41.
evde baktığım kedilerimden henüz kaybettiğim olmadı.
sokak hayvanları ile ilgilendiğim 12 yılda birçoğunu iyileştirdim ama bir o kadarını da kurtaramadım. zamanla yaşlanıp ölenler de oldu. sürekli bir tanıdığı kaybedip yas tutmak gibi bir durum. ruhen çok yıpratıyor. son bir yıldır psikoloğumun tavsiyesi üzerine yeni gelenlere isim vermiyorum. mama su bırakıp biraz sevip ayrılıyorum. seksen kedi var sokakta, birinin başına bir şey gelebiliyor ve ben de bunun ardından dağılıp kalıyorum. eskisi kadar onlarla sokakta kucağıma alıp zaman geçirmiyorum. çünkü bu bağlan kaybet döngüsü çok yıpratıcı oluyor.
yine tedavi ettiriyorum, kısırlaştırma işlerini de yapıyorum ama kaynaşma işini geri plana aldım bunu kaldıramaz hale geldim. sokakta hayvan bakanlar bu durumu çok iyi anlayacaktır. bir insan hayatında kaç kişiyi kaybeder hadi diyelim yirmi. ben bu sayıya eğer bir salgın olursa üç-dört yılda ulaşıyorum. çok korkunç bir durum. keşke bu masumları sokaklardan kurtarabilsek.
sokak hayvanları ile ilgilendiğim 12 yılda birçoğunu iyileştirdim ama bir o kadarını da kurtaramadım. zamanla yaşlanıp ölenler de oldu. sürekli bir tanıdığı kaybedip yas tutmak gibi bir durum. ruhen çok yıpratıyor. son bir yıldır psikoloğumun tavsiyesi üzerine yeni gelenlere isim vermiyorum. mama su bırakıp biraz sevip ayrılıyorum. seksen kedi var sokakta, birinin başına bir şey gelebiliyor ve ben de bunun ardından dağılıp kalıyorum. eskisi kadar onlarla sokakta kucağıma alıp zaman geçirmiyorum. çünkü bu bağlan kaybet döngüsü çok yıpratıcı oluyor.
yine tedavi ettiriyorum, kısırlaştırma işlerini de yapıyorum ama kaynaşma işini geri plana aldım bunu kaldıramaz hale geldim. sokakta hayvan bakanlar bu durumu çok iyi anlayacaktır. bir insan hayatında kaç kişiyi kaybeder hadi diyelim yirmi. ben bu sayıya eğer bir salgın olursa üç-dört yılda ulaşıyorum. çok korkunç bir durum. keşke bu masumları sokaklardan kurtarabilsek.
devamını gör...
42.
tarif edilemez bir acı, başınız sağ olsun. gerçekten ailenden birini kaybetmek ile aynı, hiçbir farkı yok. bende iki kedi var şuanda, hapşırsalar öksürseler panik oluyorum bir şey olacak diye. ondan önce 5 yıl boyunca tavşanım vardı, aynı evde yaşadık ömrü boyunca, çok akıllı kedi gibiydi. hastalandığında dövmesini yaptırmıştım belime, onun için antalya'ya dönmüştüm. onun öldüğü gün de hala hayatımın en kötü günüdür, ölüm anını da gördüm ve hala unutamıyorum.
devamını gör...
43.
o kadar çok korkuyorum bu durumu yaşamaktan o zaman ne yaparım bilmiyorum
devamını gör...
44.
çok üzer, çok.
veteriner teknikeriyim. zaman zaman sokak hayvanları da getiriliyor kliniğe. bazıları son anda fark ediliyor, gelir gelmez ex oluyor. bazılarını bir süre yaşatabiliyoruz, ister istemez bağ kuruyoruz ama kurtaramayabiliyoruz. peki ben ne yapıyorum onlar ölünce? işimi tabi. ama göz yaşlarımı sile sile... asla alışamıyorum, alışamayacağım da. seven üzülür, bu dünyanın en normal duygularından biridir. üzülmeniz size engel de olmaz, aksine işinizi daha bile iyi yaparsınız, tedavileri hiç aksatmaz, her türlü ufacık anormalliği hekime bildirir, belki de hayat kurtarırsınız. ama kendi evcil hayvanınızın ölmesi bambaşka bir acıdır. ister evlat deyin ona, ister ev arkadaşı, ister dost... kaybı çok üzer. kız kardeşim ile beraber sahiplendiğimiz kömür'ümüzü ekim ayında kaybettik. o gün çalışıyordum ben. biraz daha zorlandım gözyaşlarımı gizlemekte. bazı hasta sahipleri anladı, sordu, anlattım onlara. o an gözlerinde korku gördüm hepsinin. bir gün onlar da yaşayacak aynı acıyı, bunu hatırladılar gözümün önünde. en başında biliyoruz aslında bizden önce öleceklerini. kendi ölümümüzü unuttuğumuz gibi, onlarınkini de unutuyoruz. unutmasak dayanamazdık zaten.
eğer evcil hayvanınız öldüyse şöyle düşünün: sizin sayenizde sokakta acı çekerek, aç kalarak ölmedi, manyağın biri tarafından büyü için patileri kesilmedi, yakılmadı, kurşunlanmadı. sıcak bir yuvası oldu, karnı doydu, sevildi. güzel yaşadı, ömrünü tüketti göçtü gitti. biz öyle vakalarla karşılaşıyoruz ki, o gözyaşlarımın bir kısmı da sinirden, nefretten akıyor! her geçen gün cani insanlar yüzünden kendi türümden nefret edesim geliyor, sonra benim gibi olan milyonları hatırlayıp biraz sakinleşiyorum. yine de keşke hepsi doğal sebeplerden ölse diyorum.
kaybı olan herkesin başı sağ olsun...
veteriner teknikeriyim. zaman zaman sokak hayvanları da getiriliyor kliniğe. bazıları son anda fark ediliyor, gelir gelmez ex oluyor. bazılarını bir süre yaşatabiliyoruz, ister istemez bağ kuruyoruz ama kurtaramayabiliyoruz. peki ben ne yapıyorum onlar ölünce? işimi tabi. ama göz yaşlarımı sile sile... asla alışamıyorum, alışamayacağım da. seven üzülür, bu dünyanın en normal duygularından biridir. üzülmeniz size engel de olmaz, aksine işinizi daha bile iyi yaparsınız, tedavileri hiç aksatmaz, her türlü ufacık anormalliği hekime bildirir, belki de hayat kurtarırsınız. ama kendi evcil hayvanınızın ölmesi bambaşka bir acıdır. ister evlat deyin ona, ister ev arkadaşı, ister dost... kaybı çok üzer. kız kardeşim ile beraber sahiplendiğimiz kömür'ümüzü ekim ayında kaybettik. o gün çalışıyordum ben. biraz daha zorlandım gözyaşlarımı gizlemekte. bazı hasta sahipleri anladı, sordu, anlattım onlara. o an gözlerinde korku gördüm hepsinin. bir gün onlar da yaşayacak aynı acıyı, bunu hatırladılar gözümün önünde. en başında biliyoruz aslında bizden önce öleceklerini. kendi ölümümüzü unuttuğumuz gibi, onlarınkini de unutuyoruz. unutmasak dayanamazdık zaten.
eğer evcil hayvanınız öldüyse şöyle düşünün: sizin sayenizde sokakta acı çekerek, aç kalarak ölmedi, manyağın biri tarafından büyü için patileri kesilmedi, yakılmadı, kurşunlanmadı. sıcak bir yuvası oldu, karnı doydu, sevildi. güzel yaşadı, ömrünü tüketti göçtü gitti. biz öyle vakalarla karşılaşıyoruz ki, o gözyaşlarımın bir kısmı da sinirden, nefretten akıyor! her geçen gün cani insanlar yüzünden kendi türümden nefret edesim geliyor, sonra benim gibi olan milyonları hatırlayıp biraz sakinleşiyorum. yine de keşke hepsi doğal sebeplerden ölse diyorum.
kaybı olan herkesin başı sağ olsun...
devamını gör...