şunu okumuştum geçenlerde. başlığa cuk oturur kanaatindeyim. yeme de yanında yat.

geçtiğimiz günlerde entelektüel bir ortamın içinde buldum kendimi. purolar birbiri ardına yakılıyor, etiyopya menşeli kahveler höpürdetiliyor, zizek’ler, tarkovski’ler, badiou’lar havada uçuşuyordu.
bense sohbete bir şekilde dahil olmaya çalışıyordum. “off tarkovski çok çok iyi, badiou dev bir kedidir, zizek çağımızın cengiz hanı’dır” gibi yorumlarım arada kaynıyor, kimse bana yüz vermiyordu.
daha ilgi çekici şeyler söylemem gerektiğini fark ederek, uzun tiradına bir nefeslik puro arası veren hulusi bey’e döndüm ve sonradan bir miktar pişman olacağım o cümleyi kurdum: “tarkovski abartılmış bir balondur.”
masadaki bütün gözler bana çevrildi. amacıma ulaşmıştım, ancak bundan sonrası çok daha maharet gerektiriyordu. tarkovski hakkında hiçbir fikrim olmaması bir yana ne iş yaptığını da bilmiyordum. bir ressam mıydı? filozof? klasik müzik bestecisi? polonyalı diktatör?
ip üzerinde yürürcesine devam ettim: “tarkovski’nin insanı es geçtiğini düşünüyorum” dedim. “varoluşsal acılarımızı böyle hoyratça yok saymasını affedemem. kimse kusura bakmasın.”
o anda ağzımdan dökülen bu sözleri oldukça başarılı buldum. her türlü ihtimale ayak uydurabilecek oldukça genel bir o kadar iddialı ifadelerdi. sanat galerisi işleten cansu hanım gözlerini ayırarak bana baktı.
“bu çok cesur bir yorum. hiç bu açıdan bakmamıştım.”
hulusi bey kanımı donduracak bir cümleyle araya girdi.
“biraz açabilir misiniz?”
neyini açayım hulusi? nasıl açayım? aynı cümleyi tekrar bile edemezdim.
“tarkovski” dedim, gözlerimi her birinin üzerinde teker teker gezdirerek, “abartılmış bir balondur. dev bir fiyaskodur. erke dönergecidir. tarkovski verilip tutulmayan bir sözdür.”
artık masadakiler oturuş pozisyonlarını bana göre ayarlamış dikkatle ağzımın içine bakmaktaydılar. en azından tarkovski’nin ne iş yaptığını öğrenmem gerekiyordu. bunun için hulusi bey’e bir yem attım.
“hulusi bey, lütfen söyler misiniz” dedim, suratıma müstehzi bir gülüş yerleştirerek, “tarkovski’de sizi en çok etkileyen şey ne?”
güldü.
gülme ********, cevap ver.
“hangi birini sayayım?”
birini say işte. ipucu ver ahlaksız herif.
“en çok etkileyen diyorum?”
“hımmm… tam bir hakikat insanı olması, mesela.”
allah belanı versin hulusi, hiç yardımcı olmadın.
hulusi bey’in cevabına “geçiniz bunları efendim” manasında alaycı bir gülüşle burun kıvırarak cansu hanıma döndüm.
“bana tarkovski’nin insanlığa sunduğu tek bir tane eser gösterebilir misiniz?”
cansu hanım hakarete uğramış gibi yüzünü buruşturdu.
“şaka mı yapıyorsunuz? stalker tek başına yeterlidir kanımca.”
“ahhaaaa!” diye ölçüsüz bir şekilde masaya vurdum. masadakiler irkildi. “stalker ha? stalker? stalker mı dediniz cansu hanım, yanlış duymadım değil mi cansu hanım? stalker?”
ilk ipucu gelmişti. stalker. tamam da, bu neydi allahını seversen? klasik müzik parçası mı? polonya’yı ayağa kaldıracak ekonomik modelin ismi mi? kalbim sıkışmaya başlamıştı. alçak insanlar adam gibi bir tüyo vermemekte direniyordu, böyle gitmezdi. derin bir nefes alıp başımı iki yana sallayarak konuşmaya başladım.
“stalker paranoyak bir zihnin hezeyanıdır. gerçekçi değildir. insanın içinde duyumsadığı bütün nüveleri öldürebilecek bir zehirdir. tarkovski’nin en büyük hatası varoluşsal problemlerimize bir oyuncakmışçasına bakmasıdır. bir travmadır bu insaniyet için. tarkovski’ye baktığınızda gördüğünüz şey bir yanılsamadır, bizim kafamızdaki bir imgelem gerçek hayatta karşılığını bulmuyorsa orada derin bir kırılmadan söz edebiliriz. tarkovski’ye bir de bu açıdan bakmanızı öneririm. latince bir söz vardır, şimdi hatırlayamadım, bağışlayın. surum liptum, optimum gibi bir şey. durum aynen budur. at gözlüklerini çıkarıp eleştirel bir gözle baktığınızda tarkovski’nin bir balon olduğunu sizler de göreceksiniz. yıllar sonra bir yerlerde karşılaştığımızda bu akşam için bana teşekkür edeceğinize bahse girerim.”
arkama yaslandım ve sözlerimin etkisini görmek için yüzlerine baktım. hepsi büyülenmişti. hulusi bey sözlerimi kafasında sindirmeye çalışıyor gibiydi.
“bu çok etkileyiciydi genç adam,” dedi. “bunun üzerine düşüneceğim. seninle tanıştığıma gerçekten çok mutlu oldum.”
cansu hanım ve diğerleri de onu onaylarcasına başlarını salladılar. mütevazı bir ifadeyle boynumu hafifçe eğdim.
“özür dilerim, şimdi gitmem gerekiyor. sizlere iyi akşamlar diliyorum” dedim ve kalktım.
eve geldiğimde ilk iş internetten tarkovski’yi aratmak oldu. yönetmenmiş. stalker da filminin ismiymiş.
oturup filmi seyrettim ve şu kanaate vardım: tarkovski abartılmış bir balondur.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"entelektüel sohbet" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim