from dusk till dawn

salma hayek'in masaya çıkıp yaptığı yılanlı dansla (gerçi kendisi de yılan gibi) hafızalara kazınmış tarantino filmi.

değişik bir filmdi doğrusu.insanda açık renkli bira içip kadın bacağı okşama arzusu uyandırıyor.

robert rodriguez yönetmenliğinde george clooney ve quentin tarantino'nun başrollerinde olduğu, sürpriz ikinci yarısı ve unutulmaz salma hayek sahnesiyle akıllara kazınan 1996 yapımı gişe rekortmeni film.

senaryosunu quentin tarantino'nun yazdığı, yönetmenliğini robert rodriguez'in yaptığı 1996 yapımı eğlenceli film. aksiyon-suç filmi olarak başlayıp vampir filmine dönüşür.

"if you make a noise, mr. 44 makes a noise. if you ask a question, mr. 44 answers it."

filmi yapan insanların bunu bir b filmi olarak yaptığını anlamak gerek. eğer bu rodriguez ve tarantino filmlerine böyle bakmazsak, bir anlam çıkarmaya çalışırsak zorlanırız. kolaj tekniğidir, birkaç pastiş de vardır. birkaç kez izlemekten de keyif aldım bu filmi.

tam bir tarantino filmidir. tarantino’nun kendine has bir tarzı var ve bir filmi izlerken onun yönettiği hemen anlaşılır.
ilk imza, kanı sevmesi.
ikinci imzası da , filmde kendine de rol vermesi.
üçüncü imzası, filmin içinde geçen replikleri.

aksiyon filmlerinde malumunuz pek repliklere dikkat etmezler; film vurdu kırdıyla geçer. ama ne bileyim müziğinden midir, repliklerinden midir, dahilik derecesinde yönetmenlik becerisinden midir bilmem, filmlerini de severim.

bu film de her ne kadar bir kill bill, rezervuar köpekleri olmasa da oyuncu kadrosuyla izlemeye değer bir filmdi.

bir roberto rodriguez filmidir.

filmin senaryosunu quentin tarantino, robert kurtzman’ın hikayesinden uyarlamıştır. filmin başrollerinde ise muhteşem harvey keitel, george clooney, quentin tarantino, salma hayek ve katil doğanlar filmindeki performansı ile aklımda kalan juliette lewis oynamıştır. quentin tarantino bu filmdeki oyunculuğu ile razzie awards adayı olsa da senaryoda çok iyi bir iş başarmıştır bence.

evet quentin tarantino kanın gövdeyi götürdüğü filmleri çok sever. buna defalarca tanık olduk. ama onun içinde iyilerin kazanması gerektiğine dair bir istek var her zaman ve biz bunu her filminde görürüz. tarantino’nun kurguyla dünya tarihini güzelleştirme niyeti kısmen de olsa bu filmde de görülmektedir.

kanlı bir soygunun ardından yanlarına aldıkları rehinelerle birlikte kaçan iki kardeşin bir motelde durmaları ile filmin akışı tamamen değişir. sıradan ve kanlı bir soygun hikayesi bir anda değişip daha kanlı bir vampir hikayesine dönüşünce biraz sersemlediğimi hatırlıyorum. hiç beklemiyordum böyle bir korkuya doğru evrilme hamlesi.

film heyecan dozu ve muhteşem diyalogları ile oldukça etkileyici bir filmdir. ama bir quentin tarantino filmi ayarında değildir.

gelmiş geçmiş en cool filmlerden biri. her anlamda aşırı bir film. karakterleri, kullanılan müzikleri ve diyalogları öne çıkan efsane yapım .daha sonra iki filmi daha çekilse de video piyasasından ötesine geçememiş yapımlar olmuştur.

sevdiğim filmlerden biri. tarantino yönetmen koltuğunda görünmese de , film ondan izler taşıyor. juliette lewis’in popüler olduğu dönemde çekilmiş film. o zaman yeteneğiyle ve karakteristik yüzüyle filmlerin aranan yüzlerindendi. film bir grup insanın vampirlerle dolu ıssız bir mekanda , güneş doğana kadar hayatta kalma mücadelelerini izler. absürddür ve güzelliği de absürdlüğünden gelir.