görgüsüzce davranışlar

konuşmak istemeyen kişiyi çekiniyor sanıp konuşmaya zorlamak. belki sizi sevmiyor ya da derdini sizinle paylaşmak istemiyor olabilir bunu da bir düşünün derim.

başkasının yemeğine yarınlar yokmuş gibi saldırmak.

bir arkadaşım görümcesinden yana dert yanarken anlatmıştı. cüzdanını çıkartıp karşısında eurolarını ve dolarlarını sayıp : '' yeaa eşim sürekli bana para veriyor ben istemiyorum illa veriyor ben de bir sayayım ne kadar olmuş dedim ''diyormuş. *

otobüste bağırarak telefonla ya da yanındaki ile konuşmak...

sürekli kendini, eşini, çocuklarını övmek. sahip olduğu her altını bakkala giderken bile takmak. başkalarının sahip olduklarını küçümsemek.

-son yıllarda türeyen, yeni evli çiftlerin “hanemize hayırlı olsun” temalı araç resimleri.

“suv araç aldığımı duyan, gören herkes beni evlendirmeye çalışıyor ya da evlenmek için haber yolluyor.” *

valla ben bunun altında kalan görgüsüzlük gördüm de, henüz üstüne çıkan olmadı.

bağırarak telefonda konuşmak
bağırarak yüzyüze konuşmak
bağırarak konuşmak!
yayık yayık sakız çiğnemek!
gösteriş budalalılığı yapmak
paranın onu köle ettiğini her hava cakasında ispatlıyor olmak
boş işlere övünmek

gecenin bir yarısında çamaşır makinesini çalıştırmak görgüsüzlüğün anasıdır

aklına gelen her şeyi düşünmeden söyleyen sonra da ben şöyle dobrayım, doğruyum diyen insan.

bir adım bilemedin iki adım sonrasını görebilenlerin hareket bütünlüğü. bir iki basamak sonrasına göre hareket edip ciddi ciddi naif olduğunu düşünenler var bu hayatta. herkes kendi kapasitesine göre yorumluyor olayları.

keşke akıl olarak dümdüz herkesin standart olarak geldiği bir yaşam olsaydı.

eyleme geçen ile eylemi bekleyen iki tipin, zeka ortalaması benzer ise pek sallayan olmuyor da bende o işler, ters işler.

en az üç adım sonrasını görmek lazım. bazen ikinci adımda çok naif bir şey olur sanılıyor, sonu hüsran. senin baktığın yerde belki kibarsındır ama benim gözümde tam tersi. çünkü.

ben en az üçüncü adımda oluyorum. beklediğim bu basamaklarda.

hoff.

avrupai görünmeye çalışıp türk kültürünü yererek "havalı" olmaya çalışmak, ingilizce bildiğini belli etmek için türkçe konuşurken araya ingilizce sözcükler atmak (bile isteyerek), parasıyla ve yaşantısıyla övünmek, prim kasmak için mış gibi yapmak...

yemek masasında ağız şapırsatılması. facia resmen.

gittiğin kafeleri, gezdiğin yerleri, yediğin içtiğin şeyleri sosyal medyada paylaşmak.

güzel bir anı, hoşuna giden bir şeyi ya da çektiğin güzel bir kareyi paylaşmak yerine böyle kendini ön planda tutan bilinçaltı ilgi açlığı postları bana görgüsüzce geliyor.

bıçak kullanılması gereken bir yemekte çatalın yan tarafını bıçak gibi kullanmaktır.

tiktok'ta bol bol örneği bulunmaktadır.

• otobüste/dolmuşta telefonuyla oynayan birinin telefonuna bakmak.

• gürültü yapmak. kalabalık yerlerde sesli bir şekilde kahkaha atmak.

• herkesin içinde para saymak.

• gittiği yerde, tatilde, iki yüz elli dört bin yedi yüz doksan üç tane instagram story'si atmak.

• tanımadığı bir insana rahatsız edici bir şekilde uzun süre bakmak.

• birini işaret parmağıyla gösterip fısıldaşmak.

aklıma geldikçe yazıcam.

herşeyin bir adabı olduğu gibi toplu taşıma kullanırken de uyulması dikkat edilmesi gereken kurallar var. yaşlılara,büyüklere,anne adaylarına,kucağında çocuğu olan ebeveynlere yer vermek değil kastım.
yüksek ses!
arkadaşıyla yanindakiyle yüksek sesle konuşandan da beteri yüksek sesle telefonla konuşulması.yahu tüm otobüs senin görümcenin şeytan yavrusu kayınvalidenin şeytanın ta kendisi olduğunu bilmek zorunda değil ki.biraz edep biraz görgü her yaşa her insana şart.resmen görgüsüzlüğün nirvanası bazı insanlar.

kesinlikle kelimeleri uzatarak ve son derece çirkin bir ses tonuyla konuşmak.

ne kadar moda olursa olsun, kelimelerde / cümlelerde argo kullanmak.dünyanın en çirkin hareketi olabilir.bir cümlede bel altı ifadelerin ne işi olabilir? bunu konuşmak nasıl fayda sağlıyor olabilir? bir sürü soru var zihinde tabi..

arabanın direksiyonunun gözüktüğü story’ler atmak , arabanın anahtarını masanın üzerine koymak..


dolarların, demet demet paraların fotograflarını çekip, ulu orta paylaşanlardan bahsetmiyorum bile.


yüksek sesli konuşmak, gittiği ülkelerin, gideceği yerlerden ( yurt dışı) sürekli bahsetmek..


yani liste buradan venüs’e yol olur.

uzunca liste bırakıyorum,
*maddi güç ile gösteriş yapmak ve insan aşağılamak. (bunun alt başlığı çok fazla mesela arabada story atıp direksiyondaki mercedes logosunu göstermek vb.)
*yapılan iyiliği ya da alınan hediyeyi sık sık dile getirip kişinin canını sıkmak.
*size ikram edilen bir yiyecek için kötü yorumda bulunmak. (beğenmemiş olabilirsiniz ama gurme bile olsanız nezaketen teşekkür etmeli ve olumlu yaklaşmalısınız.)
*çok yakın dostların ya da aile yakınlarının olduğu ortamlar dışında argo ve küfür kullanmak.
*ilişkinizde sevgilinizden bir şey almasını beklemek ve bunu ona söylemek.
*yemek yerken geğirmek, ağız şapırdatmak kısacası etrafınızdaki insanları tiksindirecek eylemlerde bulunmak.