donald trump’ın twitter hesabının askıya alınması

şiddete çağrı ifade özgürlüğü değildir. o yüzden haklı bulduğum durum.

kendisini özgürlükçü, demokrat, sevgi pıtırcığı, hümanist olarak gösteren sol liboş politik doğrucu sjw tayfanın aslında ne kadar da totaliter ve baskıcı olduğunun kanıtıdır. bugün trump'ı yarın kafalarına esmeyen herkesi yasaklayacaklar.
yok efendim trump diktatörlük getirecekmiş de falan filan. bunu diyen adamlar aynı zamanda hdp'yi 6 milyon oy aldı diye meşru görüp savunuyor.

ek olarak erdoğan ve biden'ın arası düzelirse, erdoğan gelecek seçimi kıl payı kazanırsa ve muhalifler isyan ederse bu sefer bizim muhalif hesapları yasaklarlar.

amerikanın bekâsı için doğru bir karardır.

trump'ın en son twitleri:

“the 75,000,000 great american patriots who voted for me, amerıca fırst, and make amerıca great agaın, will have a gıant voıce long into the future. they will not be disrespected or treated unfairly in any way, shape or form!!!”

75 milyon amerikan vatansever bana oy verdi. önce amerika, amerika'yı yine muhteşem yapalım (sloganları ile kampanyası ve katılanlar) ileride yine dev bir şekilde ses sahibi olacakaklar ve kendilerine hiç bir şekilde saygısızlık veya haksızlık yapılamayacak.

“to all of those who have asked, ı will not be going to the ınauguration on january 20th.”
soranlar için; 20 ocaktaki yemin törenine katılmayacağım.

buralarda saldırgan bir ifade yok.

ayrıca kendisi capitol olaylarının başlangıcında çık kısa “go home.” mesajı içeren bir görüntülü mesaj da verdi. mesajı izledim gayet basit bir dille buraya kadar, bitti, evinize gidin dedi.

buna rağmen twitter kendisinin hesabını askıya aldı. bunun nedenini sadece geleceğe yönelik eğer saldırganca bir söylemi olma riskine karşı olduğunu açıkladı. bunu çok sinsice buluyorum. kısacası biz biden'i desteklediğimiz için rakibine asla yer vermeyeceğiz hareketi bu. ama tabi ki gayet pasif agresif bir şekilde trump bizi dövdü şeklinde mağduruz sahteciliğine bağlıyorlar. işte özgürlük abidesi abd'nin özgürlüğü bu kadarmış. kimse hala twitter haklı, özgürmüşler de demokrasiymiş de gibi zırvalarla gelmesin lütfen.

buradan
buradan

trump'un kendi medya ağını oluşturacağına dair haberler okudum. gerçekse kesinlikle haklı bir hamle olur.

twitter’dan önce siyasi figürler görsel medyada daha temkinli davranıyordu. sosyal medyaya geçişle tabiri caizse melamet hırkasını çıkarıp klavyeyi tuşluyorlar.

yakın tarihte, nice terör saldırısının fransa’nın bağımsızlık gününde gerçekleşmesi demokratik bir sembole saldırı mı, evet. tbmm binasının bombalanması demokratik bir sembole saldırı mı, evet. birkaç gün önce abd kongre binasının basılması, demokratik bir sembole saldırı mı, evet. ve hayatını kaybeden insanlar.

3 evetle uğurluyoruz trump’ı.

demokrasi evriminde yol kat etmiş coğrafyalarda demokrasi için dökülen kanın meşru bir zemini olamaz. alt metin farklıdır.

akabinde kendisinin yeni bir sosyal medya kuracağını açıklaması

darısı bizim başımıza dedirten olaydır. usa kendisinden hesap soracak ve yargılayacaktır kendilerini.

genelde ifade özgürlüğüne aykırı olduğundan bahsedilmiş fakat atlanan çok önemli bir konu var. kitleleri manipüle edebilecek gerekli şartlara sahip bir insan, bütün toplumu bir şiddet eylemine, hatta çoğulculuk ilkesinin göz ardı edileceği bir şiddet eylemine davet ediyorsa; bu ifade özgürlüğü değil, bilakis terörizmdir. üstelik bir devrik devlet başkanının basbayağı sivil darbeyi* teşvik ettiği bu denli büyük bir örnekte.

sağır sultan bile bu adamın oylama konusunda yalan söylediğini biliyor. geçenlerde resmen oylamada kendi adına hile yapılması için baskı yaptığı ses kayıtları sızdı basına. alenen yalanlarla insanları galeyana getirip, seçilmiş devlet başkanını kendi reddettiği yetmiyormuş gibi, bir de insanlara reddetmeleri ve bunu şiddet eylemleriyle taçlandırmaları için çağrıda bulunuyor. işte ifade özgürlüğü meselesi kendi reddetmesi konusunda değil, insanları galeyana getirmesi konusunda geçerliliğini yitiriyor.

trump o kadar aptalca şeyler yaptı ki cumhuriyetçi parti bile bir an önce kurtulmanın peşinde. gerçi devir teslim yapıldıktan sonra başlayacak muhtemel bir yargı süreciyle günah çıkartılacaktır ama gene de gelecek seçimler daha şimdiden cumhuriyetçi parti adına pek de aydınlık görünmüyor.

yalancıya çanak tutulmaması açısından sevindirici. gelecek için ürkütücü bir uygulama gibi duruyor.

trump’ın twitter hesabının 12 saatlik askıya alınmasını bir nebze de olsa anlayabiliriz. protestocuları yönlendirip bilgilendirdiği platform olması sebebiyle twitter, bir söz sahibi olabilir ve abd menşeli olması da böyle bir hakkı doğurabilir. fakat daha sonrasında uygulanan sansür ve hesabın tamamiyle askıya alınmasının bir açıklaması yok benim nazarımda.

protestolar devam ederken açıklama yapan pence, göstericilerden için “her abd vatandaşının anayasal bir hakkı olduğu gibi trump yanlıları da anayasal bir hak olan protesto ve yürüyüş hakkını kullanıyorlar.” demesi ve bugün protestocuların yargılamalarla karşı karşıya kalması bir yana, trump’ın aktif kullandığı parler app’e bir ultimatom verilmesi sonucu mağazalardan kaldırılması bir yana, potus hesabından yaptığı açıklamalar bile sansüre uğradı.

özgürlüğün, daha doğrusu ifade özgürlüğünün artık veriyi toplayıp işleyebilen şirketlerin tekelinde olduğunu anlayabilmemiz için daha açık bir şekilde anlatamazlardı.

kendisini telegram'a davet ettiğim eski abd başkanı.
gel abi bir grup açalım, oradan kışkırt kimi kışkırtacaksan. ruslar da sevinir, abd-rusya ilişkilerinde yumuşama olur falan. bir düşün bence bunu.

şuradan çalışmalarına devam etmektedir :buradan

ayrıca (bkz: parler)

bak işte istese bir yere nükleer füze bile atabilecek adam şu an tweet bile atamıyor. hayat sen bize daha neler göstereceksin?

bu daha bir şey değil. hapse de girecek muhtemelen.

yaşanan olayı sadece trump üzerinden değerlendirmek yanlış olur. trump son seçimde kaybetmesine rağmen çoğu ülke nüfusundan fazla (74 milyon) oy almış bir siyasi lider. ilk seçim döneminden itibaren trump'ın üzerindeki medya baskısı malum. seçmen kitlesinin niteliğini bir tarafa bırakalım, ama bu denli büyük bir kitlenin kendisini temsil ettiğine inandığı bir siyasi lideri böylesine tek taraflı medya ablukasına almak elbette bir sonuç doğuracaktı. george floyd sonrası yaşananlardan beslenen huzursuzluğu da buna ekleyebiliriz. acaba medya daha hakkaniyetli davransaydı trump destekçileri oylarının çalındığına bu kadar kolay ikna olmayabilir miydi diye sormamız gerekiyor.

her şeyi bir kenara bırakalım, oylar çalındı demek bu kadar büyük bir kabahat mi? posta oylarına güvenmediğini ifade ediyor, kendince gerekçelerini açıklıyor, kamuoyu önünde bunların tartışması zaten yapıldı, yapılıyor. sürekli trump'ın twitlerini susturmanın mantığı neydi? ve yaşanan olaylardan sorumlu tutulması... halka parlamentoyu basın diye bir çağrı mı yapmış yoksa sadece protestoya mı davet etmiş. hatta evinize dönün çağrısı yapmasına rağmen o bile susturuldu. iyi olmuş, haketmiş gibi yorumlar görüyorum. ifade özgürlüğünü savunacaksak herkes için savunmak zorundayız. trump bir suç işlediyse hesabını versin, elbette mahkeme önünde. ama twitter kim oluyor, hangi yetkiyle amerika'nın yarısını dikkatte bile almadan cezayı kesebiliyor. bu demokrasi değil, top benim istediğime oynatırım istediğime oynatmam kabadayılığı. sol gericiliğin sağ gericilikten farkı olmadığının tipik bir örneği.

twitter kim oluyor açıklayayım. twitter bir şirket. abd yasalarıyla çerçevesi oluşturulmuş kuralları ve sözleşmesi var. bu sözleşmeye uymazsan seni bu platformu kullanmaktan men edebiliyor. zaten abd yasalarına göre bir işletme ırk, renk, cinsiyet hariç olmak üzere istediği kişiye hizmet sağlamama özgürlüğüne sahip.

twitter ifade özgürlüğü değildir. twitter abd anayasasıyla da doğmadı. twitter bir platform ve bir şirket. twitter sizi tehdit etmez, ağzınızı kapatmaz ya da konuştuğunuz için hapse atmaz.

burada yaşanan şey trafik kurallarını ihlal eden birinin ehliyetini kaybedince "seyahat özgürlüğüm engelleniyor" demesi gibi.

bir de trump kim onu açıklayayım: kendisi koltuğunu bırakmayacağını, gerekirse silahlı kuvvetleri kullanabileceğini açıklayan, taraftarlarını gazlayan, kongreyi bastıran ve bütün bunları hiçbir delil sunamadığı "oylar çalındı" bahanesiyle yapan, 4 yıllık başkanlığıyla bütün teamülleri hiçe sayarak abd demokrasisinde onulmaz yaralar açan biri. cumhuriyetçiler bu kadar bağnazca savunmasa şimdiye kadar 4-5 kere başkanlıktan indirilecek bir şahıstı. değil 74, 774 milyon oy da alsa suç işlemiştir, yalan söylemiştir, demokrasi düşmanıdır. kendisi seçimdeki rakibini zor durumda bırakmak için yabancı bir devlet başkanıyla anlaşma yapmıştır. bunun tanımı da vatana ihanettir.

www.thenation.com/article/a...

www.washingtonpost.com/busi...

olayı sulandırmak için tartışmada bol bol "sol gericiler" derseniz kesin kazanırsınız tartışmayı. evet :)

anlamayanlar yine olacaktır malum okuduğunu anlama sıkıntısı olan bir milletiz. daha açık ifade edeyim. sorun trump'ın oyların çalındığını söylemesi değil. bunu iddia edebilir, hakkı var. hukuki bir sürece de dönüştürebilir. dönüştürdü de zaten. mesele buradan bir şey çıkartamayınca "ben anlamam, benim oylarım çalındı o yüzden koltuğumu bırakmıyorum" demesi. sizin gibi demokrasi kültürü oturmamış bir ortadoğu ülkesinde yaşayan, ailesinde bile demokrasinin d'sini görmemiş bireyler pek anlamayabilir ama abd'de adamı kazığa oturturlar. ne demek koltuğumu bırakmıyorum?

üstüne takipçilerine kongreyi bastırması. hala bu kadar şeyin üzerine "ay gerici solcular, demokrasi de buraya kadarmış" diyorsanız üzgünüm ama hem anlama hem de analiz etme sorununuz var.