1.
tam adı izel çeliköz olan 51 yaşındaki sanatçıdır. 51 yaşında vaay be. ergenliğimde ah yandım şarkısını çok çok çok dinlerdim.
devamını gör...
2.
izel çelik ercan üçlüsü ayrıldıktan sonra yıldızı daha da parlayan şarkıcı. sesi gerçekten çok güzel (bkz: adak)muhteşem şarkılarından biri.
devamını gör...
3.
'iz bırakan bir ele sahip olan kişi' anlamına gelen sözcüktür.
devamını gör...
4.
sesinde hüzün barındıran şarkıcıdır.
devamını gör...
5.
2000'li yillarda dini bütün dedemin şahininde kasetleri bulunan güzide sanatçı.
dedem dini konularda çok hassas bir adamdı, bir imamdı kendisi. yaşadığı küçük ilçenin (neredeyse köy kadar) hocasıydı o. hoca kelimesini vurguladım çünkü bu tarz küçük yerlerde hocalar pek "saygın" insanlardir. öyle ki bazen muhtar bile gölgelerinde kalır.*
bu dini hassasiyetlerinden pek haz etmezdim. yaşım küçüktü, rasyonel değildi bu antipatim. okuduğum okul, istanbul'da bulunan ve içine doğduğum muhafazakar bir gecekondu mahallesinin dibinde, mahalleme aşırı ters şekilde gelişmiş ve sekuler bir semtteydi. çoğu zaman öyledir zaten. parmakla gösterilen semtlerin hemen dibinde semtin gelişmişliği ile zıt ölçüde geri kalmış bir gecekondu semti bulunur.
ben de gittiğim bu okulun ve semtin kültürüne ozenirdim hep. o yüzden pek sevmezdim dedemi. halbuki sayesinde her yaz gittiğim o küçük ilçede "x hoca'nın torunuyum" jokerini kullanarak pek çok imtiyaz sahibi oluyordum.
dedem hakkında entrymin sonunda bağlamak üzere yazdığım cringe paragrafları bir kenara bırakalım. entry başında bahsettiğim kasetleri dayım çıkartmıştı. dedemden kim bilir ne dayaklar yemişti o kasetleri kabul ettirebilmek için.
nefret ederdim o kasetlerden. arkadaşlarım (bkz: tarkan) (bkz: gülben ergen) (bkz: duman) ve nicelerini dinlerken biz yazın her tarlaya, bahçeye, pikniğe gidiş-dönüsümüzde artık ezberledigim 3-5 izel şarkısını döndürür dururduk. öyle ki "müzik günah!" diyen dedemin bile çaktırmadan keyif aldığı müziklerdi artik. hayır bir de bunları dinlerken tribe falan girerdi sevgili araba ahalisi. yıl 2008 (örnek olarak, yoksa 2006'da aynı 2009'da), kavurucu güneşin altında uçsuz bucaksız sapsarı ayçiçek tarlalarının arasından süzülen incecik bir köy yolunda giden bir şahinin içinde hasret dinleyip tribe giren insanlar.
geçen gün kafamda durduk yere bir şarkı dönmeye başladı. başladı başlamasına da sözleri yok, bilirsiniz sadece tını ve ritim. yav diyorum bu nedir? takdir edersiniz ki bir izel parçasıydı. aylarca kafamın içinde dönen bu müziği sonunda bulmuştum. beynim nöron yerine afgan işçi calistiriyorsa demek.
buldum da pek keyif alamadım. keyif alamadığım şey müzikler değil, tersine o nefret ettiğim müziklerin bana artık keyifli gelmesini sağlayan nostalji hissiydi. bak şu an yok yere dinliyorum, sözlerini unutmuşum ama ritmi duyunca iki kelimeden biri geliyor.
müzik bomba da ne şu an beyaz bir şahinin icindeyim, ne tepesinde kavurucu güneş bulunan bir köy yolundayım, ne kuzenimle el kızartmaca oynuyoruz, ne o dönem ağır abi takılan liseli abim bize "şımarmayın lan" diyor ne de şoför koltugunda oturan bir dedem var.
(bkz: arkadan samanyolu müziği gelen entryler)
dedem dini konularda çok hassas bir adamdı, bir imamdı kendisi. yaşadığı küçük ilçenin (neredeyse köy kadar) hocasıydı o. hoca kelimesini vurguladım çünkü bu tarz küçük yerlerde hocalar pek "saygın" insanlardir. öyle ki bazen muhtar bile gölgelerinde kalır.*
bu dini hassasiyetlerinden pek haz etmezdim. yaşım küçüktü, rasyonel değildi bu antipatim. okuduğum okul, istanbul'da bulunan ve içine doğduğum muhafazakar bir gecekondu mahallesinin dibinde, mahalleme aşırı ters şekilde gelişmiş ve sekuler bir semtteydi. çoğu zaman öyledir zaten. parmakla gösterilen semtlerin hemen dibinde semtin gelişmişliği ile zıt ölçüde geri kalmış bir gecekondu semti bulunur.
ben de gittiğim bu okulun ve semtin kültürüne ozenirdim hep. o yüzden pek sevmezdim dedemi. halbuki sayesinde her yaz gittiğim o küçük ilçede "x hoca'nın torunuyum" jokerini kullanarak pek çok imtiyaz sahibi oluyordum.
dedem hakkında entrymin sonunda bağlamak üzere yazdığım cringe paragrafları bir kenara bırakalım. entry başında bahsettiğim kasetleri dayım çıkartmıştı. dedemden kim bilir ne dayaklar yemişti o kasetleri kabul ettirebilmek için.
nefret ederdim o kasetlerden. arkadaşlarım (bkz: tarkan) (bkz: gülben ergen) (bkz: duman) ve nicelerini dinlerken biz yazın her tarlaya, bahçeye, pikniğe gidiş-dönüsümüzde artık ezberledigim 3-5 izel şarkısını döndürür dururduk. öyle ki "müzik günah!" diyen dedemin bile çaktırmadan keyif aldığı müziklerdi artik. hayır bir de bunları dinlerken tribe falan girerdi sevgili araba ahalisi. yıl 2008 (örnek olarak, yoksa 2006'da aynı 2009'da), kavurucu güneşin altında uçsuz bucaksız sapsarı ayçiçek tarlalarının arasından süzülen incecik bir köy yolunda giden bir şahinin içinde hasret dinleyip tribe giren insanlar.
geçen gün kafamda durduk yere bir şarkı dönmeye başladı. başladı başlamasına da sözleri yok, bilirsiniz sadece tını ve ritim. yav diyorum bu nedir? takdir edersiniz ki bir izel parçasıydı. aylarca kafamın içinde dönen bu müziği sonunda bulmuştum. beynim nöron yerine afgan işçi calistiriyorsa demek.
buldum da pek keyif alamadım. keyif alamadığım şey müzikler değil, tersine o nefret ettiğim müziklerin bana artık keyifli gelmesini sağlayan nostalji hissiydi. bak şu an yok yere dinliyorum, sözlerini unutmuşum ama ritmi duyunca iki kelimeden biri geliyor.
müzik bomba da ne şu an beyaz bir şahinin icindeyim, ne tepesinde kavurucu güneş bulunan bir köy yolundayım, ne kuzenimle el kızartmaca oynuyoruz, ne o dönem ağır abi takılan liseli abim bize "şımarmayın lan" diyor ne de şoför koltugunda oturan bir dedem var.
(bkz: arkadan samanyolu müziği gelen entryler)
devamını gör...
6.
devamını gör...
7.
türk pop tarihinin en kaliteli şarkılarına kaşesini basmış ve her şerde bir hayır vardır sözünü tasdiklercesine gruptan ayrıldıktan itibaren muazzam işlere imza atmış türk kadın sanatçımız.yakışıklım ve hasretim parçaları türkiye standartlarının hayli üzerinde ve hatta avrupa kalitesinin bile bir tık üstünde latin rüzgarı taşıyan şarkılardır.ah yandım ve eyvallah ve özellikle de galibi sen ile hüznün dibine darbe indiren slow parçaları ile türk insanın melankolitesi'ni zirveye çıkaran şarkılarda yapmıştır. aynı zamanda yalova çınarcık doğumlu bir boğa burcu kadınıdır.
devamını gör...
8.
nedense çok sevdiğim şarkıcıdır. ayağını kaydıranın hep sinan akçıl ve hadise kepazesi olduğunu düşünmüşümdür.
devamını gör...
9.
yahudi olduğu için ünlü edilmemiştir. köklü ve ortanın üzerinde gelire sahip, elit bir istanbul ailesinden gelip, konservatuarda okuduğu için 80'lerin sonunda en genci otuz beş yaşına gelmiş yerli türk hafif müziği sanatçılarından bıkan halkın karşısına genç isim çıkarma projesinin yüzlerinden birisi olmuştur.
1989 veya 1990'da eurovision türkiye elemelerinde şarkı söylediğini hatırlıyorum. 1991'de de reyhan karaca ve şevket uğurluer'in oğlu can uğurluer ile beraber eurovision'da türkiye'yi temsil etmişlerdir. yahudi olduğu için ittirilmiş midir dersen buna ''evet'' derim, zira yahudi değil ama sebetayist bir aileden gelen ozan orhon da arkadan kaktırılarak star yapılmaya çalışılmıştı. dönemin ruhunu iyi anlamak lazım, o tarihlerde müslüman türk kızının sahneye çıkıp şarkı söylemesi çoğu ailece ayip görülürdü. 1993'te millet bu ülkede din için diri diri adam yaktı. 1990'da kütahya'da okuyan arkadaşımın evine oturmaya kızlar geldi diye polis baskınına uğramış, soruşturmaya gerek olmadığı kararı çıkmasına rağmen kamu davası açan savcıyla uğraşmışlardı. karıların damı götü dağıtması özel kanalların çıkıp, milletin dejenereliğin dozunu arttırmasından sonra olmuştur.
1989 veya 1990'da eurovision türkiye elemelerinde şarkı söylediğini hatırlıyorum. 1991'de de reyhan karaca ve şevket uğurluer'in oğlu can uğurluer ile beraber eurovision'da türkiye'yi temsil etmişlerdir. yahudi olduğu için ittirilmiş midir dersen buna ''evet'' derim, zira yahudi değil ama sebetayist bir aileden gelen ozan orhon da arkadan kaktırılarak star yapılmaya çalışılmıştı. dönemin ruhunu iyi anlamak lazım, o tarihlerde müslüman türk kızının sahneye çıkıp şarkı söylemesi çoğu ailece ayip görülürdü. 1993'te millet bu ülkede din için diri diri adam yaktı. 1990'da kütahya'da okuyan arkadaşımın evine oturmaya kızlar geldi diye polis baskınına uğramış, soruşturmaya gerek olmadığı kararı çıkmasına rağmen kamu davası açan savcıyla uğraşmışlardı. karıların damı götü dağıtması özel kanalların çıkıp, milletin dejenereliğin dozunu arttırmasından sonra olmuştur.
devamını gör...
10.
yahudi olduğu için ünlü edilmediyse acaba şu anda benim adıma açılan bir başlıkta mı konuşuyoruz izel hakkında? acaba izel ben miyim? hatta izel benim ama yeterince yahudi olmadığım için (az yahudilik - az çorba gibi) benim adımın geçtiği yerlerde ünlü olmayan gayrı-yahudiler tartışılıyor olabilir mi? yapmayın olm öyleyse gayrı-yahudiliğe sığmaz.
devamını gör...
11.
12.
en iyi albümü ilk albümüdür ve albümün çoğunu ercan saatçi yapmıştır. ufuk yıldırım'in da katkısı çoktur.
devamını gör...