orijinal adı: de l'inconvenient d'etre ne
yazar: emile mihai cioran
yayım yılı: 1973
doğmak, bir ceza mıdır insanoğluna, yoksa armağan mı? yaşamak bir tercihten ibaret midir sadece? yazar kitabında var olmanın katlanılmaz tarafına ağırlık vermiş olsa da insanın elinde intihar gibi bir seçeneğinin bulunmasının önemini de vurgulamakta.
yazar: emile mihai cioran
yayım yılı: 1973
doğmak, bir ceza mıdır insanoğluna, yoksa armağan mı? yaşamak bir tercihten ibaret midir sadece? yazar kitabında var olmanın katlanılmaz tarafına ağırlık vermiş olsa da insanın elinde intihar gibi bir seçeneğinin bulunmasının önemini de vurgulamakta.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pisipisi" tarafından 30.03.2021 23:30 tarihinde açılmıştır.
1.
emile mihai cioran / emil michel cioran'ın on iki bölüme ayrılmış, çoğu bir veya birkaç cümleden oluşan düşünce, anlatı, tespit, eleştirilerinin bir araya geldiği ve tabii ki bunlarla sınırlamamın mümkün olmayacağı kitap.
hayatı bu kadar basit ve kabullenilir biçimde anlatabilen birinin seslendiği yere şaşmamak lazım. bir dolu mürekkep hokkası ve bulaşını durmadan derinleştiriyor. yazarken yazar rolü üstlenmeden nasıl yazıyor? iz yok. olsa rafa kaldırmak kolaydı. neyse ki ne istediğimin hiçbir kıymeti yok ve bu kitaptan okurken varlığım veya var olmayışım bir mengeneye sıkışıyor. huysuz. fal bakar gibi her gün bir cümle okumayı yeğlerdim ama tutkal gibi yapıştım. çık çık çık çık çık. git git git git. in in in in. anla-anlama-anlayama-anla-anlama-anlaşılma-anlaşılamama-anlaşma-anlaşmama-anlama. önce çıkmak için çabaladığın yere dönüyorsun. ne fark ederdi?
hayatı bu kadar basit ve kabullenilir biçimde anlatabilen birinin seslendiği yere şaşmamak lazım. bir dolu mürekkep hokkası ve bulaşını durmadan derinleştiriyor. yazarken yazar rolü üstlenmeden nasıl yazıyor? iz yok. olsa rafa kaldırmak kolaydı. neyse ki ne istediğimin hiçbir kıymeti yok ve bu kitaptan okurken varlığım veya var olmayışım bir mengeneye sıkışıyor. huysuz. fal bakar gibi her gün bir cümle okumayı yeğlerdim ama tutkal gibi yapıştım. çık çık çık çık çık. git git git git. in in in in. anla-anlama-anlayama-anla-anlama-anlaşılma-anlaşılamama-anlaşma-anlaşmama-anlama. önce çıkmak için çabaladığın yere dönüyorsun. ne fark ederdi?
devamını gör...
2.
okurken insana varlığının bir lanet olduğunu hatırlatan, mutlu olmanın sırrının hiç doğmamış olmakta olduğunu savunan bir kitap. yazara göre insanlar biri öldüğünde değil biri doğduğunda ağlamalıymış. yazarın söylediği gibi ben de insanın yeryüzünün kanseri olduğuna inanıyorum. ama kanser kendini durduramaz. kural budur. kanser hücreleri nasıl ki her yere sıçrayıp bedeni ölüme sürüklüyorsa insanlarda çoğalarak dünyayı ya yok oluşa sürükleyecek ya da dünya iyi bir mücadele gösterip bizden toptan kurtulacak. bunu görecek kadar yaşamayacağımız kesin.
kitabın yazılış şekli en uzunu yarım sayfa olan metinlerden ve iki üç cümlelik paragraflardan oluşuyor. çoğu düşünceye katılsam da beni huzursuzluğun kitabı kadar sarsamadı. yine de mükemmel bir kitap. yazarın daha önce çürümenin kitabı eserine başlamış ama devam edecek gücü bulamamıştım kendimde o zamanlar. bu kitabı ondan önce okumuş olduğum için de mutluyum.
yazarın bu kadar varoluşsal sıkıntılar çekmesi ve sonucunda da alzheimer olup ölmesi de çok manidar. katlanamadığı varlığını ve susmayan zihnini bilerek öldürmüş gibi. doğmuş olmanın sakıncasını gideren bir ölüm. tanıştığıma çok memnun oldum cioran.
kitabın yazılış şekli en uzunu yarım sayfa olan metinlerden ve iki üç cümlelik paragraflardan oluşuyor. çoğu düşünceye katılsam da beni huzursuzluğun kitabı kadar sarsamadı. yine de mükemmel bir kitap. yazarın daha önce çürümenin kitabı eserine başlamış ama devam edecek gücü bulamamıştım kendimde o zamanlar. bu kitabı ondan önce okumuş olduğum için de mutluyum.
yazarın bu kadar varoluşsal sıkıntılar çekmesi ve sonucunda da alzheimer olup ölmesi de çok manidar. katlanamadığı varlığını ve susmayan zihnini bilerek öldürmüş gibi. doğmuş olmanın sakıncasını gideren bir ölüm. tanıştığıma çok memnun oldum cioran.
devamını gör...
3.
emil cioran tarafından yazılmış felsefi bir aforizma kitabı.
kitaptaki her cümle doğmuş olmanın verdiği acıyı daha da derinleştiriyor fikrimce, ama yine de kitabı okurken o acıdan çok yazarın düşünce yapısı dikkatimi çekti. karamsar bir kitap gibi gözükse de karamsarlıktan çok gerçekçi bir kitap olduğunu düşünüyorum. gerçekliğin karamsar olup olmaması ise ayrı bir mevzu zaten.
sık sık açıp içerisinden bazı bölümleri okuyacağım bir kitap. her okumamda farklı şeyler keşfedebilirim ölüm ya da doğmuş olmak hakkında.
kitaptaki her cümle doğmuş olmanın verdiği acıyı daha da derinleştiriyor fikrimce, ama yine de kitabı okurken o acıdan çok yazarın düşünce yapısı dikkatimi çekti. karamsar bir kitap gibi gözükse de karamsarlıktan çok gerçekçi bir kitap olduğunu düşünüyorum. gerçekliğin karamsar olup olmaması ise ayrı bir mevzu zaten.
sık sık açıp içerisinden bazı bölümleri okuyacağım bir kitap. her okumamda farklı şeyler keşfedebilirim ölüm ya da doğmuş olmak hakkında.
- sabahtan akşama kadar ne yapıyorsunuz?
- kendime katlanıyorum.
- kendime katlanıyorum.
doğmuş olmamı bağışlayamıyorum.
ne zaman ölümü düşünmesem, hile yaptığım, içimdeki birini aldattığım hissine kapılıyorum.
devamını gör...
4.
özgün adı de l'inconvénient d'être né olup 1973 yılında yayınlanan rumen yazar ve filozof emile mihai cioran imzalı eser.
yaşıyor olmanın bunalıma götüren bir köprü olma ihtimâline dair aforizmaların yer aldığını söylemek mümkün.
yine aynı yazar tarafından kaleme alınan çürümenin kitabı tadında ama bu sefer insanın ruhsal olarak çürümesini değil de doğmuş olmanın sakıncaları ve vâroluşun anlamsızlığı odak noktası olarak kitabın omurgasını oluşturuyor diyebiliriz.
yazar doğmuş olmanın sonsuz sıkıntı veren yanlarını felsefik bir düzlemde inceleyip oldukça keskin saptamalarda bulunuyor.
kitabın huzursuzluğun kitabı ile işlediği konular bakımından benzerlik gösterdiği söylenebilir çünkü ikisi de vâroluşun ve doğmuş olmanın anlamsızlığını irdeliyor diyebiliriz.
yaşam ve ölüm arasındaki süreçte insanın anlam araması, anlamsızlığı anlaması ve vârolmanın dayanılmaz yanları başta olmak üzere hayattaki bazı durumlara ve vâroluş kavramına felsefik bir bakış açısıyla yaklaşılıyor.
emile mihai cioran oldukça keskin analizlerde bulunuyor, en basit gibi görünen cümlenin arkasında bile derin bir felsefenin hâkim olduğu açıkça görülüyor.
yaşam, ölüm, insanın her şeyi aslında doğmakla yitirmiş olması, tanrı, zaman, insanın yaşamdaki yeri, insanın kendisinin felaketini kendinin getirmesi, hiçlik gibi durum ve olguları bir filozofun bakış açısından okuma şansı bulduğumuz keskin ve çarpıcı bir kitap.
yazarın konuları ele alış ve kavrama biçimi oldukça sert, düşüncelerini nesnel bir kıvamda anlatması ise kitabı güçlü kılıyor.
kitapta etkileyici bulduğum sözleri bırakıp burada bitiriyorum.

o, doğarken yitirmiştir her şeyi!
bu günden" sonsuza dek böylece çıkarılıp bir kenara koyulan eylemin eş-zamanlılığında onun tamamlayıp sona erdirdiği her şeye "geçmişte kaldı" denir.
ölüm tümüyle olumsuz olsaydı, ölmek mümkün olmazdı.
en yaman cellatların bile hayal edemeyeceği geceler vardır.
paramparça sabahı bulduğumuz olur, aptal ve şaşkın, hiçbir şey anımsamadan ve anlamadan, hatta kim olduğumuzu bilmeden.
üretmek kolaydır, zor olan yeteneklerini kullanmaya tenezzül etmemektir.
bizim için önemsiz olacak olan birinin yüzünü ansızın bize hatırlatan şeyin ölüm olduğunu anlamıyoruz.
her dengesizlik çok uzun süre ertelediğimiz bir intikamdan doğar.
hiçbir hükümdar, kendini öldürmeyi düşünen zavallı birinin gücüne benzer bir güce sahip olmadı.
yaşıyor olmanın bunalıma götüren bir köprü olma ihtimâline dair aforizmaların yer aldığını söylemek mümkün.
yine aynı yazar tarafından kaleme alınan çürümenin kitabı tadında ama bu sefer insanın ruhsal olarak çürümesini değil de doğmuş olmanın sakıncaları ve vâroluşun anlamsızlığı odak noktası olarak kitabın omurgasını oluşturuyor diyebiliriz.
yazar doğmuş olmanın sonsuz sıkıntı veren yanlarını felsefik bir düzlemde inceleyip oldukça keskin saptamalarda bulunuyor.
kitabın huzursuzluğun kitabı ile işlediği konular bakımından benzerlik gösterdiği söylenebilir çünkü ikisi de vâroluşun ve doğmuş olmanın anlamsızlığını irdeliyor diyebiliriz.
yaşam ve ölüm arasındaki süreçte insanın anlam araması, anlamsızlığı anlaması ve vârolmanın dayanılmaz yanları başta olmak üzere hayattaki bazı durumlara ve vâroluş kavramına felsefik bir bakış açısıyla yaklaşılıyor.
emile mihai cioran oldukça keskin analizlerde bulunuyor, en basit gibi görünen cümlenin arkasında bile derin bir felsefenin hâkim olduğu açıkça görülüyor.
yaşam, ölüm, insanın her şeyi aslında doğmakla yitirmiş olması, tanrı, zaman, insanın yaşamdaki yeri, insanın kendisinin felaketini kendinin getirmesi, hiçlik gibi durum ve olguları bir filozofun bakış açısından okuma şansı bulduğumuz keskin ve çarpıcı bir kitap.
yazarın konuları ele alış ve kavrama biçimi oldukça sert, düşüncelerini nesnel bir kıvamda anlatması ise kitabı güçlü kılıyor.
kitapta etkileyici bulduğum sözleri bırakıp burada bitiriyorum.

o, doğarken yitirmiştir her şeyi!
bu günden" sonsuza dek böylece çıkarılıp bir kenara koyulan eylemin eş-zamanlılığında onun tamamlayıp sona erdirdiği her şeye "geçmişte kaldı" denir.
ölüm tümüyle olumsuz olsaydı, ölmek mümkün olmazdı.
en yaman cellatların bile hayal edemeyeceği geceler vardır.
paramparça sabahı bulduğumuz olur, aptal ve şaşkın, hiçbir şey anımsamadan ve anlamadan, hatta kim olduğumuzu bilmeden.
üretmek kolaydır, zor olan yeteneklerini kullanmaya tenezzül etmemektir.
bizim için önemsiz olacak olan birinin yüzünü ansızın bize hatırlatan şeyin ölüm olduğunu anlamıyoruz.
her dengesizlik çok uzun süre ertelediğimiz bir intikamdan doğar.
hiçbir hükümdar, kendini öldürmeyi düşünen zavallı birinin gücüne benzer bir güce sahip olmadı.
devamını gör...