demokrasi işine gelmeyince halk cahil diyen kişi

o senin cehaletin kuzum. halkın neyi isteyip neyi istemeyeceğine sen mi karar vereceksin? sen bu cüreti nereden buluyorsun? sen kendini ne sanıyorsun? senin kendi sahip olduğun ideolojinin evrensel doğru olduğuna nereden, neye dayanarak karar verdin? göklerden haber mi alıyorsun?

insanların inançları, kültürleri gereği yaptıkları tercihleri şeyinin keyfine göre cehalet olarak etiketleyemezsin. yoksa yunandan, ingilizden farkın kalmaz halkın nazarında.

edit: antidemokratik koşullar derken açık oy gizli sayım kastediliyor sanırım. hani şu chp'nin uyguladığı.

#3556455
yalnız antidemokratik koşullarda yapılan seçimi kazanmak demokrasi olmuyor.
ona başka bir şey deniyor. buraya yazardım ama lafın tamamı deliye anlatılır.
saygılarımla, düz.

ulan canım çok sıkılıyordu, bu denyo başlığı ve içindekileri görmem iyi oldu. ben de saracak bir yer arıyordum.

öncelikle şuradan gireyim konuya ve size, çoğunluğun seçtiği her seçim doğru kabul edilmez. ülkedeki en büyük cahil, ülkenin gidişatı şeyinde bile olmayıp kendi avantasına ve durumuna bakarak karar verenlerdir. aslında ülke için oy kullandığınız zaman keşke sadece sizin yaşam alanınıza müdahale edilse ama öyle olmuyor ne yazık ki çünkü alınan en aptalca karar 80 milyonun kaderini etkiliyor. celal şengör'ün hocamızın da dediği gibi "senin cahilliğin benim yaşamımı etkiliyor". bu 1.

bakın ülkede iyi giden hiçbir şey yok. gerek devlet nezdinde olsun, gerekse; eğitim, hukuk, ekonomi ve hatta politika dışında kalan ama siyasetin karışıp da bok etmediği kulvarlarda olsun şu an hepsi boynuna kadar boka batmış durumda. ülke bir iki tarikatın elinde oyun hamuruna döndü adeta ve siz şimdi gelmiş ciddi ciddi "demokrasi işine gelmeyince halk cahil diyen" kitleyi eleştirebileceğinizi mi sandınız? bakın bir yanlış bir kere olur, ikincisi tekrarlanırsa artık bu şanstır, eğer üçüncü kere tekrarlanıyorsa bu artık istikrardır. yani ülke rezilliği, cehaleti ve liyakatsizliği tercih ediyor. ee pek biz ilk paragrafta ne demiştik? çoğunluk bir şeyi tercih ediyor diye o tercihin doğru olduğu anlamına gelmez. bozuk yoğurdu yedin, karnın ağrıdı ve kustun. peki niye hala yemeye devam ediyorsun çünkü birileri sana bu yoğurdu yemeye devam edersen aslında hiç aç kalmayacağını ve eline hep para geçeceğini söylüyor. işte ülkenin cahilliği ve denyoluğu da burada başlıyor zaten. yıllardır tercih ettikleri şey "yerli uçağımız göklerde(2011 seçimleri), "ilk yerli yolcu uçağımız 2019'da göklerde (2015 seçimleri)" vs vs. vaatleri ile kandırılan cahil kesim iken ben neden bu kesmi eleştiremiyorum allasen? neyse şimdi bana şu partinin saçma sapan vaatlerini saydırmayın boş yere. hee diyorsanız deveye diken insana silken yaranır diye, açın okuyun hepsini o zaman.

ayrıca bu ülke seçim gününde, seçim saatinde trafoya giren kedileri de gördü, veri akışını kesip 2 puan önde olan mansur yavaş'ın 3 puan geriye düştüğünü de gördü. mühürsüz oylar ile kazanılan referandumları hiç saymıyorum bile. sağolsun o dönem ysk piyanist şantör gibi peçete üstüne yazılan mühürlü oyları bile geçerli saymıştı. o yüzden siz ne anlatıyorsunuz aminyum derler adama.

doğru/yanlış, kavramlar, olgular ve olayları; aidiyet hissettiği siyasi partiye göre şekillendiren insanların tartışmasının gereksiz olduğu sloganvari iddia.
iktidar ve muhalefet yer değiştirdiği zaman bu tartışmanın ters taraflarında olacaksınız. bu sebeple kendinizi de, insanları da boş yere germeyin arkadaşlar.

bu tarz iddialarda: hem iddia makammı olan tarafta, hem de karşıt tarafta sürüyle yanlış önerme ve bağlamından kopuk söylemler yer alıyor. neticeye bakarsak da sıfıra sıfır, elde var sıfır. tartışmalardan tutarlı bir çıktı elde edebiliyor muyuz? hayır. sorunları algılama ve kavrama konusunda yol kat ediyor muyuz? hayır. eee o zaman?
türkiye siyasetinin yoz ortamında üretilmiş mit ve söylencelerle, amiyane tabirle, sidik yarışına giriyorsunuz gençler. ortamı gereksiz germekten başka da etkisi olmuyor durumun.

giriş, gelişme, sonuç biçiminde bir şeyler yazın da okuyalım. taraf olduğunuz siyasi partilerin boş argümanları üzerinden birbirinizi dövmeye çalışmanızın bir faydası yok çünkü.

türkiye'deki çok partili hayata geçişe bakarsanız zaten bu söylemlerin boşluğunu kolayca göreceksiniz gençler. demokrat parti'nin muhalefetteki tavrıyla iktidar olduğu zamanki tavrı tutarsızdır.aynı vaziyet 50'li yılların chp'si için de geçerlidir.
şu anda da durum farklı değil. akp, tek parti diye yaygara kopardığı dönemden farklı değil. chp de eldeki verilere göre iktidar olduğunda akp'den farklı olmayacak. ayrıca chp'nin ilk zamanlarıyla şimdiki hali arasında dağlar kadar fark var gençler. bunu her iki taraf için de söylüyorum. dem'e yanlamak için cayır cayır konuşan bir partinin ülkenin kurucu değerlerini temsil ettiğini düşünmek abesle iştigal.

romantizmi bir tarafa bırakırsak hiçbir parti sorgulayan seçmen istemez. tamamı çelişkili de olsa, yanlış da partisinin sözünden çıkmayacak seçmen ister. türkiye demokrasi tarihi de bunu kanıtlar nitelikte olaylarla dolu.

özdağ ve zafer partisi dahil, sırrı konusunda hassasiyetten neredeyse ölecek olan parti ve liderlerinin olduğu ülkede olayları iktidar ve muhalefet üzerinden görmek de şahsen komik kaçıyor artık. ülkenin egemenliği ve güvenliği el birliğiyle hiç edilirken kalan tartışmalar ne kadar önemli o da tartışılır. dövüşmeye devam edin. nasıl olsa her türlü halk olarak kaybediyoruz. en azından egolarınızı tatmin etmiş olursunuz..

ımparatorluklar donemi ve bu donemde yetisen nitelikli insanlarin varliklarini hice sayip sozde demokrasiyle avamin insafina birakilan bir toplumun, bu garabetten kolay kolay kurtulamayacaginin gostergesi. ha gayret.

ısi erbabina birakmayan, elbette hayal kirikligina ugrar.

aristokrasinin sermayesi soyluluktur. soyluluk biterse aristokrasi de biter. tiranlığın sermayesi korkudur. halk korkmamaya başlarsa tiranlık son bulur. demokrasinin sermayesi eğitimdir. eğitimsizlik demokrasinin sonunu hazırlar. bunu ben demiyorum, platon diyor.

eğitimli olması gereken kişiler siyasi gücü elinde tutanlardır. monarşide bir kişi, oligarşide birkaç kişi eğitimli olsun yeter. demokraside ise siyasi güç tüm yurttaşlar arasında paylaştırıldığından hepsinin eğitimli olması lazım gelir. tabi eğitimli olmak ne demek o apayrı bir konu. okulluluk anlamına gelmediği kesin. hem cahilliğin hem eşekliğin baki kaldığı yerli ve milli eğitim sistemimiz ideal demokratik yurttaş tipini yetiştiremiyor. o zaman iş başa düştü! yaşasın kendisini yetiştirmiş özgür yurttaşlar!

demokrasinin neden türkiye gibi eğitim düzeyi oldukça düşük bir ülkeyi yıkılışa götüreceğini tek başına anlatmış adam... demiş ki, ''demokrasi işine gelmeyince halk cahil diyen kişi...''

demokrasinin işine gelmemesi gibi bir durum yok, sizler çoğunluğun azınlığa karşı iktidarı olarak gördüğünüz için bizler verilen kararları eleştiriyor olabilir miyiz pekala?

bu ülke için halktan oldukça kopuk, elitist bir yönetim gerekiyor... akılcı, bilimci... partiler üstü teknokrasi lazım sanki.

halk zır cahil

sen istatistik nedir bilir misin guzel kardesim ? ben sahsen "cahil" derken sadece objektif fikrimi degil, istatistiklerin soyledigi rakamlara guvenerek soyluyorum.


tek bir grafik algilamam icin yetersiz diyorsan, bizde hizmet tukenmez : yandex.ru/images/search?lr=...

aktroll bile olamayan mallar bu sözlüğe mi geliyor xjdjjsjsjsjsj düşünsene akp lehine hafif provokatif muhabbet başlatmaya çalışıyosun ama argümanın 10-15 sene öncesinden fkdlldldkdkdkdkkd

tanım var olan bir durum bkz akplilerin 2024 yerel seçim yorumları