ikinci dünya savaşı'na sıradan bir piyade eri olarak katılan, savaş sonrasında yerle yeksan olmuş almanya'dan insan manzaralarını eserlerinde işleyen büyük yazar. trenin tam saatiydi, yolcu sparta'ya varırsan eğer, ademoğlu neredeydin? gibi eserlerinde askerlerin hem cephedeki hem de cephe gerisindeki psikolojisini merkeze almıştır. bu sayede hollywood ve sovyet sinemasının yansıttığı gibi alman ordusu'nun yediden yetmişe ölüm makinelerinden müteşekkil olmadığını rahatça gözlemleyebiliriz. bilhassa trenin tam saatiydi adlı novellası "ölüm korkusu" üzerine yazılmış en etkileyici yapıtlardan biridir. istemediği bir savaşa zorla sürüklenen genç bir asker, -milyonlarca kişinin öldüğü ve öleceği- rus cephesi'ne giderken neler hisseder, neler düşünür mükemmel bir şekilde yansıtılmıştır. elbette bu anlatımdaki başarı, heinrich böll'ün edindiği şahsi tecrübelerden kaynaklanır.

ilk yılların ekmeği, babasız evler, ve o hiçbir şey demedi gibi eserleri ise ağırlıklı olarak savaş sonrası almanya'da ayakta kalmaya çalışan insanları konu alır. kitaplardaki karakterlerin yol ayrımları, içsel çelişkileri ve yaşam şartları gri bir hüzne bulanmıştır. maddi ve manevi olarak mahvolmuş bir ülkeden arta kalanlar arasında toparlanmaya çalışan küçük insanların tutunma çabaları bütün çıplaklığı ile resmedilir.

bilinç akışı tekniğini hemen her eserinde kullanan heinrich böll'ün anlatım tarzı herkese uymayabilir. ikinci dünya savaşı, nazi almanyası ve yıkım/yıkıntı edebiyatı'na duyduğum büyük ilgi sayesinde ağzı kuyruğunu ısıran ve ne anlattığı bazen müphem kalan kitapları sabredip okuyabildim. sadece bu türün meraklısına tavsiye ediyorum.
devamını gör...
böll, bana biraz nazım’ı hatırlatır. savaş karşıtıydı, zorla asker eylediler. savaşmak istemediği için, askerde subayların tercümanlık işlerini yapar ancak esir düşmekten kurtulamaz. ölüm kampı hayatından sağ çıkmayı başarır. nazi toplama kampları hakkında tanımlar yazmıştım. işin müttefikler kısmı da, alman nazi dünyasından farklı değildir. fransa’da amerika ve ingiltere’nin kurmuş olduğu irili ufaklı 1600 toplama kampı vardır. bu kamplarda sadece savaş esirleri değil, alman sivillerde bulunurdu. bu ölüm kamplarında belgelenen yaklaşık 1 milyon insan ölüme terk edilmiştir. sovyetlerin ünlü sibirya kamplarını da bunlara eklemek gerek. bu anlamıyla yazar james bacque’nin other losses kitabını öneriyorum. devlet arşivlerinden edilinen bilgileri içerir kitap. işte böll, böyle bir kampta hayatta kalmayı başarır. ona vatan haini diyen de oldu, 1972 yılında nobel edebiyat ödülü veren de. nazım gibi, memleketinden insan manzaraları yazdı. 1985 yılında hayattan ayrıldı.

“tanrı, büyüklerin her şeyi örtbas etmek için kullandıkları büyük bir sözdü.”

ilk yılların ekmeği kitabından.

heinrich theodor böll, savaş sonrası eğitimine devam eder, bir taraftan da yazmaya. “palyaço”, “yolcu sparta’ya varırsan eğer”, ki bu kitabında savaşta ağır yaralanan bir askerin müthiş hikayesi anlatılır. “trenin tam saatiydi” ve diğer kitapları şiddetle önerilir. böll, bana bizim nazım’ı hatırlatır. almanca kısa öykü denildiğinde akla gelen ilk isimlerdendir böll.
devamını gör...
heinrich böll;

1917/ 1985 yılları arasında yaşamış nobel ödüllü alman yazar; kendisi de bir dönem esir alındığı için kitaplarında savaşın izlerini işlediği bilinmekte olan böll merdivenden yuvarlanarak hayatını kaybetmiştir.


ölüm bizi ayırana kadar; demişti. ben ölmemiştim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
tek bir kitabını geçmişte okuduğum alman yazar. katharina blum'un kaybolan namusu...genç bir kadının fashing de tanıştığı bir adamla seks yaptığı gecenin sabahında hayatı alt üst olur...aslında gayet de normal bir alman hatunudur, ancak polisin yanlış iz sürmesi, dedikodu basınının katharina'nın üstüne çok gelmesi sonucu o gazetecilerden birini öldürür ve gerçekten katil olur.

değişik bir toplumsal eleştiri, basının yaptığı yanlış yönlendirmelerle toplumun üstünde ne kadar etkili olabildiğini anlatır- inşallah başka kitapla karıştırmıyorumdur - aklımda böyle kalmış...

polis karakolunda unutulmaz bir sorgulama sahnesi vardır, komiser de kitabın önemli kahramanlarındandır.

üstüne yanlış ve çok gelindiğinde tipik bir alman hatununun da bir katil olabileceğini söyler ve suçu oluşturan öğeleri sorgular.

sanırsam böll bu kitap yüzünden nobel ödülü almıştır, zaten ben de o yüzden okumuştum. başka çok değerli kitapları da olan bu yazar, devleti hükümetleri toplumları tanrısallaştırmanın bireyin özgürlüklerini kısıtladığını savunan, soljenitschtsin tarzı sol bir görüşe yakındır.

başlığı görünce yaziim dedim, bulursanız okuyunuz, bilmiyorum türkçeye hangi kitapları çevrilmiş, ben almanca okumuştum.

aslında çok daha ünlü olması gereken önemli bir alman yazardır, böll...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"heinrich böll" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim