içinde deniz olmayan bir şehirde yaşamak

yaşamak sayılmaz.

mümkündür. her yer istanbul yada antalya olmak zorunda değil.

kadersizdir...

tıpkı benim gibi.

dünya nüfusunun yüzde yetmiş beşi ; okyanus, deniz ve göl kıyılarında ikamet ediyor.

ey allahım...

beni...
bahtsız yüzde yirmi beşin içine sokmak zorundamıydın.

bir şehri güzel yapan tek şey deniz olmadığı için normaldir. istanbul'da bile ayda yılda bir deniz görenler var.

aman tanrım nasıl olur bu çılgınlık.

içinde insan görünümlü tuhaf yaratıkların olduğu şehirlerde bile yaşıyorken deniz olmasa da olur diyorsunuz.

hava durumunun stabil olduğu coğrafyada yaşamak anlamına da gelen bir cümle.

sıcağı, soğuğu bellidir. fırtınası, yere paralel yağan yağmuru yoktur. yıllık dolu yağış hacmi daha düşüktür. ayrıca nem oranı da düşüktür. kışın o kadar giyinmenize rağmen içinize denizden gelen sinsi soğuk işlemez. yazın sıcağında da aynı şekilde bunalırsanız bir ağacın altına girersiniz; 1-2 dakika rahatlar devam edersiniz. şıpır şıpır terlemezsiniz. sel baskını riskinde farklı parametreler de olabilir kabul; buna rağmen daha düşüktür.

not : istanbul doğumlu, izmir memleketli ve ankara sakini. ankara ganyan 1.05!

orman mı deniz mi deseler ormanı ve yeşili seçerim ama çocukluğumdan beri denizkızı gibi yaşamamdan kaynaklı olacak, denize uzak bir yerde de yaşayamam. yaz akşamındaki o esintiyi, derinlere daldığında güneşin yansımasını, özgürlük hissini, rakı balık keyfini, yağmurda yüzmeyi, yosun kokusunu vs. gibi şeyleri tattıktan sonra vazgeçmek benim için zor olurdu. ayrıca biraz romantik olabilirim tabii.

içinde mi?
içinde olamaz
dışında olur
kıyısında olur
haa denizli hariç.

çok da romantize etmeye gerek yok. şehirdir işte eni konu.

içinde mi? deniz mi? içindeyse göl olur o evladım. yok şehir denizin içindeyse de ada filan diyoruz.
(bkz: ortaokul coğrafya derslerini uyuyarak geçirmek)

içinde değil ama çeperinde deniz olan şehirlerde yaşıyorum.

yetiyor.

konforlu. aranızda romatizmalı yaşlılar varsa muhakkak karasal iklimli coğrafyaları tavsiye ederim.