iğrendiren kokular

portakallı oda kokuları benim nedense midemi bulandırıyor. *

kesin yazılmıştır ama bayat balık kokusu.

bir ahbabın arabasına işlemişti ve adam ne denediyse çıkaramadı. kış ortasında camlar açık gidiyordu.

araba ile seyir halinde iken bir tavuk çiftliğinin yanından geçilir ve klima coşkusu ile hikaye başlar

ıslak küllük kokusu en kötüsü.

yıllarca sigara içmiş orta yaş üstü insanlarda değişik bir sigaramsı tersi bir koku olur. o kokuya toplu taşımada maruz kalmaktan nefret ediyorum.

zaten millet olarak bırakın deodorant veya parfüm sıkmayı, düzenli banyo bile yapmıyor bizim insanlar.

bazı kadınlardaki ağır makyaj kokusu mide bulandırıyor heleki ağır bir parfümle birleşirse

ulan ilk defa açık açık buraya yazıyorum bunu. nedense bugün söyleyecek cesareti içimde buldum. benim için bu kokular annemin parfümleri oldu hep. ben çocukken beni okula götürmeden evvel parfüm sıkardı. sabah 5 6 gibi uyanırdım. sabahın ayazında yola çıkardık. nefret ederdim. sonra hiç arkadaşımın olmadığı sınıfa girerdim. o yol boyu annemin ağır parfümü yüzüme yüzüme kokardı. hala hatırladıkça baygınlık geçirecek gibi oluyorum.

kullanılmış havlu kokusu , çorap kokusu.

rutubet, kesinlikle hem kötü kokuyor hem gerçekten hasta ediyor.

günlerden bir gün ailecek yaz tatilindeyken hırsızın biri kapının kilidini zorlamak suretiyle eve girmeye çalışmış. ancak kapıyı açamamış, bu arada kilidi de bozarak açılmaz hale getirmiş. sanırım kilidi zorlamadan önce alarm varsa kapıyla uğraşırken çalmasın diye apartmanın girişinden dairenin elektrik sigortasını da kapatmış. apartmanın çoğu sakini de o esnada tatilde olduğu için olayı ancak ertesi sabah gelen kapıcı farketmiş. kapıcı bizi arayınca dönüşe geçtik ama uzak bir şehirde olduğumuz için biz eve dönüp de kapıyı çilingire açtırana kadar annemin derin dondurucuya koyduğu etler kokuşmuştu. herhalde derin dondurucuda ceset saklasak öyle kokardı. o koku aylarca dolaptan gitmedi. allahtan tek dolabımız o değildi. en iğrenç koku deyince aklıma ilk sırada o etlerin kokusu gelir.

tavuk çiftliği kokusu, sigara kokusu, otobüslerin kokusu, parfümle bastırılmış ter kokusu.

bir saat kadar önce aklıma düştü ve söylemeden edemeyeceğim; afedersiniz, hastane kantininde satılan tavuk döner kokusudur.

çürük çilek kokusu.

şekerli kokular.

kına kokusu.

depremden sonra binaların altında kalan ölülerin kokusu.
antakya'da hâlâ insanlar alır kokusunu.
çünkü bir yıl içerisinde şehri baştan yaratacağını söyeyen devlet daha enkazları kaldıramamıştır.

dün metroda, tutunmak için her iki kolunu allahın'a kadar kaldıran şahsın ter kokusu.. lan yana tutun, bir tanesiyle tutun ya da.. yaşama şansımız olsun biraz

asansöre sinmiş yoğun şekerli çakmanın çakması okşan abla kokusu

bir aromalı tütsü var. ne aroması bilmiyorum. alttaki komşu yakıyor. ya böyle bir koku yok ya. lanet olsun.

hacı yağı