don't look up

film güzeldi. ancak sabırsız insanım efendim ben ekrana bağırmamak için çatladım resmen. göz göre göre geliyor işte koca gök taşı. bunun yıllarca okulunu okuyan, ömürlerini bu işe adamış insanlar dünya tuz buz olacak, elimizde kalacak diyor. hala dalga peşindeler. resmen siyasetçiler insanları aptal yerine koyuyor, insanlarda hayır bizi aptal yerine koyamazsınız çünkü biz zaten ordan hiç kalkmıyoruz deyip körü körüne eğiyorlar başlarını.

son olarak 'son akşam yemeği' konseptini aşırı sevdim.

2021 yapımı, felaket filmi olsa da aslında sistem eleştirisi olan bir film.

dünyaya çarpacak bir kuyruklu yıldız var, dünya yok olacak ama kimsenin umurunda değil. bu yaşanacak felaketten daha büyük bir felaket bence. filmin sonlarına doğru, ülkeyi yönetenlere yönelik söylenen ‘hepsi aptal’ söylemi de bunu doğruluyor.

aslında amerika’yı yöneten başkan mı yoksa parayı elinde tutan kişiler mi? ülkeyi felakete de sürükleseler, karar merci ‘parayı elinde tutanlar’. bu kararların doğruluğuna ikna için de bir çok propaganda yapılıyor: don’t look up. yukarı bakmazsan, sorunu da görmezsin.

ciddi bir sosyal medya eleştirisi de mevcut filmde. kuyruklu yıldız ile ilgili bilgilendirmeden sonra, sosyal medyada dönen komplo teorileri, sistemi sadece klavye üzerinden eleştirenler, ne tarafa çekersen oraya gelecek tipler.

baş kahramanlara gelirsem, körlük ülkesinde gören biri suçludur misali, onlar da hükümetin sansürlerine maruz kalıyorlar. beyaz saray’da çalışanların vasıfsızlığına, alanı olmamasına rağmen alakasız mevkilere gelenleri eleştiriyor( anestezi uzmanının saraydaki görevi gibi).

başta filmde mantık hatası gördüm. kuyruklu yıldızı yok edecek tek kuvvet amerika imiş gibi gösteriliyordu. sonrasında diğer ülkelerin teşebbüsleri oluyor ama nedense rusya’da patlama meydana geliyor. bu sabotaj mı, yoksa diğer ülkelerin amerika kadar yetkin olmadığına gönderme mi veya amerika’daki lider sınıfı vasıfsızlığı onlarda da mı var?bu sorunun cevabını bulamadım.

ilk roket denemesinde söylenen ‘amerika’nım bir kahramana ihtiyacı var; bu nedenle biri ölmeli’ göndermesi de güzeldi.

oyunculuklara gelirsem;
leonardo: gerçekten hayran kaldım. her rolün adamı derler ya, her rolün altından hakkıyla geliyor. karakterin korkularını, güvensizliğini, korkusunu, tutkusunu, pişmanlığını çok çok iyi yansıtmış. ayakta alkışlanacak bir performans.

lawrence: görsel olarak çok beğendiğim bir oyuncu. genelde aksiyon filmlerinde rol verilmesini anlamlandıramıyordum. cool, sakin görünüşüyle bu tür rollere uysa da mimiklerini de iyi kullananan bir oyuncu. bu rolde de haklı olduğumu anladım. kalıplaşmış rollerin dışında da gayet başarılı olduğu belli.

streep: yarattığı karakterden nefret edecek kadar iyi bir oyunculuk.

felaketi mizahla birleştiren ve sistem eleştirisini filme çok güzel ve göze batmadan yediren başarılı bir film. hala izlemeyen varsa, iyi seyirler.
edit: bu arada 3 yıldızlı general, neden atıştırmalıklardan para aldı?*
edit: imla- düzeltme.

kesinlikle birçok şey anlatan bir film. en güzel sahnesi de bence filmin anlamını taşıyan anlam. zaten bugüne kadar da böyle olmadı mı ? bakmayı gördüğümüz an her şey değişir

"çok iyi filmdi, insanların hatalarını gözümüze şöyle soktu böyle soktu yazanların halen sosyal medya uygulamasına dönmüş bu sözlüğe tanım yazması kadar ironilerle dolu bir film. zira hepimiz şarj aletleri ile tasmalanmis teknolojik hayvanlarız ve bunu istesek de ne biz y kuşağı ne z kuşağı ne de sonraki kuşaklar değiştiremeyecek.

aynı devrimin hep bir rüya olarak kalacağı gibi. zaten kızıl saçlı kız rusya göndermesi değil de nedir ?

filmle ilgili aklımda kalan tek şey, hayatta en mutlu olduğum gün/lerin hangisi olduğu mevzusuydu. bana bu akşam film izleyelim diyen balık erkekimin her zamanki gibi filmin yarısında uyuması sonucu mutluluğu hep yalnızlığında bulduğumu farketmiş olmama ne demeli?

hiçbirimiz tek başımıza ya da kollektif olarak dünya düzenini değiştiremeyiz ama kendimizi ve çevremizdeki insanları o düzenin şeytanlarından, ebu leheb'lerinden, firavun'larından koruyabiliriz. hiç birimiz peygamber değiliz ama en azından bir ebu bekir sıddıkiyeti gösterebiliriz.

işte hristiyanlik guzellemesi yapan bir filmden bir muslumanın elde ettiği sonuçlar böyle. zaten sadece tek bir sahnede müslümanlık ile ilgili bir görsel olması fakat defalarca budha ve lgbt guzellemesi yapması da bir netflix klasiği değil de nedir ?

gerçekten bomboş bir film.
vakit kaybı.
gereksiz abartılmış.
içinden çıkaracağınız bir sürü anlam yok çünkü zaten mala anlatır gibi anlatmışlar.

4 cümle bile fazla aslında.

bir adam mckay filmidir.

filmin senaryosunu yönetmen adam mckay, david sirota ile birlikte kurguladıkları bir hikayeden hareketle yazmıştır. filmin başrollerinde hayranlık veren yeteneği ile leanardo di caprio, hollywood'un en sevimli oyuncularından biri olan jeniffer lawrence, üç oscar ödülü sahibi majesteleri meryl streep, iki oscar ödülü ile majestelerinin yolundan giden cate blanchett ve jonah hill oynamakta.

bu film için ve vermeye çalıştığı mesajlar için birçok şey yazıldı, söylendi ve eminim ki çoğu doğrudur. ben filmi tamamen insanların cehaleti ile başa çıkmanın mümkün olmadığı gerçeği çerçevesinde izledim.

kimin ne söylediğinin önemi yok. bilimsel gerçekler hiçbir şey ifade etmiyor. insanları uyarmanın hiçbir faydası yok, hem de hiçbir konuda. onlar kendi alternatif gerçeklikleri ile mutlu olmaya devam etmek istiyorlar.

o göktaşının bir gün dünyaya çarpma olasılığı yok. dünya çoktan yok oldu. biz de öyle. ve burası aslında o yok olan dünyanın cehennemi. yaptıklarımızın cezasını çekiyoruz. gökyüzünü gösteren bir parmak önümüzde dururken biz da sadece o parmağa bakan aptallarız.

siz yukarı bakın.

yukarıya bakma olarak çevrilmiş yaklaşık iki buçuk saatlik amerikan bilim kurgu filmi olup adam mckay tarafından yönetilmiştir.
film afişinde ise herkes yukarıya bakar.
öncelikle filmin kadrosu çok güçlüdür; leonardo dicaprio
jennifer lawrence
meryl streep
cate blanchett gibi usta isimler yer alıyor.
oscar alacağı garanti olan isimleri paraya kıyıp filme doldurmuşlar.
ama asla leonardo dicaprio'yla aynı koltuğa oturacak bir siyahi kadın göremezsiniz. beyazların gırgır olsun ve şakşak geçerken bile para kazanma derdinde oldukları bir film olduğu söylenebilir.

astronomi doktorası yapan kate dibiasky sallama çay içip çalışmaya devam ederken bir değişiklik fark eder bu ise 6 ay 14 gün içinde dünyaya ya da gezegene çarpacak olan bir kuyruklu yıldızdır.
eğer bir şey yapılmazsa 6 ay 14 gün içinde her şey yok olacaktır ve bunu söylediğinde profesör randall mindy bunun gerçekliğine inanamaz. "alternatif gerçeklik mi lan bu?" der.

bunu beyaz saray ve nasa'ya bildirmeleri, en önemlisi ise ciddiye alınmaları gerekir.
uçakla derhâl götürülürler.
film bir parodi gibidir.
hiciv ve bilim kurgu türünde karışık bir film.
bence fena değil.

bu filmi aslına bakarsak beğenmiştim fakat sonunda her şeyin bitmesini beklemiyordum. böyke sonlar yazmak cesarer ister gerçekten. bu yönüyle beğendim ama yine de daha güzel olabilirdi. sevdiğim tarzda olsa da eleştirmek güzel oluyor. kimse buraya bakıp kendine çeki düzen vermez tabii o da ayrı konu.

dünde buna benzer bir film izledim dünyanın sonu ile ilgili yani, orada da tüm uyarılara rağmen kimse bilim adamlarını ciddiye almıyordu burada da almıyorlar hatta burada biraz komedi de katılmış işin içine daha beter bir durum var. dün izlediğim film yine akla mantığa biraz sığıyordu burada komedi katılarak daha fazla insana ulaşmak mı istenmiş anlamadım ama biraz şebekliğe kaymış fakat sonu açısından şebekler şebek oluyor gerçekten. bu filmi izlediğimde sevdiğimi hatırlıyorum fakat şu an açıp tekrar izleyesim yok nedense.

oyuncu listesinde jennifer lawrence, leonardo dicaprio, cate blanchett, timothée chalamet, meryl streep, ariana grande, mark rylance, brad pitt, sandra bullock, chris evans, jonah hill, kid cudi ve melanie lynskey gibi oyuncuların olduğu 2021 yapımı komedi/bilim kurgu türündeki filmin yönetmenliğini ise adam mckay yapmıştır.
film genel yapısına bakarsak izlenir kalitede kesinlikle ve izleme tavsiyesi verilir. iyi seyirler.