21.
"bir kadın, sevdiği adamın başka bir kadın tarafından mutlu edildiğini görmektense, onu can çekişirken görmeyi tercih eder."
devamını gör...
22.
sözlük yazarlarından devrin'in vaftiz babası olan yazar.
devamını gör...
23.
benden nefret edenlerden nefret edecek vaktim yok. çünkü ben bana değer verenleri sevmekle meşgulüm. sözünün sahibidir.
devamını gör...
24.
hemen hemen tüm kitaplarını okuduğum yazar. ensest muhabbetini bir kenara bırakarak kendisinin kitaplarını okumak benim için muhteşem bir yolculuktu. kimine saçma gelen yüzyıllık yalnızlıkbenim için anlam doluydu. hayalin içindeki gerçekçiliğini her daim çok sevdim.
en son okuduğum kitabı cem yayınevinin nobel serisinden çıkan sevgiden öte sürekli ölümdü. 1987 basımı. çeşitli hikayelerden oluşmakta ve bu hikayelerin çoğu okuduğumuz romanların temelini oluşturmakta. okuduğumda kafamın karıştığını düşünmüştüm. konuları benzettiğime inanmıştım ama hayır. bu hikayeler gelecekteki romanların temelleriydi. bunu fark ettiğimde kendisine bir kere daha hayran kaldım.
öldüğü gün şaşkınlık içinde bilgisayar ekranına bakıyordum. benim için bir çok duygunun, hayalin yitip gitmesi gibiydi bu haberi almak.
en son okuduğum kitabı cem yayınevinin nobel serisinden çıkan sevgiden öte sürekli ölümdü. 1987 basımı. çeşitli hikayelerden oluşmakta ve bu hikayelerin çoğu okuduğumuz romanların temelini oluşturmakta. okuduğumda kafamın karıştığını düşünmüştüm. konuları benzettiğime inanmıştım ama hayır. bu hikayeler gelecekteki romanların temelleriydi. bunu fark ettiğimde kendisine bir kere daha hayran kaldım.
öldüğü gün şaşkınlık içinde bilgisayar ekranına bakıyordum. benim için bir çok duygunun, hayalin yitip gitmesi gibiydi bu haberi almak.
devamını gör...
25.
büyülü gerçekçilik akımının babasıdır. en güzelidir. yüzyıllık yalnızlık gibi bir şaheserin sahibidir. dehasına kurban olduğumdur.
devamını gör...
26.
benden nefret edenlerden nefret edecek vaktim yok . çünkü ben , bana değer verenleri sevmekle meşgulüm...
devamını gör...
27.
beni bir o kadar etkiler bir o kadar da kızdırır bir yazar. etkiler çünkü hayatımda okuduğum en etkileyici kitabı yazmıştır. yüzyıllık yalnızlık'ı okuduğum gün beynimden vurulmuşa dönmüştüm. o rengarenk dünya, bitmek bilmeyen makus talihin ışıltılı sunumu beni delirtmişti. insanlık tarihi boyunca birinin kaleminden çıkan en güzel şey olduğunu biliyordum. ki meçhul zamanda benim için pek mühim olan biri için yasakladığım kitaptı. o okurken ben onu izleyebileyim diye*. bu denli delirtmişti beni bu kitabın muhteşemliği. hala durup düşünürüm bundan daha iyi bir kitap yazıldı mı diye.
cevap hayır. hayatını kitaplara adamış biri olarak söylüyorum bunu. gecem gündüzüm kitaplarladır fakat bundan daha büyük bir eser okumuş değilim. necib mahfuz'un saray gezisi bile gerisinde kalmıştır benim için. hala biri sorduğunda hayatımın en güzel gününü, bu kitabı okuduğum günü söylerim onlara. her detayını hatırlayarak. hala aklımdadır soluk soluğa ses kaydında kitabın sonunu açıklayışım. işte o kitabın yazarı gabriel garcia marquez.
fakat bir o kadar da kızarım marquez'e. benim alanım büyülü gerçekçiliktir dostlar. latin amerika'nın post kolonyal büyülü gerçekçi eserlerini incelerim. tezim, bilimim bu. dolayısıyla marquez benim için bir tanrıdır fakat tanrılara da kızar insanlar. neden mi?
marquez bir gazeteciydi romanları basılmadan evvel. bu mesleğin etiği çerçevesinde yaşadı. eski bir iletişim fakülteli olarak bu etikler beni de derinden etkilemiştir. her şeyden önce iletişim fakültesinde haber etiği öğrenirken vicdanlı olmayı da öğreniriz. marquez yıllar sonra romancı olarak dünyayı yerinden oynatıp bir siyasi edebi hareketi zirveye çıkardığında bu etikleri üzerinden atamamıştı. sanatsal dışavurumdan doymuş olacak ki birden bire gazeteci olduğunu hatırladı. bu hatırlayış iyi olmadı. tarihi figürler üzerine, yaşanmış hikayeler üzerine kısa romanlar yazmaya başladı. bir denizcinin hikayesini yazdı sonra labirentindeki general gibi tarihi figürlere el attı. fakat artık bir gazeteci gibi yazıyordu. bir romancı gibi değil. hayal gücü yoktu anlatısında, marquez yoktu.
bu üzer beni. kızarım bu tercihe. marquez romancıydı, öyle kalmalıydı derim. haberci etiği ile kitap yazmak olmamıştı. böyle kudretli bir kalem idealler uğruna kendini rafa kaldırmıştı. kolera günlerinde aşk'a kadar. orada biraz geri dönse de marquez bir daha macondo'da geçen bir hikaye yazmamaya söz verdiğinden beri artık marquez değildi. sıradan bir yazardı. bunu affedemiyorum işte.
kitaplara duygusal bakan biri olmadım ben hiç. bazılarını okurken çok heyecanlanırım. nefesim kesilir. pencereyi açıp insanlığa ''bayılıyorum bu yazarın hikayesine!'' diye bağırmak isterim. öyle heyecanlanırım fakat duygusal bakamam. duygusal baktığım iki kitaptan birini yazmıştır marquez. bu yüzden onu benim kadar sevip benim kadar kızan başka biri yoktur sanırım.
alacağın olsun gabi.
cevap hayır. hayatını kitaplara adamış biri olarak söylüyorum bunu. gecem gündüzüm kitaplarladır fakat bundan daha büyük bir eser okumuş değilim. necib mahfuz'un saray gezisi bile gerisinde kalmıştır benim için. hala biri sorduğunda hayatımın en güzel gününü, bu kitabı okuduğum günü söylerim onlara. her detayını hatırlayarak. hala aklımdadır soluk soluğa ses kaydında kitabın sonunu açıklayışım. işte o kitabın yazarı gabriel garcia marquez.
fakat bir o kadar da kızarım marquez'e. benim alanım büyülü gerçekçiliktir dostlar. latin amerika'nın post kolonyal büyülü gerçekçi eserlerini incelerim. tezim, bilimim bu. dolayısıyla marquez benim için bir tanrıdır fakat tanrılara da kızar insanlar. neden mi?
marquez bir gazeteciydi romanları basılmadan evvel. bu mesleğin etiği çerçevesinde yaşadı. eski bir iletişim fakülteli olarak bu etikler beni de derinden etkilemiştir. her şeyden önce iletişim fakültesinde haber etiği öğrenirken vicdanlı olmayı da öğreniriz. marquez yıllar sonra romancı olarak dünyayı yerinden oynatıp bir siyasi edebi hareketi zirveye çıkardığında bu etikleri üzerinden atamamıştı. sanatsal dışavurumdan doymuş olacak ki birden bire gazeteci olduğunu hatırladı. bu hatırlayış iyi olmadı. tarihi figürler üzerine, yaşanmış hikayeler üzerine kısa romanlar yazmaya başladı. bir denizcinin hikayesini yazdı sonra labirentindeki general gibi tarihi figürlere el attı. fakat artık bir gazeteci gibi yazıyordu. bir romancı gibi değil. hayal gücü yoktu anlatısında, marquez yoktu.
bu üzer beni. kızarım bu tercihe. marquez romancıydı, öyle kalmalıydı derim. haberci etiği ile kitap yazmak olmamıştı. böyle kudretli bir kalem idealler uğruna kendini rafa kaldırmıştı. kolera günlerinde aşk'a kadar. orada biraz geri dönse de marquez bir daha macondo'da geçen bir hikaye yazmamaya söz verdiğinden beri artık marquez değildi. sıradan bir yazardı. bunu affedemiyorum işte.
kitaplara duygusal bakan biri olmadım ben hiç. bazılarını okurken çok heyecanlanırım. nefesim kesilir. pencereyi açıp insanlığa ''bayılıyorum bu yazarın hikayesine!'' diye bağırmak isterim. öyle heyecanlanırım fakat duygusal bakamam. duygusal baktığım iki kitaptan birini yazmıştır marquez. bu yüzden onu benim kadar sevip benim kadar kızan başka biri yoktur sanırım.
alacağın olsun gabi.
devamını gör...
28.
keşke tanımasaydım." dediğim hiçkimse olmadı benim. "keşke beni tanımasına izin vermeseydim." dediklerim oldu. *
devamını gör...
29.
ucuz insanlara pahalı gelmen senin değil onların suçu. unutma ki; insan anlayana çok anlamayana eksik görünür. hepsi bu.*
devamını gör...
30.
eğer aklın varsa;
mutluluk için istediğin şartları bulamayınca,
bulduğun şartlarda mutlu olmayı bilmelisin.*
mutluluk için istediğin şartları bulamayınca,
bulduğun şartlarda mutlu olmayı bilmelisin.*
devamını gör...
31.
yüzyıllık yalnızlık
kırmızı pazartesi kitapları en bilinen kitaplarıyla tanınmış olup; 1927/2014 yılları arasında yaşamış nobel edebiyat ödüllü kolombiyalı yazar.
büyülü gerçekçilik akımının en önemli isimlerinden biri kabul edilir.
bana bir ön yargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.
kırmızı pazartesi kitapları en bilinen kitaplarıyla tanınmış olup; 1927/2014 yılları arasında yaşamış nobel edebiyat ödüllü kolombiyalı yazar.
büyülü gerçekçilik akımının en önemli isimlerinden biri kabul edilir.
bana bir ön yargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2023/12/09/rqdhcstn48y2jdyt-t.jpg)
devamını gör...
32.
birlikte gülüyorsanız mutluluktur, birlikte ağlıyorsanız dostluktur; ama birlikte susuyorsanız bu aşktır*
devamını gör...
33.
gitme zamanı gelmişse dur demenin, zaman geçmişse dön demenin ve aşk bitmişse "yeniden"demenin hiçbir anlamı yoktur*
devamını gör...
34.
birisi, kabuk tutmuş yaralarımızı okşamaya başladığında,
cırt diye açılıveriyor ve oluk oluk kanama başlıyor yeniden.
birine teslim olduğumuzda ve içimizi döktüğümüzde,
bedenimiz ve ruhumuz kan içinde kalıveriyor.
o yüzden değil mi, içimizi tutmalarımız, birine teslim olmaktan korkmalarımız, ortalıkta tedirgin ve gergin dolanmalarımız?
anlatsam mı, anlatmasam mı? kararsızlığımız,
bu sevgi beni acıtır mı?- kuşkularımız...
her zaman seni üzecek birileri olacaktır.
tek yapmamız gereken; sevginin bize vadettiklerine güvenmeyi sürdürmek, ama kime ikinci defa güveneceğimizi de iyi seçmek*
cırt diye açılıveriyor ve oluk oluk kanama başlıyor yeniden.
birine teslim olduğumuzda ve içimizi döktüğümüzde,
bedenimiz ve ruhumuz kan içinde kalıveriyor.
o yüzden değil mi, içimizi tutmalarımız, birine teslim olmaktan korkmalarımız, ortalıkta tedirgin ve gergin dolanmalarımız?
anlatsam mı, anlatmasam mı? kararsızlığımız,
bu sevgi beni acıtır mı?- kuşkularımız...
her zaman seni üzecek birileri olacaktır.
tek yapmamız gereken; sevginin bize vadettiklerine güvenmeyi sürdürmek, ama kime ikinci defa güveneceğimizi de iyi seçmek*
devamını gör...
35.
"her şey geceleri düşündüğünüz son kişiye bağlıdır.
kalbinizin attığı yer orasıdır"
t/ yüzyıllık yalnızlık
kırmızı pazartesi kitapları en bilinen kitaplarıyla tanınmış olup;
1927/2014 yılları arasında yaşamış nobel edebiyat ödüllü kolombiyalı yazardır; büyülü gerçekçilik akımının dünyada en bilinen isimlerindendir.
kırmızı pazartesi adlı eserinde ön yargı kavramının nelere yol açtığını ustalıkla işler.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/05/09/7vff9zpe1afgh6vz-t.jpg)
beni öldürdüler wene hala.
kalbinizin attığı yer orasıdır"
t/ yüzyıllık yalnızlık
kırmızı pazartesi kitapları en bilinen kitaplarıyla tanınmış olup;
1927/2014 yılları arasında yaşamış nobel edebiyat ödüllü kolombiyalı yazardır; büyülü gerçekçilik akımının dünyada en bilinen isimlerindendir.
kırmızı pazartesi adlı eserinde ön yargı kavramının nelere yol açtığını ustalıkla işler.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/05/09/7vff9zpe1afgh6vz-t.jpg)
beni öldürdüler wene hala.
devamını gör...
36.
sevdigim kolombiyalı:)
okudugum kitapları:
-yuzyıllık yalnızlık
-kolera gunlerrinde ask
-kırmızı pazartesi
-on iki gezici oyku
herkes yuzyıllık yalnızlık a bayılıyor ama benim favorim marquez den her zaman kolera gunlerinde aşk:)
okudugum kitapları:
-yuzyıllık yalnızlık
-kolera gunlerrinde ask
-kırmızı pazartesi
-on iki gezici oyku
herkes yuzyıllık yalnızlık a bayılıyor ama benim favorim marquez den her zaman kolera gunlerinde aşk:)
devamını gör...
37.
38.
büyülü gerçeklik akımının en önemli temsilcilerinden ve tanınmışlarından kolombiyalı 6 mart 1927 doğumlu balık burcu yazar.
devamını gör...
39.
tam adı gabriel josé de la conciliación garcía márquez olan ve büyülü gerçekçilik akımının en önemli isimlerinden olan nobel edebiyat ödülü kazanmış kolombiyalı yazar; 1927/ 2014 yılları arasında yaşar; en önemli eserinin ise yüzyıllık yalnızlık olduğu bilinir.
kırmızı pazartesi adlı eserinde önyargı kavramının bir insanın ölümüne sebep olacak kadar korkunç bir şey olduğunu anlatır.
eserin sonuna doğru karakter "beni öldürdüler wene hala" der..
marquez; latin edebiyatının en önemli yazarlarından birisi kabul edilmiştir.
kırmızı pazartesi adlı eserinde önyargı kavramının bir insanın ölümüne sebep olacak kadar korkunç bir şey olduğunu anlatır.
eserin sonuna doğru karakter "beni öldürdüler wene hala" der..
marquez; latin edebiyatının en önemli yazarlarından birisi kabul edilmiştir.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/09/25/9inxxjzvvq73fbts-t.jpg)
devamını gör...