eski sevgiliden öğrenilen bir şey

çok boş bir insandı onun gibi olmamayı öğrendim.

her seye bu kadar teşekkür ve minnet duyma; bunlar zaten yapılması gereken seyler. centilmen olabilirim teşekkür ederim ama nezaketsiz insanlardan uzak dur belli ki hep bulunmuşlar hayatında. bu kadar kötü muamelesi görmeyi de haketmiyorsun hayret nasıl izin verdin. bir de arkadaş edin lütfen yap bunu. tek bir kişi hayatında olması iyi değil. vakit geçirmek,bir şey danışmak için bile. sadece sevgiliyle yüklenme. bu yükü herkes kaldıramayabilir. sen cok sevilesi bir kadınsın. sana sorunlu diyenlerin daha büyük problemleri oldugunu düşünürüm.
şahane bir insansın. umarım hayatında istedigin, çok seveceğin eşini bulursun.

1-cafe de paris sosu nedir?
2-kimseye el emeği hediye yapıp beklentiye girme
3-tek taş yüzük alıp evlenme teklifi etmek bazen sadece kadını bağlama amaçlıdır. sonuca ulaşma emeli taşımayabilir.
4-bazen karşımıza çıkan insanlar, gözden çıkardıklarımızın değerini anlayabilmemiz içindir…

her dost her sevgili bir parça şerefsizdir.

geri döneceğin kapıyı sert çarpmamak.

çaya şeker atmamak,
çay bardağını alıp da masanın üzerine koymamak, bardak altlığı üzerine koymak,
çayın tamamını içmemek, nezaket gereği dibinde bir yudum bırakmak...

düşününce paso çay içmişiz birlikte, e öğrenciydik o zaman napalım!

renklerin anlamlarını öğrendim ben, hepsinin bir iyi bir de kötü anlamları olurmuş; bana onları okumayı öğretti. artık gördüğüm bir resmi daha iyi yorumlayabiliyorum.
bana verilen sözlerin her zaman tutulamayacağını da öğretti. benim hem sevgilim, hem babam, hem ağabeyim, hem de arkadaşım olacağını söylemişti; tıpkı cemal süreya'nın dediği gibi... sevgi gidince hepsi gitti.
o da renkler gibiymiş. hem iyi hem de kötü anlamları oldu benim için.

saygısızlık.

dünyada yokken de hakkında konuşulabileceği.

adı eski sevgiliye çıkmış birini belki bu sefer olur diye hayatına almamak.

ex'ten next olmaz. next'ten de next olmaz. bizden bir b*k olmaz, hadi birbirimizin suratına tükürüp gidelim yatalım ve uyuyalım

ticaret konusunda aydınlanma lambasını çıtlattı sağolsun ondan sonra servetime servet kattım. servet düşmanına burdan teşekkürlerimi sunuyorum.

aralarından biri, en kısa süreli ilişki olmasına rağmen etkisi büyük oldu. kendisi bana bir şey mi öğretti yoksa çok şey mi öğretti orasını sözlük ahalisine bırakıyorum.

fi zamanında tinder da tanıştığım bir hanımefendi öğretmişti bana yoga ve meditasyonu. kendisi yoga ve meditasyon eğitmeniydi. yaşam enerjisi yüksek, bıcır bıcır, çok güzel bir kadındı.

birinci buluşma, ikinci buluşma derken artık her gün konuşmaya, mesajlaşmaya başladık. konuşmalarımızın konusuda yoganın yararı, üçüncü göz, evrene mesaj yollama, çakraları açma, aura yükseltme falan. benim yoga ve meditasyon ile ne işim olur diyemiyordum çünkü üzülürdü, kendisini üzmekte istemiyordum. sanki hayatta benden başka kimsesi yokmuş gibi her gün arıyordu, meditasyon hakkında kritik yapıyorduk. bende salak gözükmemek için evde oturup saatlerce internette yoga hareketlerine, meditasyon çeşitlerine bakıp dersime çalışıyordum.

dışarıda buluşmayı unutmuştuk artık. beni her hafta sonu evine davet ediyor, evde yoga ve meditasyon yapıyorduk. yoga yapmayı öğretti, om sembolünü anlattı, topraklama meditasyon öğretti, osho’nun kitaplarını okuttu (sizde okuyun lan cahiller), hangi kelime hangi çakrayı harekete geçiriyor hepsini öğretti bana. her gittiğimde ulan bugün sevişiriz herhalde diyordum. sevişme bir kenara dursun ramiz dayı ve ezel gibi olmuştuk artık. ufak ufak yakınlaşmalar olsada bir türlü o kırılma anını yaşayamıyorduk.

yine evrene dileklerimizi ve olumlu mesajlarımızı ilettiğimiz yağmurlu bir cumartesi akşamı;

usta: şimdi evrene dileklerimizi iletiyoruz.
çekirge: (iç ses) allahım inşallah bugün sevişiriz.
usta: tinder’a bizi tanıştırdığı içim teşekkür ediyoruz.
çekirge: teşekkürler tinder (lan ne alaka demeyin tanışmamıza vesile oldu teşekkür etmezsek ayıp olur)

evrene o gün yolladığım mesaj olumlu olarak döndü. sonrası malum sevgililik ve ayrılık. 5 aylık çok kısa süreli bir ilişkide olsa bana yoga ve meditasyonu öğretti. hayata bakış açımı değiştirdi, karakterime çok şey kattı.

namaste…

kadınlar kimsenin gözünün yaşına bakmıyor.

bırakın sululuğu pratik kazanımlardan bahsedelim: priz değiştirmeyi öğrenmiştim.

bazı ilişkiler devam etmeyeceği halde alışkanlık için sürdürülüyor bu alışkanlık da (aslında ortada olmayan) bir sevgiyle sürdürüldüğü düşünülüyor sonra çok saçma ayrılık oluyo alışkanlık yüzünden bitmeyen bir ilişki daha güçlü bir alışkanlığa dönüşüyor ilk fark eden ayrılıyor diğeri bağımlı kalıyo aşamıyor falan eski sevgilimle yaşadığım ilişkiydi bir şey öğretmedi farkındalık kazandırdı sade

eğer evlenmeden olmaz diyorsa hemen ayrılın.

mor ve ötesi'nin cambaz şarkısını bir yerde duymadığım sürece açıp dinlememeyi öğrendim. sürekli bunu söylerdik birbirimize, bir sebebi de yoktu.

ne sandınız faydalı bilgiler falan yazacağımı mı? thaah* manipülatif sorunlunun biriydi..

hiç çaktırmadan nasıl kazık atılır, son anda nasıl u dönüş yapılır, edebiyatın tillahı, yedeksiz sevgiliyle gezilmemesi gerektiği vs vs. bir şey denmiş ama pek çok şey öğrenilmiş.

kıyamam lan ben insana. zalım.