film izlemek

en sevdiğim aktivite. genelde dram, komedi izlemeyi tercih etmiyorum. hayatımda karşılığı olmayan filmleri izliyorum. onun içinde kendimi bulmak daha keyif veriyor. bilim kurgu, fantastik ve romantik komedi film türleri favorimdir.

bulunduğum çevrede ki gencler ve bir zamanlar ben bu eylemi gerçekleştirince ufkumuzu genislettigimizi, aydinlandigimizi sanırdık. ama artık öyle düşünmüyorum. evet kaliteli filmler, yabancı dizileri izleyince güzel zaman geçiriyordum, bazen bilgiler de veriyordu ama ufkumuzu zannettiğimiz kadar genisletmiyordu. yabancı oyuncuları tek ogrenirdik o kadar. ufkumuzu izleyerek değil bizzat yaşayarak genisletebiliriz. filmleri cok izlemekle ufkumuz açıldı diyerek kendimizi kandirabiliriz ama zaman öldürmekten başka bişey değildir.
o yüzden filmleride az ve öz izlemeliyiz ki kendimizi olmayan bir dünyaya kaptirmayalim.
önce kitap okuyarak sonra da gezerek çok daha verimli zaman geçirebiliriz.

bets reklamlarından izleyemiyorduk ki. sonunda bir tane adam akıllı film izleme sitesi bulduk da kurtulduk. (bkz: tek filmler) https://www.tekfilmler.com/

bana şöyle dram, gözyaşı yüklü bir film söyler misiniz izleyeyim? bu gece uyuyamayacağım bari vakit geçirecek bir şey olsun..

kaliteli bir film izlemek hayatınıza o kadar katkı sağlıyor ki aksi de tam bir zaman kaybı.
lise sonda hasret kalınan eylem.

az önce bir film izledim harika bir filmdi hakkını vermişler. adı sevginin gücü biraz uzun ama zamanı olana güzel gelir.

hayattaki her şey gibi hakkının verilmesi gereken bir eylemdir. film boş vakitte izlenmez, film izlemeye vakit ayrılır. teşekkürler..

yeni playlistler oluşturmak için müthiş bir eylemdir. dinlediğim birçok şarkıyı izlediğim filmlere borçluyum.

eskiden çok fazla film izliyordum. bir sinefil değilim, kendimi öyle görmüyorum sadece film izlemeyi seviyorum.

işten çıkınca günde min 1 film izleme ritüelime geri döndüm. ayda 1 bile olsa muhakkak film izlemeye devam ettim tabi ama bu biraz daha başka.

film izlemek sanki yapılması gereken bir işi yapmışım hissi veriyor bana. sanki kafamda bir tik atılıyor ve atılan o tik üzerimdeki bir yükü kaldırıyor gibi.

bu aralar yeniden seven (cinayet filmi varya o) filmini izleme isteği duyuyorum. kafamın içinde watisnthebaaaksss repliği oynayıp duruyor.

geçenlerde fark ettiğim ve beni şaşırtan bir durumdan bahsedeyim. daha önceleri ben brad pitt'i yakışıklı ve karizmatik diye filmlerde oynatıyorlar zannediyordum. buna inanıyordum ciddi ciddi. abi adam aslında çok iyi oyuncu lan. harbiden bak. yakışıklı karizmatik eyvallah sütun gibi adam ama baya baya iyi oyuncu abi. yakışıklılığı ile bu kadar gündemde olması biraz üzücü. özellikle scarlet, margot robbie gibi çok güzel kadınlara yapılan "güzel kadın o yüzden oynuyor" algısı bence bu adam içinde var. ya da bu algı sadece bende vardı ve bu artık son buldu bilmiyorum.

film izlemek bide fakir insanın erişebileceği en kolay sanat dalı ya belki o yüzden bu kadar film izlemeye takıntılıyım. babylon filminde brad pitt abimiz (burası biraz spoiler) tiyatrocu eşine tiyatro ile sinema arasındaki sınıfsal farkı anlattığı bir sekans vardı. orayı izlerseniz bu dediğimi daha iyi anlayabilirsiniz. uzatasım yok bu konuyu.

belki brad pitt çok iyi yönetmenlerle çalışan biri olduğu içinde böyle bir düşünceye kapılmış olabilirim. ne kadar iyi oynasanızda yönetmen bok gibiyse oyunculuğunuzda bok gibi görünür. aynı şey tam tersi durum içinde geçerli. bazen ortalama bir oyunculuk sergilersiniz ama yönetmen iyi olduğu için oscar kazanırsınız.

fakir hobisi.

film izleme alışkanlığım komedi dizileri izlemeye evrildi. dönemsel olduğunu düşünüyorum.

boş konuşmamak için birebirdir. izlediğin filme dair yorumlar yapmak yahut yorumlar dinlemek insanın düşünce dünyasına katkıdır.

zaten bir izlememiz var bir de yazmamız tek kötü huylarımız.

ayy hiç sevmem.
ruhum daralıyor benimmmm

film izlemek, birçoğumuzun hayata kısa bir mola vermek, gündelik koşturmacalardan uzaklaşmak için sığındığı güvenli bir liman gibi. kimisi için “sanat” kimisi için ise sadece eğlence. ama kabul edelim, hepimiz o ışıklar kapanıp ekran parladığında farklı bir dünyaya açılan o kapıyı seviyoruz.

peki, neden bu kadar çekici? çünkü hayat kısa ama sinema geniş. duyguların en saf haliyle verildiği, bizi başka bir gerçeklikte dolaştıran bu büyülü anlarda, kendi hikayelerimizi unutuyoruz. zaten kim istemez ki 2 saatliğine süper kahraman olmayı ya da paris’in arka sokaklarında kaybolmayı?

tabii ki, "filmi nerede izlediğin" de önemli bir detay. sinemada izlemek ayrı bir keyif: o koca ekran, surround ses sistemi, patlamış mısır kokusu… ama evde battaniye altına kıvrılıp netflix’te gezerken rastgele bir şey açmanın da tadı başka.

son olarak, film izlemek sadece bir hobi değil, biraz da terapi gibi. kötü bir gün mü geçirdin? aç bir komedi filmi, kahkahalar iyileştirir. insanı ağlatan bir film mi izlemek istiyorsun? o da var. kendini kaybolmuş mu hissediyorsun? haydi, bir “road movie” aç ve kendini bul.

bir fincan kahve eşliğinde uzun uzun tartışabileceğimiz, her izlediğimizde başka bir anlam bulabileceğimiz bu görsel şölenin kıymetini bilmek lazım. çünkü hayat kısa ama iyi filmler çok, arkadaşlar.
hdfilmsitesi.net/

izleyin babba ne yani allah allah yaw

hiç izlemediğin ama harika bir film, hele ki keyifli biriyle izleniyorsa oh.
orası iyi.
oranın tadını çıkart.

hic yapmadigim aktivite. tek basima izleyemiyorum, anneme deyince zaten uyuyor, ablama deyince de o film izlemiyor zaten.

film kulturum cok kit, kult filmlerden hicbirini izlemedim.