkahayla hayatına devam eden öylesine bir tip olmamalıydım. büyüyünce herkes buna dönüşmek zorunda olamazdı neticede ve ben bu oyunu bozmaya kararlıydım.
30 yaşını aşınca bu korku yeniden kendini hatırlattı ve "ya dışarıdan biri seni bir dayı olarak değerlendiriyorsa?" endişesi dört bir yanımı sardı. takıntılı bir ruh hastası gibi (gibi mi) ayna karşısında kendi kendime "yaşlı mıyım? yo değilim! ama belki de farkında değilim... yaşlıyım. yo yo hayır!" şeklinde diyaloglar yaşayarak her dakika biraz daha yaşlanıyordum. masadan eksiliyordu hücreler. artık kendimden 15 yaş küçük biri bile bana abi diye hitap etse hemen iç sesim bitmek bilmez tiradına başlıyor:
"hey yavrum hey kime kalmış ki dünya sana kalsın? sen de çöktün gittin işte yaşlandın, bittin, senin devrin artık kapandı. hey! ne duruyorsun be! atsana kendini denize! geride bekleyenin mi var? aldırma! görmüyor musun her yanda hürriyet!"
- abi saat baya geç oldu sen artık öl istersen.
devamını gör...
13.
keşkeydi. şimdi her adımım keşke.
devamını gör...
14.
çarpışan arabalar *
devamını gör...
15.
ilkokula gitmek karanlık ailemizden ayrı duramama.
devamını gör...
16.
karanlık, örümcek, organ mafyası tarafından kaçırılmak
not: örümcek hala var.
not: örümcek hala var.
devamını gör...
17.
balon. patlamasından çok korkuyordum.
devamını gör...
18.
çocuklukta başlayıp hâlâ devam eden bir cüce fobim var. şaka değil
devamını gör...
19.
ben size yastık dikerek mahmure tadında gizli tarikat olduğunu düşündüğüm grubun bana yarattığı korkuyu anlatmış mıydım? yoo, nerede anlatacağım....
babamın ismet adındaki amcasının eşi olan dursun yengemizin adana'da gazipaşa bülvarı girişinde çeyizlik dükkanı vardı, sonra gelinlikçi oldu ve sonra da kapattı. şimdi ikisi de 80'lerinde emekliler, sağlar.
rüya çeyizlik.
o dükkan, girişi mağaza, üst katı atölye şeklindeydi ve yukarıda yan yana dikiş makineleri önünde karşılıklı sıralanmış 8-10 tane kız çalışırdı.
annem dursun yengenin kahvesini içmeye sık gider, beni de götürürdü. ben de bazan yukarı çıkardım. içeriden demir merdivenli, daha ilk basamakta hırhırhır-tıkırtıkırtıkır makine dikiş sesi...
bir çıkarım, toplu bir çığlık. oy hoş geldin oy sen mi geldin, ben hooop fıtı fıtı aşağı kaçarım.
dursun yenge beni görür, gel bakayım bunlar seni niye korkutuyor der elimden tutar geri çıkarırdı yukarı...
ya kardeşim. bunlar beni severek korkutuyor. sorun, çok sevmeleri.
ulan biriniz de çitos alın, biriniz de bib babıl sakız alın. anca çığlık, anca oy seni yerim bilmem ne. kardeşim biz, çitos yolundayız.
çitosu alan, yanağı ısırır.
anne, girmem ben bu çeyiz dükkanına
orada kızlar karılar, mıncırmalar var...
ne oldu acaba oradaki kıslar? utanma belası kardeşim biri de beni alsaydı ya.
babamın ismet adındaki amcasının eşi olan dursun yengemizin adana'da gazipaşa bülvarı girişinde çeyizlik dükkanı vardı, sonra gelinlikçi oldu ve sonra da kapattı. şimdi ikisi de 80'lerinde emekliler, sağlar.
rüya çeyizlik.
o dükkan, girişi mağaza, üst katı atölye şeklindeydi ve yukarıda yan yana dikiş makineleri önünde karşılıklı sıralanmış 8-10 tane kız çalışırdı.
annem dursun yengenin kahvesini içmeye sık gider, beni de götürürdü. ben de bazan yukarı çıkardım. içeriden demir merdivenli, daha ilk basamakta hırhırhır-tıkırtıkırtıkır makine dikiş sesi...
bir çıkarım, toplu bir çığlık. oy hoş geldin oy sen mi geldin, ben hooop fıtı fıtı aşağı kaçarım.
dursun yenge beni görür, gel bakayım bunlar seni niye korkutuyor der elimden tutar geri çıkarırdı yukarı...
ya kardeşim. bunlar beni severek korkutuyor. sorun, çok sevmeleri.
ulan biriniz de çitos alın, biriniz de bib babıl sakız alın. anca çığlık, anca oy seni yerim bilmem ne. kardeşim biz, çitos yolundayız.
çitosu alan, yanağı ısırır.
anne, girmem ben bu çeyiz dükkanına
orada kızlar karılar, mıncırmalar var...
ne oldu acaba oradaki kıslar? utanma belası kardeşim biri de beni alsaydı ya.
devamını gör...
20.
şeytandan korktuğum için, geceleri tuvalete çıkamadığımdan ergenliğe girene kadar geceleri altımı ıslattım.
dinin çocuklar üzerindeki etkisi bu işte.
dinin çocuklar üzerindeki etkisi bu işte.
devamını gör...