yedi güzel adamın bence en güzel adamı. yaşayışı ve şiirleriyle unutulmaz bir şair.
devamını gör...
kahramanmaraş'lı olup, adına okul yapılan bir şairdir kendisi... daha uzun yazarım da okuyan olmaz boşverin :d .
devamını gör...
(bkz: yedi güzel adam)
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"kelimeler ki tank gibi geçer insanın yüreğinden."
devamını gör...
“bulmak” şiirinin yazarı. yedi güzel adamdan biri.
bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti
devamını gör...
çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı da yapan bayazıt'ın ilk şiirleri 1958'de "hamle" dergisi ve "gençlik" gazetesinin sanat ekinde, sonraki şiir ve yazıları ise "büyük doğu", "edebiyat", "mavera" ve "yedi iklim" dergilerinde yayımlandı.

edebiyat çevrelerinin yedi güzel adam'dan biri olarak andığı ve "mavera" dergisinde de yazı işleri müdürlüğü görevini yürüten şairin "sebeb ey" isimli ilk şiir kitabı, 1972'de edebiyat severlerle buluştu.

kendisi 5 temmuz 2008'de vefat etti. ardında onlarca güzel şiir bıraktı.

diriliş saati;

ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede
karanlığı emip emip de gebe kalan
ey her depremden sonra biraz daha doğrulan
herkesin
veba girmiş bir şehrin hem halkı
hem seyircisi olduğu bir günde
ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.
her damlası bir zafer müjdeleyicisi
bir posta eri gibi
yağmur yüzümüze değince
çıkacağız yola.
hesap günü gelince
yağmur yüzümüze değince
güneş bir mızrak boyu yükselince.
devamını gör...
çokça sevdiğim birkaç dizenin saygıdeğer yazarıdır.

yaslan göğsüme sevdiğim
benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir
toprak gibidir
sen ki bulut gibisin
ay gibisin güneş gibi bazen.
devamını gör...
yedi güzel adam dizisinde uraz kaygılaroğlu tarafından canlandırılan şairimiz. yedi güzel adam kitabının şairi cahit zarifoğlu ile yakın arkadaştır. maraş'ta doğup büyüyen şair kendi okulunda öğretmenlik yapmıştır. zamanında kara lise adı ile bilinen okul bugün yedi güzel adam müzesi olarak maraş'ın önemli değerlerinden birisidir.
devamını gör...
dinlemesi ve okuması güzel bir şiir ve ezgisi; bulmak:

bir an kayboldun gibi ! yaşadım kıyameti
yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti

yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma

çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından

bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde
yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde

bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş

soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
kapılıp gidiyorum saçının sellerine

gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar

bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın

tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi
yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi

sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım

bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden
işte yeni bir dünya peygamber sözlerinden

ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
devamını gör...
--- alıntı ---

sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım

--- alıntı ---

demiş erdem beyazıt..
devamını gör...
kendi sesinden;
aşk risalesi 'ni buradan , bulmak'ı buradan, sana, bana, vatanıma, ülkemin insanlarına dair'i buradan dinleyebilirsiniz.
devamını gör...
toprak
ölüme aç
ölüme muhtaç
hayat

ölüm muhakkak
ve ölüm mutlak
tek kapısıdır ölümsüzlüğün

ölümle tanıştıktan sonra anladım
sadece bir kimlik belgesi olduğunu yaşamanın

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
o; karanlık duvarlar şiirini ezbere bildiğim, çok sevdiğim.

18 aralık 1939’ da kalabalık bir ailede doğan şair, çocukluğunu tekerek’ in ve güzlek’ in yeşilleri içinde geçirdi. arkadaşlarına bağlıydı: "arkadaşlıklar olmasa tabiatın bu güzellikleri neye yarardı?" çocukluğu ikinci dünya savaşı yıllarında geçti: ekonomik sıkıntılar, zorluklar ve savaş yorgunu dünya...

ortaokulda bir öğretmeninin uzak doğu dergisini getirmesiyle şiir serüveni başladı. ilk şiirini ortaokul yıllarında yazdı.insan soramadan edemiyor yedi güzel adam*' ı da bilince. sahi, maraş' tan neden bu kadar çok şair, yazar çıkıyor?

rasim özdenören cevaplıyor: "maraş kendi kendine yetebilen bir il. her şeye yetişiyor, her şeye ulaşabiliyorsunuz. dışarıya çıkmaya gerek kalmıyor. kendi içinde kapanmış, kendini yetiştirmiş ve okumuş bir şehir. maraşlılar okumayı seven bir millet."

şairimizin istanbul yılları iç dünyasının şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. büyük şehrin getirmiş olduğu çetrefilli yaşamla ve maddi-manevi sıkıntılarla tanışmıştır. şiirlerine de bu sorunu yansıtmıştır. o, bazen siyasetle bazen de şiirleriyle davasını savunmuştur.
"insanın bir davası olmalı. davaya gitme yolu farklı olsa da. bu şiirle, romanla, siyasetle olabilir. benim asıl sıkıntım şair kimliğimin çok ön planda olması. ben politika meselelerini de milletvekili olarak konuşmak istiyorum."


*"cahit zarifoğlu’ nun şiiriyle yedi güzel adam deniyor. aslında birçok şair/yazar bir aradalar. lise yıllarında ayrı ayrı şehirlerden gelerek maraş lisesinde buluşuyorlar. ismi kara lise: nem olmasın diye, birlikte ziftle boyadıkları için. nuri pakdil’ in kanatları arasına giriyorlar."

kaynaklar:
coşkun, s. (2009). modern kent ve yabancılaşma bağlamında erdem bayazıt’ın şiiri. turkish studies, 4(8). 918-948.
turna, m. (2010). erdem bayazıt ve şiiri. istanbul: iz yayıncılık.
öztürk, s. (2019). erdem bayazıt hakkında: irfan ikliminden sesler ve sözler [radyo yayını]. trt radyo 1.
devamını gör...
behçet necatigil'in; ''teknolojinin tanrı'dan kopardığı insanın mânevî kurtuluşunu arayan şâir...'' şeklinde tanımladığı şâirdir. kendisini sezai karakoç’un devamı sayarlar. halbuki, şâiri, sezai karakoç’tan ayıran bâriz özellikler vardır. erdem bayazıt, anlamı bit pazarında görücüye çıkmış sıradan kelimelerin sırtına yüklemek istemez. kelimelerini alabildiğine azaltır. söylenmesi, bilinmesi gerekeni bir türlü söyleyivermez. yutkunur da yutkunur, kıvranır da kıvranır ama ağzındaki baklayı çıkartmaz şâir. sanki üslûbundan, iyiniyet sâhibi bir allah dostunun, bir ârif kişinin onu kıvrandıran derdi anlamasını ister gibidir. anlam, şâir için beyaz duvaklı, hayran kalınası ve kıskanılası bir gelindir. o gelinin duvağını açmaya ise ondan anlamaya muhtaç ya da istekli herkesin değil ama onu bilmeye ve anlamaya, aynı vicdânî mâceranın yolcusu olan pek az bir kimse ehil ve lâyık olabilir. şâirin ‘‘aramak’’ şiirinde neredeyse sözsüz bir anlatımın peşinde olduğu anlaşılır. ona göre çarpıcı anlam, ancak bu yolla ortaya çıkabilir. şiir, şâirin elinde kısa ve özlü sözlerle değil bâzen de yerinde bir vakarlı sükût tavrıyla mânâ cevherini işleyip anlatabilmelidir.

kubbeye hoş sadâlı şiirler bırakıp gitmiş, allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun. ama karakoç için söylediklerimden şâiri de ayırmıyorum. batının değer yargılarına, teknik ve teknolojisine bakıp mâneviyat elden gidiyor diye feverân eden bu şâirler, üst bir söylem geliştirerek, müslümanı akıl, mantık ve muhâkemeyi öne alan bir hassâsiyetle dünyevi gücün değiştirici-dönüştürücü tılsımını elde etmeye yöneltip, ayrıca ona ahlâksız müslümanlığın olamayacağını, pis ve haram yollara tevessül edilerek müslümanlığın ayağa kaldırılamayacağını, müslümana basiretli, ferâsetli olup siyâset cambazları elinde oyuncak olmaması gerektiğini anlatamadılar. gizli, esrârengiz mânevî anlamların ardına müslümanı içinde bulunduğu hikmetten, anlayıştan, akıldan, birlikten yoksunluğun getirdiği dertlerinden teskin ve teselli edecek muştular düzebildiler ancak.

müslümanın sırtını okşayıp, bu dünya gurbetinde yalnız olmadığını anlattıkları kadar, ona bâzen de eksiklik ve kusurlarının büyüklüğüne göre tatlı bir sertlikle kızmalı, kaşlarını çatmalıydılar. ama olmadı işte. düşmanı hep dışarıda aradılar. içeriye sızmış şeytan hasisliklerine, menfaatperestliğe, dünya, mal, servet tutkusuna, kendi içimizdeki adâlet ve din anlayışımızın doğru mu yanlış mı olduğuna dair bir nefes mısra vermediler. kim bilir belki onlar da memnundu müslümanlığımızdan. bakın şimdi gençliklerinde bunların şiirleriyle büyüyüp dava yüklendiklerini sanan müslümanlara… şimdi maşâallah pek mûteber devlet makâmlarına gelmiş bu insanların söyledikleri ile işleri birbirini tutmuyorsa, halkın ekserisi tarafından yapıp ettikleri beğenilmeyip haklı eleştirilere konu oluyorsa mısra ve şiirlerinin güzelliklerinden dem vurup durduğumuz bu âkil şâirlerin şiirleri ne işe yaramış diye zaman zaman düşünmeden edemiyorum.
devamını gör...
sana, bana, vatanıma, ülkemin insanlarına dair adlı şiirini çok severim.
hatta şöyle diyim recep tayyip erdoğan bu şarkı burada bitmez diye bir şiir kasedi yapmıştı. orada okudu bu şiiri. albümün müziklerini gündoğar yapmıştı. bu şiirin müziğide harika olmuştu.

şiir çok başarılı . sade etkileyici .
gündoğarda ne müzikler yapmıştı ya. ibrahim sadri nin, ben seni hiç sevmedim ki ( adam gibi) albümündeki müzikler efsane. bildiğin enstrümantal eser hepsi. sabri abi şiirinin müziği örneğin efsane.
devamını gör...
yaslan göğsüme sevdiğim
benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir
toprak gibidir
sen ki bulut gibisin
ay gibisin güneş gibi bazen
devamını gör...
ölüm bize ne uzak, ne yakın bize ölüm .
ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"erdem bayazıt" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim