eğitim hayatı boyunca en çok zorlanılan ders

matematik. özellikle lisenin 2 yılı çok zor geçmişti.
matematik öğretmenlerimin ve o öğretmenlere diploma veren üniversitelerin rektörlerini sveyim.

automata theory'dir. neden kaldığımı veya geçtiğimi bile net olarak anlayamadığım derstir.

eski türk edebiyatı ana bilim dalında aldığım “metin tamiri”, adlı ölümcül etki yaratan nir dersti.

resim!10 üzerinden 1 idi.lisede arkadaşa çizdirip geçmiştim.mezun olamazdım yoksa.sonra karşıma çıkmadı.

ben hiçbir derste zorlanmadım. baktım olmuyor uğraşmazdım hiç.

müzik dersi, blok flüt.

melodika ile büyüyen ergenler pek bilmez.

eşya hukuku-lale sirmen’in anlattığından.

sayısalcı olmayı seçmeme rağmen kurtulamadığım edebiyat dersidir.

ortaçağ felsefesi

net matematikdir.

(bkz: osmanlı türkçesi)
(bkz: eski anadolu türkçesi)
bu iki ders eşit derecede zordu benim için zaten hiçbir zaman geçemedim , sözelci olarak gittiğim başka bir bölümde algoritma dersinden aa ile geçtim ama sözelci olarak yukarıda yazdığım iki dersten geçemedim arkadaş.

matematik. tüm derslerde iyiydim ben, fizik de bile. fakat matematik de iyi olamadım. hatta nerdeyse atom çekirdeğinde molekül keşfedecek ve bunları parçalayarak einsteinin bile yapamadığı büyük bir şeyi yapacaktım. hem keşfedecek hem çözecektim. fakat matematiksel hesaplamalar yüzünden yaptığım bu deney yarım kaldı. şimdi tüm umudum gelecek nesillerdeki bilim adamlarına. umarım gerçekleştiremediklerimi sizler gerçekleştirirsiniz..

her odtü ee mezunu gibi signals and systems.

bahsedilen fikirler ne kadar büyüleyici de olsa kavraması çok zordur. çalışmanızı sağlayan tek motivasyon konseptlerin verdiği düşünsel hazdır.

kimya hocası lanet bir kadındı. canımıza okurdu.

sınav 2 veya 3 sorudan ibaret olurdu.
her bir sorunun a, b, c, d gibi alt soruları olurdu. a'da bulduğun sayısal değeri diğer alt sorularda da kullanman gerekirdi.
sınavda hesap makinesi serbestti. zaten bu yüzden herkes 0,000000000123 gibi saçma sapan değerler bulurdu ve daha o aşamada "ben yanlış yaptım galiba" deyip hayatı sorgulamaya başlıyordu.

işin tuhaf yanı da o bulduğumuz 0,00264'ün ters logaritmasını aldığımızda veya bir atomun mol kütlesine böldüğümüzde doğru cevabı buluyorduk. o zaman şu soru geliyordu aklımıza "ulan ben şimdi neyi buldum?"

doğru cevapları bize parantez içerisinde veriyordu. biz kimya mühendisliği okumuyorduk, sanki mezun olunca petrokimya sektöründe çalışcam. ulan zaten diplomamın üstünde kocaman "ziraat" yazıyor. pestisit analiz laboratuvarına kimya mühendisi alınıyor da ziraat mühendisi alınmıyor. bi de böyle bir çarpıklık var.

bu kimya hocamız yüzünden okulum 1 yıl uzadı, sınavdan önceki haftalarda nil karaibrahimgil'den "ben aptal mıyım" dinliyordum.

not: matematikte calculus neyse kimyada da aynı karşılığı olan kitap vardı hepimizde. adını unuttum şimdi. komple bütün fakülte anlamıyorduk ya. biz üç kimya profesörü değiştirdik, hiçbiri anlatamıyordu. neyse ki biri bol kesede not verdi de şartlı geçtik.

organik kimyada çok yetenekliydim. keşke hocalarımdan biri elimden tutsaydı. üniversitelerde nice öğrenci böyle sönüp gidiyor.
harry potter'ın ilkfilminde profesör mcgonagall quidditch dersinde harry'nin yeteneğini fark edip hemen onu gryffindor takım kaptanıyla tanıştırmıştı, hatırlarsınız. hah üniversiteler öyle bir yer olmadığı sürece biz müreffeh bir ülke olamayacağız.

herkes fizik demiş ...
sınıf ortalamasının 49 olduğu bi sınavdan 98 almıştım herkes zar zor aldığı 30 küsürlü notlara bakıp şükrederken ben 2 puanın nerden gittiğini düşünüyordum. tam inek.

diferansiyel denklemler.
mahşerin 4 atlısı akışkanlar mekaniği, diferansiyel denk., statik-dinamik ve makine elemanları arasında çoğunluğa göre geçmesi en zor derstir.

bilgi birikiminin en az olduğudur. bazıları bir dersten zorlanır bazıları hepsinden.

ıktisat,iktisat,iktisat.

fizik dersiydi. 4 kere aldım dersi ve 4. ucundan geçtim.

beden eğitimi. ne attığım toplar gol oldu, basket oldu, ne de hoplak zıplak biriydim. bu yüzden beden eğitimi kabustu benim için.