giyotin

geçmişte fransızlar'ın uyguladığı idam metodu. idam düzeneğine yatırdıkları mahkumun kafasının altına büyük bir sepet konuluyor ve mahkumun kesilen kafası o sepete düşüyor. günümüzde suudiler'in uyguladığı gaddarlığı eskiden bunlar yaparmış.

fransız devriminde çokça kullanılmış insanların kellesini uçurmak için tasarlanmış bir alettir . iki şehrin hikayesinde sık sık okuruz kendisini tanırız.

mucidinin ismini taşıyan icatlar arasındadır. idam yöntemidir.

"giyotin sehpası bir serap gibidir. giyotin tahta bir iskele, bir aygıt, demirden, tahtadan, iplerden oluşan bir mekanizma değildir. karanlık amaçları olan bir canlıya benzer, tahta iskelesinin gördüğü, bu aygıtın duyduğu, bu mekanizmanın her şeyi anladığı, bu tahtanın, demirin, iplerin bir şeyler istediği söylenebilir. giyotin, varlığının ruhu daldırdığı düşler alemiyle ürkütücü görünür ve yaptığı işe kendi de karışır. celladın suç ortağı olan giyotin eti yer, kanı içer. giyotin yargıç ve marangoz tarafından üretilen bir canavara, neden olduğu ölümler yüzünden korkunç bir yaşam süren bir hayalete benzer." der victor hugo giyotin için.

rivayete göre mucidi kendi icadı ile bu dunyadan gocmustur.

şöyle bir restorasyon videosunu izleyebileceğiniz fransız ihtilali ile özdeşleşen öldürme aleti.

ahmet altan'ın 'kristal denizaltı' kitabında okuduğum, 'adam de lüks'ün 'charlotte corday'a aşkını hatırlatan kelime.

eşittir marie antoinette.

ölümü müjdeleyen, ölümü davet eder demiştim. dinlemedi. yapılması gerekmeyenler yapılırsa bozulur yaşam dedim. perillos siritiverdi sözlerime. yapiverdi pirinçten bogayi. gurur duydu eseriyle.

phalaris gorunce bogayi pekte beğendi işkence aletini. dedi perillos'a nasil çalışıyor bu alet. perillos boğanın içine insanı koyup boğanın altını ısınmasını söyledi phalaris'e. görmeden inanmam dedi phalaris. tuttuğu gibi perillos'u boğanın içine attı. boğanın öfkesini saatlerce izledi phalaris.

fransız devrimi ile adını duyuran, idam mahkumlarının başlarını kesmek maksadıyla oluşturulmuş bir ölüm aracıdır.

bu araç ilk kez 1792 yılında jacques nicholas pelletier adında bir hırsızın infazında kullanılmıştır.

giyotin adını joseph-ıgnace guillotin'den alır ama kendisinin giyotinin tam mucidi olduğu söylenemez. kendisi yalnızca ölüm cezalarını gerçekleştirmek adına bir cihaz geliştirilmesini salık veren kişidir.


görsel kaynak

www.google.com/search?q=giy...

orta çağ avrupa’sında fransa nın ağır suçluları ölümle cezalandıran bir idam aleti. giyotinin ağırlığı ve keskinliği ölüm acısını nerdeyse hissettirmiyor,kafası gövdesinden ayrılan mahkum bu acıyı hissetmiyor olmalı.oysa ben bunu şöyle düşünüyorum,ya daha kötüyse böylesi? ölüm çabukluğu daha fazla acı veriyorsa. işkence edilen bir adam düşünün,her yanı kan bere içinde, bedeni acıyla kıvranıyor.., bütünün bendensel acılar onun ruhsal acı duymasını engellemez mi? yani ölüm gelip her şeye nokta koyana dek yalnızca yaralarından berelerinden acı duymaz mı? esas acı bedende değil, az sonra öleceğini bilmekten kaynaklanan acı. bir saat ,on dakika ,yarım dakika sonra , işte şimdi , şu anda öleceksin bedenin bir et yığını olarak kalıcak. kafanı kütüğe,bıçağın altına koydun ve bıçağın yukarıdan aşağıya inerken çıkardığı hışırtıyı duyuyorsun, işte bu bir saniye bile sürmeyen andır en korkunç an.son bir umudun olmamasıdır giyotin de ki adamın. bir çetenin eline düşen kurtulma umudu olur boğazı kesilen biri yaşama umudu olur ama onların olmaz.dünyada bundan daha büyük bir acı olabilir mi ??niçin bu aşağılama bu boş ,çirkin gereksiz vahşet?

idam aleti.