dans etmek

dünyada var olan sayılı güzel aktivitelerden.

dansla çok geç tanıştım. ve dans dünyasına salsa ile giriş yaptım. bugüne kadar neden dansla ilgilenmediğim konusunda kendime kızdım.

bence herkes dansın bir ucundan tutmalı.

az önce beirut'un elephant gun şarkısını açtım, salona geçtim, içim dışım çıkana kadar dans ettim, balkon camı falan da açıkmış hiç dikkat etmedim, karşı apartmandaki insanlar ben dans ederken alkış tuttukları zaman fark ettim açık olduğunu.

önce bi rezil olmuş gibi hissetim, sonra düşündüm, "mis gibi dans ettim, kime rezil olacağım?" dedim kendi kendime, sevgili sözlük, olum çok mutluyum lan.

psikolojime çok iyi geldiğini düşündüğüm aktivite. öyle profesyonel falan da değil ha, baya hödük gibi oynamaktan bahsediyorum. annemin izlediği gündüz kuşağı programında çalan hareketli parça kulağıma geliyor başlıyorum ritim tutmaya, oh mis.

kına gecelerine zorla götürülüp ortadan çıkmayan kişi de ben oluyorum. hele bir anım var ki, hala utanarak hatırlarım kendisini. efenim çok çevresi olmayan bir aile bizi merasimlerine davet ederken "ne olur bizi yalnız bırakmayın" şeklinde bir cümle kullandı. bu cümleden dolayı hevesli hevesli gittim ben de. salona gittiğimde kadının neden o cümleyi kullandığını çok iyi anladım. pistte gelinle beraber 4 kişi var sadece, onlar da kız kardeşleri. gereksiz yere "ulan bu böyle olmaz çıkıp hareketlendirelim şurayı" gibi bir yükselişe geçtim. geçmez olaydım. kendimi kaybetmişim oynarken. sahnedeki herkesle sıra sıra göz göze gelip tebessüm ediyorum ama o ara dişisini etkilemeye çalışan arizona kertenkelesinden hiçbir farkım yok muhtemelen.* kolbastıda tepinme, roman havasında yere oturup elbise çitileme, pop şarkılarda kuzenime olta atıp balık gibi çekme*, mezdekede sırt üstü milletin önüne eğilme... hangi rezilliği ararsanız var yani. törenin sonuna doğru ikram dağıtıyorlardı, ben de bizim masaya geçtim dinleniyorum. ikram dağıtan kişi "size daha çok vereceğim, siz yaptınız düğünü" dedi, etrafa şöyle bir baktım gelinin ailesi minnet dolu gözlerle bana bakıyor. hayır karaya vurmuş fok balığı gibi çırpınmışım sahnede, normalde "ulan düğünü berbat ettin" deyip yaka paça atılmam gerekiyordu.* neyse efenim anlayacağınız tepinmeyi çok severim. çakmak plazanın önündeki palyaçolarla halay çekmişliğim çoktur.

şimdi buraya izlemekten keyif aldığım dans videolarını iliştireceğim. baştan söyleyeyim karman çorman olacak. "bu ne vizyonsuzluk kardeşim!" demeyin sonra.


bu dans topluluğunun bütün danslarını izledim, en güzeli buydu. diğerleri de güzel tabi haklarını yemeyeyim, en güzelinden bahsediyorum şuan. hele sondaki çifte bayıldım. neden diye sormayın verecek cevabım yok. oğlan ile kızın uyumu çok güzel heralde, belki ondandır.



ilkokul gösterisinden hallice olan performansı da çok beğenerek izliyorum.* istemsizce ayaklarına bakıyorum hepsinin. arada uyum bozuluyor ama yine de iyi.



topukluyla bu dansı yapabilmek büyük yetenek. saygıyla alkışlıyorum.*


hipnoz olmuş gibi izlediğim danslardan biri. muhtemelen çok daha iyi versiyonları vardır ama bu videonun reklamı iyi yapılmıştı, ondan zihnimde daha çok yer edinmiş olabilir.


sona da sıcacık gülümseten bir video bırakıyorum. videodaki teyze gelecekteki halim.*

(bkz: rüzgarla dans etmek)

(bkz: dans ederken partnerinin kalçalasında duran el)

"dance is the vertical satisfaction of the horizontal desires" demiş bernard shaw.

ben şahsen modern avrupa danslarından çok eski türklerin yaptığı ateş başı kutlamalardaki dansları yapmak isterdim. uzun elbiselerle ateş etrafında dört dönüp gözüne kestirdiğin oğlanı elindeb tutup çekmek ve kımız içip eğlence bitiminde çadıra gitmek keyifli olurdu. umarım birgün ötüken'e gidip oradaki eğlenceye katılabilirim.

break dance ile başladığım dans hayatım havada el üstünde dönerken düşüp ayağımın kırılması ile son buldu.

keyif veren aktivite,

deneyin gençler kimse size bakmıyor, sallayın el alemi sizden iyiler mi ?

salonda set aralarında dans ederim cipstakk cipstakk

fiziksel aktivite. partnerli olan türleri iyi bir senkron gerektirebilir.
ayrıca kimlerle dans ettiğini bilse muhtemelen dans edemezdi.

kendimi dünyaya kapattığım o an