irlanda

barlarda çok kavganın döndüğü memleket.
halkı biraz çomar. gençleri depresif.
türkiye'ye bu açıdan biraz benziyor, ama bir fark var ne acaba ? *)

bir ara dublin de bulundum. cidden avrupa kıtasının en geri kalmış ülkesi olabilir. insanları tuhaf adli kontrol sistemi çok zayıf. polislerin silahı dahi yok bundan cesaret alan başı boş serseriler hele alkol içilen hafta sonu ortalığı yıkıyor. ama yinede havası atmosferi doğası kendinizi harry potter film setinde hissediyorsunuz.

ekonomik bazda avrupa birliği'nin yükselen ekonomisidir. çok uluslu şirketlerin büyük bir kısmı buraya avrupa merkez birimlerini kurmuştur. bunun sayesinde yatırım ve istihdam ile ülkelerine para ve kalifiye çalışanlar çekmişlerdir.
it altyapısına ciddi yatırımları vardır, devlet teşviki fazladır, kurumlar vergisi düşüktür. abd 2008 krizinde piyasaya dolar bolluğu yığdığı zaman benim o'connor o'reilly lerim benjamin amcaları it ve internet altyapılarına saçtıkları için şu an takır takır işleyen bir iktisadi düzene sahipler. hani o bollukta bizim betona gömdüğümüz parayı.
bu adamlar patates kıtlığı yaşamış millet, tonlarca patates alıp dubline de yığabilirlerdi.
biz de ne hikmetse janjanlı bina kıtlığı çekmişiz yüzyıllarca, yatırdık betonlara tüm benjoları.
şimdi irlanda ab'ye artistlik yapıyor, biz eliyle pilav yiyen adamlara hala ev satmaya çalışıyoruz.
c'est la vie.

alkolün insanı nasıl aptallaştırdığına şahit olunabilir dublinde mesela, gerçekten çok garip millet.
refah seviyesi yüksek ama, insanları refah seviyesi ile ters orantıda vandal ve cahil gibi.

“irlandalı, irlanda’nın dışında farklı bir yerde bulunduğunda çoğunlukla saygıdeğer biri olur. kendi ülkesinde geçerli olan ekonomik ve entelektüel durumlar bireyselliğin gelişmesine izin vermez. kendine saygısı olan hiç kimse irlanda’da kalmaz. kızgın jove’un ziyaretine maruz kalan bir ülkeden uçar gibi uzaklaşır.”


james joyce

insana ve eğitimine değer veren bir ülkedir. genellikle soğuk ve yağmurlu geçer. yeni haberlerde çıktı hukuk mezunu bir kız kuryelik yapıyor ve türkiye'de 15 bin tl verseler de dönmem diyor.

avrupa'nın en komik ve cana yakın milletine sahip ülke. 5 milyonluk küçük bir nüfusu, yemyeşil doğası, 80.000 doların üzerinde gsmh vardır. yaşanılası.

şimdi buranın adı ıreland ise, halkının adı da ire olmalı?

ir halkının yaşadığı ülke.

kendi dillerindeki isimleri eire olan ülke. gitmek isteyip de parası olana her türlü yardım ederim. yeni iş yerim bu tarz şeyler yapıyör çünkü :d

irish publarıyla hayata tutunan kapkara biraları olan ülke.

dünyanın en eski barını barındıran ülke:
brazenhead.com/

james joyce'un memleketidir.
ayrıca oscar wilde'ın da.

batı avrupa ülkesi olup başkenti dublin olarak bilinir.

ekim sonunda veya kasım ayında sınırları içinde bulunacağım ülke.

ikiden fazla insan bir araya geldiklerinde aşırı yüksek sesle konuşup gülüşen vatandaşlara sahip ülke. barda arkadaşımı bekliyorum. yan masamda oturan 6-7 hırbo irishin gürültüsünden mütevellit kulağımda son ses marduk çalmasına rağmen masa değiştiresim var. hayır ortamda müzikte yok. denyoluklarından bu kadar bağırıyolar.

sadece bu günlük bir gözlem de değil bu. genel olarak sokakta falan da böyleler. neyse, dublin’deyim 20’sinden beri. insanlar genel olarak yardımsever ve sıcakkanlı. almanya aktarmalı geldim bu ülkeye. frankfurt havaalanındaki bayan rotenmayer kılıklı teyzeler sorduğum sorulara yarım ağız cevap verirken burdaki insanlar canını dişine katıp yardımcı oluyorlar. şöyle bir örnek vereyim. geniş bir caddede yolun karşısındaki kilisenin fotoğrafını çekmiştim. tee karşıya geçip kilisenin ismine bakacak vaktim yoktu. yanımdaki kurye abiye buranın adı ne dayı dedim. herif haritalara girdi etti falan söyledi. ben olsam bilmiyorum diyip geçebilirdim. basit bir örnek verdim. aklıma ilk bu geldi. ingilizcenizin seviyesi umurlarında olmuyor ve yardım ediyolar gerçekten. türkleri seviyolar. ancak hintliler ve orta doğudan gelme tiplerden pek hazzetmiyorlar. en azından ben öyle duydum.

asyalı ve siyahi nüfus fazla. bunlar işte gıcık olanlar. şampuan almaya markete girdim. aradım ve bulamadım. asyalı görevli kıza sordum şampuanlar nerde diye. i dont know dedi döndü kıçını gitti. ulan ben seni veli nimetinim. ara bak bi. olmadı yok falan de ne bilim.

şehir genel olarak ferah, temiz ve güzel. hava sürekli kapalı ve deli gibi rüzgar var. baya 70 kiloluk bendenizi uçuracak kadar. barlarda içmek bir tık pahalı. erdinger’e 5.50 öyro verdim. ancak marketten aynı paraya 4lü paket bud almıştım. 70lik jameson fiski markette 35öyro. adana dürüm+ayran ise 16 öyro. saatlik asgari ücret burda 12 öyro. asgari ücretnen çalışsan aylık 2000 öyro gibi bi para kazanıyosun. 1000i eve falan gitse kalanıyla yaşayabiliyosun.

kadınları genel olarak fazla rüküşler. türk kadını, en azından benim çevremdekiler biliyolar giyinme olayını ancak sanırım christmas nedeniyle burdaki kadınlar fazla süslü, abartılı makyajlarla geziyolar. erkolar ise alkol sever ve çok gürültülüler. çocuklar ise genel olarak sakin. ben henüz zippo zippo ağlayıp bağıran çocuk görmedim. ve hepsi de inanılmaz tatlı.

geçtiğimiz hafta sonunu ve hiç birinizin hatırlamadığı dooom günümü(köpeksiniz köpeek dkdkdk) ise kuzey irlanda’nın newcastle isimli kasabasında geçirdim. oraya tam olarak kalbimi bıraktım. orayla ilgili gözlem ve düşüncelerimi daha sonra yzıcam. arkadaş gelmek üzere çünki. hepinize irlanda’dan kucak dolu sevgiler sevgili irishseverler.

aha bu da newcastle’dan.

arkadaşımın anlatımına göre; güneşsizlikden kendini alkole vuran ülke...
haaa birde ira

belle tam yazmış yazmaya gerek yok.

iyi dövüşürler hayatta arkadan vurmazlar yerde ki insanı şiddet uygulamazlar ,bizim tam tersimiz.

bir irlandalı boksör olayı vardı beher 25 adet türk'ü evire çevire dövmüştü..
en güldüğüm kıytırk bir kısa bolu gözlüklü esnaf vardı ,hadsiz yumruğu yedi 6 metre havada uçtu ,sonra karısı boşamış mı evden mi atmış rezil ettin bizi diye.
irlanda deyince hep aklıma bu olay gelir. [[spoiler]]

çüküm kadar boyun var ne işin var kavgada..
video'yu bulamadım özür.
hala gülüyorum şu an.

orta çağ'da ki adı ermişler adası olarak bilinen ülke.

buranın insanı kadar densiz avrupalı görmedim. bunu kötü bir huy olarak da belirtmiyorum.

derdi ne ise ayıp olur mu diye duraksamadan söylüyor.her halta karışabiliyor. seri halde konuya giriyor?

sen nerelisin?
dinin ne?
niye içiyorsun?

bi adımı sor oğlum, bi dur. bu arada rastladıklarımdan çoğu böyle. tebliğciler yanında çekingen kalır.

zamanında iş teklifi almıştım bu ülkeden, teptiğim fırsatlar, beynimin loblarına....